HABER MERKEZİ –
“Bazen sivil kıyafetle dolaşır faşizm. Görevimiz faşizmi her gün soymak ve teşhir etmektir.” Umberto Eco
“Umberto Eco’nun belirttiği gibi “faşizmi teşhir etmek için öncelikle faşizmin sahte demokrasicilik oyuncağına dönüşen güncel siyaset çemberini kırmak gerekiyor. ‚Ötekinin; faşizme direnen sesini işitmek için kamusal alanda güçlü vicdani duyumsamalara ihtiyaç vardır. Kanıksanan ruhsuz sessizliği güçlü çıkışlara dönüştürmek için vicdanlarda inşa edilmiş bariyerleri yıkmanın zamanı geldi de geçiyor. Yaşamı boğmak isteyen faşizmi gündelik yaşamın direniş pratikleriyle hayattan tümden çıkarmak acil bir toplumsal sorumluluğa dönüşmüş durumdadır.
Giderek olgunlaşan devrimci siyasetle faşizmin şiddeti arasındaki gerilim alanını doğru kullanmak için güçlü bir toplumsal duyarlılık yaratmak geriyor. Bireyin özgürlük inşası işte bu gerilim fay hatlarında şekilleniyor. “Anlamak özgürlüktür” şiyarı bu çarpık düzen kişiliğini aşmanın çağrısıdır. Devrim bireyi beklentili ve kaygılı gelecek kaygısından özgürleştirir. Faşizm ise bu kaygıyı sürekli olarak besler. Gençliğin ruhuna doğrudan seslenen bir devrimci eylem siyaseti kendisini çekim merkezi haline getirir. Faşizmin dogmatik temellerine saldırmak ve tahrip etmek için tam da buna acil ihtiyaç vardır. Faşist siyasetin tüm varyanları aynıdır; bu soykırım darbe mekaniğini yaratanların zihniyetiyle hiç bir sorunu çözemezsiniz. Faşist Türk ırk ideolojisinin tüm siyasi bileşenleri aynı zehirli zihniyeti solarlar.
Toplumsal anlam yitimi ve anlamsızlık sarmalını tersine çevirmek adına doğrudan devrimi hedefleyen bir öz savunma örgütlülüğü şarttır. Devrimin yeni toplumsal zihniyetini anlama kavuşturma zemini bu somut örgütlülükte kendisini görünür kılar ve pratikte kendisini bir alternatif olarak topluma sunar. Gündelik yaşam faaliyetlerin içinde vücut bulan, süreklileşen bir pratik eylemsellikler dizisi faşizm zeminin altını oyar. Faşizmin normlarını ve dayatmalarını yıkan, gündemini kendisi yaratan kamusal devrimci pratik, geniş halk kesimlerinin desteğini de kazanır. Anlık insani iletişim temasıyla dayanışma ağları inşa etmek devrim süreçlerinin gereksinimidir. Ortak bir toplumsal tehdittir faşizm ve onu devirmek adına her yol meşrudur.Yaşamın her alanında faşizmi ve destekçilerini darbeleyerek teşhir etmek ve yıpratmak gerekir.
Toplumsal dinamiklerin tümünü faşizme karşı harekete geçirmek ve faşizmin yönetimselliğini zayıflatmak için her türlü yaratıcı yol ve yöntemlere açık olmak başarının ön koşuludur. Faşizmin yönetimsel mantığını direkt yıkmayı hedeflemek için bu gereklidir. Örgütlü toplumun siyasal iklimini yaratmak bundan güç ve cesaret alan toplumsal desteğe bağlıdır.Toplumsal bir halk hareketi örgütlülüğü ortak kamusal iradenin kendisini görünür kıldığı ölçüde kendisine has özgür siyaset alanları yaratır. Toplumsal değişim taleplerine kendisini açan ve faşizme karşı pasif eylemsizliği meşrulaştırmaya çalışan anlayışı yıkan güncel bir aktif umut siyaseti yaratmaya ihtiyaç vardır. Orta sınıf bile ekonomik olarak yoksullaşıyor; bu da yoksullar tabanını daha da büyütüyor. Bu durum, onları devrim saflarına çekmek için çok önemli fırsatlar yaratıyor.
Faşizm ezilen kitlelerin siyasal davranışlarını çoğunlukla kendisine karşı bir “siyasal tehdit” olarak görür. Bu tabanda biriken toplumsal hareketliliğin sosyo-psikolojik özelliklerini iyi tahlil etmekte yarar vardır. Bu devasa öfkeyi ve direnişçiliği Kürt özgürlük gerilasının çekici özgürlük mücadelesiyle buluşturmak gerekiyor. Zira faşist diktatörlük siyasi partiler üzerindeki hakimiyetiyle ve iktidarının yarattığı ayak oyunlarıyla bu büyüyen muhalefet potansiyelini manipüle etmek istiyor. Bu klasik kısırdöngü sürdükçe iktidarını sürdüreceğinin hesabını yapıyor. Yürürlükteki faşizm stratejisi siyasi partileri bölerek ve küçülterek tek tek yutuyor. Halk iradesinin üstünde sahtekarlık yapıyor bununlada halkın siyasi meşruiyetini ortadan kaldırıyor bu halkın hak gaspıdır. Faşist siyasetin Mafya tayfası S’S milisleri siyasi yaşamın her santimini istila etmiş durumdadırlar. İşte bu hesapları boşa çıkaracak olan tabandaki edilgen çoklu muhalefetin aktifleşmesiyle doğan devrimci dip dalgadır. Sistem dışına itilmiş halk siyaseti her zaman radikal bir devrimci öz taşır.
Siyaseten baskı altına alınmış, ekonomik sömürü çarklarında öğütülmüş, toplumsal olarak damgalanmış ve sistem dışına atılmış; kimlikleri, dilleri, kültürleri inkar edilmiş bu taban dinamiklerini örgütlü bir siyasi muhalefet gücüne kavuşturmak devrime giden en kestirme yoldur. Dinamik toplumsal hareketler öncelikle kendi gündemlerini yaratırlar ve bunun mücadelesini halklaştırırlar. Paylaşılan mekanlarda örgütlülüğünü yaratan çoğulcu bir kimliğe sahip bu halk hareketini hiç bir faşist diktatörlük durduramaz. Ayağa kalkmış değişim istemi halk saflarında devrimci seferberlik ruhunu sürekli üretir ve besler. Sokaktan meşruluğunu alan mücadeleci bir halk siyasetinin varlığı ortak eylem gücüne dönüşür. Yerelde gelişen devrimci düzeydeki halk hareketleri makro sonuçlar yaratabilirler. Foucault‘tan esinlenen “Nerede iktidar varsa, orda direniş vardır.” radikal halk direnişçiliği görüşü bizlere sürekli devrimci bir toplumsallığın varlığına işaret eder.
Mücadele sahası olarak halk siyaseti ilkin faşizmin çizdiği siyaset alanının sınırlarını işlevsiz kılar ve bu daraltıcı çerçevesinin dışına çıkarak o çemberi yıkar. Direnişçi halk siyaseti devrimci sonuçlar yaratır ve sahte-pasif direniş seçenek sahiplerini de deşifre eder. Halkın devrimci sokak siyaseti faşist diktatörlüğün korkulu rüyasıdır. Faşizm seçimlerle kolay kolay gitmez fakat halkların aktif ve cesur sokak direnişiyle ölür gider!
Faşizmin egemen bakış açısı halkı yanlış okur ve çoğunlukla politik körlüğün faturasını da ağır öder. Halk siyasetinin devrimci radikalizmi anti faşist bir karaktere sahiptir. Türkiye’deki ultra faşist diktatörlük ırk, din ve devlet duyarlılıklarını aynı potada eriterek dünyada eşi benzeri olmayan bir faşizm türüyle toplumu zehirliyor. Sorguluma bilincinden yoksun ve örgütlü bir cehalet vasfına sahip bu aktif yığınsallık üzerinden toplumu istila eden bir barbarlık kalkışmasına soyunuyor.
Buna meydan okuyan bir devrimci sokak mücadelesi kaçınılmazdır. Faşizme karşı denetim dışı bir yaşamı örgütlemek için de bu şarttır. Faşizmin zulüm politikaları altında ezilen toplum faşizmin tüm yönetim aygıtlarını bloke edecek yaratıcı yol ve yöntemleri kendileri yaratırlar.Faşizmin tüm hayati fonksiyonlarını bloke edecek bir yaşam inşası tabandan yükselir ve alt üst oluşlara neden olur. Eğitimi, ekonomik yasalarını ve sömürü banka kredilerini, sağlık sistemini(Pandemi aşısının eşitsizlik yaratan dağıtımı ve kitlesel insan ölümleri) hukuk sistemini ve her türden vergi gelirlerini hedefleyen alternatif bir boykot toplumsal örgütlülüğü faşist sistemi komaya sokar. Ondandır ki Kürt halkının demokratik siyaset yapma kapasitesine faşist diktatörlük savaş açmıştır. Faşizmin siyasi baskını kıracak en önemli devrimci dinamik Kürt demokratik direniş kültürüdür. Bu, sosyal imkanların eşitçe bölüşüleceği ve faşizmin gözetiminden-denetiminden azade olan ortak bir toplumsal gelecek inşasına olanak tanır. Devrim iyilerin ortak vicdanından doğan ve kötülere yönelen insan haysiyetinin başkaldırısıdır.
Haydi “Tarih Hayal Edenleri Değil, Gerçekleştirenleri yazar.” ve “Devrimler Tarihin İmdat Frenidir.” diyenleri haklı çıkarırcasına bizlerde akın akın Kürdistan demokratik özgürlük devriminin adanmış yoldaşlığında buluşalım.
Serdem Amed