HABER MERKEZİ – PKK’nin kronolojisini kısa başlıklar içerisinde bölüm bölüm sizinle paylaşacağız.
4 Nisan 1949:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Urfa’nın Halfeti İlçesinin Amara Köyünde doğdu. Annesinin ismi Uweyş, babasının ismi Ömer’dir. Dördü kız toplam yedi çocuklu ailenin dördüncü çocuğudur. Kendisinden büyük üç ablası vardır. Çocukluğu Amara Köyünde geçmiştir. İlkokulu 1957-1962 yılları arasında Halfeti’nin Cibin Köyünde okumuştur. Ortaokulu 1962-65 yılları arasında Nizip’te, liseyi ise 1965-1969 yılları arasında Ankara Tapu Kadastro Meslek Lisesi’nde okumuştur. Köy ortamında din ağırlıklı bir toplumsal kültür edinmiştir. Sosyalist fikirlerle Ankara Tapu Kadastro Meslek Lisesi’nde öğrenci iken tanışmıştır.
1969 Güzü-1970 Yazı:
Önder Abdullah Öcalan Diyarbakır-Peyas-Ergani hattında bir yıl tapu kadastro memurluğu yaptı. Urfa ve Ankara’dan sonra Kürdistan’ın merkezi kenti olan Amed’i de tanıdı. Kürtlerin özgürlüğü fikirleriyle burada tanıştı.
1970-1971 Öğretim Yılı:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi ve bir yıl okudu. Urfa, Ankara ve Diyarbakır’dan sonra İstanbul’u da tanıdı. Devrimci Doğu Kültür Ocakları(DDKO)’na üye oldu ve faaliyetlerine katıldı. Mahir Çayan ve arkadaşlarını İstanbul’da tanıdı ve sempatizanları oldu.
12 Mart 1971:
Türkiye’de askeri darbe oldu. Genelkurmay Başkanlığı muhtıra verdi ve Süleyman Demirel Hükümeti düşürüldü. CHP Milletvekili Nihat Erim Başbakanlığında teknokratlardan oluşan özel bir hükümet kuruldu. Bu hükümet sosyalist, demokrat ve özgürlükçü güçleri ezmek için “Balyoz Harekâtı” adıyla bir program uyguladı ve kontrgerillayı kullandı. Darbe olduğu süreçte Önder Abdullah Öcalan İstanbul’da öğrenciydi.
1971-1972 Öğretim Yılı:
Önder Abdullah Öcalan, gerekli not ortalamasına ulaşarak yatay geçiş hakkını kullandı ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne geçiş yaptı. Böylece iki yıl aradan sonra tekrar sömürgeci TC’nin başkenti Ankara’ya gelmiş oldu.
30 Mart 1972:
Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi(THKP-C) Önderi Mahir Çayan ve dokuz arkadaşı Karadeniz’in Tokat-Niksar’a bağlı Kızıldere Köyünde TC Ordusu tarafından katledildi. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesini önlemek üzere müzakere yürütmek amacıyla üç yabancı teknisyeni tutuklamışlardı. Katliamdan sadece Ertuğrul Kürkçü kurtuldu ve yakalandı.
7 Nisan 1972:
Kızıldere katliamını protesto amacıyla SBF’de boykot yapıldı ve bildiri dağıtıldı. Eylemin öncülerinden olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan eylem sırasında yakalandı ve tutuklanarak Mamak Cezaevine kondu. Yaklaşık yedi ay cezaevinde kaldı.
6 Mayıs 1972:
Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu(THKO)’nun Önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan Ankara’da idam edildi. Önder Abdullah Öcalan bu sırada Mamak Cezaevinde tutukluydu.
24 Ekim 1972:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakıldı. Cezaevinden çıkarken Karadenizli Sadri isimli bir arkadaşının tavsiyesi ve adres vermesi temelinde Haki Karer ve Kemal Pir’in kaldıkları Emek-Bahçelievler arasındaki öğrenci evine gitti ve bu arkadaşlarla tanıştı. Bir daha hiç ayrılmadılar. Önder Abdullah Öcalan bu evde yaklaşık iki yıl kaldı ve çalıştı. Birinci Önderliksel Doğuş bu temelde gerçekleşti. Önder Abdullah Öcalan, “Kürdistan sömürgedir” tespitini burada yaptı ve bu görüşünü ilk olarak Haki Karer’e açıklarken hafif bir baygınlık geçirdi.
1973 Newroz Sonrası:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Newroz bahar sürecini değerlendirerek Ankara’ya su veren Çubuk Barajı kıyısında yüksekokul öğrencisi altı Kürt gencini bir araya getirip PKK örgütlenmesinin ilk çekirdeği olan grubu oluşturan toplantıyı yaptı. “Kürdistan Sömürgedir” tezini bu gruba da açıklayarak ilk grup çalışmasını başlattı. Toplantıda kendisiyle birlikte Ali Haydar Kaytan, Dersimli Musa Erdoğan, Hilvanlı Mustafa Aksakal, Elazığlı Halil Aslan ve Vartolu İsmail Bingöl bulunuyordu. 1973 yılı boyunca böyle Kürdistanî bir grup olarak yüksek öğrenim gençliği içinde propaganda çalışması yürütüldü. Ali Haydar Kaytan dışındakiler daha sonra gruptan tek tek koptular.
18 Mayıs 1973:
Dersim’de yaralı olarak yakalanan Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist(TKP-ML) Önderi İbrahim Kaypakkaya Diyarbakır’da işkence ile katledildi. Önder Abdullah Öcalan bu süreçte Ankara’da grup örgütleme çalışmasını başlatmıştı ve yürütüyordu.
Ocak-Nisan 1974:
14 Ekim 1973 seçiminde birinci parti olan CHP, Necmettin Erbakan önderliğindeki MSP ile koalisyon hükümeti kurarak, 12 Mart askeri darbesinin tutukladığı siyasi tutsaklar için genel af çıkardı. Çok sayıda devrimci kadro ve örgüt zindanlardan çıkarak oluşan devrimci gençlik birikimiyle buluştu ve yeniden devrimci güçlerin örgütlenme süreçleri gelişti. Yürütülen tartışmalar ve gerçekleştirilen konferans düzeyindeki toplantı sonucunda 8 Nisan 1974 tarihinde ortak bir programa ve yönetmenliğe ulaşıldı ve ortak bir yönetim belirlendi. Resmi olarak ise, 1974 yılı başında Türkiye Sosyalist İşçi Partisi-TSİP gençliği tarafından kurulmuş olan Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği(ADYÖD)’nde çalışmaları yürütme esas alındı. Söz konusu çalışmalara Önder Abdullah Öcalan öncülük etti ve Haki Karer de dernek yönetiminde yer aldı.
1 Ekim 1974:
Üniversitelerin açılışı nedeniyle ADYÖD Ankara çapında 10 binden fazla bildiri dağıttı. Bildiri dağıtan devrimci gençlerle faşistler arasında çatışmalar yaşandı. Bu eylemde görevini başarıyla yapan Önder Abdullah Öcalan oldu ve diğer dernek yöneticileri özeleştiri verdiler.
4 Aralık 1974:
Aktif gençlik eylemleri yürüten ADYÖD, dönemin hükümetinin kararıyla polis tarafından basıldı ve kapatıldı. Dernekte bulunan 162 genç, üç gün emniyette gözaltında tutulduktan sonra tutuklanıp bir hafta süreyle Mamak Cezaevine kondu. Tutuklananlar arasında Önder Abdullah Öcalan ve Ali Haydar Kaytan da vardı.
Ocak 1975:
Kapatılan ADYÖD’ün yerine Ankara Yüksek Öğrenim Derneği(AYÖD) kuruldu. AYÖD Yönetiminde delege çokluğuna dayanarak sadece “Devrimci Yol Dergisi” grubu yer aldı. Önder Abdullah Öcalan bu grupçu ve sosyal-şoven yaklaşımı eleştirerek dernek çalışmalarına katılmadı ve 1975 yılı boyunca Ankara yüksek öğrenim gençliği içinde kendi grup çalışmalarını yürüttü. Teorik araştırma, eğitim, toplantı ve propaganda temelinde yürütülen bu çalışmalar sonuç verdi ve başkalarının “Apocular” dediği, grubun ise “Kürdistan Devrimcileri” olarak kendisini adlandırdığı PKK’nin ilk ideolojik grup hali oluştu.
6 Mart 1975:
İran ve Irak devletleri ABD’nin de onayıyla Cezayir’de aralarındaki savaşı sona erdiren bir anlaşma yaptı. Irak yönetiminin verdiği tavizler karşılığında İran devleti de KDP’ye verdiği desteği kesti. Bunun üzerine Mustafa Barzani Yönetimi aşbetal ilan ederek İran’a çekildi. Celal Talabani ve arkadaşları ise YNK’yi kurdu. Ancak Güney Kürdistan’da kalamayan YNK, 1976-77 sürecinde Botan üzerinden Suriye’ye geçmeye çalıştı. Bu süreçte Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Kuzey Kürdistan’da yeni bir devrimci grup örgütleme çalışmalarını yoğunlaştırıyordu ki, bu çabalar Güney Kürdistan’daki yenilginin etkisini kırma ve Kürdistan özgürlük direnişini yenilmez kılma anlamına geliyordu. Bu çerçevede, Önder Abdullah Öcalan 1975 yılı boyunca Kuzey Kürdistanlı bütün örgüt ve grupların yönetimleriyle görüşmeler yaparak ‘Ortak bir cephe temelinde örgütlenme ve çalışma’ önerisinde bulundu. Ancak bu öneri bütün örgüt ve gruplar tarafından reddedildi. Bunun üzerine Apocu Grup, kendini partileştirme amacıyla grup olarak ülkeye dönüş sürecini geliştirdi.
… Ocak 1976:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Ankara Dikmen’de Siverekli öğrencilerin kaldığı bir evde yıl sonu çalışmaları değerlendirme toplantısı yaptı. Toplantıya 20 civarı kadro adayı katıldı. Toplantı Ankara’daki çalışmaların sonuç verdiğini değerlendirerek, ortaya çıkartılan devrimci birikimin Kürdistan’a taşırılmasını kararlaştırdı. Ayrıca oluşan grubun örgüt yapısını biraz daha resmileştiren bir adım olması amacıyla Haki Karer ve Kamer Özkan da Önder Abdullah Öcalan’ın yardımcıları olarak görevlendirildi. Böylece Apocu Grup üç kişiden oluşan bir birim tarafından koordine edilecekti.
18 Mayıs 1976:
Hacettepe Üniversitesinde öğrenci olan grubun sempatizanı Fevzi Aslansoy, Üniversite yakınlarında faşistler tarafından vurularak katledildi. Cenazesi bizzat Önder Abdullah Öcalan tarafından memleketi olan Suruç’a götürüldü ve 10 bin civarı insanın katıldığı büyük bir cenaze töreni yapıldı. Törende ilk kez “Kahrolsun Sömürgecilik” ve “Yaşasın Bağımsızlık” sloganları atıldı ve pankartları taşındı; bu içerikli bildiriler dağıtıldı ve jandarma ile çatışmalar yaşandı. Bu cenaze töreni Kürdistan Devrimcileri grubunun Kürdistan’daki ilk kitle eylemiydi ve bu biçimde ülkeye dönüş devrimci temelde olmuştu. Eylem çevrede yoğun propaganda etkisi yaptı. Bu eylemde M. Hayri DURMUŞ, Kemal PİR ve Mustafa Gezgör Yoldaşlar dahil 40 kadar devrimci tutuklanarak Diyarbakır cezaevine götürüldü. Bu temelde cezaevi de bir propaganda alanı haline getirildi.
3 Temmuz 1976:
Ankara’nın Tuzluçayır Semtinden guruba katılmış olan Ali Doğan Yıldırım bir kaza sonucu şehit düştü. Cenazesi memleketi olan Dersim’e götürüldü. Gurubun ilk şehidi olması itibariyle anlamlıydı.
31 Aralık 1976-1 Ocak 1977:
Pilot Necati Kaya’nın Ankara Dikimevi semtindeki evinde yıl sonu faaliyet değerlendirme toplantısı yapıldı. Önder Abdullah Öcalan’ın yönettiği bu toplantıda, 1976 yılı boyunca Kürdistan’ın değişik yörelerinde yapılan çalışmaların sonuçları olumlu olarak değerlendirildi ve çalışmaların “Kürdistan Devrimci Gençlik Birliği” adıyla yoğunlaştırılması kararlaştırıldı.
7 Mart 1977:
Dersim’de Apocu Guruba katılan orta öğrenim öğrencisi Aydın Gül Yoldaş “Halkın Kurtuluşu” adlı grubun üyeleri tarafından vuruldu ve şehit düştü. Bu ve benzeri olaylar sosyal-şoven çizgiye karşı ideolojik mücadeleyi daha da geliştirdi ve sertleştirdi.
Mart-Mayıs 1977:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 12 Mart günü Ankara Mimar ve Mühendisler Birliği’nden başlayarak Kürdistan’ın değişik bölgelerinde kadro toplantıları yaptı. Toplantılar Elazığ, Dersim, Bingöl, Serhat, Amed, Urfa ve Antep alanlarını kapsadı. Her toplantıya 50-80 arası kadro ve kadro adayı katıldı. Toplantılarda Önder Abdullah Öcalan, grubun ulaştığı teorik çerçeveyi ve ideolojik-politik çizgiyi sistemli olarak kadrolara seminer biçiminde anlattı. En son ve en büyük toplantıyı mayıs ayının ilk haftasında Antep’te yaparak Ankara’ya döndü.
1 Mayıs 1977:
İstanbul Taksim’de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu(DİSK)’nun düzenlediği kutlamalara kontrgerilla saldırarak katliam yaptı. 34 kişi katledildi, yüzlercesi de yaralandı. Bu katliamı düzenleyen kontrgerilla elemanları arasında, daha sonra Haki Karer Yoldaşı katleden Alaattin Kapan’ın da bulunduğunu basın yazdı.
18 Mayıs 1977:
Ordu’nun Ulubey İlçesinde doğan ve Önder Abdullah Öcalan’ın “Benim gizli ruhum gibiydi” dediği Büyük Devrimci Haki Karer Yoldaş Antep’te “Stêrka Sor” adlı ajan-provokatör grup tarafından planlı bir saldırıyla katledildi. Haziran başında Mustafa Karasu’nun Tuzluçayır’da kaldığı ev polis tarafından basıldı ve Önder Abdullah Öcalan da Tuzluçayır’da kurulan tuzağı öngörülü davranarak bozdu. Kemal Pir ise, 3 Haziran günü Ankara’da silahla yakalandı. Aslında Kürdistan’daki gelişmelere saldırı temelinde ve ordu içindeki bir kesime dayanarak MHP, faşist bir darbe gerçekleştirmek istiyordu. Ancak darbe boşa çıkartıldı. Devletin verdiği mesajı alan Apocu Grup, artık her türlü çalışmayı öz savunma temelinde yürütmeyi kararlaştırdı. “Başımızdan kaynar sular dökülmüş gibi hissettik” diyen Önder Abdullah Öcalan, Haki Karer’in anısını yaşatmak için hem devrimci intikam mücadelesini, hem de partileşme sürecini başlattı. Takip edilen katil kontrgerillacı grup cezalandırıldı. 1-11 Eylül arasında Önder Abdullah Öcalan Antep’in Hoşgör Mahallesinde “Program Taslağını” yazdı.
21-22 Kasım 1977:
Amed’te Program Taslağını ve örgütlenme sorunlarını tartışan bir toplantı yapıldı. Toplantıya 20 civarı kadro katıldı. Önder Abdullah Öcalan örgütlenme çalışmalarının partileşme yönünde geliştirilmesini gerekli görürken, Şahin Dönmez gençlik örgütlülüğü düzeyinde çalışmaların sürdürülmesini savundu. Mazlum Doğan ve diğer bazı arkadaşlar Önder Apo’nun görüşlerini desteklediler. Benzer tartışma toplantılarının sürdürülmesi gerektiği sonucuna varıldı.
…Nisan 1978:
Elazığ’da partileşme sorunlarının tartışıldığı bir toplantı daha yapıldı. Bu toplantıda partileşme çalışmalarının yoğunlaştırılması gerektiği değerlendirildi ve Hareketin yayın organı olarak “Serxwebûn” dergisinin illegal bir biçimde çıkartılması amacıyla bir “Yayın Kurulu” görevlendirildi. Serxwebûn’un ilk sayısı Ekim ayı başında çıkartıldı. İlk sayıda Kürdistan Devriminin Yolu Manifestosu yayınlandı.
15-22 Mayıs 1978:
Haki Karer Yoldaşın anısına “Eylem Haftası” ilan edildi. Önder Abdullah Öcalan “Haki Karer’in Anısına” başlıklı broşürü kaleme aldı ve bu broşür redakte edilip genişletilerek tüm örgüt yapısına dağıtıldı. Serhat’tan İstanbul’a kadar her alanda yoğun afişler asıldı, pullamalar yapıldı, bildiriler dağıtıldı. Polis ve faşistlere yönelik silahlı eylemler oldu. Bu temelde büyük devrimci Haki Karer Yoldaş Kürdistan ve Türkiye kamuoyuna tanıtıldı.
19 Mayıs1978:
Urfa’nın Hilvan İlçesinde afişleme yapan devrimci guruba yönelik Süleymanlar çetesi ile faşist-polis işbirliğinin geliştirdiği saldırıda, Hilvan gençliğinin öncüsü Halil Çavgun Yoldaş katledildi. Faşist MHP Urfa’yı ele geçirmek istiyordu ve tüm devlet imkânları da elindeydi. Önder Abdullah Öcalan yaptığı değerlendirmede, etkili bir intikam mücadelesinin geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu temelde altı ay süren Hilvan öz savunma direnişi başladı. Birçok safhadan geçen direniş, 27 Kasım günü Süleymanlar çetesinin teslim olmasıyla zafere ulaştı.
24 Mayıs 1978:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kesire Yıldırım ile resmi nikâh yaptırarak evlendi. Apocu hareketin yaşam çizgisinin belirlenmesi ve geliştirilmesi üzerine bir arayıştı. Önder Abdullah Öcalan söz konusu ilişkiyi, duygusallık yanında ilk katılan bir kadına güç verme, Kuzey-Güney birliği, Alevi-Sünnî toplumlar ilişkisi gibi anlamlarla da ifade etti. Başlangıçta Kesire Yıldırım ve ailesi karşı olsa da daha sonra ilişkiden yana tutum takındılar. Fakat Kesire Yıldırım, evlilikten itibaren hep sorunlu ve geleneksel bir yaklaşım göstererek, söz konusu ilişkiyi sürekli bir mücadeleye dönüştürdü. Söz konusu mücadeleye özgür yaşam çizgisinde yoğunlaşarak cevap veren Önder Abdullah Öcalan, bu mücadelenin kendisini eğittiğini ve dayatılan geleneksel ilişkiye karşı duruşunun kadın özgürlüğünü ve özgürlük çizgisini geliştirdiğini belirtti.
…Temmuz 1978:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Diyarbakır’ın Şehitlik Semtindeki bir evde “Kürdistan Devriminin Yolu” başlıklı Manifestoyu yazdı ve partileşme sürecinin mücadele stratejisi olarak “Ajanlaşmış yapı, kurum ve kişilere karşı devrimci şiddet temelinde mücadeleyi” belirledi.
11 Ağustos 1978:
Kemal Pir Yoldaş Pazarcık İlçesinin Narlı Nahiyesinde yakalanarak tutuklandı.
26-27 Kasım 1978:
Amed’in Lice İlçesine bağlı Fis Köyünde yapılan Kuruluş Kongresi ile Partiya Karkerên Kurdistan(Kürdistan İşçi Partisi)-PKK kuruldu. Kongreye çağrılı 25 delegeden 22’si katıldı. Mehmet Karasungur’un başında olduğu Hilvan delegasyonu mücadeledeki kritik süreç nedeniyle katılamadı. Kongrede iki kadın delege yer aldı. Kongre, Önder Abdullah Öcalan’ın yazdığı Program, Tüzük ve Manifesto’yu tartışarak kabul etti. Süreci ve gündemdeki konuları değerlendirdi. Resmi parti olmanın özellikleri üzerinde durdu. Önder Abdullah Öcalan’ı Genel Sekreter, Mehmet Karasungur ve Şahin Dönmez’i de yardımcıları olarak seçti. Böylece üç kişilik Merkez Yürütme Kurulu’nu belirledi. Tüzükçe belirlenen 7 kişilik Merkez Komite’nin diğer dört üyesini seçme yetki ve görevini de Önder Abdullah Öcalan’a verdi. Ağır baskı koşullarında başarıyla gerçekleşen PKK Kuruluş Kongresi’ne şu isimler katıldı: Abdullah Öcalan, Mazlum Doğan, Mehmet Hayri Durmuş, Sakine Cansız, Seyfettin Zoğurlu, Ali Haydar Kaytan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Abdullah Kumral, Kesire Yıldırım, Hüseyin Topgüder, Mehmet Cahit Şener, Baki Karer, Resul Altınok, Ali Çetiner, Ferzende Tağaç, Suphi Karakuş, Şahin Dönmez, Mehmet Turan, Ali Gündüz, Faruk Özdemir ve Abbas Göktaş.
13 Aralık 1978:
Birinci Kongre’den sonra ilk Merkez Yürütme toplantısı Amed’te yapıldı. Kongre sonuçları ve süreç değerlendirildi. Ayrıca askeri çalışmaları yürüttüğü gerekçesiyle Mehmet Karasungur Merkez Yürütme üyeliği görevinden ayrıldı ve bu görev Cemil Bayık’a verildi.
19-24 Aralık1978:
Fırat’ın batısında Kürtlüğü yok etmeyi amaçlayan soykırım projesi çerçevesinde Türk kontrgerillası tarafından Maraş’ta katliam yapıldı. Hedef Alevi Kürtlüğün Maraş’ta yok edilmesiydi. Bu temelde yüzlerce insan katledildi, yaralandı ve on binlercesi Maraş’tan sürüldü. Evler ve işyerleri yakıldı. Bunun üzerine Bülent Ecevit Hükümeti 13’ü Kürdistan’da olmak üzere toplam 16 ilde sıkıyönetim ilan etti. Önder Abdullah Öcalan, söz konusu katliamın PKK Kuruluş Kongresine verilen bir cevap olduğunu değerlendirdi ve bu temelde TC Devletinin yeni bir askeri darbe sürecine girdiğini, dolayısıyla tüm çalışmaların böyle bir darbeye karşı hazırlık temelinde yapılması gerektiğini belirledi. Bu değerlendirme “Maraş Katliamı Üzerine Bir Değerlendirme” başlığı altında broşür haline getirilerek Serxwebûn dergisinde özel sayı olarak yayınlandı.
5 Ocak 1979:
Birinci Kongre’den sonra ilk Merkez Komite toplantısı Amed’de yapıldı. Önder Abdullah Öcalan, kongrenin verdiği yetki temelinde Merkez Komite üyeleri olarak Mehmet Hayri Durmuş, Mazlum Doğan ve Baki Karer’i belirledi. Cemil Bayık zaten daha önceden belirlenmişti. Kongrenin seçtiği üç Yürütme üyesiyle birlikte yedi kişilik Merkez Komite, yaptığı ilk toplantıda Maraş katliamını değerlendirdi, partinin örgütlenmesini ve yürütülecek pratik faaliyetleri planladı.
1 Şubat 1979:
Merkez Yürütme ikinci toplantısı Amed’de yapıldı. Toplantıda PKK Kuruluş Bildirgesinin hazırlanması, parti ad ve ambleminin ise sonraki toplantıda ele alınması kararlaştırıldı.
Şubat 1979:
Önder Abdullah Öcalan, Diyarbakır’ın Ofis Semtindeki Günaydın Apartmanında “PKK Kuruluş Bildirgesi’ni” yazdı. Bildirge, Merkez Yayın Komitesi tarafından redakte edilerek önce broşür halinde basılıp Mayıs başından itibaren illegal olarak kadrolara dağıtıldı, sonra da 30 Temmuz günü Bildirge’nin ilkeler ve çağrı kısmı bildiri olarak halka dağıtıldı.
5 Nisan 1979:
PKK Merkez Komitesi ikinci toplantısını Amed’in Ofis Semtindeki Günaydın Apartmanı’nda yaptı. Kürdistan’daki pratik-örgütsel gelişmeleri ve siyasi durumu değerlendirdi. Önder Apo tarafından hazırlanan Kuruluş Bildirgesini onayladı ve PKK’nin ismini netleştirerek Merkez Basım Birimine iletti. Sürecin taktik adımı olarak çete başı M. Celal Bucak’a karşı Siverek’te mücadelenin geliştirilmesi kararlaştırıp, Merkez Komitenin ve partinin örgütlendirilmesini planladı. Genel Sekreterlik yanında “Örgütlenme Komitesi”, “Merkez Yayın Komitesi” ve “Merkez Askeri Komite” oluşturulmasını kararlaştırdı. Söz konusu Merkezi Komitelere ilişkin görevlendirmeler yaptı. Bu temelde Örgütlenme Komitesi’ne Cemil Bayık, Şahin Dönmez ve Baki Karer’i; Merkez Yayın Komitesi’ne Mazlum Doğan, Duran Kalkan ve Kesire Yıldırım’ı; Merkez Askeri Komite’ye Mehmet Karasungur, Rıza Altun ve Fehmi Yılmaz’ı görevlendirdi. 27 Nisan’da toplanan Merkez Yürütme Kurulu ise, 1 Mayıs’tan itibaren sıkıyönetimin genişletilmesinin yaratacağı sonuçları ve parti merkezinin buna göre yeni mevzilenme sistemini değerlendirdi.
12-17 Mayıs 1979:
Devrimcilerle faşistler arasındaki çatışma çerçevesinde Elazığ Valiliğinin yürüttüğü operasyonda Şahin Dönmez, Hamili Yıldırım, Sakine Cansız, Aytekin Tuğluk ve Ali Gündüz yakalanarak tutuklandı. Şahin Dönmez, merkez adına Kuzey Sahasında parti örgütlenme çalışması yürütüyordu. Diğer arkadaşlar ise, yeni örgütlenen PKK Elazığ Komitesi’ni oluşturuyordu. Şahin Dönmez yakalanınca düşmana hemen teslim oldu ve çözüldü. PKK’ye ait bütün bilgileri TC Devletine verdi. TC Devleti, PKK Kuruluş Kongresi’nin yapıldığını ve PKK’nin kurulduğunu bu biçimde öğrendi. TC Başbakanı Bülent Ecevit söz konusu Elazığ operasyonu üzerine bir açıklama yaparak, devletin tüm imkânlarını Önder Abdullah Öcalan’ın yakalanması için seferber etti. Bu süreçte Önder Abdullah Öcalan Kızıltepe’de bulunuyordu. Olayı duyunca hemen Urfa merkeze geçti. Gelişmeleri buradan takip etti ve yönlendirdi.
5 Haziran 1979:
Elazığ tutuklaması ardından Merkez Yürütme toplantısı Önder Apo ve Cemil Bayık tarafından Urfa’da yapıldı. Şahin Dönmez’in yerine Merkez Yürütmeye Duran Kalkan görevlendirildi. Önder Apo, Haziran ayı içinde Bucak eylemi ve gerilla örgütlenmesi üzerine Mehmet Karasungur ile görüştü ve bir yönetmelik taslağı hazırladı; Merkezin yeniden düzenlenmesi üzerine Mazlum Doğan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan ile görüşüp tartıştı; gelişen yeni duruma göre yeniden örgütlenme ve hazırlık yaptı. Bu durum, yurtdışına çıkış fikri ve kararının oluşmasında belirleyici etkide bulundu.
1 Temmuz 1979:
Önder Apo, Cemil Bayık ve Duran Kalkan’dan oluşan Merkez Yürütme toplantısı Urfa’da yapıldı. Merkez Komitenin yeniden örgütlenmesi, deşifre olan kadroların yerlerinin değiştirilmesi, uygun bir zamanda parti kuruluş ilanının yapılması ve Önder Apo’nun Rojava’ya geçişi kararlaştırıldı.
2 Temmuz 1979:
Önder Abdullah Öcalan, Ethem Akcan Yoldaş ile birlikte Suruç üzerinden Kobani’ye geçti. TC sınırları dışına güvenlik amacıyla çıkıyordu ve gelişmeleri sınır üzerinden yönlendirmeyi hedefliyordu. İmkânlar dahilinde bölgesel ilişkiler geliştirmeye de çalışacaktı. Bu kapsamda kısa sürede Şam üzerinden Lübnan’a geçerek, bu sahada bulunan Kürt örgüt ve kitleleriyle, yine Filistinli örgütlerle ilişkiler kurup imkânlar geliştirdi. Bu temelde gerilla eğitim imkânları oluşturdu, Beyrut’ta kalma ve çalışma koşulları yarattı.
30 Temmuz 1979:
PKK, Serhat’tan İstanbul’a kadar Kuzey Kürdistan ve Türkiye’nin her alanında dağıttığı otuz bin bildiri ile kuruluşunu ilan etti. Başta emekçiler, gençler ve kadınlar olmak üzere tüm yurtsever Kürdistan halkını özgürlük için direnişe çağırdı. Aynı gün, Siverek’te çetecilik yapan Adalet Partisi Milletvekili Mehmet Celal Bucak’a karşı Hilvan’ın Kırbaşı Köyünde baskın eylemi gerçekleştirdi. Bucak eylemden hafif yaralı olarak kurtuldu ve TC Devletinin desteğiyle PKK’ye karşı saldırıya geçti. Eylemde Hilvan Direnişinin öncülerinden Salih Kandal Yoldaş şehit düştü. Askeri açıdan başarısız olsa da, söz konusu eylem PKK ilanını güçlendirdi ve büyük bir siyasi etki yaptı. Askeri bakımdan olumsuz koşullarda da olsa, PKK Yönetimi de imkânlarını M. Celal Bucak çeteciliğine karşı mücadeleye seferber etti. Böylece tarihte “Siverek Direnişi” olarak ifade edilen mücadele süreci gelişti. Bu sırada Önder Abdullah Öcalan Suriye-Lübnan hattında bulunuyordu ve olayları orada öğrendi. Hedef, tarz ve taktiğin düzeltilmesi üzerine Merkez Komiteye hitaben geniş bir talimat kaleme alarak gönderdi. Ancak söz konusu talimat Mazlum Doğan’la birlikte yakalandığı için Merkez Komiteye ulaşmadı.
9-10 Eylül 1979:
Siverek Direnişinin öncülerinden Cuma Tak, Abdurrahman Manap, Ali Çat, Sadun Demirkoç ve Cuma Bozkoyun Yoldaşlar Bucak çeteleri tarafından Axşûn Köyünde katledildi ve cenazeleri Fırat nehrine atıldı.
… Eylül 1979:
Önder Abdullah Öcalan’ın talebi üzerine 15 kişilik ilk kadro grubu, gerilla eğitimi görmek amacıyla Lübnan-Filistin sahasına gönderildi. Gurubun içinde Mahsum Korkmaz, Delil Doğan ve Seyfettin Zoğurlu da yer alıyordu. Aynı süreçte Urfa cezaevinden kaçmayı başaran Kemal Pir de benzer amaçla Lübnan-Filistin sahasına geçti.
1 Ekim 1979:
Mazlum Doğan Yoldaş, Merkez Komite toplantısına giderken, Yıldırım Merkit ve Aysel Çürükkaya ile birlikte Urfa’nın Viranşehir İlçesi çıkışında yakalanarak tutuklandı. Yakalandığında Hilvan nüfusuna kayıtlı ‘İbrahim Şenol’ adına düzenlenmiş bir kimlik taşıyordu. Yanında Önder Abdullah Öcalan’ın Merkez Komiteye yazdığı talimat bulunuyordu. TC Devleti, Önder Abdullah Öcalan’ın yurtdışına çıkmış olduğunu bu talimattan öğrendi.
…Ekim 1979:
Mazlum Doğan’ın yakalanması üzerine ertelenen Merkez Komite toplantısı Ekim ayı ortasında Derik’te yapıldı. Düşmanın eline geçtiği için Önder Abdullah Öcalan’ın talimatının ulaşmaması Merkez toplantısını zayıf bıraktı. Toplantıda özellikle Siverek Direnişindeki gelişmeler ve sorunlar, düşman saldırıları, parti örgütlenmesinin durumu değerlendirildi ve bazı görevlendirmeler yapıldı. Aynı zamanda M. Hayri Durmuş’un da Merkez Yürütme çalışmalarına katılması uygun görüldü. Toplantı sonuçları Önder Abdullah Öcalan’a Cemil Bayık tarafından sözlü olarak rapor edildi.
11 Kasım 1979:
TC Devleti, PKK kadro ve sempatizanlarına yönelik kitlesel tutuklama saldırısı başlattı. Başta Hilvan ve Siverek olmak üzere Kuzey Kürdistan’ın tüm kent ve kasabalarında yoğun tutuklama ve işkence yaptı. Bu saldırılar içerisinde, 29 Kasım akşamı Kızıltepe’nin bir evinde Mehmet Hayri Durmuş ve Ferhat Kurtay Yoldaşlar birlikte yakalanarak tutuklandı. 12 Kasım günü ise, bir ay önce yapılan yerel seçimde Batman Belediye Başkanlığını PKK adına kazanmış olan Edip Solmaz Yoldaş kontrgerilla tarafından vurularak katledildi. Önder Abdullah Öcalan, halk oyuyla seçilmiş belediye başkanının güvenliğini sağlamadığı için ilgili yönetimi sert bir biçimde eleştirdi.
Kasım-Aralık 1979:
Cemil Bayık, Lübnan-Filistin sahasına geçerek Önder Abdullah Öcalan ile görüştü ve Merkez Komite toplantı sonuçlarını rapor etti. Önder Abdullah Öcalan, aralık ayında Mehmet Karasungur Yoldaşı Doğu Kürdistan’a geçip çalışma yürütmesi için görevlendirdi. Siverek’teki mevcut savaşın durdurulmasını ve kadro birikiminin yurtdışına eğitime gönderilmesini öngördü. Ülkedeki pratik koordinasyonun değiştirilmesini istedi. Bu temelde Ocak ve Şubat aylarında eğitim amacıyla Lübnan-Filistin sahasına yeni gruplar gönderildi.
…Ocak 1980:
Özgürlük Yolu, DDKD ve KUK isimli örgütler “Ulusal Demokratik Güçbirliği(UDG)” adıyla bir araya gelerek “PKK’nin Mardin’i geçmemesi ve Botan’a sokulmaması” amacıyla PKK’ye yönelik silahlı saldırı başlattı. Söz konusu saldırı ilk olarak Ceylanpınar’da başladı ve TC ordu ve istihbaratıyla birlikte yürütüldü. Bu temelde 28 Mart 1980 günü TC Ordusu Derik’in Şikestun Köyünü bastı ve ordu gücüyle PKK kadroları arasında çatışma yaşandı. Söz konusu çatışmada üç TC subayı vurulurken, üç yurtseverle birlikte PKK Mardin Komitesi üyeleri Ahmet Kurt, Mehmet Kurt ve Selman Doğru Yoldaşlar şehit düştüler. 1980 güzüne kadar süren çatışmaları, Önder Abdullah Öcalan Irak Komünist Partisi ile görüşerek durdurabildi. Urfa, Mardin, Amed ve Batman’da yoğunlaşan bu çatışmalarda 70 civarı PKK kadro ve taraftarı şehit düştü.
21-28 Nisan 1980:
TC Devletinin artan saldırılarına karşı direniş eylemlerini yoğunlaştırmak amacıyla “Kızıl Hafta” isimli eylem haftası ilan edildi. Bir hafta içerisinde irili-ufaklı toplam 120 civarı eylem gerçekleştirildi.
…Mayıs 1980:
Lübnan’da Filistin ve Kürt halk kitlelerine yönelik Kürt kültürel etkinlik gecesi düzenlendi. Geceye Şivan ve Gulîstan’la birlikte Delil ve Hacı Musa Yoldaşların da içinde olduğu eğitim gören PKK kadroları katıldı. Önder Abdullah Öcalan’ın organize ettiği etkinlik, bir anlamda ilk dönem gerilla eğitim devrelerinin de toplu kapanışı anlamına geliyordu.
Mayıs-Haziran 1980:
Lübnan-Filistin sahasında eğitim gören gerillalar, üç grup halinde Kuzey Kürdistan’a dönüş yaptılar. Mehmet Sevgat komutasındaki grup Adıyaman ve Güneydoğu Toros hattına, Delil Doğan komutasındaki grup Dersim hattına, Kemal Pir ve Mahsum Korkmaz komutasındaki grup ise Siirt-Botan hattına geçti ve tüm gruplar yerlerine ulaşıp gerilla hazırlık çalışmalarını başlattı. Bu çalışma, aynı zamanda olası bir askeri darbeye karşı da hazırlık anlamına geliyordu. Botan Komutanlığı aynı zamanda ana karargah işlevini de görüyordu.
12 Ağustos1980:
Siirt’te bir araçla seyrederken girdikleri düşman pususunda Kemal Pir baygın halde düşmana esir düştü. Mahsum Korkmaz ise yaralı olarak kurtuldu. TC Devleti, Kemal Pir’in yakalanmasıyla Kürdistan Dağlarında eğitilmiş gerillanın varlığını öğrendi. Bu durum askeri darbeyi hızlandırdı.
12 Eylül 1980:
Türk ordusu darbe yaparak tüm devlet yönetimine el koydu. Kenan Evren başkanlığındaki cunta, anayasa dahil tüm devlet kurumlarını lağvederek, orduya dayalı yeni bir faşist diktatörlük oluşturmaya yöneldi. Toplumu ezdi, Kürdistan’ı yeniden işgal etti. Başta PKK ve devrimci örgütler olmak üzere tüm örgütlü yapıları dağıtmaya çalıştı. 7 Kasım 1982’de yapılan sözde referandumla hazırladığı anayasayı onaylattı. Faşist ve askeri temellerde TC’yi yeniden yapılandırdı ve gerçekleştirilen seçimle yönetimi Turgut Özal başkanlığındaki ANAP hükümetine devretti. Tüm bunlar ABD ve NATO desteği ve onayıyla oldu. Darbe gerçekleştirildiğinde Önder Abdullah Öcalan Şam’da bulunuyordu.
13 Eylül 1980:
Önder Abdullah Öcalan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan ile Şam’da yaptığı toplantıda 12 Eylül darbesini değerlendirdi ve darbe karşısında PKK’nin izleyeceği taktiği şekillendirerek çalışmaları planladı. Darbenin ABD ve NATO bağlantılarına dikkat çekti. Devleti yeniden yapılandırma karakterini ortaya koydu. Tüm örgütlü toplum yapılarını dağıtmak isteyeceğini ve özellikle Kürt halkına ve PKK’ye saldıracağını vurguladı. Bu durumda gerekli olanın darbeye karşı direnmek ve boşa çıkartmak olacağını, ancak pratik-örgütsel hazırlıkların bunun için yeterli olmadığını, bu nedenle kısmi bir geri çekilme temelinde eğitim ve örgütlenmeyle yeniden toparlanıp hazırlanarak darbeye karşı direnişe geçmenin daha sonuç alıcı ve doğru olacağını değerlendirdi. Bu temelde kısmi geri çekilme ve hazırlık sürecini başlattı. Zindana düşmüş olan PKK Yönetimi de bu yaklaşım ve kararı doğru buldu. Böylece Kürdistan’daki kadroların Lübnan-Filistin sahasına geri çekilme süreci başladı.
22 Eylül 1980:
Irak Yönetiminin İran’a saldırmasıyla sekiz yıl kesintisiz olarak süren Irak-İran savaşı başladı. Bu durum, Kürdistan üzerindeki ortak yönetimi siyasal açıdan parçaladığı gibi, askeri açıdan da Kuzey Kürdistan’ın Güney ve Doğu sınırında ciddi boşluklar yarattı. PKK gerilla pratiğini geliştirirken bu siyasi ve askeri ortamdan yararlandı. 8 Ağustos 1988 günü savaşın sona erdirilmesi de PKK’nin yararlanmasını engellemek amacıyla oldu.