HABER MERKEZİ – Hayata anlam katmak, doğru bir seçim kadar ona göre yaşamak demektir. Bu da özgürlük yani sorumlulukla yüzleşmekten geçer. Yaşadığımız evren kendi içinde bir anblamı ve amacı taşımaktadır. İnsan yaşamında anlam arayışlarıda bu temelde bir amaca dayanmaktadır. Yani arayış sahibi olanlar için hiçbir amaçsız ve anlamsızdeğildir. Her geçen gün anlamın biraz daha yok edildiği günümüz dünyasında, anlam ve amaçtan yoksun, insan yaşamına kayıtsız olanlar bu tür arayışları hep ‘saçma’ şeyler olarak değerlendirmektedirler. Yaşamın anlamsızlığının idrak edilip sindirildiği bir durumda yaşamanın gayesi nedir? Gittikçe evrensel bir hal alan ve anlamsızlıklara karşı yapılması gereken tek şey hayatı anlamlı kılacak değerleri yaratmaktır. İşte ahlak bu değerlerin yeniden yaratılması demektir. Demek ki yaşama anlam katan, yaşanılır kılan ahlaktır.
Ahlak insandan ve yaşamdan yana olarak her zaman insanların güzel doğru eşit ve özgür yaşamasını sağlamıştır. Eğer bir yerde eşitsizlik çirkinlik ve yalan varsa ahlakın temsilinden bahsetmek mümkün değildir. Kölenin egemenin de ahlaklı olmayacağı kesindir. Ahlak için özgür bir bilince ve iradeye ihtiyaç vardır. Bu anlamda özgürlük ahlak olmadan, özgürlük de ahlak olmadan yaratılamaz. Bireyin amacında özgür olması, iradenin yöneldiği hareket tarzını seçmekte serbest olması gerekir. Bu nedenle ahlaklı bir birey için temel özeliklerden biri de seçme özgürlüğüdür. Birey bu tercihi kendi iradesi temelinde gerçekleştirdiği oranda özgürdür. İnsan tercihinde ne kadar özgür olursa o kadar kendini sorumlu hiseder.
Özgürlük ve sorumluluk seçme ufkunun genişliğine bağlıdır. Neyi seçtiğini bilmesi ve inanması da önemlidir. Bu açıdan tercih yaparken neyi niçin yaptığını bilmek gerekir. Bu temelde insanın hayatı hakındaki tercihleri ile arzularını birbirine karıştırmamak gerekir. İnsanlar bir çok şeyi arzulayabilirler ama tercih hakı iki şeyden birisini şart kılar. Arzular gündelik yaşamı, tercihler hayatımızı belirler. İnsanın tercih alanları ne kadar genişlerse insanın özgürlüğü gerçeklik kazanır. Ancak arzuların çoğalması ve iradeye baskı yapması özgürlüğü ortadan kaldırır. Özgürlük tercih ve sorumluluk ölçüsüne bağlı gelişir insan tecih yapabildiği oranda özgürdür. O halde nelerin tercih edilip edilemeyeceğini tayin eden de ahlaktır. Sorumluluk bilinci ve duygusu geliştikçe tercihin de muhtevası ona bağlı olarak değişmektedir. İnsanın özgürlüğünü tasdik eden sosyal değerlere bağlı olarak her değer gurubu bireye tercih yapma imkanı ve olanağı tanımalıdır. Bu açıdan arzunun kaynağı bireyseldir ancak tercihin kaynağı sosyaldir.
Bireyin tercih yapacak iradeye kavuşması yine bireye tercih olanağı sağlanması ahlaklı olmanın bir gereğidir. Ahlaki kişilikte tamlık ancak bu şekilde yaratılabilnir. Bu açıdan özgürlük bir bilinç olduğu kadar bir eylem durumudurda Özgürlük, her çağın, toplumun ve bireylerin savunduğu bir kavramdır. İnsanlık tarihindeki çelişkilerin temel amacı özgürlüğü sağlamaya dönük olmuştur. Bu açıdan insan için büyük önem taşımıştır. Her toplum hareket ya da bireyin özgürlüğü ne kadar hak ettiği anlamı ve yaklaşımı gösterdiği farklı bir tartışma konusu olmaktadır. Ama bu insanlığın özgürlük arayış ve çabalarını yadsıma anlamanı gelmemelidir. Özgürlük kimi zaman insanların tüm sıkıntılarından kurtuluş olarak algılanmış, bu temelde bir yaklaşım içinde olunmuştur. Bu nedenle özgürlük ile kurtuluş aynı ele alınmıştır. Her çağın toplumun ya da bireyin kendi ihtiyaçları ya da arayışları temelinde özgürlük bir tanıma tabi tutulmuştur.
Leyla Agirî
Devam Edecek…