HABER MERKEZİ – PKK’nin kronolojisinin 2. bölümünü sizinle paylaşıyoruz.
Ekim-Kasım-Aralık 1980:
PKK, 12 Eylül darbesi ardından başlattığı kısmi geri çekilmeyi örgütlü ve direnerek yürüttü. Bu temelde Ekim, Kasım ve Aralık aylarında Dersim, Bingöl, Mardin ve Pazarcık alanlarında Türk ordusuyla silahlı çatışmalara girdi ve onlarca şehit verdi. 7 Ekim günü Mazgirt’in Teman Köyünde Delil Doğan ve 25 Aralık günü Pülümür alanında Azime Demirtaş ve iki arkadaşı çatışmada şehit düştü. Mardin’in Gab alanında 24 Eylül’de Mahmut Güden ve üç arkadaşı, Bloka alanın da ise 29 Ekim’de Zeki Palabıyık ve beş arkadaşı orduyla çatışmaya girerek şehit düştü. Pazarcık’ta 6 Şubat 1981 günü Battal Evsen ve 17 Mart 1981 günü Besê Anuş, 27 Aralık 1980 günü Bingöl’de Hüseyin Durmuş şehit düştüler. Çarpışarak geri çekilmeyi esas alan PKK, altı aylık süre içerisinde esas olarak güçlerini geri çekmeyi başardı. Lübnan-Filistin sahasına çektiği güçlerini kamplara yerleştirdi ve askeri-ideolojik eğitim sürecine aldı.
13 Nisan 1981:
Diyarbakır cezaevinde 4 Mart’ta başlatılan ilk ölüm orucunda Ali Erek şehit düştü. Ölüm orucu direnişinin kırılması ardından baskı ve işkenceler artırıldı. PKK Ana Davası başlatılarak önde gelen kadroları hakkında toplu idam cezası istendi.
15-26 Temmuz 1981:
Lübnan’da Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi’nin Helve Kampında PKK 1. Konferansı yapıldı. Konferansa tüm bölgeleri temsil eden 60 civarı kadro katıldı. Konferansta 8-10 civarı bir kadın delege grubu da hazır bulundu. Önder Abdullah Öcalan’ın Merkez Komite adına hazırladığı “Politik Rapor”, konferans başlangıcında gruplar halinde okunarak tartışıldı. Konferans divanı, Önder Abdullah Öcalan’la birlikte Selahattin Çelik ve İbrahim Aydın’dan oluştu. Konferans 12 Eylül darbesiyle başlayan süreci ve parti faaliyetlerini eleştirel ve özeleştirel bir yaklaşımla değerlendirdi. Önder Abdullah Öcalan, 12 Eylül faşist-askeri darbesine karşı yürütülecek mücadelenin stratejisi olarak uzun süreli halk savaşı stratejisini sundu. Bu temelde yürütülecek çalışmalar planlandı ve pratik hazırlıkların tamamlanması temelinde ülkeye geri dönüşün başlatılması kararlaştırıldı. Konferans, sayısı 11’e çıkartılan Merkez Komite üyelerini seçerek, çalışmalarını başarıyla tamamladı. Konferans sonrası toplanan Merkez Komitesi, Konferans kararlarını planlayarak hayata geçirdi. Doğu ve Güney Kürdistan çalışmalarından gelip Konferansa katılan Mehmet Karasungur Yoldaş, aynı çalışmaları devam ettirmek üzere tekrar o alanlara görevlendirildi.
…Ekim 1981:
Konferans sonrası ülkeye dönüş hazırlığı kapsamında yürütülen merkezi eğitim devresi misafirlerin katıldığı bir kapanış töreniyle tamamlandı. Önder Abdullah Öcalan, yaptığı değerlendirme ve tartışmalar temelinde hazırlıkların yeterli olmadığı sonucuna vararak, hazırlık çalışmalarının bir süre daha devam ettirilmesini öngördü. Bu temelde Mahsum Korkmaz’ı Güney ve Doğu Kürdistan parçalarında Mehmet Karasungur’la birlikte gerilla için pratik hazırlık çalışmalarını yürütmekle görevlendirdi ve bir birimle beraber bu alana gönderdi. Kadroları eğitim kamplarına yeniden düzenledi. 1981-82 kışında bir grup kadroyla birlikte Şam’da teorik çalışma yürüttü. Yeni stratejinin teorik açılımını veren “Kürdistan’da Zorun Rolü”, “Kürdistan Ulusal Kurtuluş Problemi ve Çözüm Yolu”, “Örgütlenme Üzerine”, “Faşizme Karşı Mücadelede Birleşik Cephe Üzerine” ve “Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi Program Taslağı” adlı kitapları hazırlayarak kadro eğitimini bu kitaplar üzerinde derinleştirdi.
Kasım 1981:
Önder Abdullah Öcalan, Şam’da, Kuzey Kürdistanlı diğer parti ve örgütlerle bir ulusal cephe örgütlemek üzere bir dizi toplantı yapıp tartışma yürüttü. Sonuçta ortak cephe oluşturmaya diğer örgütler yanaşmadılar ve böylece toplantılar sona erdi. Bunun üzerine PKK, “Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi Program Taslağı”nı hazırlayarak topluma sundu ve parti etrafında bir halk direniş cephesi örgütlemeyi esas aldı.
Ocak 1982:
1978 yılından itibaren ülkede merkez yayın organı olarak illegal biçimde çıkartılan Serxwebûn Dergisi, bu tarihten itibaren Avrupa’da legal aylık bir gazete olarak yeniden yayınına başladı. Bugüne kadar hiç ara vermeden ve birçok özel sayıyı da çıkarmış olarak yayınını düzenli bir biçimde sürdürdü. Böylece Kürdistan Devrimi’nin sesi ve Kürdistan’ın kesintisiz en uzun süreli yayın organı oldu.
…Mart 1982:
Türkiye’nin sol ve devrimci örgütleriyle uzun süre yürütülen toplantı ve tartışmalar sonuç verdi ve sekiz parti ve örgütün katılımıyla “Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi-FKBDC” kuruldu. Cephe, Ortadoğu ve Avrupa olmak üzere iki komite biçiminde kendini örgütledi ve 1 Haziran’da kuruluşunu ilan etti. Ortadoğu’da gerilla eğitim çalışmaları yürütülürken, Avrupa’da yayın, diplomasi ve kitle çalışmaları yürütüldü. FKBDC daha önceki ADYÖD’ün yeni bir versiyonu biçimindeydi. Taner Akçam grubunun ülkeye dönmeye ve silahlı direniş yürütmeye karşı çıkması sonucunda 1983 başından itibaren etkisiz hale gelip 1984 yazında dağıldı.
21 Mart 1982:
PKK öncü kadrolarından Mazlum Doğan, 12 Eylül faşist-askeri rejiminin Diyarbakır zindanında “Direnmek Yaşamaktır” diyerek eylem yaptı ve şahadete ulaştı. Dersim’in Mazgirt İlçesinin Teman Köyündendi. Düşmana esir düştüğünde PKK Merkez Komitesi üyesi ve Merkez Yayın Komitesi sorumlusuydu. Böylece hem Zindan Direnişini başlattı, hem de 12 Eylül rejimine ve faşist-soykırımcı sisteme karşı direnişin ruhu ve sembolü oldu. Önder Abdullah Öcalan bu direnişi “Çağdaş Kawa Direnişçiliği” olarak tanımladı ve “Mazlum Partidir” dedi.
1 Mayıs 1982:
İsrail uçaklarının saldırısı sonucunda Beyrut kenarındaki bir kampta Batmanlı Abdulkadir Çubukçu Yoldaş şehit düştü. PKK’nin Lübnan-Filistin sahasındaki ilk şehidiydi. Önder Abdullah Öcalan Beyrut’a giderek, Filistinlilerle birlikte yapılan cenaze törenine katıldı. Hem 1 Mayıs üzerine ve hem de bu şahadet çerçevesinde kapsamlı bir değerlendirme yaptı.
17 Mayıs 1982:
Haki Karer ve Mazlum Doğan’ın çizgisinden yürüyen Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin Diyarbakır zindanında birlikte bedenlerini ateşe vererek şahadete ulaştılar. Ateşi söndürmek isteyenlere “Su dökmeyin, ateşi harlandırın!” diye seslendiler.
2 Haziran 1982:
İsrail ordusu karadan ve denizden ilerleyerek Lübnan’ın başkenti Beyrut’u kuşattı. Güney Lübnan’daki Filistinli örgütler panik içinde dağıldılar. Lübnan’ın Güney ve Doğu cephelerinde İsrail işgaline karşı direnen PKK kadrolarından 10’u şehit ve 15’i esir düşerken, içlerinde Cemil Bayık’ın da olduğu 29 kişilik bir grup ise üç ayı aşkın süre Beyrut’ta kuşatma altında kaldı. Şehit düşenler arasında PKK Kuruluş Kongresi’ne katılmış olan Abdullah Kumral da vardı. Bu olay sonrasında PKK, küçük bir grup bırakarak güçlerinin çok büyük bir kısmını Lübnan’dan çekti.
14 Temmuz 1982:
12 Eylül rejiminin Diyarbakır zindanında Mehmet Hayri Durmuş öncülüğünde PKK’li tutsaklar tarafından Büyük Ölüm Orucu Direnişi başlatıldı. Mahkemede direnişin başladığını ilan eden Mehmet Hayri Durmuş, “Mezar taşıma borçlu yazılsın” dedi. Direnişe ilk etapta Kemal Pir ile birlikte beş tutsak katıldı. Ardından halka halka katılımlarla direniş büyüdü ve yayıldı. İki ay civarında süren Büyük Ölüm Orucu Direnişi’nde 7 Eylül günü Kemal Pir, 12 Eylül günü Mehmet Hayri Durmuş, 15 Eylül günü Akif Yılmaz ve 17 Eylül günü Ali Çiçek şehit düştü. Bu temelde 12 Eylül rejiminin zindana dayattığı itirafçılık politikası parçalandı ve Kürdü inkâr ve imha sistemi tam bir ideolojik yenilgi aldı. Cuntanın şefi Kenan Evren, Dağkapı’da yaptığı mitingde, parmağıyla cezaevini gösterip “Burada öyleleri var ki, kafalarını kopartsanız ideolojilerinden vazgeçiremiyorsunuz” diyerek yaşadığı yenilgiyi itiraf etti. Panikleyen cunta yönetiminin direnişteki devrimcilerle görüşüp sözler vermesi sonucunda ölüm orucu direnişine son verildi. 14 Temmuz, PKK tarafından “Ulusal Onur Günü” olarak ilan edildi.
20-25 Ağustos 1982:
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin Suriye’deki bir kampında PKK 2. Kongresini yaptı. Kongreye tüm bölgeleri temsil eden 65 civarı delege katıldı. Kongrede on civarı bir kadın delege grubu da hazır bulundu. Birinci Konferans Divanı olduğu gibi 2. Kongre çalışmalarını da yürüttü. Kongre, Önder Abdullah Öcalan tarafından hazırlanmış olan kitapları partinin yeni dönem stratejisini veren resmi belgeleri olarak kabul etti. Avrupa çalışmalarını ve merkezi yönetim olamama sorunlarını tartıştı. İçinde bulunulan süreci değerlendirdi ve direnişi geliştirmek üzere ülkeye geri dönüşü kararlaştırdı. 11 kişilik yeni bir Merkez Komitesi seçerek görevlerini başarıyla tamamladı. Kongre ardından toplanan Merkez Komitesi, oportünist ve mülteci eğilimlerin yarattığı sorunlar nedeniyle kendisini bir yıl süreyle “Merkez Hazırlık Komitesi”ne dönüştürdü ve tüm merkezi yetkiyi Önder Abdullah Öcalan’a verdi. Söz konusu toplantının yaptığı planlama doğrultusunda Eylül ayı ortasından itibaren gerilla gruplarının Kürdistan’ın Başur ve Rojhilat sınırlarında hazırlanmış olan kamplara geri dönüşü başlatıldı.
Eylül 1982:
PKK ile KDP arasında yürütülen görüşmeler sonucunda 9 maddelik bir Protokol üzerinde anlaşmaya varıldı. Protokol maddeleri ulusal ve demokratik içerikliydi. Söz konusu Protokol, Önder Abdullah Öcalan ve KDP Genel Başkanı Mesut Barzani tarafından 1983 baharında Şam’da imzalandı. İki parti arasında 1982-1985 yılları arasında ilkeli bir ilişki ve ittifak sürdü. TC Devletinin baskısı sonucunda KDP Yönetimi 1985 Ağustosu’nda Protokol’den çekildiğini açıkladı ve böylece ittifak sona ererek çatışmalı süreç başladı.
24 Kasım 1982:
Ülkeye dönüş yapan Şahin Kılavuz öncülüğündeki gruptan 8 Yoldaş Hêzil Çayında sele kapılarak şehit düştü, bir kişi ise kurtuldu. Zorluklarla da olsa diğer gruplar yerlerine ulaştılar.
…Nisan 1983:
Ülke çalışmalarını yürüten Pratik Yönetim Lolan’da değerlendirme ve planlama toplantısı yaptı. Süreci değerlendirip, 12 Eylül rejimine karşı geliştirilecek direnişin hazırlık çalışmalarını planladı. Botan, Zagros ve Serhat sınır hattındaki her ilçeye bir hazırlık birimi görevlendirmeyi öngördü. Bu temelde PKK’nin Botan ve Zagros alanına girişi ve ülkede yeniden örgütlenme çalışmaları başlatıldı.
2 Mayıs 1983:
PKK Merkez Komite üyesi ve Merkez Askeri Komite sorumlusu Mehmet Karasungur Yoldaş, Güney Kürdistanlı örgütlerle görüşmek üzere gittiği Kandil’de bir Irak Komünist Partisi kampında bulunurken, YNK güçlerinin kampa yaptığı saldırı sonucunda İbrahim Bilgin Yoldaşla birlikte şehit düştü. Hilvan ve Siverek Direnişlerine öncü düzeyinde katılmış olan Mehmet Karasungur yoldaşın şahadetinin yarattığı boşluk, sonraki süreçte silahlı direnişin gelişimini olumsuz etkiledi. Geride kalan yönetim tarafından yerinin doldurulamaması, 1983 yazında silahlı direnişin başlamasını engelledi ve ertelemeye yol açtı.
25 Mayıs 1983:
TC ordusu Habur Çayının doğusunda sınırı geçerek beş km derinliğinde ilerledi ve birkaç günlük operasyon yaptı. Sınır üzerindeki KDP ve Irak Komünist Parti kamplarını sınırdan geriye itti. Böylece “Sınır ötesi operasyon” denen saldırı süreci başlamış oldu.
…Mayıs 1983:
Avrupa’da görevlendirilmiş olan Çetin Güngör(Semir) kaçarak Avrupa istihbaratına sığındı ve kadroların ülkeye dönüşünü ve gerilla direnişini geliştirme çabalarını engellemeyi amaçlayan provokasyon sürecini başlattı. Baki Karer benzer bir tasfiyeci çıkışı zaten daha önce 1982 Kasım ayından itibaren ülkede başlatmıştı. Önder Abdullah Öcalan, bir yandan grupları ülkeye aktarır ve ülkede mücadelenin geliştirilmesini yönlendirmeye çalışırken, bir yandan da söz konusu provokatif-tasfiyeci çıkışa karşı mücadele etmek durumunda kaldı. Bu temelde “Her Türlü Bozgunculuğa ve Yıkıcılığa Karşı Parti Birliğini Güçlendirelim”, “PKK’de Gelişme Sorunları ve Görevlerimiz” ve “Kürdistan’da Kişilik Sorunu, Parti Yaşamı ve Devrimci Militanın Özellikleri” kitaplarını hazırladı.
5 Eylül 1983:
Faşist TC Rejiminin verdiği sözü tutmaması ve zindanlarda sömürgeci-soykırımcı baskıları artırması üzerine Diyarbakır zindanında bulunan devrimci tutsakların yeni bir direniş süreci gelişti.
Aralık 1983:
Ülke içi pratik yönetimin kararı temelinde gerillanın yayın organı olarak “Kürdistan Bağımsızlık ve Özgürlük Mücadelesinde Pêşmerge” adıyla bir dergi çıkartılmaya başlandı. Bu dergi 1988’e kadar yayınını sürdürdü.
30 Ocak-5 Şubat 1984:
PKK 2. Kongresi’nin seçtiği ve kendini bir yıl süreyle “Merkez Hazırlık Komitesi”ne dönüştüren Merkez Komite ikinci toplantısını Şam’da yaptı. Toplantıya Önder Abdullah Öcalan’la birlikte yedi MK üyesi katıldı. Söz konusu toplantıda hem tasfiyecilik ve tasfiyeciliğe karşı çizgi mücadelesi ve hem de ülkedeki pratiğin durumu değerlendirildi. Her iki boyutta da Önder Abdullah Öcalan kapsamlı değerlendirmeler yaptı ve Merkez Komite üyelerinin, görevlerine sahip çıkıp gereklerini yerine getirmedikleri için özeleştiri vermeleri gerektiğini belirtti. Bu temelde toplantıya katılan üyeler özeleştiri verip tutum belirlediler. Toplantı her alanda devrimci mücadelenin geliştirilmesini kararlaştırdı. Toplantı sonuçlarının Avrupa’ya aktarılması tasfiyeciliğe karşı mücadeleyi, ülkeye aktarılması ise gerilla direnişini geliştirdi.
Ocak-Mart 1984:
Diyarbakır zindanında gelişen yeni bir direniş ve ölüm orucu sürecinde Necmettin Büyükkaya 24 Ocak’ta, Yılmaz Demir 19 Ocak’ta, Remzi Aytürk 25 Ocak’ta, Cemal Arat 5 Mart’ta ve Orhan Keskin isimli devrimciler şehit düştüler.
Nisan-Temmuz 1984:
Nisan ayında Zap’ın Çiyayê Reş Alanında 150 civarı kadronun katıldığı konferans düzeyinde bir toplantı yapıldı ve Merkez Komite toplantısının sonuçları aktarılarak 1983 pratiği değerlendirildi. Bu temelde Uludere ve Çukurca’da savaşı geliştirme kararı alınıp planlama ve görevlendirme yapıldı. Çukurca’da gelişen pratik yetersiz kalınca Önder Abdullah Öcalan müdahalede bulundu ve kapsamlı bir mücadele ve örgütlenme perspektifi gönderdi. Bu perspektif temelinde ülkedeki 6 kişilik Merkez Komite üyesi, 16-18 Haziran 1984 tarihinde Xinêre Alanında toplantı yaparak Hêzên Rizgariya Kurdistan(HRK)’nın kuruluşunu ve bu temelde gerilla savaşının geliştirilmesini kararlaştırdı. Bu toplantı Behdinan’a taşırılarak Temmuz ortasında Şikefta Birîndara alanında daha geniş kadro gücünün katılımıyla sürdürüldü. Burada da 15 Ağustos günü Eruh, Şemdinli ve Çatak ilçelerine yönelik baskın eylemlerinin yapılması kararlaştırıldı ve buna göre eylemleri yapacak birlikler görevlendirildi. Böylece 15 Ağustos Gerilla Atılımına ulaşıldı.
15 Ağustos 1984:
PKK gerillaları tarafından Eruh ve Şemdinli’de yapılan baskın eylemleriyle Kürdistan’ın özgürlüğü için 12 Eylül faşist-askeri rejimine karşı silahlı direnişin başladığı ilan edildi. Eruh eylemini Agit(Mahsum Korkmaz) komutasındaki 14 Temmuz Silahlı Propaganda Birliği, Şemdinli eylemini ise Gözlüklü Ali(Abdullah Ekinci) komutasındaki 21 Mart Silahlı Propaganda Birliği yaptı. Söz konusu eylemlerle Hêzên Rizgariya Kurdistan-HRK’nin kuruluşu da ilan edildi. Sömürgeci devlet güçlerine ciddi darbeler vuran ve halka dönük propaganda yapan söz konusu eylemlerin her alandaki etkisi büyük oldu. Bilim insanları bunu “İlk kurşun” olarak tanımladı. Böylece Kürdistan’da Önder Abdullah Öcalan’ın düşünceleriyle donanmış olan çağdaş gerilla direnişi başladı. Önder Abdullah Öcalan’ın düşünceleri ile Botan coğrafyası ve tarihsel yurtseverliği buluşmuş oldu. 15 Ağustos 1984, Kürdistan tarihinde PKK miladının ete-kemiğe büründüğü bir dönüm noktası oldu. O günden bu yana Kürt halkı ve dostları tarafından ‘Kürdistan Ulusal Direniş ve Diriliş Günü’ ve ‘Gerilla Bayramı’ olarak kutlanıyor. Eruh ve Şemdinli eylemleri ardından geçen üç aylık süre içerisinde 45 civarında gerilla eylemi yapıldı. 22 Eylül günü Gabar’da TC çeteleri tarafından Derikli Kerim Baytar Yoldaş katledildi ve 15 Ağustos sürecinin ilk şehidi oldu.
20-24 Aralık 1984:
15 Ağustos eylem sürecini yürüten Pratik Yönetim, Behdinan’ın Mîroz alanında pratiğin sonuçlarını değerlendiren bir toplantı yaptı. Önder Abdullah Öcalan, kasetlere doldurulmuş sözlü değerlendirmeleriyle toplantıya katıldı. 15 Ağustos eylemleriyle başlayan yeni süreci tarihsel ve toplumsal açıdan değerlendiriyor, olası gelişmeleri ortaya koyuyordu. Aynı zamanda pratiği yürüten yönetime destek ve moral veriyordu. Söz konusu talimat temelinde toplantı çalışmalarını yürüttü ve 1985 yılında yaşanabilecek olası gelişmeleri değerlendirerek, buna göre gereken karar ve planları ortaya çıkarmaya çalıştı. Önder Abdullah Öcalan’a söz konusu toplantı sonuçlarını, bizzat yanına giderek Mahsum Korkmaz Yoldaş sundu. Agit Yoldaş, Önder Abdullah Öcalan’ın hazırladığı “Partiyi ve Halkı Devrim İçin Örgütlemeye ve Yönetmeye Cesaret Edelim” başlıklı talimat ile 1985 yılı Nisan ayı başında ülkeye geri döndü.
21 Mart 1985:
Eniya Rizgariya Netewî ya Kurdistan(Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi)-ERNK, Yunanistan’da yapılan basın açıklaması ve her alanda dağıtılan bildirilerle ilan edildi. Zaten 1982 yılında hazırlanan Program Taslağı Serxwebûn’da yayınlanmış ve halk tarafından tartışılmıştı. Böylece gerilla direnişine dayalı olarak halkın direniş cephesi de açılmış oldu. ERNK dört parça Kürdistan’da ve yurtdışında halkı faşist-sömürgeci sisteme karşı özgürlük için direnişe çekmeyi, eğitip örgütleyerek eyleme geçirmeyi amaçlıyordu.
Mart-Nisan 1985:
Daha sonra JİTEM’ci olan Abdulkadir Aygan ve parti yönetiminde yer alan Selahattin Çelik’in provokasyonlarıyla Güney Kürdistan’ın Haftanîn alanında Irak Komünist Partisi ile bir gerginlik ve çatışma süreci yaşandı. Bu çatışmalarda 16 Nisan günü Ozan Sefkan(Celal Ercan), Rauf Akbay ve İdris Ökmen Yoldaşların da içinde olduğu 8 PKK kadrosu şehit düştü.
21 Mayıs 1985:
Maraş-Adıyaman hattında gerillayı örgütlemek üzere Rojava’dan hareket eden Hacı(Sabri Gözübüyük) Yoldaş komutasındaki 5 kişilik bir gerilla grubu, Bozova’da düşmanla girdiği silahlı çatışmada şehit düştü. Sabri Gözübüyük Yoldaş, İsrail’in 2 Haziran 1982 Lübnan saldırısında 15 kişilik bir grupla birlikte esir düşmüş, 1984 baharında Yunanistan’da geliştirdikleri eylemle kurtulup tekrar partiye ulaşarak 1985 gerilla hamlesine katılmıştı.
12-17 Ağustos 1985:
Savaşı yürüten Pratik Yönetim, Botan’da Kato Xelîlan’da bir değerlendirme toplantısı yaptı. Aralık 1984 toplantısının kararları ve Önder Abdullah Öcalan’ın talimatının gerekleri uygulanmamış, inisiyatif düşmanın eline geçmiş, TC ordusu tarafından Şubat ayından itibaren Botan alanında kapsamlı bir operasyon yürütülmüş, başta Botan ve Garzan olmak üzere Zagros ve Amed gibi bölgelerde çok sayıda şehit verilmişti. Söz konusu ağır bilançoyu değerlendiren toplantı, küçük-burjuva bireyciliğini ve tepkiciliğini eleştirerek Selahattin Çelik’i görevden aldı ve koşulları değerlendirerek yeniden bir savaş planlaması ve örgütlenmesi geliştirdi. Bu temelde Agit Yoldaş komutasında örgütlendirilen birlik, 1985 güzünde Herekol, Gabar, Eruh, Şırnak ve Xabur alanlarında faşist TC ordusuna ağır darbeler vuran etkili bir eylemlilik yürüttü. Böylece içlerinde 15 Ağustos Atılımı’nın ilk kadın şehitleri olan Rûken(Çiçek Selcan-22 Temmuz 1985), Hava(Hanım Yaverkaya-28 Haziran 1985) ve Saadet(Rahime Kahraman-22 Eylül 1985) Yoldaşların da bulunduğu kahraman şehitlerimizin intikamı kısmen alınmış oldu.
20 Ağustos 1985:
Mehmet Ertürk ve Fuat Aslan Yoldaşlar, Ağrı dağında TC ordusuyla girdikleri çatışmada şehit düştüler. Mehmet Ertürk 1980’de Adana cezaevinden kaçarak Lübnan-Filistin sahasına geçmişti ve Mehmet Karasungur’un şehit düştüğü çatışmadan sağ olarak kurtulmuştu.
Kasım-Aralık 1985:
Önder Abdullah Öcalan, gerilla pratiğinde yaşanan olumsuz gidişi eleştiren ve düzeltme yöntemlerini değerlendiren kapsamlı talimatlar hazırladı ve “Kasım Talimatları” adıyla broşür haline getirip ülkedeki yönetime ulaştırdı. Ya talimat temelinde düzeltmenin yapılmasını istiyor, ya da bu olmuyorsa yönetimi 3. Kongreye davet ediyordu. Kendi içinde eleştiri-özeleştiri yapamayan ve ideolojik mücadele yürütemeyen pratik yönetim, yaptığı toplantıda gereken düzeltmeyi gerçekleştiremeyerek kongreye gitmeye karar verdi. Bu temelde nisan başında Önderlik Sahası’ndan gelmiş olan Agit Yoldaş, genel sorumlu olarak Botan’a geçti.