HABER MERKEZİ –
19 Mart-Mayıs 1995:
TC Ordusu 19 Mart’tan itibaren “Çelik Operasyonu” adıyla Güney Kürdistan’ın sınır boylarındaki dağlık alanlara yönelik kapsamlı bir saldırı yürüttü. Bu alanlar gerillanın yoğunlaştığı temel üs alanlarıydı. Saldırı iki aşamalı yürütüldü. İlk aşamada Haftanîn, Metîna ve Xakurkê alanlarına saldırıldı. İkinci aşamada ise Zap ve Avaşîn alanlarına saldırı yapıldı. İki buçuk ay boyunca söz konusu alanlarda yoğun çatışmalar yaşandı. TC ordusuna belli bir darbe vuruldu. Ancak ne söz konusu darbe Önder Apo’nun istediği düzeyde oldu, ne de TC ordusu yaptığı propaganda düzeyinde gerillaya kayıp verdirebildi. Bakur’dakine benzer çatışmalı bir durum yaşandı.
30 Mart 1995:
İlk Kürt uydu televizyonu Med-TV Brüksel’de yayına başladı. 22 Mart 1999’a kadar yayınını kesintisiz olarak sürdürdü. Önder Abdullah Öcalan halkı eğitmede ve yönlendirmede televizyonu oldukça etkili bir biçimde kullandı.
12 Nisan 1995:
“Parlamentoya Kurdistan a Derveyê Welat-PKDW” adıyla sürgünde Kürdistan Parlamentosu Avrupa’da ilan edildi. Parlamentoda sürgündeki Kürt aydınları ve siyasetçileri yer aldı. Tutuklanmamak için yurtdışına çıkan DEP milletvekilleri bu çalışmada aktif rol oynadı.
26 Ağustos-3 Aralık 1995:
11 Temmuz’da KDP ile YNK, ABD ve TC’nin denetiminde İrlanda’nın başkenti Dublin’de bir araya geldi ve bir anlaşma imzaladı. Anlaşmanın esası PKK karşıtlığıydı. Önder Abdullah Öcalan uyardıysa da dikkate alınmadı. Bu anlaşmayı bozmak, Ekim 1992 ihanet saldırısının intikamını almak ve Behdînan’da bir kurtarılmış bölge yaratmak amacıyla 26 Ağustos’tan itibaren ve 3 Aralık’a kadar süren KDP’ye karşı silahlı bir mücadele yürütüldü. Buna “İkinci Güney Savaşı” dendi. Yaklaşık üç buçuk ay süren savaş inişli ve çıkışlı oldu. Bazen PKK etkili oldu ve Bamernê’yi ele geçirdi. Bazen de KDP etkili oldu ve Metîna ile Avaşîn’de olduğu gibi gerillaya kısmi bir darbe vurdu. Sonuçta Dublin Anlaşması bozuldu ve KDP’den 1992’nin hesabı biraz soruldu, ancak gerilla üslenmesinin sağlamlaştırılmasından öte bir kurtarılmış bölge yaratılamadı. Önder Apo’nun 3 Aralık’ta yaptığı ateşkes ilanıyla çatışmalar sona erdi. Daha sonra söz konusu ateşkes kapsamına TC de alınarak ikinci genel ateşkes haline getirildi. Sonuçları aralık ayında Zap-Şîvê’de yapılan PKK Merkez Komite toplantısı değerlendirdi.
23 Nisan 1996:
PKK Merkez Komite üyesi ve Amed Eyalet Komutanı Cemal(Mahmut Gül) Yoldaş, TC ordusuyla girdiği çatışmada Amed’de şehit düştü.
1-15 Mayıs 1996:
PKK 4. Konferansı “Ortadoğu Konferansı” adıyla Parti Merkez Okulunda yapıldı. 1995 yılının yoğun geçen mücadele sürecini değerlendirdi ve pratiğin derslerini çıkardı. Aynı zamanda yeni yıl mücadelesini de planladı. Konferans sürerken faşist-soykırımcı düşmanın 6 Mayıs askeri saldırısı gerçekleşti.
6 Mayıs 1996:
Türk kontrgerillası Önder Abdullah Öcalan’ı ve Parti Merkez Okulunda yapılmakta olan 4. Konferansı hedefleyen bir sabotaj saldırısında bulundu. Viranşehir’den hazırlanıp Şam’a götürülen beş yüz kg patlayıcı yüklü minibüs Parti Merkez Okuluna yakın bir alanda patlatıldı. Patlama Önder Apo’yu fazla etkilemedi, ancak Okulda tahribatlar meydana geldi. Önder Abdullah Öcalan, olaya ilişkin yaptığı değerlendirmelerde Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz çekişmesine ve özellikle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam günü olan 6 Mayıs’ta yapılmış olmasına dikkat çekti. TC Devletinin ateşkese verdiği cevap bu olmuştu. Dolayısıyla ateşkes de sona erdi.
… Mayıs 1996:
Mayıs ayı sonunda Ana Karargahta “1.Askeri Konsey Toplantısı” adıyla bir komuta toplantısı yapıldı. Toplantı 6 Mayıs saldırısını değerlendirdi ve verilmesi gereken cevabı kararlaştırdı. Toplantıya Şemdin Sakık’ın temsil ettiği işbirlikçi-çete çizgisi zarar verdi.
1 Haziran 1996:
PKK Merkez Komite üyeleri Kemal(Hasan Akbaş) ile Xelîl(Nehro İbrahim) Yoldaşlar, Garzan alanında faşist TC ordusuyla girdikleri çatışmada birlikte şehit düştüler.
30 Haziran 1996:
Kürt kadın gerilla Zîlan(Zeynep Kınacı), Dersim merkezde her bakımdan başarılı bir fedai eylemi gerçekleştirdi. İçtima halindeki bir TC askeri birliğine saldırarak tasfiye etti. PKK ilk defa bu tarzda bir eylem yapıyordu. Bu durum, eylemin başarısı ve bunu bir kadın gerillanın yapmış olması sürece damgasını vurdu. Eylem hem yeni bir tarz oluyor ve hem de 6 Mayıs saldırısına etkili ve başarılı bir cevap veriyordu. Böylece özgün kadın örgütlenmesi ve kadın gerilla ordulaşması bir gerçek haline geliyordu. Önder Abdullah Öcalan olayı çok yönlü değerlendirdi, Zilan’ın bir “Özgür Yaşam Kanunu” ve “Özgürlük Tanrıçası” olduğunu belirtti. “Zilan komutan, bizler onun emir erleriyiz” dedi.
17-23 Ağustos 1996:
Ana Karargahta “2. Askeri Konsey Toplantısı” adıyla komuta yapısının katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantıda Türkiye’deki hükümet değişikliği, KDP-YNK savaşı ve TC’nin Güney’e yönelik operasyon tehditleri değerlendirildi. Ana Karargâh pratiğinin ve Şemdin Sakık’ın soruşturmaya alınması temelinde yeni görev planlamaları ve düzenlemeleri yapıldı.
31 Ağustos-Ekim 1996:
KDP, Saddam Hüseyin Yönetimiyle anlaşarak YNK’yi Hewlêr’den çıkardı. YNK Yönetimi Hewlêr ve Süleymaniye’yi terk ederek İran’a kaçtı. Farklı güçlerin araya girmesiyle YNK’nin Süleymaniye’ye geri dönmesi sağlandı. Ancak Hewlêr KDP’nin eline geçti.
4 Ekim 1996:
PKK Merkez Komite onur üyesi Dr. Sirwan(Kawa Ali Salih) Yoldaş, Dukan’ın Qelaçoxa Köyünde dört yoldaşı ile birlikte KDP pususunda şehit düştü. Süleymaniye doğumluydu ve Avrupa’dan PKK’ye katılım yapmıştı. Güney Kürdistan’dan PKK’ye katılan ilk kadrolardandı.
…Ocak 1997:
PKK Merkez Komite genişletilmiş toplantısı Zap-Şîvê’de yapıldı. 1996 yılında Dersim’de Zilan Yoldaş fedai eylemi gerçekleştirmiş, Merkez Komite üyelerinden Cemal Yoldaş Amed’de, Kemal ve Xelîl Yoldaşlar ise Garzan’da şehit düşmüşlerdi. Toplantı geçen yıl pratiğini değerlendirerek, 1997 yılını da planladı. Önder Abdullah Öcalan, partinin önüne araziye dayalı savaş taktiği temelinde kurtarılmış alan yaratma hedefini koydu. Bu temelde yeni bir mevzilenme ve görev düzenlemesi ortaya çıkartıldı.
14 Mayıs 1997:
TC-KDP ittifakı “Çekiç Harekâtı” adıyla Zap’taki ARGK Ana Karargahını düşürmeyi hedefleyen bir saldırı başlattı. Saldırı yoğun bir güçle ve dar bir alanda yürütülüp tamamen Zap’ı hedefledi ve düşman gücü Zap Vadisine girdi. Önder Abdullah Öcalan, buna karşı Zap ve Zagros gücünü birleştirip yönetimini toplayarak “Zap’ın geri alınması” talimatını verdi. Devrimci hamle başlarken, TC’nin tüm operasyon komutasının içinde olduğu helikopter gerillalar tarafından vurulup düşürüldü. Bunun üzerine TC güçleri hızla geri çekildi, KDP güçleri etkili bir biçimde vuruldu ve Zap Vadisi kurtarıldı. Bu durum Merkez Komite planlamasını hayata geçirmek için oldukça elverişli bir zemin yarattı. Nitekim Başur, Zagros ve Botan’da yaz boyu güçlü bir askeri ilerleme sağlandı. Ancak Ana Karargâhta kümelenen çetecilik yeterli savunma tedbirleri geliştiremediği için söz konusu kazanımlar korunamadı.
16 Mayıs 1997:
TC ile ittifak halinde 14 Mayıs askeri saldırısını başlatmış olan KDP, Hewlêr’de çalışan ve tedavi gören PKK kadro ve sempatizanlarına yönelik katliam yaptı. İçlerinde Hêlîn Serhat, Salih(Hasan Ağaç) ve Ozan(Ömer Özsökmenler) Yoldaşların da bulunduğu 70 civarı devrimci ve yurtseveri katletti.
25 Eylül-Aralık 1997:
TC-KDP ittifakı Güney Kürdistan sınır alanına yönelik “Şafak Operasyonu” adıyla kapsamlı bir saldırı başlattı. Mayıs’taki yenilgi üzerinde durulmuş ve daha kapsamlı hazırlanılmıştı. Tüm hava sahası TC uçaklarına açıldı. TC tankları tüm KDP alanlarına girdi. Tank, lazer ve termal tekniğini birlikte kullanır hale gelmişlerdi. Bu temelde üç ay boyunca bölge bölge kuşatıp ezmeyi amaçlayan bir saldırı yürütüldü. Bu kapsamlı saldırılara karşı gerilla güçleri kahramanca direndi. Ancak etkili olan çeteci yönetim savunma tedbirleri almamıştı. Sonuçta Bamernê, Sîdeka, Çoman, Hacı Umran gibi kasabaları bırakarak gerilla geri çekilmek zorunda kaldı. Ayrıca çok sayıda şehit ve yaralı da verdi. Durumu değerlendiren Önder Abdullah Öcalan, her alanda özeleştirel bir yargılama ve düzeltme süreci geliştirdi. Bu çerçevede Amanos’a gitmeyi reddeden Şemdin Sakık da yargılanıp parti kadroluğundan atıldı. Mart 1998’de Gare’den kaçıp KDP’ye, oradan da TC’ye gitti. Üç ay boyunca süren bu saldırılara karşı gerillanın gösterdiği kahramanca direniş içinde iki yüzden fazla şehit verildi. 8 Ekim akşamı Zap-Garê arasında Zeynep(Gurbetelli Ersöz) Yoldaş ve grubu şehit düştü. 26-27 Ekim gecesi Haftanin’den Metina’ya geçerken PKK Merkez Komite onur üyesi Meryem Çolak ve grubu şahadete ulaştı. 17 Kasım günü PKK Merkez Komite üyesi Harun(Süreyya Özbey) Yoldaş, Amed Eyaletine giderken Garzan’ın Sason alanında şehit düştü.
15-25 Mart 1998:
PKK 5. Konferansı Parti Merkez Okulunda “Ortadoğu Konferansı” adıyla yapıldı. Konferans yaşanan siyasi ve askeri gelişmeleri, çok yoğun geçen 1997 yılı savaş pratiğini değerlendirip kaybettiren tarzı eleştirerek, yeni dönemin görevlerini planladı. Önderlik çalışma düzeyini bir konferans kararı ve sonucu biçiminde toparlayarak ülkeye aktarılmasını sağladı. Yeni yılın direnme çizgisini somutlaştırdı.
Mart-Nisan-Mayıs 1998:
Faşist TC sömürgeciliği Şemdin Sakık’tan aldığı bilgilere de dayanarak aylara yayılan kapsamlı askeri saldırılar yürüttü. Mart ve Nisan aylarında iki kez Botan sahasına saldırdı. Ardından Ortasaha ve Dersim alanlarına yönelik saldırı yürüttü. 20 Mayıs’ta ise Haftanîn’den Xakurkê’ye kadar bütün Güney alanına kapsamlı bir saldırı geliştirdi. Tüm bu saldırılara karşı gerilla güçlerimiz kahramanca direndi ve söz konusu saldırıları boşa çıkarmayı bildi. Kuşkusuz bunu başta Zelal(Nesibe Ağırman-14 Nisan) ve Selçuk(Enver Polat-11 Nisan) Yoldaşlar olmak üzere onlarca şehit verme temelinde başardı. Haziran ayında Metîna’da Ana karargâhı toplayan Önder Abdullah Öcalan, savaşın ne zafer ne yenilgi çizgisinde pata devam ettiğini, bunun yozlaşmaya yol açtığını, bu durumu değiştirmek gerektiğini, bunun için de PKK’nin kapsamlı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşayacağını değerlendirerek, Ana Karargah görevini de kendisinin yürüteceğini ve herkesin Önderliği daha güçlü takip etmesi gerektiğini belirtti. Çok açık bir biçimde yeni bir değişim sürecinin mesajını verdi.
17 Haziran 1998:
“Gökyüzünde iki güneş olmaz” diyerek zindanlarda Önderliğe sahip çıkıp tasfiyeciliğe karşı tavır geliştiren Serhildan(Sema Yüce) Yoldaş, 8 Mart günü bedenini ateşe verip yaralandıktan sonra 17 Haziran günü şehit düştü. 8 Mart günü gerçekleştirdiği eylem ile Newroza köprü olmak istediğini belirtmişti.
30 Temmuz 1998:
PKK Merkez Komite onur üyesi ve Botan komutanlarından Rojhat Blûzerî(Lezgin Yorgun) Yoldaş, Botan-Masîro Suyunda şehit düştü.
1 Eylül 1998:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 29 Ağustos günü Med TV üzerinden yaptığı basın toplantısında 1 Eylül’den başlamak üzere ateşkes ilân ettiğini duyurdu. Bu, Önder Apo ve PKK’nin ilan ettiği 3. Tek yanlı ateşkes oluyordu. Bu temelde gerilla ve halk doğru tutum ve duruş göstermeye çağrıldığı gibi, ilgili herkes de Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü için sorumlu davranmaya ve rol oynayamaya çağrıldı. Üçüncü ateşkes olmasına rağmen, yine de yarattığı etki ve umut çok fazla oldu. Aslında tek yanlı bir ilan yapılsa da, TC adına asker ve sivil birçok çevre ateşkes talebinde bulunmuş, gereğinin yapılacağına dair sözler vermişti. Yani resmiyette tek yanlı olsa da, aslında fiiliyatta çift yanlı bir ateşkesti. Savaşın yarattığı gerginlik böylece biraz hafifledi.
17 Eylül 1998:
Washington’da ABD Dışişleri Bakanı M. Albreight’ın gözetiminde YNK Lideri Celal Talabani ile KDP Genel Başkanı Mesut Barzani bir anlaşma imzaladı. Anlaşma PKK’ye “Terör örgütü” diyor ve “Güney Kürdistan’dan çıkmasını” istiyordu. Böylece ABD’den PKK’ye karşı yardım istemiş ve de ABD’nin planladığı komplonun düğmesine basmış oluyorlardı. ABD Yönetimi, Önder Apo ve PKK’ye karşı yürüttüğü komplo saldırısında söz konusu anlaşmayı bir hukuki temel olarak kullandı.
18-22 Eylül 1998:
PKK 1. Gaziler Konferansı Kandil-Şehit Harun Alanında yapıldı. Önder Abdullah Öcalan Gaziler konferansına çok kapsamlı bir mesaj gönderdi ve Gazileri “Yaşayan Şehitler” olarak tanımlayıp, bu temelde parti görev ve sorumluluklarına sahip çıkmalarını istedi.
9 Ekim 1998:
Suriye Yönetiminin istemi üzerine Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Suriye’den çıkarak uçakla Yunanistan’ın başkenti Atina’ya gitti. Ancak Yunanistan Yönetimi adına davet edilmiş olmasına rağmen, Yunanistan İstihbarat Şefi tarafından Yunanistan’a girişi engellendi. Bu biçimde Suriye’ye geri dönmeye zorlandı. Eğer geri dönüş yapsaydı, çok büyük olasılıkla komplocu güçler tarafından Akdeniz üzerinde vurulacaktı. Önder Abdullah Öcalan bu biçimde geri dönmeyerek, imkân yaratıp uçakla Rusya’nın başkenti Moskova’ya gitti. Böylece hem komplo süreci resmen başlamış oldu, hem de gizli bir biçimde vurulup imha etme planı Önder Apo tarafından bozulmuş oldu. Önder Abdullah Öcalan’a yönelik imha saldırısı olan uluslararası komployu ABD, İngiltere ve İsrail kararlaştırdı, ABD Yönetimi ise planlayıp yürüttü. Komploda Mısır’daki Hüsnü Mübarek Yönetimi, Yunanistan, Rusya ve Kenya Yönetimleri aktif rol oynadı. ABD Yönetimi kime ihtiyaç duyup yardım istediyse, ondan aradığı yardımı aldı.
9 Ekim 1998:
Uluslararası komployu tüm benliğinde hisseden M. Halit ORAL Yoldaş, Elbistan cezaevinde ‘GÜNEŞİMİZİ KARARTAMAZSINIZ’ şiarıyla bedenini ateşe verdi. 25 Ekim’de de Midyat cezaevinde Rotînda(Aynur Artan) Yoldaş aynı şiarla bedenini ateşe verdi. Daha önce de Sema Yüce ve Fikri Baygeldi Yoldaşlar tasfiyeci yaklaşımlara karşı Önder Apo’yu sahiplenen eylemler yapmışlardı. Böylece komploya karşı mücadelenin şiarı ve çizgisi oluşmuş oldu. Peşi sıra içlerinde Tayhan, Jêhat, Rojbin, Şaristan, Berwar, Berbang Yoldaşların da yer aldığı 63 devrimci ve yurtsever bulunduğu yerde benzer bir direnişi yükseltti.
11 Kasım 1998:
Önder Abdullah Öcalan Rusya’dan çıkarak uçakla İtalya’nın başkenti Roma’ya gitti. Aslında Rusya Meclisi(Duma) iltica hakkı vermişti. Ancak ‘Mavi Akım Projesi’nin verilmesi karşılığında dönemin Rusya Yönetimi Önder Apo’nun Rusya’dan çıkmasını istedi. Dönemin İtalya Yönetiminin sıcak bakması üzerine Önder Abdullah Öcalan da yarı-resmi bir biçimde Roma’ya gitti.
16 Ocak 1999:
Önder Abdullah Öcalan, Fransa ve Almanya Yönetimlerinin olumsuz tutumları sonucunda İtalya Yönetimi zorlanınca Roma’dan çıkmayı uygun görüp tekrar Rusya’ya gitti. Aslında içinde ihanetin de yer aldığı bir planla “İsteklerin Rusya Hükümeti tarafından kabul edilmiştir” denerek Önder Apo’nun Rusya’ya geri dönüşü bu biçimde sağlandı. Bu temelde Moskova’ya girişle birlikte önemli oranda CIA denetimine alındı ve bir süre Moskova ve Tacikistan’da tutuldu.
1-2 Şubat 1999:
Yunanistan Yönetiminin sözde kabulü temelinde Önder Abdullah Öcalan Yunanistan’a götürüldü. Beyaz Rusya’da ve Korfu Adasında olmak üzere iki kez imha edilmek istendi. Bu çabalar sonuç vermeyince, Yunanistan Hükümeti adına “Güney Afrika’ya götürüleceği” sözü verilerek 2 Şubat’ta Kenya’nın başkenti Nairobi’deki Yunanistan Elçiliğine götürüldü. Aslında Önder Apo Hollanda’ya gitmek ve Lahey’de dava açmak istiyordu.
15 Şubat 1999:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, CIA-MİT anlaşması ve TC Yönetiminin “Evet” demesi sonucunda Nairobi havaalanında Türk kontrgerillasına teslim edildi. En temel anlaşma, ABD’nin Saddam Hüseyin Yönetimini yıkma saldırısına TC Devletinin destek vermesiydi. Önder Apo’yu TC’nin kiraladığı bir uçak Kenya’dan alarak Mısır üzerinden İstanbul’a götürdü. Olayı dönemin TC Başbakanı Bülent Ecevit, 16 Şubat günü saat dokuzda yaptığı basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu. Olayı duyan Kürt halkı dört parça Kürdistan’da ve dünyanın dört bir yanında ayağa kalktı. Adını YCK olarak değiştirmiş olan Kürdistan devrimci-yurtsever gençlik örgütü öncülüğünde her alanda komploculara ciddi zararlar veren etkili eylemler yapıldı. Güneşimizi Karartamazsınız fedai eylemleri her yere yayıldı. Ağır kış koşullarına rağmen, başta Amed ve Mardin olmak üzere Kürdistan’ın birçok alanında Şehit Amed ve Şehit Felat Yoldaşlar öncülüğünde gerilla harekete geçti. İçlerinde Ferhat, Dîlan, Xebat Yoldaşların yer aldığı fedai eylemleri yapıldı. Rojhilat Kürdistan’da halk, komploya karşı geliştirdiği eylemlerde 37 şehit verdi. Elli binden fazla insanın protesto gösterisi yaptığı Süleymaniye’de Sîrvan Rauf isimli Sosyalist Parti üyesi bir yurtsever kendini yakarak şehit düştü. Komploya karşı sadece Rojava Kürdistan’dan 1000’den fazla genç fedai olarak gerillaya katıldı. Sonuçta komployu yöneten merkeze “Bu kadar tepki de beklemiyorduk” dedirtecek düzeyde bir eylemlilik ortaya çıktı. Halk 15 Şubat’ı “Kara Gün” olarak tanımladı. Önder Abdullah Öcalan “Kürt Soykırım Günü” olarak ilan etti.
12 Ocak-18 Şubat 1999:
PKK 6. Kongresi geniş bir bileşimle Xinêre’de yapıldı. Önder Abdullah Öcalan, ateşkes ilan ettikten sonra partiyi 6. Kongreye yönlendirmişti. Strateji değişimini bir kongre kararıyla hızlı bir biçimde gerçekleştirmek istiyordu. Ateşkes konumunda olmak komploya karşı mücadeleyi zayıflatıcı bir rol oynadı. Ancak doğru değerlendirilseydi, kongre konumunda bulunmak komployu anlama ve mücadeleyi zamanında etkili bir biçimde geliştirme bakımından avantaj oluşturabilirdi. Fakat kongre ortamı ağırlıklı olarak komplo saldırısını görme yerine “Devletleşme” mesajını duydu ve iktidar tartışması içine girerek komploya karşı mücadele eden Önderlik gerçeğinden koptu. Ancak 16 Şubat’tan itibaren komployu duyarak, 17-18 Şubat günleri komployu değerlendirip komploya karşı topyekûn direnişi planlayarak yeni bir Merkez Komite seçip çalışmalarını tamamladı. 6. Kongre’yi 17-18 Şubat günlerinde yapılan iki günlük çalışma olarak ele almak en doğrusudur.
2-12 Mart 1999:
- Özgür Kadın Kongresi Xinêre’de yapıldı ve “Partiya Jinên Karkerên Kurdistan-PJKK” nin kuruluşunu kararlaştırdı. Böylece özgür kadın hareketi partileşiyor ve YAJK’ın yerini PJKK alıyordu. Ancak kongre komplo koşullarında gerçekleşti ve belli sorunlar ortaya çıkarak tartışmalı bir durum yaşandı.
1-4 Mayıs 1999:
Merkez Komitenin koordinasyonu olarak oluşturulan PKK Başkanlık Konseyi toplanarak gelişmeleri ve komploya karşı yürütülen mücadeleyi değerlendirdi. Mart ortasından itibaren Önder Abdullah Öcalan ile avukatlar görüşebilmiş ve Önder Apo Nisan ayında avukatları aracılığıyla “Sivillere yönelik eylemlerin durdurulması” çağrısı yapmıştı. Ayrıca Önder Apo ile bağlantı kurulmuş ve TC Devleti bir mahkeme takvimi açıklamıştı. Başkanlık Konseyi bu gelişmeleri değerlendirerek topyekûn fedai direniş taktiğini değiştirdi. Sadece silahlı güçlere yönelik şiddet eylemlerinin yapılmasını, bunun dışındaki eylemlerin durdurulmasını, mahkeme sürecinin yakından izlenmesini ve Önder Abdullah Öcalan’ın göstereceği tutumun topluma kavratılması için çalışılmasını kararlaştırdı. Bu tutumu Önder Apo da avukatlar üzerinden onayladı.
24 Mayıs 1999:
KNK(Kongreya Neteweyî ya Kurdistanê-Kürdistan Ulusal Kongresi) Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da toplanan ilk genel kurulla oluşturuldu. Ulusal Kongre hazırlık çalışmalarını Önder Abdullah Öcalan organize etmişti ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözüm çalışmalarını bu kongre üzerinden yürütmeyi planlıyordu. Fakat uluslararası komplo saldırıları buna fırsat vermedi. Hazırlık yapan topluluk, komplo ardından kuruluşu gerçekleştirerek komploya karşı mücadelede kendi çapında rol oynamaya çalıştı.
31 Mayıs 1999:
İmralı duruşmaları ağır psikolojik baskı ve fiziki tehdit ortamında başladı. Önder Apo’yu ve hareketimizi uzlaşmaz direnişe teşvik eden çok çevre vardı. Genelde de ağustos ayına kadar PKK’ye ömür biçiliyordu. Önder Abdullah Öcalan “Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Bildirgesi” başlıklı 25 sayfalık bir yazılı savunma hazırlamıştı. Mahkemenin başlangıcında diyalog ve siyasal çözüm mesajı verdi, savaşta yakınlarını kaybetmiş olan herkesten özür diledi ve barış çağrısı yaptı. Mahkemedeki savunma hakkını sözlü kullandı ve diyaloga-barışa kapalı duruşu eleştirdi. Kendisinin her zaman buna açık yaşadığını belirtti.
29 Haziran1999:
Herkesin beklediği gibi, İmralı mahkemesi idam cezası verdi. Önder Abdullah Öcalan, karara karşı “Vatan hainliği suçlamasını kabul etmiyorum, biz demokrasi mücadelesi yürüttük” dedi.
9 Temmuz 1999:
PKK Merkez Komite üyesi ve Koçgiri Eyalet Komutanı Ayhan(Ağa Kahraman) Yoldaş, Tokat-Reşadiye alanında düşmanla girdiği çatışmada bir grup arkadaşla birlikte şehit düştü.
17-23 Temmuz 1999:
Önder Abdullah Öcalan’dan gelen mesaj üzerine PKK Merkez Komitesi toplandı ve önerileri tartıştı. Önder Apo, idam kararına karşı mücadele kapsamında “1 Eylül’den itibaren ateşkes ve gerillanın sınır dışına çekilmesi” çağrısı yapmak istiyordu ve bunun uygulanmasını belirtiyordu. Merkez Komite toplantısı nasıl uygulayacağını planladı ve Önder Apo’ya “Hazır olduğunu” iletti.
2 Ağustos 1999:
Önder Abdullah Öcalan, “1 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere süresiz ateşkes ve gerillanın sınır dışına çekilmesi” çağrısı yaptı. PKK Yönetimi “Bu çağrıya uyacağını ve uygulayacağını” açıkladı. Böylece dördüncü ateşkes ve gerillanın sınır dışına çekilmesi süreci başladı. PKK, aynı zamanda bunları stratejik bir karara dönüştürmek üzere 7. Olağanüstü Kongre hazırlık sürecine girdi. Ancak hem güç yoğunluğundan dolayı kısa sürede geri çekilmenin imkânsızlığı ve hem de böyle bir durumun güvenlik açısından sakınca yaratacağı nedenleriyle gerilla eyaletleri hiçbir zaman tamamen boşaltılmadı. Küçük gruplar yüksek dağlara çekilerek varlığını korudu.
1 Ekim 1999:
Önder Abdullah Öcalan, idam kararına karşı mücadeleyi güçlendirmek amacıyla iki ‘Barış ve Demokratik Çözüm Grubu’nun Türkiye’ye dönmesi çağrısı yaptı. PKK Yönetimi, biri dağdan(1 Ekim) ve biri de Avrupa’dan(29 Ekim) olmak üzere iki grubu hazırlayarak Türkiye’ye gönderdi. Başlangıçta iyi karşılanan gruplar, daha sonra yargılanarak “Terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmak” suçlarından dolayı cezalandırıldı.