HABER MERKEZİ – Türk ordusunun 10-13 Şubat 2021 tarihleri arasında Garê’ye yönelik gerçekleştirdiği işgal saldırısının ardından geçtiğimiz günlerde Stêrk TV’ye konuşan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Türk devletinin Garê’de kimyasal gaz kullanarak bir katliam yaptığını bildirmişti. PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan aynı röportajında Garê’de zorlanan Türk askerinin çekilmeden önce kimyasal gaz kullandığını belirtirken, daha sonra HPG gerillalarının bölgeyi yeniden denetime almasından sonra Türk ordusuna ait gaz maskeleri görüntülenmişti.
13 Türk rehinenin de öldüğü işgal saldırısı sonrası mecliste ‘bilgilendirme’ konuşması yapan Türk Milli Savunma Savunma Bakanı Akar “Sadece göz yaşartıcı gaz kullanılmıştır” sözleriyle aslında bir nevi kimyasal gazların kullanıldığını itirafıydı. Türkiye’nin 1997 yılından bu yana taraf olduğu Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) toplumsal olaylarda polisin kullanılmasına izin verdiği göz yaşartıcı gazlar değil, her türlü kimyasal madde içerikli gazların askeri amaçlı mağara gibi kapalı ortamlarda kullanılmasını kesinlikle yasaklıyor.
“Silahların kullanımını ispatlasa bile suçluları cezalandırma süreci oldukça zor”
Hem Türk Savunma Bakanı’nın itirafı hem de PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan’ın açıklamasına rağmen başta OPCW olmak üzere uluslararası kuruluşların sessizliğe bürünmesi dikkat çekici. Konuya ilişkin ANF’nin sorularını yanıtlayan Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW) Türkiye Sorumlusu Dr. Gisela Penteker ise kimyasal gaz kullanımının bilimsel olarak ispatı için çatışma yerinden çekilen görüntü ve fotoğrafların yeterli olmadığını, aynı zamanda bölgeye de uzman bir heyetin giderek inceleme yapması gerektiğini söyledi.
Suriye’de Esat rejiminin geçtiğimiz yıllarda kimyasal gaz kullanması sonrası edindikleri tecrübeye dikkat çeken Dr. Penteker şöyle konuştu: “Kimyasal gaz kullanımının ispatlamanın çok zor olduğunu Suriye’de de bir kez daha anladık. Fotoğraflara bakarak sadece bunu tahmin edebiliriz. Ayrıca Birleşmiş Milletler’e bağlı uzmanlar bile bölgeye gidip bu yasaklı silahların kullanımını ispatlasa bile suçluları cezalandırma süreci oldukça zor. Çünkü çoğu zaman kimyasal gaz kullanımı siyasete kurban ediliyor.”
“Kimyasal gaz kullanımı ispatlanmazsa da Türk Devleti suçludur”
Türkiye’nin NATO üyesi olmasına rağmen elinde ordusunun elinde kimyasal silahların olabileceğine dikkat çeken Dr. Penteker, AKP-MHP iktidarının Kürt halkını yönelik sürdürdüğü savaş ve soykırım siyasetinde batılı ülkelerin suç ortağı olduğunu ifade ederek şu değerlendirmede bulundu: “Türk ordusunun Kürtlere karşı yürüttüğü son savaşta kimyasal gaz kullanımı ispatlanmazsa da Türkiye Suriye ve Irak’ın sınırları içinde bulunan toprakları işgal ederek uluslararası hukuka ihlal etmiştir ve dünyanın kabul ettiği yasalar gereği bu suçtur, batılı ülkeler olarak bildiğimiz güçler de bu suçun ortağıdır.”