HABER MERKEZİ – KDP tarafından kurulan Kürt ihanet pazarı, Türk devletinin kontra yapılarının tümüne birlikte Kürdistan’da stand açmış durumda. Bu karma KDP beyaz Kürt aydın cenahı bir koro halinde PKK’ye saldırıyor. Jan Dost, Sıdkı Zilan ve Halil İbrahim Baran, Aydın Dere gibi yeni kurulan Kürt Demokrat Partisi (KDP) Genel Başkanı Reşit Akıcı ve İbrahim Güçlüde KDP meşhur ihanet fonlarından nemalanıyor.
Kürt halkını büyük tehditlerle yüzyüze bırakan bu Kürt ihanet çemberi KDP eliyle piyasaya sürülüyor.
Kürt ihanet cephesinin fiili ilanı yapılmış açıktan saldırı dalgaları başlamıştır. O halde bu ihanet cephesinin stratejisi nedir? Yakın ve uzak hedeflerini çözümlemek gereklilik kazanıyor. Kürt halkının zayıf iç bütünselliği gerçekte nasıl bir tehdit yaratıyor?
binasında yapılan Barzani- Yapıcıoğlu zirvesinde temelleri atılan bu kirli işbirliğinin boyutları hiç kimsenin tahmin etmediği derinliktedir. Hem MİT’in hem de Barzani’in Kürt IŞİD projesine aktardıkları fon devasa boyuttadır. Dört parça Kürdistan’da Kürt IŞİD’ini aktifleştirme ve eylem birliğine gitme stratejisi güdülüyor. Kürt haması olarak kurgulanan kontra Hizbul-IŞİD şimdi de Kürt DAIŞ’i olarak piyasaya sürülüyor. Bu Kürt özgürlük mücadelesini Kürt ihanet kemeriyle kuşatıp, bölüp parçalamak isteyen güçlerin kirli stratejisinin dışa vurumudur.
Bu özel savaş taşeronlarının son süreçteki hezeyanları Kürt halkının PKK öncülüğünde kazandığı tarihi fırsatın ve yakaladığı sosyal ve siyasal hedeflerini sabote etmeye dönük son çırpınışlarıdır. Tek bir onurlu Kürt kalıncaya kadar Önderliğine, şehitlerine ve kutsal değerlere sahip çıkılacak, aksini düşünenler cehennemi gözleriyle görüp yaşayacaklar. Hala Apocu felsefenin nasıl bir insanlık mayaladığını bilmeyenler ihanete sığınıyorsa halleri yamandır. Bu ideolojik saldırganlığın öncülük ettiği kontra düşman kemeri KDP’ye felaket dışında bir şey getirmeyecek. Kürt halkına karşı tasarlanan etnik temizlik için örgütlendirilen paramiliter bir güçtür Hizb-i IŞİD. Soğuk savaş düşman kutuplarında biçimlendirilen sağ Kürt ırkçı dincilik ve sol fraksiyoncu işbirlikçi Kürtlük, Kürt özgürlük mücadelesi karşısına ve demokratik değerlere karşıt konumlandırılan paramiliter unsurlardır. Nato gladiosu bu kokteyl çeteciliği Özgürlük hareketine karşı düşman bir ideolojik kamp olarak inşa etmiş. Cezaevinden tüm katilleri MİT tarafından bırakılan Kürt hizbul-IŞİD’i yeni kirli roller için KDP’nin emrine verilmiştir.
İslami ve Kürdi yaftalı işbirlikçi kontralar ittifakı Ortadoğu’ya ne getirir ne götürür onu zaman gösterecek. KDP desteğiyle güneyi mesken tutan bu Kürt-IŞİD varyantları Rojava esir kamplarında tutulan IŞİD’li fikirdaşlarını kurtarmaya dönük sansasyonel hazırlıklar peşinde olduğu da bir sır değildir. Şu an tüm aktif hizb-i kontra unsurları KDP Parastıni denetiminde Güney‘de cirit atıp çalışmalar yürütüyor. Geçen aylarda yapılan ABD-İSRAİL-RUSYA zirvesinden çıkan kararların dışarıya sızmayan detayları Ortadoğu şekillenmesinde son rötuşların yapıldığı şeklinde yorumlanıyor. Ortadoğu güç dengeleri açısından bu kokteyl paramiliter yapıların çok önemli bir yer tuttuğu hatıralarda tutulmalıdır.
PKK ideolojisinin her cepheden saldırıya maruz kalmasına rağmen aktif bir siyasi dinamik güç olarak Ortadoğu’da dimdik ayakta kalması direngen tabanına yönelik özel savaşın kesintisiz yönelimlerin dozajının da artırılmasını beraberinde getiriyor. Özel savaşın psikolojik merkezleri PKK ideolojisine karşı yanlı, ön yargılı, manipülasyon
ürünü kirli savaşın toplumsal algısını üretiyor. Çarpıtılmış hakikatler sahte terör ambalajlarıyla toplumsal bilinçaltı zehirleniyor. Bu da Kürt halkı için varoluşsal bir yakın tehdit oluşturuyor. Buna karşın Kürt halkının kazandığı tecrübeyi direniş ruhu ve motivasyonuyla birleştirmesi gerekiyor.
Uluslararası Gladio komplosunun beşinci aşamasına geçilmiş durumda Kürt halk Önderliğine, devrimci öncü parti yönetimine, direnişçi siyasi tabanına yönelik çok boyutlu yönelimlerin startı verilmiş durumdadır. Kürt sorununu şiddetlendirerek, tabandaki kitle desteğini yok etmeye ve dağıtmaya odaklanmış çok boyutlu komplolar
devrededir. Uluslararası güvenlik politikalarına yön veren mekanizmalar da bu konseptin içindedirler. Bundan kaynaklı son Münih güvenlik toplantısında Güney yönetimini temsil eden Masrur Barzani ve heyetinin yaptığı temasların ana gündemlerinden biri de bu konsept üstündeki rol dağılımıydı.
Özcesi: PKK ve Önderlik paradigmasının Ortadoğu ve dünya özgününde yakaladığı güçlü politik zemin karşısında birçok güç panik yaşadı.Tezleri çöktü, kirli çıkarları zedelendi, sahte terörizm suçlamaları boşa çıktı, TC’yi adeta çöküş sürecine sokan PKK direnişi onu uluslararası zeminde zayıf ve güvenilmez bir müttefik konumuna getirdi.
Belçika başta olmak üzere birçok ülke mahkemeleri PKK’nin terörizmle hiçbir ilgisinin olmadığını tescilleyen kararlara imza attılar. PKK ideolojisi karşısında mücadele eden bütün güçler itibarsızlaştı ve kirli politikaları teşhir oldu. Yıpratma stratejilerinin sahiplerinin kendileri halklar nezlinde nefret öznesi haline geldiler.
KDP Sünni Kürt IŞİD’ flörtü ve işbirliği yeni provokasyonların zeminini yaratma girişimidir. Bununla amaçlanan da Kürt özgürlük mücadelesini bu hayati süreçte uğraştırma, zayıflatma, tali sorunlara boğmaktır. Yine Kürdi karşıtı bir imaj yaratma senaryosundan medet umma gafletidir. PKK yakaladığı siyasi çizgisi ile uyumlu direngen demokratik eylemselliği tüm oyunları boşa çıkaracak güce ve stratejiye sahiptir. Rojava üzerinden meşrulukla birlikte yasallıkta kazanmış bir PKK varlığına da tanıklık edeceğiz. T.C’ye uygulanacak yeni bir baskının işaretleri de Rojava üzerinden belirginlik kazanıyor. Rojava Kürt halkının kaderinin belirlendiği sahadır. Ödenen ve ödenecek bedeller büyüktür. Neticede boşuna Kürt halkının bütünü PKK varsa gam yoktur demiyor!