HABER MERKEZİ –
“Türkiye’de bazı ulusalcı, inkarcı kişi ve çevreler, sosyal medya üzerinde, Kürtçüler, Kürtçülük yapanlar şeklinde çeşitli açıklamalar yapıyorlar. Türkiye’de yüzyıllık resmi devlet ideoloji haline gelmiş Türkçülük var. Bu resmi devlet ideolojisinin etkisinde kalmış milyonlar var. Bu kafatasçıların söylediğine göre, Kürt aşiret liderleri, cumhuriyet kurulduktan sonra, dış güçlerin eliyle, cumhuriyete karşı isyan etmişler. İsyan etmelerinin sebebide, Kürtçülükmüş. Kürtçülük nedir? Türkiye’de nerede ne mutlu Kürdüm diye bir yazı var? Bir Kürt, ne mutlu Kürdüm diye demiş mi?
Bir Kürt, bir Kürt bütün dünya’ya bedeldir demiş mi? Hangi Kürt, Kürdistan sadece Kürtlerindir demiş? Kürdistan binlerce yıldır Kürtlerin anayurtları olduğu halde, Kürtler kendi anayurtlarını başka halklarla paylaşmışlardır. Kürdistan’ın topraklarını başka halklarada açmışlardır. Dolayısıyla Kürtçülük olarak adlandırılacak bir eylem, faaliyet ve durum yok. Böyle bir yorum bile çok absürt oluyor. Yani Kürtçülük nedir? diye bir soru sorulsa, bu soruya cevap verilmez. Çünkü böyle bir soru olmaz. 1923’den beri, kendilerine ait olmayan toprakları kendi ulusal yayılma alanı haline getiripte, kendileriyle beraber yaşama dışında başka hiçbir kan ve kimlik bağları olmayan bir halkı, kendine benzetmek ırkçılığın daniskası olmuyor mu?
Anadolu topraklarında ne olduğu belli olmayan ve nereden geldiği bilinmeyen bir Türkçülük hortladı, ortaya çıktı. Osmanlı döneminde bile olmayan bir kimlik, kültür, millet türedi, türetildi. Sanki Anadolu ve Mezopotamya’da Kürt diye bir halk-millet-ulus yok ta, birileri gökten zembile Kürt adında bir millet indirmiş bu topraklara ve Kürtçülük yapıyorlar. Kürtçülüğüde, sözde Türk yurdunu bölmek için yapıyorlarmış. Her millet gibi, Kürtlerinde kendi anayurtlarında kendi kimlik ve kültürleriyle yaşama ve kendi kimlikleriyle kendilerini özgürce yönetme ve yaşama hakları var. Kürtlerin kendi anatopraklarına kendi kimlikleriyle yaşamak istemeleri Kürtçülük mü oluyor yoksa doğal ve meşru bir hak mı? Doğal ve meşru bir hak oluyor. Varsa Anadolu topraklarında, Türkçülük var. Hemde devlet ideolojisi olarak tehlikeli bir biçimde var. Bütün diğer halklara ve kimliklere düşmanlık yaparak Türkçülük var. Türkçülük, 1923’den beri, devletin resmi ideolojisi olarak var ve bu ideoloji Kürtlere kan kusturdu ve hala Kürtleri Türkleştirmek politikasında vazgeçmemiştir. Milliyetçilik, devlet politikası haline gelirse çok tehlikeli olur. Türkçüler, Anadolu’nun Türk yurdu olduğunu söylüyorlar. Peki Kürtlerin yurdu neresi? Buna cevap versinler. Kürtlerin anayurtları, vatanları neresi?
Türkiye’de her okulun duvarında ve birçok dağda, bayırda, ovada, ne mutlu Türküm diye yazı var. Kürdistan’da da ne mutlu Türküm diye yazılar var. Hangi Türk şehrinde ve okulunda ne mutlu Kürdüm diye bir yazı var? Dolayısıyla nerede çıkarıldı bu Kürtçülük? Türk ırkçılarının dillerinde bu kavram düşmüyor. Kürtlerin, toprakları üzerinde kendine bir ulus devlet kur, hemde Kürtleri kendine benzeterek. Kürtler kendi kimlikleri ve kültürleri için mücadele ettiklerinde de, Kürtçülükle, Kürtçü olmakla suçlanıyorlar. 1923’de cumhuriyet kurulduğunda, 1924 anayasasında Kürtler inkar edildiler, yok sayıldılar ve Türkleştirilmek için baskı altına alındılar. Bu baskı ve asimilasyonu kabul etmeyenlere yönelik katliamlar yapıldı. Kürtleri asimile etmek için özel planlar ve projeler yapıldı. Türkiye’de yüzyıldır Türkçülük var, hemde bir devlet sistemi-rejimi olarak. Burada biz bu değerlendirmeleri yaparken, Türk halkını ve kültürünü dışlamıyor ve kötülemiyoruz. Tam tersi, Türklerin, kendi isimlerini, kimliklerini kullanarak, başka halkları asimile etmeye çalışmak, Türk kimlik ve kültürünüde bozar, değersizleştirir. Türk halkının, bu Türkçülük yapanları durdurmaları ve etkisizleştirmeleri gerekiyor. Kapitalizm-kapitalistler ulus devlet kimliğini, sınıfsal olarak toplumu sisteme entegre etmek için kullanırlar. Türkiye’de özellikle son 70 yılda nasıl bir burjuva-elit sınıfın, devletin arpalığından beslenerek yaratıldığı biliniyor.
Dünya’da ulus devleti ve etnik kimliği devlet politikası haline getiren, en derin ve en etkili bir şekilde kullanan devlet Türk devleti oluyor. Yani hiçbir devlet, Türk devleti gibi, ulus devlet kimliğini bu denli derince kullanmadılar. Dünya milletleri içinde, ulus devlet politikasını en derin yaşayan millet, Türk milleti’dir. Türk milleti, siyasal Türkçülükten çok etkilendi ve hala bunun etkilerini yaşıyor. Son yıllarda Türk halkı da artık sınıfsal olarak ezildiğini ve emeklerinin çalındığını, ezildiklerini anlamaya başladılar. Boğaziçi Üniversite’si öğrecilerinin başlattıkları eylemler dalga dalga bütün ülkeye yayıldı ve AKP-MHP rejimine korku saldı. Her cepheden bir direniş var. Türkçü rejim, her kesimle karşı karşıya gelmiştir. Devletin bekası, vatan millet sakarya, aziz milletimiz argumanları artık siyasi prim yapmıyor, yapamıyor. Rejim ve hükümetler bütün yalanları tükettiler. Savaş çıkararak, Kürtlere saldırarak, farklı toplumsal kesimlerden destek alma durumuda eskisi kadar yok artık . Şimdide aya uydu gönderiyorlar, uzaya gidiyorlar, doğal gaz ve petrol buluyorlar ama halk, bu palavralara artık inanmıyor. Keskin sirke küpüne zarar verir misali, siyasal milliyetçilik en başta kendi milletine zarar verir. Faşizm yalanlarla halkı kandıramadığı zaman, daha çok baskı ve zulüm uygular, bütün ülkeyi zindana çevirir.
Bugün AKP-MHP’nin yaptığıda budur. Faşizmin zirve yapması ve sistemi devam ettirme durumu. Yani gelinen aşamada, Kürtler artık yalnız değiller. Bütün demokrasi güçleri, işçisi, köylüsü, çiftçisi, öğrencisi, kadını, genci artık sisteme karşı ayağa kalkıyorlar. Dünya’da Kürt halkı kadar halkların kardeşliğini içselleştirmiş ve kendi topraklarını başka halklarlada paylaşan başka bir halkı bulmak çok zor. Demokrasiye ve halkların kardeşliğine en açık toplum Kürt toplumudur. Kürtler hiçbir zaman milleyetçilik yapmamışlardır. Bir halkın kendi ulusal değerlerini yaşaması milleyetçilik değil bir haktır ve demokratik ulus çizgisi içerisinde uygulanabilir. Varsa bir milleyetçilik, kafatasçılık, hemde devlet rejimi olarak, o da Türkçülüktür. Kaldıki, Kürtlere yapılanlar öyle normal bir milliyetçilik bile değildir. Kürtlere yapılanlar düşmanlığın en vahşisidir ve vahşettir, katliamdır. Kendi anayurdunda, nufusu elli milyon olan ve kimliği yok edilmek istenen toplum, Kürt toplumudur. Dolayısıyla, Türkiye’de Türkçülük var. Kürtler ise var oluş mücadelesi veriyorlar. Kürtler, demokratik ulus paradigmasını içselleştiren bütün halklarla eşit ulusal haklar çerçevesi içinde halkların kardeşliğine dayalı bir şekilde yaşamaya hazırlar ve bunun mücadelesini veriyorlar.”
Kemal Söbe