HABER MERKEZİ
Tarihin en zorlu ve en anlamlı özgürlük mücadelelerinden birini yürüten Kürt halkı yeni bir haziran ayına giriyor. Bilindiği gibi, haziran ayı Kürt özgürlük mücadelesinin atılım ve fedailik ayı oluyor. Bu temelde, öncelikle tüm zamanların en büyük fedailerinden olan Zeynep Kınacı(Zilan)’yı, şehadetinin 24’üncü yıl dönümünde saygıyla anıyoruz. Bu 25’inci fedailik ayında başta kahraman gerilla güçleri olmak üzere tüm Kürt halkının fedai çizgisindeki özgürlük mücadelesini her alanda daha da büyüteceğine inanıyoruz.
Bilindiği gibi, PKK öncülüğündeki özgürlük mücadelesi tarihimizde gerçekleşen iki tane ‘1 Haziran Devrimci Atılımı’ bulunuyor. Bunlardan birincisi 1 Haziran 2004 tarihinde başlayan ve ideolojik-örgütsel boyutu önde olan devrimci atılımdır. İkincisi ise, 1 Haziran 2010’da başlayan ve stratejik değişim boyutu esas olan devrimci atılımdır. Birinci 1 Haziran devrimci atılımı esas olarak ABD ve AKP destekli provokatif-tasfiyeci çizgiye karşı gelişmiş ve 2002-2004 tasfiyeciliğini tasfiye ederek tarihi bir ideolojik-örgütsel başarı kazanmıştır. Önder Abdullah Öcalan öncülüğünde ve gerçekleştirdiği paradigma değişimi temelinde kazanılan bu başarının tarihi etkisi derinleşerek devam etmektedir. Bir stratejik değişimi ifade eden ikinci 1 Haziran devrimci atılımında ise demokratik siyasi mücadele stratejisine son verilerek, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin devrimci halk savaşı stratejisi temelinde yürütülmesi esas alınmıştır. Faşist-sömürgeci-soykırımcı zihniyet ve siyasete karşı on yıldır devrimci halk savaşı stratejisi temelinde yürütülen özgürlük mücadelesi, bugün on birinci yıla da aynı kahramanlık çizgisinde girmektedir.
Kısaca Kürt halkı ve özgürlük hareketi 1 Haziran 2004 devrimci atılımının 16’ncı, 1 Haziran 2010 devrimci atılımının ise 10’uncu yıldönümünü yaşıyor. Bu temelde Apocu çizgide ve PKK öncülüğünde gelişen her iki 1 Haziran Devrimci Atılımını da bu yıldönümü vesilesiyle selamlıyor ve kutluyoruz. Her iki atılımın kahraman şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, amaçlarının başarılacağına olan derin inancımızı belirtiyoruz. Kahraman özgürlük gerillası öncülüğünde 1 Haziran devrimci atılımlarını geliştiren Kürt halkına ve tüm devrimci-demokratik güçlere yeni atılım yılında üstün başarılar diliyoruz.
Bilindiği gibi, 1 Haziran 2010 devrimci halk savaşı stratejik atılımının daha üçüncü ayında faşist AKP Yönetimi İmralı’ya gidip Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan ateşkes talep etmek zorunda kaldı ve bu temelde 13 Ağustos 2010 tarihinde başlayıp 11 ay süren yeni bir ateşkes süreci gündeme geldi. Söz konusu atılımın 26’ncı ayında ise tarihi 19 Temmuz 2012 Rojava Özgürlük Devrimi gerçekleşti. Yine 32’nci ayında da tarihe ‘Çözüm süreci’ olarak geçen yeni bir ateşkes süreci başladı. 1 Haziran 2010 devrimci halk savaşı stratejik atılımının geçen on yıllık direniş süreci içerisinde kahraman özgürlük gerillası öncülüğünde Kürt halkı, faşist DAİŞ çetelerine karşı muzaffer Şengal, Maxmûr, Kobanê ve Rojava kahramanlık direnişlerini geliştirdi, DAİŞ ile aynı zihniyet ve siyasete sahip olan AKP-MHP faşizmine karşı Cizre ve Sur öncülüğündeki şehir direnişlerini yürüttü, Efrîn’den Xakurkê’ye ve oradan Serhat’a kadar dört parça Kürdistan’da ve yurtdışında tarihi bir antifaşist direniş içinde oldu. Özellikle HBDH çatısı altında birleşen Türkiye devrimci-demokratik güçleriyle birlikte kırda, ovada ve şehirde gerçekleşen silahlı direnişten açlık grevlerine, miting ve yürüyüşlere kadar çok zengin bir antifaşist direniş geliştirdi.
Çok açık ki, son on yılda Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da özgürlük, demokrasi ve insanlık adına var olan, yaşayan ve gelişen her şeyin altında bu kahramanlık direnişi vardır. Bu temelde faşist DAİŞ çeteleri yenilgiye uğratılarak ve onun bir benzeri olan AKP-MHP faşizmi de yenilginin eşiğine getirilerek küresel düzeyde insanlık, çağımızın faşizminden büyük ölçüde kurtarılmıştır. Belli ki söz konusu gelişme ve kazanımların etkisi önümüzdeki onlarca yıl daha devam edecektir. Elbette bütün bunlar da faşist-soykırımcı zihniyet ve siyasete karşı devrimci halk savaşı stratejisi temelinde mücadele eden PKK’nin stratejik ve taktik yaklaşımlarını doğrulamıştır. Kadın özgürlüğüne ve toplumsal ekolojiye dayalı demokratik toplum paradigmasının zafer kazandıran devrimci çizgi olduğunu kanıtlamıştır. Açık ki, ancak böyle bir devrimci çizgi ve strateji ile faşist, sömürgeci ve soykırımcı zihniyet ve siyaset yenilgiye uğratılıp tarihin çöp sepetine atılabilir.
Bugün 1 Haziran devrimci halk savaşı stratejik atılımının 11’inci yılına girerken, çökmekte olan AKP-MHP faşizmi ve gerisindeki kapitalist modernite sistemi koronavirüs denen illetten de yararlanarak saldırılarını artırmaya ve bu temelde ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Öyle ki, TC Devletinin ve AKP-MHP faşizminin Kürt halkına yönelik vahşi zulmü artık hiçbir ahlak ve hukuk ölçüsü tanımaz hale gelmiştir. Zindanlar Kürtlerle ve demokratik güçlerle doldurulmuş, insanlar sokağa çıkamaz hale getirilmiş, Kürt’ün dirisine saldırıldığı gibi ölüsüne ve mezarlarına da saldırılır hale gelinmiştir. Bu saldırganlık başta Suriye ve Libya halkları olmak üzere tüm insanlığa da yöneltilmektedir. Kürt düşmanlığında ve soykırımında AKP-MHP faşizmi, 12 Eylül 1980 darbecilerini ve 1990 faşist çetecilerini de geride bırakmıştır.
Peki bütün bunlar neyi ifade etmektedir? Çok açık ki, sadece AKP-MHP faşizmine karşı devrimci halk savaşı stratejisi temelinde direnen PKK ve HBDH’nin strateji ve taktiklerinin doğruluğunu kanıtlamaktadır. Çivi çiviyi söker misali, belli ki faşist-soykırımcı baskı ve zulüm ancak devrimci halk savaşı direnişiyle kırılabilir. Nitekim kahraman gerilla güçlerinin dağda, ovada ve şehirde geliştirdiği devrimci eylemler faşist-soykırımcı sistemin çöküşünü hızlandırmakta ve günlük olarak uygulanan faşist zulmün intikamını almaktadır. Böylece özgürlük ve demokrasiye ihtiyacı olan herkese, kadınlara, gençlere, işçi ve emekçilere, tüm halklara ve insanlığa umut olmaktadır. Burada şu gerçeği de altını çizerek belirtmemizde yarar vardır. Eğer söz konusu direniş bundan daha ileri sonuçlar vermemiş ve AKP-MHP faşizmini şimdiye kadar tarihe gömememişse, bunda devrimci halk savaşı stratejisinin gereklerine göre hareket etmede gösterilen hata ve eksiklikler esas rolü oynamıştır. Büyük atılımın onuncu yıldönümünde bu gerçeğin de derinliğine farkında olmak ve söz konusu hata ve eksikliklerin aşılması için her çabayı mutlaka yürütebilmek gerekir.
O halde, 1 Haziran devrimci halk savaşı stratejik atılımının 11’inci yılında devrimci güçler ve halk olarak söz konusu devrimci stratejiyi daha doğru anlamamız ve daha başarılı uygulamamız gerekli ve zorunludur. Tüm devrimci ve demokratik güçlerin böyle bir stratejik yaklaşım temelinde antifaşist direnişi geliştireceği de açıktır. Çok çakı ki, dağda, ovada ve şehirde tüm gerilla güçleri daha doğru ve etkili savaşacak, gençlik böyle bir mücadeleyi geliştirmek için her alandaki gerilla direnişine koşacak, kadınlar öz savunmalarını daha güçlü hale getirecek, tüm halk antifaşist direnişi güçlendiren bir mücadele içinde olacak, demokratik siyaset alanı faşizme karşı mücadeleye güçlerini seferber edecektir. Böylece 11’inci atılım yılında AKP-MHP faşizmi yıkılacak, Kürtler ve Türkiye halkları birlikte demokratik zafer kazanacaktır.
İşte yeni atılım ve fedailik yılına bu temelde girilmektedir. Dikkat edilirse devrimcilerin ve halkların iddiaları ve iradeleri güçlü, faşist-soykırımcı zihniyet ve siyaset ise çöküş içindedir. Bu durum yeni direniş yılında daha çok gelişecek ve sonuçta faşizm yıkılırken halklar ve kadınlar kazanacaktır. 11’inci stratejik atılım yılı Kürdistan ve Türkiye’de tarihi değişim ve gelişmelerin yaşandığı bir yıl olacaktır.
Kaynak: Yeni Özgür Politika