BEHDİNAN
Düşmanı bir operasyonda hezimete uğratırken yıl 1996’nın yazıydı. Düşman binlerce arabasıyla Zagros’a bağlı Ertuş karakolu ve onun çevresine yönelik bir operasyon başlatmak istiyordu. Biz de hemen Ertuş çevresinde 5,6 tabur güç vardık. Düşmanın operasyon yapacağı gün bize haber geldi, bizim de buna ilişkin hazırlığımızı yapmamız gerekiyordu. Haber aldığımızda Ertuş karakolunun çevresinde idik, Ertuş karakolu bir çukur gibi Tepe’nin altında bir yerdeydi ve karakolun çevresinde sürekli eylemler bu pusulamalar mayınlamalar yapıyorduk. Yani gün geçmiyordu ki eylem o karakolun üzerinde eylem olmasın. Tam üstünde Küçük Gare tepesi vardı. Küçük diyoruz ama kocaman bir dağdır. Yüksekçe bir dağdı çevresinde kayalıklı sırtlar aşağı doğru iniyordu ve daha sonra sırtlar birbirinden koparak ayrı ayrı yerde tepecikler şeklinde tepeler şeklinde yan yana diziliyordu. Bu tepelerin yamacına yakın hep ormanlıktır, kayalıklı, pınarlar var. Eskiden insanların yaşadığı köyler ve son dönemlerde düşmanın politikasından dolayı boşaltılan bu köylere girişlerine izin verilmiyordu. Bu ıssız çorak bırakılan yerden sadece düşmanın 500-600’lük hatta bine yakın çıkan askeri dışında kimse yani sivillerden hiç kimse yaşamıyordu.
Bunun için bu karakol bizim için bir eylem yeriydi. Bir hareketlenme yerimizdi. Sürekli bu karakol hedef olduğu için birazda düşmanın politikası yani gerillayı sınırlara mahkum etme politikası vardı. Ama bizde aşırıya gittiğimizde bu sefer bizi uzaklaştırmak için operasyonlar başlatıyordu. Operasyon haberi geldiği günün akşamı bizim tabur Şehit Zeki yamacında bulunduğu vadi Ertuş Karakolun aşağı kısmı oluyor.
Orada grup pusu atmaya başladı. Kadın gerillalarla erkek gerilla arkadaşlar düşmanın çeşme, yol kavşakları çıkabileceği yerlere pusu attık gece geç saatlerine kadar pusularda bekledik sonra bizim üst tarafımızda düşmanın bir kolu oradan geçmeye çalışırken arkadaşlarla çatışmaya girdiler orada bir sürü asker öldü. Biz de yukarı Kimyaniş tepesine doğru geri çekilme yaptık. Bu tepe yamaçları yoğun ormanlıklar sert kayalıklarla iç içe idi. Çevresinde ya da başında böyle sırtın tam ortasında Kayalarda vardı.
Belki hava saldırısına karşı doğal savunma yeri yoktu ama olası birim saldırıya karşı düşmanın karadan operasyona karşı bir savunma yeriydi. Kendimizi savunabilirdik ama olası hava saldırısına karşı biraz zayıf kalıyorduk. Bunun için daha önce bu tepede biz mevzi yapmaya başlamıştık burada mevziye öncülük yapan Bilal arkadaştı.Tepede mevzi yaptığımız yerde büyükçe bir taş vardı. Bilal arkadaş bir kaç kez taşın etrafında gidip geldi sonra dedi ki biz bu kayanın altını çevresini güzelce duvar örersek düşman giremez. Ondan sonra hepimiz güzelce bir duvar ördük. Diğer yaptığımız mevziler hava saldırısına karşı fazla güvenlikli değildi. Ama bu yaptığımız mevzi hava saldırısına karşı en korunaklı yerdi. Yani orada bulunan bir arkadaş kesinlikle sağlamda sayılırdı.
Bu hazırlığımızdan sonra artık düşmanın herhangi bir saldırısına karşı tepede pusu atıp günlerce çatışabilirdik. Bir kaç günden sonra düşman operasyonu başladı.
Bizde pusu akşamın yarısına kadar attığımızda ve bizim kollarımız da gelmediği için biz de yukarı tepeye doğru çıktık.Hemen hemen taburumuzun hepsi o tarafa doğru çıktık.
Düşmanı vuran düşmanla iç-içe giren kolda o tepeye doğru çıktı. Biz biliyorduk ki düşman sabah oraya çıkacak. Düşmanın oraya çıkacağını bildiğimiz için bizde o sırtta pusu attık. Zinar arkadaş vardı Serhatlı bir arkadaştı Heval Necip onlar pusuda beklediler düşman sabah saat 10:00 gibi de çıktı, biz de alt tarafta onları seyrediyor ve gözetliyoruz.
Düşman ormanının içinden çıkıp düz ormansız bir alana gelince 100-200 metre gitmeden öndeki arkadaşlar korkmadan hızlı şahin gibi öndeki askerleri vurdular. Arkadaşlar hızlıca kendilerini uzun otların içinden kendilerini aşağı doğru bıraktılar. Biz de savunmadaki arkadaşlar olarak düşmanı ateş yağmuruna tuttuk. Öyle bir vurduk ki düşman neye uğradığını şaşırdı nereye gireceğini bilmiyordu. Ateş edemiyorlardı ama biz tedbir olarak ateş açıyorduk. O sabah başarılı bir eylemi gerçekleştirdik akşama doğru başka bir plan yapılmaya başladı. Tabur komutanımız Şehit Medeni idi. Bilal arkadaş o kol komutanı olarak gidecekti. Yiğitçe bir arkadaştı dediğini başaran,sözünün eri bir arkadaştı. Diğer kol komutanı ise Zinar arkadaştı. İlk katıldığımız da onun yanına geldik ve o gerçekten bize çok büyük bir değer vermişti. Sonra iki üç yıldan sonra 1996’da onu gördük bizim tabura geldi. Orada takım komutanıydı, tabura geleli iki üç gündü. Takım komutanı olarak görev yapacak o bir kolun başındaydı, Şehit Reşit arkadaş’da bir kolun başındaydı, onların taburu Xeregol tarafında gelip oraya vuracaklardı. Bizim taburun iki kolu yukarıdan onlar ise bir koldan aşağıdan saba vurulan askerin hizasına saldıracaklardı.
O zaman da yaşımız küçük olduğu için biz en üst tepede şehit Medeni onlarla genel savunma ve koordinesindeydik. Düşman tam tepeye çıkamamıştı o sabah vurduğumuzun yerin çevresinde daha üstte çıkamamıştı. Akşam artık üç koldan saldırı düzenledik. Sabah ki savunma yerinde aynı ora ya da bir grup savunma arkadaş oraya gitti. Onlar yakın savunmaydı. Onların bir ön tarafın da takviye tim vardı. Saldırıya takviye edebilecek arkadaşlar vardı saat 11’de artık eylem başlatıldı. 5 dakika içerisinde tepe yerle bir edildi. Tepe’deki mevziler beş dakika içerisinde düşürüldü. Yalnız o kovun altındaki mevzi yani Bilal’arkadaşın yaptığı mevzi içindeki düşman mevzisi düşmedi. Bilal arkadaş baktı ki mevzi düşmüyor “mevzi düşmeyinceye kadar” gelmeyeceğim dedi. İlk saldırı esnasında kol komutanı Zinar arkadaş şehit düştü. Heval Bilal ve Heval Zinar bu mevziye yöneldiler bu mevzide göğüs göğüse bir çatışma içine girdiler en son artık mevzinin yanına kadar gittiler içine bomba atıp mevziyi imha ettiler. Arkadaşlar silah almak için mevziye girip silah alacakları sırada bir yaralı düşman askeri kalkıp Heval Zinar’ı tarayıp şehit düşürdü. Heval Bilal, mevziyi düşürmek için gidince ve mevzi düşürünce işte o yaralı asker tarafında Bilal arkadaş da şehit düştü.
Eylem bu kadar başarılıyken son anda Bilal arkadaşın şehadeti ağır oldu. Eylemde içerisinde Bilal arkadaş tepeyi tümden düşürmeden geri gelmeyeceğini söylemişti. Sonunda da hedefini de yerine getirdi hedefine ulaştı ve hedefi için onuru için düşmanı topraklarından atması için canını böylece feda etti. Yani sözünün eri olarak şehit oldu. Son düşmanda öldürüldü.
Sonuçta tepe tümden imha edildi yaklaşık 45 silah alındı ama şehit arkadaşların cenazesi düşmanı eline geçmesin diye arkadaşlar 2 şehit naaşını getiriyor. Ve yaklaşık 17 silahı düşman üzerinde alıp getirdiler. Böyle büyük başarılı bir eylem yapıldı ve düşman birkaç gün içerisinde sonuçsuz bir şekilde geri püskürtüldü.
Fırat ŞEMZİNAN