HABER MERKEZİ – Eskişehir’de pandeminin birinci yılında Hamamyolu Yediler Parkı’da saat 14.00’te toplanan EMEP, Halkevleri, Sol Parti ve TKP üyeleri, AKP’nin aldığı kararlar ile halk üzerinde bıraktığı yıkımı, “Bizi bu virüs değil. Sizin düzeniniz öldürür!” diyerek protesto etti.
Sık sık “Laf Çok, Aşı Yok!”, “AKP sağlığa zararlıdır”, “Parasız Eğitim Parasız Sağlık” sloganları atılan eylemde basın metni Sunay Akarsu tarafından okundu.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“Halka yalan söylediler ve söylemeye devam ediyorlar”
“İnsan yaşamı her şeyin üstündedir. Türkiye’de ayrım gözetmeksizin tüm insanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi devletin güvencesi altında, tüm toplumun sorumluluğundadır. Covid-19 salgını insan sağlığı ve yaşamına karşı ciddi bir tehdit oluşturduğu için toplumsal yaşamda olağanın dışında belli tedbirler alınması da kaçınılmazdır. Geçtiğimiz bir yıl içerisinde yaşananlar ise, salgının patronların çıkarları ve AKP iktidarı lehine sonuna kadar istismar edilmesidir. Salgın rakamlarında, aşı uygulamasının başlanacağı tarihte, ücretsiz maske dağıtımında halka yalan söylediler ve söylemeye devam ediyorlar.
Aşılama programında keyfi uygulamalar görülürken ikinci doz aşının uygulanma oranı %2’lerde kalmıştır. Aşı alımlarında dönen “hesaplar“ aşı üzerinden para kazanma şüphelerini arttırmaktadır. Zenginlerin yada AKP’lilerin aşıya ulaşma oranı tartışılırken mevcut aşılar tükenmiş ve bir daha ne zaman geleceği belli değildir.
Geçen bir yıl emekçi halkımız açısından sadece sağlık tehdidinin değil işsizlik ve yoksulluk tehdidinin de fazlasıyla hissedildiği bir yıl oldu. Salgın sırasında emekçiler giderek yoksullaşırken dünyadaki milyarderler servetlerini 3,9 trilyon dolar arttırdı. Geçinemediğini söyleyerek yaşamına son veren yurttaşların sayısı ciddi bir artış gösterirken, açlığın belki de tarihte uzun yıllar sonra ilk kez gerçek bir tehdit haline geldiği bir döneme girildi.
Salgın koşullarında halkın başka sağlık sorunları nedeni ile sağlık hizmetlerinden yararlanma oranında ciddi gerileme yaşanırken, özellikle emekçilerin çocukları için eğitim hakkı fiilen ortadan kaldırıldı. Çalışma koşullarının ağırlaştırılması, çalışma sürelerinin işçiler aleyhine esnetilmesi, çok sayıda hakkın gaspı ve yine işçiler aleyhine kimi yasal düzenlemeler de geçtiğimiz bir yıl içinde normalleştirildi.
“Ekonomik destekleri göstermelik”
İdeolojik saiklerle halkın sosyal yaşamında da ciddi kısıtlamalara gidildi. Kamuya açık alanların kullanımı, insanlar arasındaki iletişim, birlikte eğlenme, vakit geçirme olanakları ve kültür sanat faaliyetleri kimi tedbirler gündeme getirilerek adeta sıfırlandı. Bu alanlarda çalışan emekçiler ise işsiz kaldı ve yapılacağı söylenen ekonomik desteklerin göstermelik olduğu ortaya çıktı.
AKP iktidarı ve sermaye sınıfı salgın kısıtlamalarını fiili bir sıkıyönetim halini işler kılmanın bahanesi olarak kullandı. Emekçi halkın zaten sınırlı olan siyasete katılım kanallarını ise tamamen kapattı. Toplumsal güçlerin muhalefet etmesini ve işçilerin hak arama eylemlerini ya tümden yasakladı ya da bu eylemlere müdahale etti. Ülkenin aydınlanmacı, yurtsever, eşitlikçi güçlerinin sözlerini söylemesini, sokağa çıkmasını fiilen imkânsızlaştırdı. Yapılmak istenen eylemler karşısında salgın kısıtlamalarını bahane ederek orantısız bir kuvvet kullanımına gitti.
“Okullar dahi kapalı iken tarikat ve cemaat yapılarının buluşmalarına izin verildi”
Diğer yandan, toplumsal hayatı alabildiğine sınırlayan AKP iktidarı patronların çarkı dönmeye devam etsin diye çalışma hayatına dönük kısıtlamalar söz konusu olduğunda alabildiğine esnek davrandı. Yakınları ile bile görüşemeyen emekçiler her gün toplu taşıma ile işe gidip gelmeye, kalabalık işyerlerinde çalışmaya devam etti. Hafta sonu sokağa çıkma yasakları dahi patronlar lehine delik deşik edildi, ortaya akıl almaz bir tablo çıktı.
Okullar dahi kapalı iken tarikat ve cemaat yapılarının buluşmalarına izin verildi. Salgında yakınlarını kaybeden binlerce aile sevdiklerini kısıtlı koşullarda toprağa verirken AKP iktidarı ve cemaatler cenaze törenlerini kitlesel gövde gösterileri haline getirmekte hiçbir sakınca görmedi.
Siyaset alanında da tam bir fırsatçılık içinde bulunan AKP, kendi siyasi faaliyetlerinde hemen hemen hiçbir salgın kısıtlamasına uymadı. Kendi tabirleri ile “lebaleb” kalabalık AKP toplantıları gerçekleştirmekten geri durmadı. Açılış ve benzeri gerekçelerle ülkenin dört bir yanında hiçbir tedbir olmaksızın halkı meydanlara toplamakta bir sakınca görmedi.
“Bizler halkın direnme hakkının elinden alınmasına izin vermeyeceğiz”
Gelinen nokta bu açıklamanın yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bizler, işçi sınıfına siyaset alanının tamamen kapatılması girişimlerine, halkın direnme hakkının elinden alınmasına izin vermeyeceğiz. Milyonlarca çocuk ve genç eğitimden koparılmış, keyfi yasaklamalar artmış, AKP kendisi açısından daha uygun bir insan dokusu yaratmak için büyük fırsatlar elde etmiştir. Tüm bunlar olurken düzen muhalefeti de ne iktidarın karşısında durmayı göze alabilmiş ne de halkın çıkarlarını gözetmiştir.
Bu koşullarda aşı uygulamalarıyla yeni bir evreye giren ancak henüz sonlanmaktan uzak salgına ilişkin politikalarında toplumsal yaşam ve mücadelenin yoğunluğunun artırılması temel hedeflerden biri olacaktır.”