HABER MERKEZİ – Türk diktatör Erdoğan tarafından AKP’li Melih Bulu’nun kayyım-rektör olarak atanması sonrası Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve akademisyenleri tarafından başlatılan protesto eylemleri üniversite sınırlarını aşarken, polisin direnişçilere saldırısına karşı tepkiler de sürüyor.
Uzun yıllardır Avrupa’da faaliyet gösteren ve bünyesinde Kürdistanlı ve enternasyonalist öğrencileri barındıran Yekîtiya Xwendekarên Kurdistan ve Jinên Xwendekar ên Kurdistan, Boğaziçi direnişi hakkında yazılı bir açıklama yayımladı.
AKP-MHP faşist ittifakının Hitler faşizmini anımsattığı belirtilen açıklamada, iktidarın öğrencilerin en temel demokratik haklarına karşı işkence, gözaltı, tutuklama ve direnişi terörize etme ile karşılık verdiği ifade edildi. Faşist ittifakın oluşturmaya çalıştığı korku ikliminin sonuç almadıkça daha da hoyratlaştığını, buna karşı ise direnişin üniversite sınırlarını aşarak büyümeye devam ettiği belirtildi.
Sorunun sadece bir ‘kayyım atama’ olmadığı ve bir bütünen faşist uygulamalara karşı gelişen direnişin, özgürlüğü sağlama zamanı hamlesi ile daha kolektif ve örgütlü bir şekilde sürdüğü takdirde AKP-MHP faşist ittifakının yok edileceği belirtilirken, açıklamanın sonunda herkesi direnişe katılarak mücadeleyi büyütmeye çağırıldı.
YXK ve JXK’nin açıklaması şu şekilde:
Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve akademisyenlerinin, AKP’li Melih Bulu’nun kayyum rektör olarak atanması sonrası Ocak ayından bu yana başlattığı protestolar sürerken, bu protestolar giderek büyüyor. Her yerde gelişen eylemsellikler, artan tepkiler, faşist TC polislerinin saldırıları ve gençlere yönelimleri artarak devam etmektedir. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Hitler faşizmindeki SS kontraları misali Süleyman Soylu SS’leri, bu gün Boğaziçi ve HDP Gençlik Meclisleri üzerinden kendini ortaya çıkarmaktadır. Faşizm yüzünü yine açık şekilde üniversite öğrencilerine karşı gelişen saldırılarla, tutuklamalarla ve gözaltında işkenceyle açık bir şekilde göstermektedir. Faşist iktidar, öğrencilerin bir araya gelip tepkilerini dile getirmesinden rahatsızlık duyuyor. Öğrencilerin direnişini boşa çıkartmak için türlü türlü özel savaş medyasını da kullanarak, direnişi karalama, bastırma, toplumun bir parçası değil de terörize etme çabalarıyla öğrencileri susturmayı amaçlamaktadırlar. Özel savaş politikaları sonuç almayınca, kolluk kuvvetlerini sokaklara yığarak gençler üzerinde bir korku yaratmaya çalışıyor. Boğaziçi direnişi de bu baskılara karşı kararlı ve ısrarlı bir şekilde öğrencilerin mücadeleci duruşlarıyla daha da anlam kazanıp giderek yayılım gösteriyor. Özellikle dünyanın bir çok yerinde Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle dayanışma amacıyla eylemler sürdürülüp, bu direnişin sadece Boğaziçi ile sınırlı olmadığını gösteren tutumlar açıkça dile getirilmektedir. Bu direnişin ve tepkinin sadece bir kayyum ataması sorunu olarak ele alınması çok yanlış ve yanılgılı olacaktır. Ortaya konulan direnişi de gölgeleyecektir. Faşizmin ekmeğine yağ sürdürme misali onların istediği noktaya getirilecektir.
Görkemli direniş algıları alt üst etmiştir
Üniversite öğrencileri faşist iktidarın artan baskılarına karşı direnmişler, iktidarın faşist uygulamalarına karşı ses olmuşlardır. Bugün Türkiye ve Kürdistan halkı bu yürütülen faşist uygulamalara karşı gelişen gençlik direnişlerinden umutlanmış, var olan yanılgılı algılar gösterilen görkemli direniş karşısında altüst olmuştur.
Sorun sadece üniversite değil, özgürlük sorunu
Bizler biliyoruz ki bugün Türkiye halklarının fikirleri ve düşünceleri zaten bir kayyum altındadır. Bu bir üniversite meselesi değil, bu bir özgürlük sorunu, bir toplum sorunudur. Böyle ele alıp bu şekilde değerlendirmek daha doğru ve değerli olacak, direnişin anlamlı kılınmasını sağlayacaktır.
AKP-MHP iktidar bloku faşist uygulamalarını her geçen gün toplumun bütün kesimlerine kapsamlı bir şekilde ve bir konsept dahilinde sürdürmektedir. Yaşam alanları yok sayılmak istenmekte, hukuk dışı ve gayri meşru yöntemlerle saldırılar geliştirilmektedir. Yine aynı şekilde 2 Şubat günü İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek vermek amacıyla Kadıköy rıhtımda yapmayı planladıkları eyleminin Kaymakamlık tarafından yasaklanmasının ardından, eyleme katılmak üzere Kadıköy’e giden çok sayıda öğrenci polis saldırısı ile gözaltına alınıp fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz bırakıldı.
Ferman padişahınsa sokaklar bizimdir
Bizler YXK-JXK olarak bu faşizme karşı doğru mücadelenin örgütlü ve kolektif olması gerektiğini belirtiyoruz. Tıpkı Türkiye ve Kürdistan’da direniş içerisinde olan öğrencilerin dile getirdikleri gibi saraylar, fermanlar padişahların olabilir ama sokaklar, yaşam alanları özellikle de üniversiteler öğrencilerindir. Özgür yaşam kararlılığı yine biz öğrencilerin ortak mücadelesi ile sonuç verecektir.
İnanıyoruz ki 68 ruhundaki gibi tüm dünyada öğrenciler olarak direnişimizle her türlü faşist uygulamayı darbeleyecek, özgürlük şarkılarını beraber üniversitelerin amfilerinde haykıracağız. Bu nedenle toplumun üzerine atanan kayyumlara karşı, tecrite karşı, faşizme karşı, işgale karşı özgürlüğü sağlama zamanı hamlesine doğru bir şekilde katılarak bu örülen duvarları paramparça edebiliriz.
Bizler tekrardan herkesi bu haklı ve meşru mücadeleyi yükseltip, büyütmeye çağırıyor ve direnen bütün gençleri selamlıyoruz.
YXK-JXK Koordinasyonu