HABER MERKEZİ
“Kavram nedir? Kavramlar neden önemlidir? Kavramların dili ve ruhu gerçekten var mıdır? Kavramlar doğruya ve hakikate ulaşmamızda nasıl bir rol oynar? Kavramlar toplumbilimde neyi ifade ediyor vb. soruları çoğaltabiliriz. Bu sorulara cevap vermeden önce öncelikle kavramın ne olup olmadığını irdelememiz ve bilince çıkarmamız lazım. Kavram kelime anlamı olarak anlaşılmadan toplumbilimdeki önemini anlamak yetersiz kalacaktır. Kavramları kullanmadan bilim yapmak mümkün değil. Toplumbilimle uğraşanların her şeyden önce kavramların özünü iyi kavramaları ve öyle yola çıkmaları gerekir. Eğer toplum bilimle uğraşılacaksa öncelikli yapılması gereken kavramların görünmeyen ruhu ve bilinmeyen dilinin iyi anlaşılmasıdır. Belki de bu konuda en fazla kafa yorması gereken kesimlerin başında gençlik kesimi gelmektedir. Çünkü toplumlar gençliğinin dinamizmiyle yaratımlarını, moral değerlerini, tarihin akışı içerisinde geliştirmiş oldukları kültürlerini savunabilirler. Bir bakıma toplumun yegâne savunucu gücü şüphesiz ki gençlik olmaktadır. Gençliğin önemi ve toplumun gençliğe atfettiği rol gençliği toplumsal sorunlara çare üretmekle karşı karşıya getirir.
Tüm toplumsal sistemler, sistem inşalarını gerçekleştirebilmek için gençlik kimliğinin yaratıcı gücünden yararlanır. Gençliği sistemlerinin yapılandırıcı unsuru olarak tanımlarlar. Hal böyle olunca karşımıza şu gerçeklik çıkıyor; toplumbilim gençlik kimliğinden bağımsız düşünülemez. Eğer toplumbilimi yapılacaksa burada gençliğin rolü belirleyicidir. Önder APO, “Bilim kavramlarla yapılır. Kavramları kullanmadan bilim yapmak mümkün değildir.” der ve devamında kavramların önemine ilişkin şu değerlendirmeleri yapar: “Toplumbilimde temel kavram ve kuramların tanımı yapılmadan anlamlı yorumlar geliştirmek güçtür. Toplumbilim kendisini tanımlama konusunda bile görüş birliği sağlamaktan uzaktır. Bilimlerin her alanda yaşadığı kriz ortadayken, toplumbilim alanında kesinlik aramak anlamlı bir çaba değildir. Esas gerekli olan, toplumsal olgunun doğru tanımlanmasıdır. Toplumu tanımak, sanıldığından çok daha düşük düzeyde bir anlam birikimine sahiptir. Toplum tanımlanmaya çalışıldıkça, cehalette derinleşme gibi bir paradoksla karşılaşılmaktadır. İnsan bireyinin gelişiminde toplum ne denli belirleyiciyse, gelişiminin önünde de o denli engeldir. Toplumsal paradoks budur”
Kavram: Gerek toplumsal gerekse dünyadaki bütün nesneleri gözlemleyerek analiz etmek, bunu sınıflandırarak açıklamak ve her birine özgün anlamlar yükleyerek formülleştirme amaçlı kategorize edilmiş terimlerdir. Kavramlar, nesneler ve görünen şeyler hakkında düşüncenin toplandığı, yoğunlaştığı noktadır; düşüncenin bir bütüne dönüşmüş halidir. Ruh kazanmış halidir de denilebilir.
Kavramlara yüklenen anlamlar farklı yorumlara yol açabilmektir veya bir kavrama ilişkin farklı yorumlar getirilmektedir. İdeolojik yaklaşımlardan kaynaklı farklı dünya bakış açıları, kendi mantık silsileleri içinde yoruma tabi tutulmaktadır. Tarihi bilinçten, bilimsellikten uzak, analizden ve gözlemden yoksun kavramlara yüklenen anlamlar, kavram çarpıtmalarına ve içi boşaltılmış karmaşalara yol açmaktadır.
Sosyal bilimlerin konusu olan bütün bilim dallarında başvurulan en önemli noktaların başında kavram gelmektedir. Düşüncenin odaklandığı ve yoğunlaştığı nokta kavramlar olmaktadır. Kavramlara yüklenilen anlamlarla, kavramlar güç kazanır ve hatta kutsallaştırılır. Tıpkı Tanrı, Peygamber ve daha birçok kutsallık atfedilen kavramlar gibi. Bu anlamda değerlendirme ve betimleme, tarif etme, bilimsellik kazandırma, düşünceye temel oluşturmanın yolu kavramlara değer yüklemek ve kalıcı hale getirmektir. Özcesi kavramların zihniyet oluşturma gibi bir gücü söz konusudur. Örnek vermek gerekirse; entelektüel kavramını ele aldığımızda zihnimizde ilk şekillenen şey akademik çalışma yürüten bir üniversite hocası gelir. Bu hocanın şekli bile somutluk kazanır; bir elinde kalem, ayak ayaküstünde, boynunda fularkravat, başı kel, top sakallı ve yaşça da ilerlemiş bir insan profili olarak karşımıza çıkar. Zihnimizde oluşan bu profil entelektüel birinin tipik özellikleridir. Zihnimizde canlanan bu hoca kendisine atfedilen entelektüel kişiliği tamamen kendi şahsi çıkarları doğrultusunda icra eder. Televizyon televizyon gezer, lüks otellerde seminerler konferanslar verir, toplum ve halk gerçekliğinden uzak elit ve üsten yaklaşımlarla iktidar adına, maaş karşılığında toplumu rehabilite etmekle uğraşır. Toplum adına en tehlikeli silah da bu olmaktadır. Entelektüellik öylesine çarpıtılmış ki at izi ile it izi birbirine karışmış durumdadır. Oysaki entelektüel biri tamamen halk adına halk içerisinde, halkın sorunlarıyla ilgilenen ve bu sorunlara kalıcı çözümler bulmak için düşünce üreten kişidir. Yani dar anlamda dağ eteğindeki bir çoban, yoksul bir mahalledeki anne, yaşlı bir dede en benim diyen entelektüellere taş çıkartabilir. Toplumun gizli entelektüelleri bunlardır. Çünkü bunlar toplumun hamuruyla yoğrulmuş acılarına, hüzünlerine, sevinçlerine ortak olmuş gerçek birer halk bilgeleridirler.
Başka bir örnek vermek gerekirse mücadele kavramını ele alabiliriz. En fazla çarpıtılan ve özünden uzaklaştırılan kavramlardan biridir. Mücadele; baskının, zorun, haksızlığın olduğu yerde buna karşı gösterilen toplumsal refleksi ifade eder. Mücadele bir hak arayışıdır. Hakkını almak için kendisine karşı olan güce başkaldırmayı ifade eder. Bunda aynı zamanda askeri kodlarda gizlidir. Oysa bugün bu çok sıradan spor karşılaşmalarının vazgeçilmez kavramı olarak kullanılmaktadır. Spikerin birde bunu “kıran kırana bir mücadele, mücadelede gergin bekleyiş sürüyor!” vb. sözlerle ateşli bir şekilde aktarması, çok farkında olmasak da özünde fanatizmi şahlandırmak için yaptığı saklıdır. Mücadele kavramı toplumsal hafızamızda özüyle çok çelişmiyor aslında fakat bunun dışa yansıması tamamen paradokslarla doludur. Sıradan bir spor karşılaşmasını kıran kırana bir mücadele olarak görüyoruz ama kendimize dönük, toplumumuza dönük saldırılar karşısında mücadele etmeyi düşünmüyoruz ya da mücadele yöntemlerimizde ciddi yanlışlıklar var. Paradoks tam da bu noktada oluşuyor.”
Kaynak: Yurtsever Gençlik Dergisi/Temmuz Ağustos sayısı-Adil Konya
Dergiye şu adresler üzerinden kolaylıkla ulaşılabilirsiniz
https://www.ciwantv.com/category/yurtsevergenclik/
https://www.yumpu.com/user/yurtsevergenclik
https://issuu.com/yurtsevergenclik
https://drive.google.com/file/d/1wFeftoWtFygmkx0LtcMVucqwGPV74_wf/view?usp=sharing