HABER MERKEZİ –
“30 Mart 1972 ‘de Türkiye’li devrimciler Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde faşist cellatların yaptıkları baskın sonucu katledildiler. Mahir Çayan ve arkadaşları,Tam bağımsız Türkiye, halkların kardeşliği ve sosyalizm uğruna hayatlarını feda edip özgür yaşamın sonsuzluğuna koştular. Kızıldere ne bir olay, ne de bir askeri çatışmadır. Kızıldere aslında aydınlığın karanlığa, bağımsızlığın bağımlılığa karşı geliştiği bir isyan hareketidir. Kızıldere direnişi yenilmez bir devrimci ruh yarattı. Türkiye’de ilk defa radikal ve keskin devrimci çıkışın başladığı gündür. Her ne kadar Denizlerin idamını durdurmak için yapılan ve bazı yabancı teknisiyenlerin kaçırılması olayı olarak bilinsede, işin özü farklıdır. Radikal devrimci mücadelenin başladığı ve egemen kesim ve sermaye sahiplerine karşı kararlı bir devrimci mücadele geleneğinin başladığı bir gündür. Hiçbir teslimiyet ve kararsızlığa yaşam hakkı tanınmamış, kurtuluşa kadar savaş şiarıyla haraket edilerek, egemenlere meydan okunmuştur. Kızıldere devrimci ruhu son ellli yılda binlerce, onbinlerce Kızıldere yaratarak, günümüze kadar kesintisiz devam eden bir mücadele yaratmıştır.
Kızıldere büyük bir devrim kıvılcımıydı. Kızıldere devrimci kıvılcımı günümüze kadar devam ederek büyük bir devrim yangınına dönüşmüştür. O dönemler sempatizan konumunda olan, Bugün ise o geleneğin en iyi temsilcisi durumuna gelen Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan, bazı protesto miting ve gösterilerine katıldığı gerekçesiyle tutuklanır yedi ay hapiste tutulur, ama artık kendisininde bu işe girmesi gerektiği konusunda netleşerek ve kararlılaşarak “ben öyle bir örgüt yaratmalıyımki ben olmasan bile mücadeleye devam edebilsin” demiştir. Gerçektende Sayın Öcalan, yenilmeyen, yenen, düşmana meydan okuyan, yeni özgür bir halk yaratan bir mücadele gerçekliği yaratmıştır. 1972’de bir Kızıldere bugün onlarca yüzlerce Kızıldere haline geldi.”Mahirler, İbrahimler, Denizler, mücadeleyi başlattılar, bizde devam ettiriyoruz” diyerek onların anılarını yerine getirmiştir. Bugün milyonlarca insan hepsi bir ağızdan yaşasın halkların kardeşliği ve devrim diyorlar. Sayın Öcalan, sadece bir örgüt değil, aynı zamanda devrimci bir halk yarattı. Kurtuluşa kadar savaş şiarı böylece yaşamsal hale gelmiş bulunuyor.
1968’de başlayan devrimci gençlik hareketleri kısa sürede büyüyerek devrimci bir mücedeleye dönüşerek yeni bir yaşam için yeni bir alternatif geliştirmiştir. 1968’den günümüze kadar egemen çevreler devrimci mücadeleleri boğmak için çeşitli askeri darbeler yapmışlar, yüzlerce devrimci ve demokrat insanı katletmiş, cezaevlerine doldurmuş, bu baskı ve katliamlara hala vahşice devam etmektedir. 1968-1972-3 arası sadece devrimci gençlik örgütlenmeleriyle başlayan büyük direnişler bugün daha çok kitlesel hale gelerek devrimci değişimi yakalamıştır. Faşizmle, baskı ve zor aygıtıyla ayakta kalmaya çalışan faşizan sistem, Kızıldere devrimci ruhu karşısında artık dayanabilecek güçte değildir. Kürdistan başlı başına büyük bir Kızıldere haline gelmiştir. Bu açıdan Kızıldere öyle sıradan bir direniş değil, büyük bir devrimci mücadele ve direniş ruhudur. Kızıldere’de hayatını feda eden bütün devrimciler halkların yüreğinde ve ruhunda, devrimci yaşamda ve sosyalizmde sonsuzluğa dek yaşayacaklardır. Kızıldere, Türkiye ve Kürdistan devrim şehitlerini saygıyla anıyorum, Kızıldere direnişini, Kürdistan ve Türkiye devrim mücadelelerini selamlıyorum.”
Kemal Söbe