HABER MERKEZİ –
“Savaşırken bile güzel olmayı bilmek, bütün büyük savaşçıların özelliği olsa gerek…”
“Belki, doğrudur; açız, susuzuz, ama bu şu anlama gelmiyor ki bu bir yalvarıştır, bu bir teslimiyettir. Teslim olmayacağız, ilk günkü gibi direnişimiz devam ediyor…” Savaşırken bile güzel olmayı bu cümlelerden daha güzel ne ifade edebilir bilmiyorum. Bütün eğitimli ordularına; tüm ağır savaş araçlarına, silahlara, en gelişmiş teknolojilerine karşı günler boyunca, canlarından başka bir şeyleri olmayan gençlerin ve halkın direnişinden daha onurlu ne olabilir?
“Cizre halkı açlığa rağmen, susuzluğa rağmen diz çökmedi, kalanlar bizimle gurur duysun…” inancı uğruna hiçbir koşulda boyun eğmeyen, hiçbir zulme karşı diz çökmeyen direnişçi bir ruhun bu sözlerinden daha iyi ne temsil edebilir bir halkın kararlılığını?
14 Aralık 2015 tarihinde başlayan ve 79 gün süren özyönetim direnişleri… Vahşetin her türlüsünü deneyen işgalci bir devletin ordusu ve vahşetin her türlüsünü yaşayan bir halk. Bu topraklarda insanlar bodrumlarda yakıldı tam 5 yıl önce… Fakat ne bir aman dilediler, ne vazgeçtiler direnmekten. En ağır silahları, en gelişmiş teknolojileri kullanan tecavüzcü orduya karşı tek bir şey vardı halkın elinde, o da özgürlük tutkusu. Ölümün tek karşıtıydı o tutku. Ölümleriyle tarih yazan, ölümleri ile ölümsüzleşen tek şey, o da bir davaya tutku ile bağlanmak. İnsan tutkuyla bağlanırsa eğer, kendini ona ulaşmaktan alıkoyan ipleri kesip atması gerektiğini görür. Özgürlük ve devrim ipleri koparmanın tek yolu… Öyle bağlıydılar ki tutkularına; her güçten daha güçlü çıktı direnişleri. Ne boyun eğdiler ne diz çöktüler, iplerini kesip attılar. Bu katliamdan, vahşetten bize kalan ise dökülen her damla kanın boşa gitmediğinden emin olmak, bu kahramanlık hikayelerine sahip çıkmanın tek yolu…
Özgür bir insan, şerefini ve onurunu nasıl ayakta tutabileceğini bilir. Nitekim bu kahramanlık hikayeleri, hangi koşullar altında olursa olsun insan onuruna nasıl sahip çıkılması gerektiğini göstermiştir: “Halkımızın onurunu çiğnetmemek için günlerce direndik.” şimdi bize düşen, şehitlerin hatırasına sahip çıkmak, mücadeleyi büyütmek ve onlara layık olamayı bilmektir.
Gönüllü Muhabir/Nuda Elefterya