HABER MERKEZİ – Güzel arkadaşımıza bir mektup daha gönderme fırsatım olsaydı, bu satırların onu bulacağından emin olarak ona birkaç kelime daha yazma şansım olsaydı, ona yazıp onu özlediğimi söylerdim.
İçimde ve çevremde o kadar canlı ki. Çok sevdiği yağmurun her damlasında onu görebiliyorum. Onunla bir kaç satır daha yaşama fırsatım olsaydı, ona geçen gün bir gökkuşağı gördüğümü ve aklıma geldiğini yazardım.
Adaletsizliğe karşı ve özgür yaşam için aralıksız mücadele ettin. Çünkü kişiliğin bir gökkuşağından ibaretti. Güneş ve yağmur arasındaki köprü oldun bana yoldaşım, senin adaletinde tanıdım kendimi. Çıkmaz sokaklarımda açılan kapılarım oldun, bataklıkta uzanan bir el.
Heval Sara, en karanlık anlarda bile nasıl ışık saçacağını biliyordu. Dokunduğu her şeye gülücükler dağıtırdı benim yoldaşım. İç dünyasında hangi cephede savaşıyor olursa olsun, asla vazgeçmedi. Kabul etmiyordu düştüğünde yerde çakılı kalmayı. Her defasında daha da yükseklere tırmanırdı.
Olaylara yaklaşımındaki azmi, sakinliği ve sabrı hepimizi çok etkilerdi Sara’nın. İnsanlar üzerinde yarattığı ve bize her zaman cesaret ve umut veren bir etkiydi.
Heval Sara, iradenin olduğu yerde her zaman bir yol olacağını biliyordu ve bunu bana tüm çalışmalarında kanıtladı. Hiçbir şey gözünden kaçmazdı Sara’nın ve bu kadar soğukkanlı olmasına rağmen yoldaşlarına içi titriyordu. Fedakar duruşu her an bizi daha da şaşırtıyordu ve ruhu tüm ihtişamıyla ‘ben buradayım‘ diye haykırıyordu.
Çevresindeki insanları mücadelenin içine sürüklerdi. Ölüm uykusundan uyanmıştı o ve kimseyi o uykuya kurban etmiyordu.
Saramız bir kalp dolusu yaşadı. Düşünceli ve derin doğasıyla bize de yaşamı öğretti. Sara kitap okumaya doymazdı ve öğrendiklerini bize öğretmekten de hiç çekinmezdi.
Heval Sara, dostumuz Heval Sara… Varlığının her anında kadının kurtuluşu için verilen mücadeleye aşıktı ve büyük bir keyif ile yürüyordu bu zorlu yolu. Yaşam bir govend idi onun için ve yaşamdaki duruşu herkesi topluyordu etrafına. Onunla tanışanlar, bu özgürlük govendinde sımsıkı kenetlenirdi. Ve Sara da bunun farkındaydı.
Özgür yaşam arayışı onu Kürdistan dağlarının tepesine kadar götürdü. Heval Sara; “Bazen zihne ne yapacağını söyleyen kalptir. Dağlara çıkma yolum tüm sorularıma cevap verme yoluydu, bu yüzden kavga sadece mantıklı bir sonuçtu.” diyordu.
Güzel arkadaşımıza, bu satırları bulacağından emin olarak birkaç satır daha yazma şansım olsaydı ona yazıp endişelenmemesini söylerdim. Çünkü onun bıraktığı yerden devam edeceğiz. Bize bu hayatın yaşamaya değer olduğunu, uğruna gerekirse savaşılacağını gösterdi.