HABER MERKEZİ – 15 Haziranda başlatılan Türk işgal gücünün Heftenine dönük saldırısı bir ayını geride bıraktı. Bir aylık zaman dilimi içinde Heftenin’in neredeyse tüm coğrafyası dağ, taş, vadi, tepe her noktası işgalci TC’nin uçak, havan, top., obüs ve her türlü tekniği ile bombalandı. Bu sınırsız ve ölçüsüz bombalamalara, düşmanın silah tekniği ve güç sayısının üstünlüğüne rağmen, Heftenin gerillası üstün bir cesaret, kararlı ve inisiyatifli bir duruş, aktif bir performans, taktik açıdan zengin yöntemleri içinde barındıran bir vuruş tarzı ile TC işgalci güçlerine kök söktürdü. Üstün cesaret ve yetenekleri ile Türk işgalci güçlerinin kimyasını bozdu.
Türk subayları ve generallerinin, Özel savaşa dayalı Kartal ve Pençe dedikleri operasyonla sonuç alamayınca psikolojileri alt üst oldu .
HPG ve YJA-STAR gerillaları “Ev der Heftenine” şiarıyla esasta savaşın başlangıcında Heftenine girişin kolay olmayacağını, “gelecekleri varsa, görecekleri de vardır” anlamında bir cümle ile Heftenin işgalinin hüsrana uğratacaklarını belirtmiştir.
Nitekim Türk işgal güçleri Deriyê Dawetiyê, Xantur, Tepe Dupışk, Şeşdarê, Bektorya alanlarında ağır darbeler yemiş, neredeyse girdiği veya girmek istediği her noktada Kürdistan’ın gerillasını karşısında bulmuştur.
Heftenin direnişinin, HPG, YJA-STAR gerillaları öncülüğünde tarihselleşmesi gün geçtikçe siyasetin tüm yönünü de etkilemiş, Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürtler lehine çok tarihsel sonuçları olacak bir duruma evirilmiştir.
Başta Başurê Kürdistan gençliği ve Başur halkının Heftenin direnişini sahiplenen eylem, etkinlikler ve tutumları giderek Başur halkının devrimci, yurtsever direnişçi çizgiye evirildiğini tespit etmek gerekir.
Gençliğin, kadının ve halkın Heftenin Direnişini sahiplenen bu yurtsever tutumu politik güçleri de etkilemiş, hem Irak hükümeti hem de Başur hükümetinin tutumlarında önemli değişikliklere yol açmıştır.
Irak devleti nezdinde dış ilişkiler, savunma bakanlığı ve çeşitli parlamenterlerin açıklama ve tutumları, Başur hükümetinin cılız da olsa TC ve İran devletlerinin saldırılarına ilişkin açıklamaları, TC işgalinin giderek devletler ve uluslararası alanda da karşı durulacağını söylemek gerekir.
Şüphesiz başta Başurê Kurdistan halkı olmak üzere Kürdistan halkının Rojava, Rojhılat, Başur ve Yurtdışında yaşayan Kürtlerin Ulusal Birlik amaçlı politika ve etkinlikleri esas Kürt halkının ve Kürt parti ve Kurumlarının birlikte mücadelesi başta Türk işgali olmak üzere Kürdistan’daki olabilecek tüm işgal girişimlerini boşa çıkaracaktır. Başurdaki yurtsever gençlik 30 Haziran’da Kandil’de açıklaması yapılan Seferberlik çağrısı anlamlıdır. Bu eksende başlatılan işgalci Türk ordusunun Kürdistan’dan çıkarılması amaçlı imza kampanyası oldukça etki yaratmış, giderek toplumun tüm kesimlerine yayılmakta, 15 günde 15 bin imzaya ulaşıldığı belirtiliyor. Çok ciddi ve yaygın hale getirilirse 15 Ağustos’a kadar 100 binleri aşacak bir seviyeye ulaşacaktır. Ve çok önemli düzeyde bir ilişki, örgütleme ve kamuoyunu bilinçlendirme düzeyine ulaşacaktır.
Bir ayağı bu iken, esas önemli ayak binlerce genç kadın ve genç erkeğin Hefteninde gerillalaşması seferberliği anlamlı hale getirecektir. Şüphesiz işgalcilere karşı mücadele yalnız gençliğin görevi değildir. Kadın ve tüm toplumsal kesimleri de içine alacak her türlü yaratıcı yeni eylem ve etkinliklerin hayata geçirilmesi dönem açısında elzem olmaktadır.
14 Temmuz Ulusal Onur direnişçilerinin ruhu, Rojava Devriminin (18-19 Temmuz) komünal ve enternasyonalist birliği ve Kürdistan gerillasının fedai ruhu ve pratiği ile başta Başurê Kürdistan olmak üzere tüm Kürdistan ve Kürtlerin yaşadığı her yerde Heftenin Direnişine sahip çıkmak vicdani, ahlaki, insani, ulusal ve sosyalist bir görev olmaktadır.
Onun için her hafta halk buluşmaları şeklinde gerçekleri anlatan siyasi gündem içerikli “işgale ve faşizme hayır” toplantı ve tartışmalarını, seminerleri ,platformları yaygınlaştırmak önemli olmaktadır.
Türk işgalci faşizminin tüm ekonomik, ticari, basın, turizm her alanda ve her yerde ulusal ve uluslararası alanda boykot etmek insani, vicdani olduğu kadar tarihi bir sorumluluk olmaktadır.
Direnen Heftenin gerillasını maddi, manevi destelemek kimin elinden ne geliyorsa esirgemeden gerillaya sunması yurtseverliğin temel sorumluluğu olmaktadır.
Türk işgalcileri, Coronavirüsü her yerde istismar ediyor. Süleymaniye, Hewler, Bağdat, yönetimleri Coronavirüs gerekçesine sığınmadan halkın her türlü demokratik eylem ve etkinliklerini engellemekten vaz geçmeli hatta önünü açık bırakmalıdır.
Türk işgalci ordusu, çetelerden oluşan devleti, AKP-MHP faşizmi Heftenin’de yenilmiştir. Direniş her cephede gelişirse sonu hüsran olacaktır.
Hasan ÇARÇALLA