HABER MERKEZİ –
“Mücadeleyi kendinde başlamak çözümü kendinde gerçekleştirmek ve çareyi kendinde üretmek gerekir. İlişkisiz ve örgütsüz devrimci bir hiçtir..Devrimcinin büyüklüğü geliştirdiği ilişki ve geliştirdiği örgütlülükle belli olur. Halkını ayağa kaldırmadıktan sonra, savaşı istediği gibi yürütmedikten sonra, diğer küçük şeyler bir anlam ifade etmez. Siyaset nedir? Siyaset; böyle durumlarda söylenmesi gerekeni söylemek, yapılması gerekenleri yapmak ve yaptırmaktır. Önderler partiyi ve halkı sürüklerler. Bize önder gibi yaşayanlar gerekli. Gerçek yurtseverlik, halk adına ve halk için, halkı canlandırma görevidir.” Önderlik
“Faşizm toplumsal belleği ele geçirmek için dayatmacı seri yalanlara başvuruyor. Yaşam onuru ise her saniye bu anlamsız dogmatizm demagojisi altında eziliyor. Oysa ki özgürlük idealleri faşizme karşı anlamlı karşı çıkışlarla örtüşebilmelidir. “Ezilenleri ezenlerin yanında kalarak savunduğunu sanma” gafleti yaman bir oportünist (ortayolcu-liberal) çelişkidir. Kaos süreçlerinde de özellikle faşizmin yarattığı toplumsal çelişkilerde kimi “iyi niyet söylemleri” çok daha korkunç sonuçlar doğurabilir. Çünkü kötülerle iyi bir antlaşma yapmak hemen hemen imkânsıza yakındır. Sorgulama ve tavır alma etkin bir yüzleşmeye muhtaçtır zira faşizan şiddetin dayattığı kayıtsızlık duygusuzluğu, duygusuzluk ruhsuzluğu ve ruhsuzluk da umutsuzluğu geliştirir.
Faşizm sürekli olarak toplumu sömürüp yoksullaştırdıktan sonra işbirlikçisi tarikatlar üzerinden bu yoksulluğu kirli politikaları için kullanır. Tarikat ağları direkt faşizm iktidarının tepesine bağlıdır ve sözde yardım şebekeleri üzerinden kitlelerin kurtarıcısı olarak sunarlar kendilerini. Ürettikleri sömürü çarkları üzerinden fakirleştirdikleri kitleleri kutuplaştırma politikaları ise yaman ve gaddardır. Kürdistan‘da ticari sermayenin yüzde 80’i cami-tarikat-kayyum ve onlara bağlı ağlara dahil olanlar üzerinde gelişir. Kent-şehir rantlarının tümüne yakını bu karanlık güçlere aktarılır. Kürdistan belediyelerine atanan sömürge kayyumları tarikatlar ve kontra paramiliter Hüda-Par ve tabanını direk finanse ediyorlar. TC faşizminin kayyum rejimi, KHK mağdurlarıyla birlikte sürekli toplumda kırgınlıklar üretiyor. Buna karşın yerelden öz yeterlilik ve örgütlülüğü esas alan dayanışmacı fonlar ve ağlar oluşturmada bunca tecrübeye rağmen çok kısır bir pratik sergilendi.
Bir toplumun ekonomik fazlalığının hırsızlığı en temel insanlık sorunudur. İnsanların dini duygularını manipüle ederek ve sömürerek zengin olan etkin tarikat/sermaye sınıfı var. Market zincirleri, imalat sanayii, emlak piyasası vb. Her yolu kendileri için mübah gören ve iktidarın kâr sistemine tabi olan devasa bir cemaatler ticari oligarşisi giderek büyüyor. Yıllık zekât fonları yüz milyonlarca dolardır. İnanç turizminin mali gelirleri, cami gelirleri, vakıflar, yurtlar, dershaneler, kurslar, özel okullar, hazine arazileri yağmaları ve şehir rantlarıyla topluma gitmesi gereken geçim kaynakları onları siyasi, ekonomik ve sosyal olarak sömürenlere oluk oluk akıyor. Bu sömürü baronları doğal yaşam alanlarını bile talan ettiler. Siyasal islamcı faşizm devletin siyasi gücünü ele geçirerek toplumun sırtından geçinmeyi meşrulaştırdı. Kürdistan‘da zirve yapan uyuşturucu ve yozlaşma devletin bu yarattığı işsiz kitleleri denetimine aldığı bir kullanım aracıdır. Kara para aklama, her türlü tefecilik işleri ve mafyatik yöntemler bu yeşil faşizm güçlerinin elindedir. Kaçakçılık, döviz ve altın borsaları da hakeza öyle.
IŞİD-AKP-MHP-İYİ PARTİ-REFAH PARTİSİ-BBP zihniyetleri Kürt soykırımında paralellik arz ediyor. Faşizmin siyasi destek ve sempatisi Maraş-Madımak ve en son Şengal‘de yaşanan soykırımları ortaya çıkardı. Nazilerin Auschwitz‘de yarattığı soykırım belleği Şengal‘de yeniden aktifleştirildi. Şimdi de bu örgütlü tarikat sermayedar sınıfı üzerinden Kürdistan halkına karşı bir cihat kalkışması örgütlendiriyor. Kürt halkı büyük bedeller ödeyerek ihanetten arınıyor ve faşizme karşı görkemli bir direnişle netleşiyor. Bedeli ölüm olan bir umut mücadeleyi besliyor. Somut toplumsal özgürlük taleplerinde devrim faşizme karşı dolaysız bir dil kullanır. Devrim ufku radikal bir kapitalist modernite eleştirisini de içerir ve demokratik modernite dayanışma ruhunu pratikte açığa çıkarır.
Kürdistan’da demokratik toplumsal bağlılıklar bu gaspçı ekonomik sermaye gücü tarafından bölündüler. Bundan dolayı faşizmin bu taban örgütlülüğünü ve ekonomik rant ilişkilerini dağıtmak gerekiyor. Topluma ait bu gasp edilmiş sermayeye devrimci güçlerce el konulması ve sosyal bir dayanışma sistem inşası olan devrim fonlarına aktarılması için çalışma yürütülmesi önemini koruyor. Devrimci kimlik ve kültür günlük yaşamda dayanışmacı fonlarını ve ağlarını oluşturmayı başarmalıdır. Dünya genelinde devrimci fonları oluşturma seferberliği başlatmak için tabanda bunun örgütlülüğünü ve bilincini yaratmak gerekiyor. Kentsel ve kırsal tabanı bu temelde seferber etmek için etkin yol ve yöntemler bulmak elzemdir.
Radikal demokratik devrimler ahlaki politik toplumları inşayı mümkün kılarlar. Devrim lehine toplumun ahlaki duyarlılığını artırmak için sözden çok somut eylemler gerekiyor. Ekonomik öz savunmada bu açıdan giderek kendisini dayatıyor. Devrimci dayanışma fonları yaratmakta bu öz savunmanın bir parçasıdır. Özgür değerler birliğini kurmak adına dayanışmacı sermayeyi ortak toplumsal yarar lehine sosyalleştirmek de gerekiyor. Demokratik toplum sürekli bir yenilenme yaşarsa işlevlilik kazanır. Toplumsal olguları, kamusal yetinme düşüncesini yaratan ve yönetenlere köle gibi boyun eğerek değil, yeni bir perspektif ve farkındalıkla algılamak oturmuş anlayışları dönüştürür ve yenileşimi sağlar. Unutmayalım ki tarihte belirleyici olan devrimci fikirler kadar o fikirlerin eylemlerinin yol açtığı devrimci sonuçlardırda.”
Serdem Amed