BEHDİNAN – Komalên Jinên Ciwan Koordinasyon üyesi Ronahi Ararat ajansımıza verdiği röportajda genç kadınların 2021 yılında özel savaşa karşı nasıl bir mücadele geliştirmeleri gerektiği üzerinde durarak ”Önder APO’nun belirttiği “kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez” şiarıyla tüm her yerde kadın bilincinin gelişmesi için çalışmalarımızı geliştirme planlarımız bulunmaktadır” dedi.
Ronahi Ararat erkek egemenlikçi sistemin kadınlara karşı bilinen bu politikaları derinleşerek devam etttiğini belirterek Kürdistan’da direnen genç kadınların artık yaşanan tüm insanlık dışı uygulamalara karşı öz savunmalarını geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
Komalên Jinên Ciwan Koordinasyon üyesi Ronahi Ararat’ın ajansımıza verdiği röportajın ikinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz;
- Genç kadın örgütü olarak 2020 yılında en çok dikkat çektiğiniz konulardan bir tanesi de genç kadınlar üzerindeki özel savaş saldırıları ve etkileriydi. 2020 yılında özel savaşın genç kadınlar üzerinde hedefledikleri nelerdi ve genç kadınlar 2021 yılında özel savaşa karşı ne yapmalılar?
“2020 yılı boyunca da yoğunluklu yürütülmeye çalışılan özel ve psikolojik saldırıların temel hedefi yine genç kadınlar olmuşlardır. Sistemin yoğun olarak saldırılarına maruz kalan genç kadınlara karşı uygulanan bu politikalarla reflekssiz ve ölü genç kadınlar yaratılmak isteniyor. Başta da dile getirdik, toplumu değiştirme ve dönüştürme iddiası olan potansiyel güç genç kadındır. Bundan kaynaklı saldırılar da en fazla toplumun bu kesimi üzerinde uygulanmak isteniyor. Dünyadan bihaber ya da kaderine razı itaatkâr, çaresiz kadın, erkek egemenlikli zihniyetinin yaratmak istediği profildir. Bundan kaynaklı farklı kılıflar altında kadınlara karşı saldırı ve katliamlar yaşanmaktadır. Yıl boyunca genç kadınlar üzerinden robotlaşmış, düşünsel faaliyetlerden uzak bırakılmış ve sadece tüketim toplum gerçeği içeresinde yaratılmaya çalışılan iradesiz kadın profili yaratılmak istenmiştir.
Şüphesiz erkek egemenlikçi sistemin kadınlara karşı yıllardır bilinen bu politikaları derinleşerek devam etmektedir. Yaşanan özel savaş ekseninde fuhuş, ajanlaştırma, uyuşturucu ve güdülerin etkisinde uygulanan yaşam alışkanlıklarıyla yoğun bir saldırı konsepti uygulanmaktadır. 2020 yılı boyunca da genç kadınlar üzerinde hedeflenen temel amaç bilinçsiz ve iradesiz sürü toplumu açığa çıkarma politikaları uygulanmıştır. Yaşadığımız yılda adeta genç kadınları gösteri toplumunda sunmak amaçlanmıştır. Yıl boyunca uygulanan her türlü özel savaş genç kadınları mücadeleden uzaklaştırmak amacıyla yapılıyor.
Devlet ve erkek egemen zihniyetin politikaları sonucu gelişen bu özel savaşlarla onursuzlaştırma ve iradesizleştirme temel hedeftir. Örneğin; Batman’ da yaşanan İpek Er cinayeti yine küçük yaştaki çocuklara karşı uygulanan fuhuşlar ve tecavüzler gösteriyor ki genç kadınlara karşı sınırsız bir saldırı var. Genç kadınları zayıflatmanın yol yöntemi de onursuzluğu dayatmada bulunmaktadır. Kürdistan da genç kadınlara karşı yapılan özel savaşın temel hedeflerinden bir tanesi de mücadele ve direnişten korkma ve ondan uzak tutuma yaklaşımıdır. Faşist Türk devleti de bu politikalarını Türkiye, Bakur ve Efrin gibi işgal ettiği her yerde devam etmektedir. Kadına karşı uygulanan her türlü özel savaş toplumun tamamını etkilemektedir. Faşist düşman kadınlara özelde de genç kadınlara karşı hunharca bir saldırının peşindedir. Bundan kaynaklı kadın cinayetleri, taciz, tecavüz, ajanlaştırma, fuhuş gibi uygulamalar neredeyse günlük yaşamın olağan bir durumu gibi yaşanmaktadır.
Güçlenen kadından korkan sistem özellikle de özgür kadın hareketimizin yarattığı çizginin hâkim hale gelmesinden son derece korkmakta ve her türlü durumda amansızca saldırmaktadır. Yapılan tüm bu uygulamaların temel amacı onursuz, direniş kültüründen uzak kendi varlığını inkâr eden yani bir bütün olarak soykırım politikalarına karşı mücadelesizlik dayatmalarıdır. Genç kadınları özellikle Kürdistan’da namus olayları ile gündeme getirip onursuz bırakma eğilimleri de özel savaşın boyutlarını göstermektedir. Özellikle devletin askeri, polisi bu konuda özel savaşın birebir uygulayıcıları olmaktadır. Gercüş’te 15 yaşındaki bir çocuğa 27 kişi tecavüz ediyor, kadınlara zorla fuhuş dayatılıyor bütün bunları yaşatan özel savaş uygulayıcısı faşist AKP-MHP devlet zihniyetidir.
Kürdistanda yaşanan hunharca saldırıların temel amaçlarından bir tanesi de politik duruşa karşıdır. 2020 yılı boyunca düşmanın uyguladığı bu yöntemler var olan kadın mücadelesinden ne kadar korkulduğunu da göstermektedir. Her ne kadar bu özel savaş konseptleri uygulanmaya çalışılsada genç kadınlar dünyanın her yerinde direnişin sesi olmak için mücadele etmekteler. Önderliğimizin yaratmış olduğu ideoloji sayesinde tüm kadınlara alternatif bir özgür yaşam sunulmaktadır. Bundan kaynaklı bu uygulanan özel ve psikolojik savaşa karşı genç kadınlar bilinçlenmelidir. Düşmanın, erkek egemenlikçi sistemin zihniyetini tanımalıdır. Aynı zamanda genç kadınlar buna karşı ortak bir platformda örgütlenmelidir. Genç kadınlar öz savunmasını geliştirmek için daha fazla çabanın sahibi olmalıdır. Bu öz savunma mekanizmasıyla amaçladığımız kendini, toplumunu ve değerlerini korumanın yol ve yöntemlerini geliştirmektir.
Genç kadınlar 2021 yılını büyük direniş yılı yaparak tüm bu baskı ve zorlukları aşabilir. Bundan dolayı kesinlikle örgütlenmeli ve güçlü bir toplumsal baskı yaratabilmelidir. Çünkü özel savaşı devletin kendisi uygulamakta ve dayatmaktadır. Bundan kaynaklı devletin üniformalı ya da sivil tüm uzantıları uygulanan soykırım politikasının sonuçlarıdır. Bu temelde tüm toplumu harekete geçiren ve bilinçlendiren genç kadınlar olmalıdır. Bir kez daha aynı uygulamaların kadınlara karşı uygulanmaması için özgür dağlar esas alınmalı ve öz savunma boyutu güçlenmelidir. Bilinçlenerek kültürünü korumanın esas yürütücüsü genç kadınlar olmalıdır.”
- 2020 yılı hamle ve kampanyalarla geçen bir yıla imza attı. 2020 yılında genç kadınların alanlarda başlattığı birçok hamle oldu. Özellikle Avrupa’da “Bana Masal Anlatma”, Rojava’da “Serhildana Jinên Ciwan, Tolhildan e”, Başur’da “Birûxîne” Bakur’da “Şiddete Karşı Direniş Savunmanı Kuşan” hamleleri başlatılmıştı. Son olarak da sizin de selamladığınız özellikle Önder APO üzerindeki tecride, faşizme, işgale, kadın kırımına, çocuk yaşta evlendirme gibi sorunlara dikkat çekmeyi amaçlayan “Biz Hayır Diyoruz” hamlesini ise tüm alanlar güçlü bir şekilde sahiplendi. Genç kadınların 2020 yılındaki hamlelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Kürdistan ve Avrupa’nın birçok merkezinde yürütülen genç kadın hamleleri ve kampanyaları önemlidir. Çünkü faşist AKP-MHP rejimi birçok alanda Kürtleri yok etme temelinde saldırılarını artırarak devam ettirmiştir. Genç kadınları yozlaştırarak ahlaken de çürüterek kadın mücadelemizi dağıtmak istemektedir. Kadın sorunlarının ciddi anlamda yoğunlaştığı 2020 yılında kadın mücadelesinin tüm dünya ve Kürdistan’da ön plana çıktığı bir gerçektir. Genç kadınları ve toplumun farklı kesimlerini harekete geçiren bu hamlelerle ciddi bir öncülük misyonunun önemi bir kez daha açığa çıkmıştır. Başta kadınlara karşı uygulanan taciz, tecavüz, şiddete karşı başlatılan bu hamleler genç kadınlar arasında önemli bir gündem yaratmıştır. Bu hamlelerle faşizm ve işgalciliğe karşı da güçlü bir mücadele amaçlanmıştır. Aynı zamanda erkek egemen zihniyetine karşı direniş bu hamlelerle yakalanmak istenmiştir. Uygulanan işgalciliğin sadece toprak üzerinde değil kadın bedeni üzerinde olduğunu genç kadınlar bu hamlelerle bir kez daha bilince çıkardı.
Bakur’da “Şiddete Karşı Direniş Savunmanı Kuşan” hamlesi de her türlü baskı ve zorbalığa rağmen önemli bir gündem yaratmıştır. Bakurê Kürdistan’da özellikle 2020 yılı boyunca sistemli bir kadın katliamı yaşandı. Buna karşı bu hamle direnişi geliştirdi. Özellikle devletin askeri ve polisi ile Kürt genç kadınlarını onursuzlaştırma politikaları hep ön planda oldu. Kürt halkının en temel hassasiyetine olan bu saldırılara karşı örgütlenmek ve eylem halinde olmak bu hamlenin temel amaçları içerisinde yer aldı. Her türlü tutuklama, gözaltı, şiddete rağmen bu hamleyi geliştirmek önemliydi. Siyasi, toplumsal yani her anlamda direnen herkes faşist TC‘nin korkusu haline gelmiştir. Bundan dolayı bu hamle düşman politikalarını deşifre eden toplumu ve özelde genç kadınları bilinçlendirme hamlesidir.
Avrupa’da kapitalist sisteme karşı özünü ve kültürünü korumaya çalışan genç kadınlar “Bana Masal Anlatma’ kampanyasıyla bir çıkışı yakaladı. Avrupalı ve Kürt genç kadınları hem erkek egemen zihniyete kaşı hem de kadını sadece üretim aracı olarak gören kapitalist sisteme karşı mücadeleyi güçlendirmişlerdir.
Rojava Kürdistan’ında başlatılan “Serhildana Jinên Ciwan, Tolhildan e” hamlesi de Kuzey ve Doğu Suriye’deki genç kadınların özellikle küçük yaştaki evliliklere ve kadına dayatılan geleneksel ve feodal yaklaşımlara karşı güçlü bir çıkışı yakalamıştır. Yine Rojava alanı kadın devriminin en somut alanlarından bir tanesidir. Bundan dolayı bu değerlerin korunması amacıyla bu hamle önemli bir gündem yaratmıştır. Aynı faşist TC‘nin saldırı ve işgal politikalarına karşı genç kadınlar bu hamleyle çalışmalarını devam ettirmişlerdir. Bu hamleyle halkı bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmiş ve belli düzeylerde sonuçları açığa çıkmıştır. Özellikle yurtseverlik ve kadın özgürlüğü bu hamleyle gündemde tutulmuş yine devrimci halk savaşında genç kadınların rollerini belirlemiştir.
Başur Kürdistan’ında “Birûxîne” hamlesi de özellikle güney toprakları üzerindeki işgalciliğe karşı yapılan önemli çalışmalardan bir tanesidir. Güney alanını işgal edip her türlü özel ve psikolojik savaşla toplumu özünden uzaklaştıran yaklaşımlara geliştirilen bir hamledir. Aynı zamanda kadınlara karşı yapılan sünnet, küçük yaşta evlilik, yakma, şiddet, öldürme gibi erkek egemen zihniyetin uygulamalarına karşı da güçlü bir gündem oluşturulmuştur. Bu konuda toplumsal sorunlar karşısında genç kadınların çözüm gücü, örgütlülük ihtiyaçları sık sık gündemde tutarak bir bilinçlenme oluşmuştur. Yine işbirlikçi siyasete ve uygulanan işgale karşı toplumsal dayanışma ve ulusal birlik çalışmalarının önemi üzerinde durulmuştur. Tüm parçalarda yaşanan kadın mücadelesi için ortak bir direniş belirlenmiştir. Gelenekselliğe, devlet ve erkek terörü, işgal, kültürel yozlaşma, yabancılaşma, taciz, tecavüz, şiddet gibi daha birçok konuda bu hamlelerle bir bilinç yaratılmak istenmiştir.
Özelde başlatılan ‘Biz Hayır Diyoruz’ kampanyası Kürdistan ve dünyanın birçok yerinde kadınların ortak mücadele zeminin yaratılmasına yol açmıştır. Genç kadınlar bulundukları her yerden başta Önderlik üzerindeki tecride hayır diyerek alanlara aktılar. Yine erkek ve devlet zihniyeti her ne kadar genç kadınlara saldırarak yaşam alanlarını daraltılmaya çalışmışsa da genç kadınlar bu kampanya ve hamlelerle direniş çığlıklarını yükseltmiş durumda. Özellikle Önder APO’ nun öncülüğünde geliştirilen kadın kurtuluş ideolojimizle tüm sömürülen genç kadınlar için mücadelenin ekmek su kadar hayati önemine vurgu yapılmıştır. Erkek devletinin tüm kurum ve yapılanmalarından kopmaya, bilinçlenmeye, savunmaya, örgütlenme ve eylem hattını geliştirme bu kampanyalar aracılığıyla sağlanmıştır. Bu kampanyalarla kadınların artık kendilerini çaresiz, iradesiz ve suçlu görmemesi amaçlanmıştır. Çünkü kadınlara karşı yapılan bu sistematik saldırıların asıl sebebi erkek ve devlettir. Kadınların bu konuda tepkileri öfkeleri yansımıştır. Genç kadınlar açısından 2020 yılı faşizmin, işgalciliğin, taciz, tecavüz ve kültürsüzleştirme politikalarının toplumun dinamik kesimini nasıl etkilediğini bilince çıkarmak için de kampanyalara destek artmıştır. Özellikle direnen tüm kadınlar saldırı cenderesinde tutulmak istenmektedir. Bundan kaynaklı bu hamlelerle genç kadınlara yapılan tüm soykırım politikalarına karşı hayır diyerek mücadeleyi yükseltme kararlılıklarını göstermişlerdir.
- KJC olarak 2021 yılındaki hedefleriniz nelerdir? Aynı zamanda alanlardaki genç kadınlar 2021 yılını nasıl karşılamalı ve 2021 yılına nasıl bir katılım göstermelidirler?
KJC olarak 2021 yılı hedefimiz Önder APO’ nun fiziki özgürlüğünü sağlamaktır. Önderliğimize karşı uygulanan tecrit başta olmak üzere bir eylem hattı oluşturmak gerekir. Çünkü Önderliğimize uygulanan tecrit aynı zamanda tüm toplum ve kadınlar üzerinde uygulanan tecrittir. Tüm toplumsal sorunlara cevap olabilen Önderliğimizin demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmasıyla bu sorunlar aşılabilir. Bunun için de her türlü mücadele dinamizmini aktifleştirmelidir. Aynı zamanda özgür kadın kimlik ve renginde yaşayabileceği bir yaşam alternatifini genç kadınlara sunabilmektir. Yine özgür irade ve onurlu bir yaşam etrafında genç kadınları doğru temelde eğitmek ve örgütlemek öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Önder APO’nun belirttiği “kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez” şiarıyla tüm her yerde kadın bilincinin gelişmesi için çalışmalarımızı geliştirme planlarımız bulunmaktadır.
Genel olarak genç kadınları toplumu, aileyi kadın mücadelesi noktasında bilinçlendirme ve özgürleştirme yaklaşımımız devam edecektir. Yine örgütleme, eylem, eğitim gibi birbirini besleyen ve zihniyet değişimini esas alan çalışmalara ağırlık vermeye devam etmek gerekir. Hem ülkesini hem kültürünü, özünü koruyan genç kadınlar toplumda yaşanılır bir dünya için mücadeleye ağırlık vermelidir. Alanlarda genç kadınlar 2021 yılını Önderliğin fiziki özgürlüğünün geliştiği yıl ve kadın yılı yapmanın tam zamanıdır. Bunun için seferberlik düzeyinde çalışmalar yapılmalıdır. Her gün onlarca kadın katledilirken tek çözümün kadın mücadelesinden geçtiğini unutmamak gerekir. Genç kadınlar yeni yılda da Kürdistan ve dünyanın birçok yerinde kadına karşı gerçekleştirilen tecavüz, fuhuş, taciz, yakma, şiddet, katletme, kaçırma gibi saldırılara karşı daha güçlü örgütlenerek dur diyebilmelidir. Buna karşı başlatılan kampanya ve hamlelerle tüm alanlarda aktif katılımla soykırımcı erkek ve devlet egemenliğine karşı mücadele edebilir.
Kadına karşı geliştirilen her türlü özel savaş aygıtına karşı Önderliğimizin geliştirdiği kadın kurtuluş ideolojisi ile bu saldırıları boşa çıkarabiliriz. Eylem ve örgütleme hamlemiz çok yönlü ve sonuç alıcı olmalıdır. Her türlü özel savaş aygıtı olan işgal politikaları teşhir edilmelidir. Bulunduğumuz tüm mekânlar birer bilinçlendirme ve eylem mekânı olmalıdır. Sokak, mahalle, köyler, evler, okullar ve üniversiteleri birer eylem alanına dönüştürmek gerekir. Her türlü kitlesel ve dar grup eylemleri ile bu tecavüz kültürüne karşı belli bir refleks geliştirmek, mücadele etmek gerekir.
Genç kadınların tarihi direniş ‘Cenga Heftanin’ de de işgalcileri nasıl püskürttüğünü bir kez daha gördük bundan kaynaklı genç kadınlar yönlerine özgür mekanlara akıtmalılar. Kürdistan’da direnen genç kadınlar artık yaşanan tüm insanlık dışı uygulamalara karşı öz savunmasını geliştirmelidir. Öz savunma kendini ve toplum değerlerini koruma anlamındadır. Toplumsal reflekslerin gelişmesi de bir öz savunmadır. Öz savunma mekanizmasının doğru uygulanması için başta örgütlülüğün gelişmesi gerekir. Toprağımız, kadın bedeni ve tüm değerlerimiz işgal altında tutulmak isteniyor. Buna karşı da öz savunma hattını güçlendirmek gerekir. Bunun için bulunduğumuz sokak, mahalle, iş yeri, ev, okul yani yaşamın tüm alanlarında kendimizi savunma yol ve yöntemlerini geliştirerek direnişi güçlendirebiliriz.