BEHDİNAN – Stêrk TV’de yayınlanan özel programa konuşan KCK Genel Başkanlık Konsey Üyesi Sozdar Avesta, büyük bir coşku ile kutlanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
8 Mart’ta kadının iradesinin, iktidara karşı tavrının, öfkesinin bir kez daha ortaya çıktığını söyleyen Avesta, “Bu inanç, öfke ve kararlılık iktidarı ve onun tüm kurumlarını sarstı. Kadınlar, istediklerini başarabilecek güçte olduklarını çok iyi gördüler. Bu coşku, bu heyecan ve kararlılık kadının özgürlüğe olan büyük aşkını ortaya koyuyor. Önder Apo’nun verdiği mücadele ile yaratılan kadın özgürlük bilincinin nasıl bir kararlılığa dönüştüğünü ortaya koydu. Kürdistan kadınları yıllardır bu aşamaya gelmek ve tüm kadınları bu noktaya taşımak için büyük bedeller verdiler ve bu bedeli hala vermeye devam ediyorlar” diye konuştu.
KCK Genel Başkanlık Konsey Üyesi Sozdar Avesta’nın Stêrk TV’ye verdiği söyleşi şöyle:
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, başta Kürdistan ve Türkiye olmak üzere dünyanın birçok yerinde büyük bir coşku ile kutlandı. Türkiye ve Kürdistan’daki baskı ve engellemelere rağmen yüzbinlerce kadın alanlara çıktı. Bu yılki 8 Mart kutlamalarını ve kadınların mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başta kadın özgürlük ve insanlık adına mücadele vermiş Garê şehitlerini ve tüm Kürdistan şehitlerini saygı ve hürmetle anıyorum. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Bir 8 Mart’ı daha dünyanın her yerinde yüzbinlerce kadının katılımıyla kutladık. Dünyada ve Kürdistan’da öfkesi ve isyancı ruhuyla meydanlarda ataerkil sisteme ve onun aklına karşı haykıran tüm kadınları, özgür Kürdistan dağlarında mücadele veren tüm kadınlar adına selamlıyorum. Onların bu mücadelesini kutluyor ve kadın özgürlük yürüyüşünde başarılar diliyorum. Biz Kürt kadınları olarak Önder Apo’ya minnettarız. Önder Apo kadınların bu noktaya ulaşmasında büyük bir emek ve çaba sahibidir. Ve kadını bugün bu noktaya taşıma noktasında Önder Apo’nun büyük emekleri ve yoğunlaşmaları vardır.
Elbette Kürdistan kadınları olarak tarihteki büyük kadın mücadelesini kendi mücadelemiz ve tüm direnişçi kadınların mirası olarak görüyoruz ve verdiğimiz mücadelede dayandığımız bir miras olarak ele alıyoruz. Ve bu mücadele Önder Apo’nun felsefesi ve emekleri ile anlamlı bir noktaya ulaşmıştır. Şüphesiz 8 Mart’ta AKP-MHP iktidarının faşist rejimine, saldırılarına rağmen kadınlar Kürdistan’da ve Türkiye’de çok renkli, coşkulu büyük katılımla eylemlerini gerçekleştirerek dünyadaki kadınlarla seslerini hep birlikte yükselttiler. Genel olarak baktığımızda 8 Mart’ta ortaya çıkan fotoğrafta, kadının iradesini, kadının iktidara karşı tavrını, öfkesini görmek lazım. Bu inanç, öfke ve kararlılık iktidarı ve onun tüm kurumlarını sarstı.
Kadınlar şunu iyi gördü: istediklerini başarabilecek güçte olduklarını çok iyi gördüler. Bu coşku, bu heyecan ve kararlılık kadının özgürlüğe olan büyük aşkını ortaya koyuyor. Önder Apo’nun verdiği mücadele ile ortaya çıkan kadın özgürlük bilincinin nasıl bir kararlılığa dönüştüğünü ortaya koydu. Kürdistan kadınları yıllardır bu aşamaya gelmek ve tüm kadınları bu noktaya taşımak için büyük bedeller verdiler ve bu bedeli hala vermeye devam ediyorlar. Bu bedeli özgürlük çizgisinde fedaiyane bir şekilde Zîlan, Sema, Arîn, Sara’lar gibi her alanda bedenlerini bir özgürlük meşalesine dönüştürerek, direnişi tüm Kürdistan’da ve dünyada büyüttüler. Bu yüzdendir ki bugün Kürt kadınları dünyada verilen kadın mücadelesinin öncüsüdür. Eğer bugün dünya kadınları inançla, umutla ve bu bilinç ile seslerini yükseltip meydanlarda haykırıyorsa elbette ki Kürdistan özgür kadın mücadelesine, özgürlük gerillasına büyük inançları vardır.
Dünyanın her yerinde kadın mücadelesi günden güne artıyor. Kürt Kadın Hareketi gelişen bu mücadelede nasıl bir rol oynuyor?
YJA-STAR gerillaları on yıllardır Kürdistan dağlarında büyük bir mücadele vererek, özgür kadın mücadelesinde kendini büyük bir umuda dönüştürdü. Bunu iyi okumamız ve görmemiz gerekiyor. Şu inançtayız ki, ortaya çıkan bu görkemli tablo karşısında artık hiçbir güç duramaz. Yani başka bir deyişle kadınlar coşkulu bir sel gibi yönlerini büyük okyanuslara vermiş durumdalar. Hepsi birbirine kenetlenmiş durumda. Hiçbir güç artık kadına karşı ataerkil düzeni farz kılıp onları dört duvar arasına alamaz, onların üzerinde iktidarını sürdüremez. Artık o dönem bitmiştir. Kadınlar artık bilinçli, örgütü ve özgür bir yaşam felsefesi ile hareket ediyorlar. Bunu herkesin artık iyi görmesi gerekir. Şuna inanıyoruz ki bu 8 Mart’ta ortaya çıkan coşku ve örgütlülük daha güçlü bir şekilde devam ederse bir sonuca ulaşacaktır.
Tüm kadınların ortaya çıkan tabloyu böyle görmeleri gerekiyor. Bu artık ortak bir mücadele imkanının da önünü açıyor. Bu durum artık Kürdistan’da ortak kadın mücadelesi ile taçlandırılmalıdır. Ortadoğu’da da ortaya çıkan bu zemin üzerinden mücadele büyütülmelidir. Tüm zeminlerde demokratik konfederal kadın mücadelesinin sonuca ulaşması için gerekli şartlar oluşmuştur. Biz bunu yıllardır kadın ortak mücadelesinde görüyoruz. Bu yılki 8 Mart’ta verilen mücadele kendini daha güçlü bir şekilde ortaya koymuştur. Bu süreci böyle görüp hedeflerimizi büyütmeli ve bu hedeflere doğru yürümeliyiz.
Bir başka boyut ise kadın mücadelesinin olduğu her yerde öz savunmayı geliştirmeli ve vazgeçilmez bir husus olarak ele alınmalı, her yerde kendini savunmalıdır. Kendini koruyamayan, örgütlenmeyen kadın Önder Apo’nun da belirttiği üzere yok edilmeye ve kaybetmeye mahkumdur. Kadın ancak kendi öz gücüyle kendisi olabilir ve büyük başarılar sağlayabilir. Bu 8 Mart’ta da görüldüğü gibi tüm kadınlar ataerkil sisteme, onun yarattığı zihniyete karşı kendisi oluyor ve kendi özgür iradesini ortaya koyuyor. Ve bunu yaptığı zaman kadın her şeyi başarabilecek noktaya ulaşıyor.
Bin yıllardır oluşturulan erkek egemen zihniyete karşı nasıl bir mücadele verilmeli? Kadın ile özgür bir birliktelik kurmak isteyen erkek nasıl yol çizmelidir?
Bu 8 Mart’ta birçok tartışmalar, değerlendirmeler yapıldı. Bundan sonra da yapılacaktır. Erkekler kadın ile birlikte nasıl bir birliktelik kuracak, nasıl bir yaklaşım içerisinde olacaktır? Erkek bu konuya ciddi bir şekilde eğilmeli, kendini sorgulamalı ve gözden geçirmelidir. Eğer erkek gerçekten her anlamda kadın ile özgür bir birliktelik kurmak istiyor ise kendine dönmeli, öz eleştirisini vermeli ve şimdiye kadar işlediği günahlardan kendini arındırmalıdır. Erkeğin bu günahları nedir peki? Belki erkek kendini sorumlu görmüyordur. Ancak bin yılların oluşturduğu bu erkek egemen zihniyetin sonucu olarak şekillendiğini ve ona karşı mücadele vermesi gerektiğinin farkında olmalıdır. Önder Apo’nun ortaya koyduğu özgür birey kavramı temelinde her erkek kendini sorgulamalı ve bu çizgide bir yoğunlaşmayı esas almalıdır.
Nasıl ki Önder Apo kadın özgürlük mücadelesini başlattığında ‘ben erkeği öldürdüm’ dediyse, bu esas üzerinden erkek yoğunlaşmayı sağlamalı ve klasik erkekliği, iktidar erkekliği, kadın düşmanlığını esas alan erkekliği kendisinde bitirmelidir. Artık erkek kendini yeniden ele almalı, düzeltmeli ve klasik erkek hastalıklarından arınmalıdır. Ancak bu şekilde özgürlük mücadelesinde güçlü bir katılım sağlayabilir. Artık kadınlara akıl vermeyi bırakmalıdırlar. Kadınların nasıl örgütleneceğini, nasıl hareket edeceği, nasıl geliştireceğini söylemekten vazgeçmelidirler. Artık bunların dönemi bitti. Kadınların mücadelesinin ulaştığı bu aşamada da görüyoruz ki bazı iktidar güçleri, kadınların verdiği mücadeleyi kendi iktidar sistemi içerisinde eritmeye bitirmeye çalışıyor.
Elbette kadınlar bunu görüyor. Bir daha da erkeğin kurmuş olduğu tuzaklara düşmeyecek kadar örgütlüdür. Bu yüzden erkek, ortaya çıkan bu büyük kadın iradesine, örgütlüğüne ve mücadelesine saygıyla, hürmetle yaklaşmalıdır. Erkek bunu yaparsa şimdiye kadar var olan zihniyetinden kurtulup yeni adımlar atabilir. Bu esas üzerinden kadın ile daha anlamlı doğru bir ilişki kurulabilir. Elbette burada da Kürdistan kadın özgürlük mücadelesi büyük bir örnektir. Yine görüyoruz ki büyük bedeller uğruna mücadeleyi sürdüren ve büyütenler özgürlük hareketi içerisinde olmuşlardır. Bu büyük mücadelede kadınlar ile doğru temelde büyük ortak bir mücadele vermiş binlerce yoldaşı selamlıyorum. En son Garê’de faşist Erdoğan hükümetinin Kürdistan işgal planına karşı şehit Şoreş ve şahadete ulaşan tüm yoldaşlar büyük mücadele ve kahramanlık göstererek özgür yaşama tekrar ışık tuttu. Bu 8 Mart’ın coşkusunda Garê’deki kahramanlığın büyük etkisi vardı. Bu yüzden herkes bu tabloyu iyi görmeli ve sahip çıkmalıdır.
Kürt halkı ve birçok halkın bayramı olan Newroz’a sayılı günler kaldı. Bu yıl salgının gölgesinde kutlanacak Newroz’a ilişkin mesajınız nedir?
2021 Newrozunu nasıl tüm Ortadoğu’nun, tüm halkların ortak bir mücadelesine vesile kılarız? Bunu önümüze koymamız gerekir. Elbette ki 8 Mart ruhuyla biz kadınlar olarak bunun öncülüğünü yapmalı ve Newroz alanlarına akmalıyız. Bunun için de özellikle Kürt genç kadınları aktif olmalıdır. 8 Mart eylemlerinde gördük ki en fazla genç kadınlar kendi renkleri ile, sesleri ile, enerji ile büyük güç katıp öncülük ettiler.
Bu Newroz’da da inanıyoruz ki genç kadınlar öncülüğünde tüm gençler büyük bir katılım gösterecek ve öncülük rollerini yerine getireceklerdir. Aynı zamanda bu Newroz, “Dem Dema Azadiyê ye” hamlesinin Newroz’u olacak. Newroz bu şiar ile kutlanacak. Bu şiar ile tecride son verelim, faşizmi bitirelim ve önder Apo’yu özgür kılalım diyoruz. Aynı zamanda kadın hareketimiz KJK’nin başlattığı, “Özgür Kadın Özgür Toplum” hamlesi temelinde hem mücadeleyi büyütmek hem de bunun sistemini oturtmak istiyoruz. Bu büyük hedefler üzerinden bu önümüzdeki Newroz’u kutlayacağız.
İyi biliyoruz ki 2021 Newroz’u büyük bir mücadele üzerinden gerçekleşecek. Her ne kadar faşizmin zulmü ve saldırıları artsa bile bunun karşısında geri adım atmamamız lazım. Newroz’a doğru gittiğimiz bu günlerde hem mücadeleyi geliştirmeli ve büyütmeli hem de örgütlüğü daha kalıcı hale getirmeliyiz. Bunun öncülüğünü yapacak olanlar da yine kadınlar olacaktır. Newroz’a gireceğimiz bu günlerde Kürdistan’da, ülke dışında, Kürtlerin yaşadığı her yerde, özgürlük isteyenlerin, adalet isteyenlerin, faşizm karşıtlarının seslerini yükseltmesi ve Kürtler ile seslerini birleştirerek mücadeleyi büyütmeleri gerekiyor.
“8 Mart’ta ortaya çıkan ruh temelinde herkes alanlara akmalıdır”
İnancım odur ki özellikle Rojava’da ve tüm Kürdistan’da ortaya çıkan kadın iradesi bu Newroz’da daha güçlü bir şekilde kendini ortaya koyacaktır. Dört parça Kürdistan’da ve yurtdışında ortaya konan mücadele bu Newroz’u Önder Apo’nun özgürlük Newroz’u yapacaktır. Bu inançtayız. Bu süreçte hiçbir engel tanınmamalıdır. Hiç kimse önlerine konan engellere tanınmamalıdır. Çünkü 8 Mart’ta gördük ki kadın iradesi hiçbir engeli tanımadı ve önlerine konan tüm engelleri aştı. Newroz’da da aynı ruh ile hareket edilmeli. Mücadele ancak özgürlüğü ortaya çıkarabilir, direnmek mücadeleyi daha fazla geliştirir ve anlamlı kılar. Kazandıracak olan mücadele ve direniştir.
Bu esaslar üzerinden çağdaş Kawa şehit Mazlum Doğan’ın da dediği gibi “Direnmek yaşamaktır.” Bu anlamda başta Newroz şehitleri Mazlum Doğan, Zekiye Alkan, Rahşan Demirel, Ronahi, Berivan ve Sema Yüce olmak üzere tüm Kürdistan Özgürlük mücadelesi şehitlerini bir kez daha saygıyla anıyorum ve diyorum ki bu Newroz Önder Apo’nun Özgürlük Newroz’u olacak, tüm kadınların ve halkların özgürlük Newroz’u olacaktır.
Tüm Kürdistan kadınlarına, gençlerine, Kürt halkına ve dostlarına çağrıda bulunuyorum; 8 Mart’ta ortaya çıkan ruh temelinde herkes alanlara akmalıdır. Şimdiden tüm Kürdistan halkının Newrozunu kutluyorum. Özellikle Önder Apo’nun, zindanlarda direnen yoldaşların, HPG ve YJA-STAR savaşçılarının ve tüm militanların Newrozunu kutluyorum. Herkese başarılar diliyorum.