HABER MERKEZİ – İstanbul Sözleşmesi faşist şef tarafından iptal edildi. Peki neden? Kadınların tepkisi ne oldu? Öncelikle İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğine bir kez daha göz atalım;
İstanbul Sözleşmesi taraf devletlere aşağıda belirtilen davranışlara yönelik cezai ya da hukuki yaptırım uygulamayı zorunlu kılıyor. Sözleşme kapsamındaki suçlar şu şekilde sıralanıyor:
-
- Ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik,
- Taciz amaçlı takip,
- Tecavüz dahil, cinsel şiddet,
- Cinsel taciz,
- Zorla evlendirme,
- Kadınların sünnet edilmesi,
- Kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama,
- Sözleşme bu tip şiddet olaylarına sıfır tolerans gösterilmesini, mağdur olan kimse failin eşi, hayat arkadaşı ya da ailenin bir ferdi ise, aile içinde işlenen suçların gizli kalmamasını amaçlıyor.
Sözleşmede yer alan bazı maddeler şöyle:
- Sözleşme, yalnızca Sözleşme’ye taraf devletlerin vatandaşı olan kadınlar için değil, sığınmacı ve hukuki durumu ne olursa olsun göçmen kadınlar için de koruma sağlamaktadır.
- Sözleşme, şiddet mağdurlarına eşit koruma sağlanmasını öngörmekte ve mağdurlar arasında her türlü ayrımcılığı yasaklamaktadır.
- Sözleşme,“toplumsal cinsiyete dayalı” ayrımcılık ve şiddeti temel almıştır ve toplumsal cinsiyeti tanımlayan ilk uluslararası belgedir.
- Sözleşme’de, ekonomik zarar veya ekonomik ızdırap da kadına yönelik şiddet biçimlerinden biri (ekonomik şiddet) olarak tanımlanmıştır.
- Sözleşme, erkeklere ve çocuklara yönelik ev içi şiddetten de söz etmekte ve şiddet mağduru kız ve oğlan çocuklara ilişkin özel düzenlemelere yer vermektedir.
Bu sözleşmeden niye korkar ki insan? Eğer, tecavüze, şiddete, faşizme yer vermiyorsa bu sözleşme onu niye korkutur? Siyaseti ile zemin açmıyorsa, dizileri, haberleri, parti binalarında yaptıkları ile şiddetin, ahlaksızlığın önünü açmıyorsa, kadın cinayetlerine, katili takım elbise giydi diye iyi hal vermiyorsa neden korksun ki? Ama Faşist şef bunların hepsini yapıyor. O yüzden korkması için bir çok nedeni var. Son olarak 8 Mart’ta kadınların artan ayak sesleri, korkutmuş olacak ki, ‘Bu kadar erkekliği dayatmamıza rağmen hala sokaklara akabiliyorlar, eğer biraz hak versek neler yaparlar’ diye İstanbul Sözleşmesinden geri çekilme kararı alıyor. Kokaincileri parti binalarında toplamak daha ahlaklı tabii, sizin gibi baştan aşağı ahlak olan (!) bir yönetimin böylesi ahlaksız bir sözleşmede ne işi var değil mi?
Bu kadar saldırıya rağmen ise, kadınlar öncesinde de olduğu gibi sonrasında da sokakları terk etmiyorlar. Kadınlar artık kararlı, öteki olmak, ikinci cins olmak değil, kendileri olarak var olmak istiyorlar. Birilerinin gölgesinde yaşamak değil, gerçekten yaşamak istiyorlar. O zaman bizden de faşist şefe tek sloganlık bir cevap (hemde zıplayarak), ‘Tayyip kaç kaç kaç, kadınlar geliyor!’
NC//Nuda Elefterya