HABER MERKEZİ – Memed Aksoy, Kuzey Kürdistan’ın Mereş ilçesinde doğdu ve daha sonra kapitalizmin başkenti İngiltere’ye taşındı.
Bir Kürt, Alevi ve daha sonra etnik bir azınlık olarak Memed, bir soykırımın ve kayıp bir kimliğin yaralarını taşıdı. Hayatı boyunca lanetlenmiş topraklarından uzak olmanın çelişkileri ile savaşmış, asimilasyona karşı mücadeleye adamıştı kendini. Zebanilerin emri altında bozulmayı reddetti. Bir ölmüşler sistemine teslim olmayı reddetti.
Memed, hayatı boyunca toplum ve adalet değerlerini çok yakından tutan merhametli bir kişilik olarak bilindi. Hayatının çoğunu sistem içerisinde, yaydığı hastalıkları ve bunun ülkesi üzerindeki etkilerini protesto ederek geçirdi.
Memed, yorulmadan, genç ve yaşlı ayrımı yapmadan, yerli ve enternasyonal demeden herkese Kürdistandan bahsetti. Ancak yolundan geçen herkesi Kürt mücadelesi konusunda eğitip bilgilendirirken içten içe biliyorduki bir sistemi tamamen red etmek için onun içinde yer almamak gerekiyordu. Avrupa’ya sürgün edilmiş bir Kürt olarak, bir kimliğinin olmamasının yarattığı boşluğu, liberalizmin soğukluğunu hiçbir şeyin telafi etmeyeceğini anlamıştı.
Çırpınırdı Memed, zebaniler bombalar ile ülkesini hırpalarken. Kalbini zor tutardı onu çevreleyen kafesler. Özgürlüğün fısıltısını duymuştu bir kere, saçları karışmıştı birkere o asi rüzgarlarla, tutulabilinirmiydi hiç?
Bir Haziran sabahı Memed, ömründen bir kaç anı, bir kaç hatırayı sıkıştırdı çantasına ve ülkesine döndü. Memed burada Firaz Dağ olacak ve en sevdiği silahı ile … kamerasıyla savaşacaktı. Özgürlük yürüyüşünde ona öncülük eden Şehit Firaz ve Şehit Halil Dağ’ın izinden yürüyecekti.
NC// Firaz Dağ