HABER MERKEZİ
Ekim tanrıçalar kervanı
Ekim tarihi doğuşların zamanı…
Parti tarihimizde, ekim ayı yoğun bir mücadele sürecine tanıklık etti. Ekim ayı, destansı mücadelemizde bir dönüm noktasıdır. Görkemli bir dirilişin yaşandığı ve tarihin yeniden yazıldığı bu süreç, yeni bir başlangıcı ve yaşamı müjdeledi geleceğe… Gelecek, büyük kahramanlık ve fedakarlık mücadelesiyle karşılandı. Bu öyle bir mücadeleydi ki, destansı ve mitolojik savaşları andırıyordu. Ana tanrıçanın komplo ve yalanlar sonucu yaratıcılık kültürünü çalmak isteyen tanrılara karşı verdiği mücadeleye benziyordu. Yaşamın ve ölümün karşı karşıya geldiği, başarı ve yenilginin başa baş gittiği nefes kesici bu tarih, kutsal topraklarda bir kez daha diriliyordu. Nefes nefese bir mücadelenin anı yakalama ve zafere koşma maratonuydu. Yaşam arenasında tarih, karanlığıyla ve aydınlığıyla insanlığın karşısındaydı. Yaşamın sırrı ve zaferin gizemi doğuş sancıları çekiyordu. Bu sırrın ve gizemin mücadelesi eşsiz bir yücelik ve görkemlilik doğuruyordu kutsal topraklar üzerinde.
Verilen mücadelenin gizemi, geçmişte yaşanan destansı mitolojik mücadelelerin yeri ve meskeni olan Verimli Hilal, uygarlığın doğuş merkezi Zagros silsilelerinde yeniden gerçekleşiyor olmasındandı. Aynı topraklar, yeniden bu tarihi savaşımlara şahit oluyordu. Bu kavga ve savaşım, yüceliğini tarihin derinliklerinden alıyordu. Ekim ayı tanrıçalarının dirhem dirhem yaşamı yaratma kavgası, kökünü tarihin şafağında, ana tanrıçanın ilk kavgasından alıyordu. Bundandı asillik, bundandı tarihin utangaç bakışları… Yaşamın mağrurca mutluluğu… İnsanlık bir kez daha, özgürlük mücadelesini bu çağda canlandırıyordu. Kadın devrimi çağında kadın toplumunu yaratmak, insanlığın ilk doğuş evrelerini anımsatıyordu. Tarihin ilk doğuş şafağında yaratılan yaşamın, karanlıklara gömülmesine karşı bir savaştı. Yaşamın çalınan özüne, ortak yaşam ve adaletin gerçekleştirilmesine dönüktü tüm mücadele… Ana tanrıça nasıl ki, ortak yaşam için mücadele edip, yaşam hukuku ve kanunları oluşturmuş, ana tanrıça kültürüyle uygarlığın yaratılışı ve yaşamın sürdürülüşünü gerçekleştirmiş ise, ekim ayının özü de bunu yeniden yaşamsallaştırmaya dönüktü. Ekim ayının özgürlük şehitleri, tanrıçalar gibi düşünerek ve onların karanlığın dehlizlerine gömülmek istenen ruhlarıyla bütünleşerek kadın eksenli toplumu yaratma kavgalarını yükselttiler.
Onlar, tüm sınıf ve ırk ayrımlarından arınarak, eşitlik ve özgürlük ekseninde, erkeğin ayrım ve farklılıklar gözeten ve sınırlar koyan sistemini aşarak, sınırlara kendi sisteminde yer vermeyerek ana tanrıça kültürünün zirvedeki temsilini yaptılar. Alman, Türk, Kürt asıllı ekim şehitleri; Berîtan, Mizgin, Ronahi, Meryem, Zeynep, Zinarin, Leyla, Sarya, Rotinda, Kurdê… Bu bileşim, insanlığın kurtuluşunu kadın kurtuluşu ekseninde, kadının gerçek özünü açığa çıkaran bir kadın dünyası ve tüm dünya kadınlarını bu dünyada bütünleştirme hedefindeydiler. Amaç cinsler arası eşitliği ve özgürlüğü geliştirmek; din, ırk, mezhep ayrılıklarını aşmak, demokratik uygarlığı geliştirmek, insanlar arasında oluşturulan sınırları kırmak ve aynı zamanda toplumları kadının düşünüş ve yaşam rengiyle yaratarak, neolitik kültürün çağdaş temsilcileri olarak bu kültürü tarihin yıkıntıları arasından çıkarıp yeniden diriltmekti. Ekim ayı şehitlerinin gerçeği barışla yaşam bularak, özgür yaşam için egemen zihniyetin başlangıcından bu yana halklar mozaiğine yönelik saldırılarına karşı bir duruştu. Onlar, yaşam felsefeleriyle, halklar mozaiğinin hayat bulmasının öncülüğünü yaptılar. İnsanlığa barışçıl bir yaşamı armağan etmek için, özgürlük mücadelesini tereddütsüz büyük bir fedakarlıkla yürüttüler. Onların mücadele ekseni, insanlığın barışçıl yaşam ihtiyacını gerçekleştirmekti. Onlar, eşit, özgür ve barışçıl yaşamı, kadının sade ve arınmış özünde yattığı gerçekliğinden hareketle ve bunun özlemiyle insanlığa sundular. Bu şehitler enternasyonalist olma gerçekliğinin yanında, evrensel özleriyle de özgür geleceğin yaratıcı mimarları oldular.
Birçok halktan oluşan bu kadın topluluğunun bir araya gelişi, örgütlülüğün göstergesidir. Bu örgütlülük, perspektifini Kadın Kurtuluş İdeoloji’sinden alıyor. Bu örgütlülük, ideolojik güç ile pratik dilin güçlülüğünü göstermektedir. Onların eylemleri, egemen zihniyetin yasakçı çizgisine, sömürgeci ve emperyalist özüne karşı bir çıkıştır. Onlar yeni bir yaşam modelini yaratanlardır. Onların yaşam felsefesi ve kadın rengi, yaratılmak istenen kadın eksenli cumhuriyete örnektir. Bu sistem, analık hukukuna dayalı insan kimliğinin evrensel özünü esas alan bir sistemdir. İnsanları hapseden sınırları aşan bir cumhuriyettir. Bu uygarlık düşünce ve örgütlülüğüyle tüm dünya kadınlarını kadın cumhuriyeti çatısında buluşturur. Cumhuriyetinde halklar arası savaşlara yol vermez. İnsan hakları ve iradesine saygı temelinde ortak yaşamı birlikte gerçekleştirir. Bu üslup ve dil ile insanlar arasında yaşanan tüm sorunlara çözüm getirir. Karanlık ve çirkinlik onların yaşam felsefesinde yer edinemez. Kutsallık ve aydınlıktır onların felsefe ve çizgisinin özü… Nitekim bu ayın tarihi açıdan önemine denk düşer onların kavgaları ve yücelikleri…
Devamı Gelecek…
Kaynak: Serxwebûn