HABER MERKEZİ –
“Tarihte toplumların, halkların bugününü belirleyen sayısız olaylar vardır; Savaşlar, işgaller, sömürüler, soykırımlar, katliamlar. Birde bunlara karşı gelişen direnişler, mücadeleler, serhildanlar vb. uzatılabilir. Direnişleri ve mücadeleleriyle kendisini geçmişten bugüne taşıyabilmiş toplumların aksine işgale ve zulme karşı yeterli düzeyde başa çıkamayan toplumlar ya yok olmuş ya da asimilasyon politikalarına maruz bırakılarak yok olmaktan beter bir hale getirilmiştir. İşte Kürtler’de direnişleriyle işgal ve zulümlere karşı kendisini çelikten iradeye bürüyen bir halk olmayı başarabilmiştir. Yarattığı kahramanlar sayesinde Kürdistan coğrafyası direniş ve mücadeleyle bezenmiştir. Bu direnişler günümüze kadarda tarihe mâl olmuş kahraman kişilikler ortaya çıkartmıştır.
Demirci Kawadan Mazlum Doğan’a, Mazlum Doğan’dan Şoreş Beytüşşebap yoldaşa kadar bin yıllardan beri yazılan kahramanlıklar yakılan newroz ateşinin beyinlerde ve yüreklerde ne kadar gür bir şekilde yandığını gösterir. Bin yıllar önce direniş sonucu elde edilen zafer Newroz bayramıyla nasıl kutlanmışsa bugün de Garê’de kazanılan zafer, newrozun direnişle bağlantısını ortaya koymuştur. Gençlik ve kadınlar başta olmak üzere bütün Kürdistan halkı 21 mart günü newroz alanlarına inerek Garê Zaferi ruhuyla faşist Erdoğan-Bahçeli soykırım rejimine karşı en büyük cevabı vermiştir. Yine bugünün Dehaklarına (Erdoğan-Soylu-Bahçeli) karşı Kürdistan dağlarında en amansız mücadeleler verilmiş ve binlerce çağdaş Kawa ortaya çıkmıştır. Tarihi Garê Zaferi bunun en somut örneği olmuştur. Burada ortaya çıkan irade göstermiştir ki Önder APO’nun yarattığı fedai kişilik her zaman var olacak ve Newroz ateşi her zaman bu ruhla körüklenecektir.
Elbette burada herkes için en önemli olan, herkese moral kaynağı olan ise Kürdistan gençliğinin göstermiş olduğu tutum olmuştur. Kürdistan gençliği Garê Zaferi’nden aldığı moral ve coşkuyla Newroz alanlarını doldurmuş ve faşist Akp-Mhp savaş rejimine karşı “Bijî Serok APO” “Bê Serok Jiyan Nabe” sloganlarını haykırarak bedeli ne olursa olsun asla boyun eğmeyeceğini, Önderliğini ne kadar özlediğini, O’ndan asla vazgeçmeyeceğini ve O’nsuz bir yaşamı asla kabul etmediğini göstermiştir.
Zaten bunu ortadan kaldırmak için yeminli Kürt düşmanları olan Akp-Mhp soykırımcı faşist ittifakı Kürdistan gençliğine dönük ciddi özel ve psikolojik savaş uygulamaları ile saldırmaktadır. İradesiz, duyarsız, tepkisiz, kendi gerçekliğinden bihaber olan bir gençlik kimliği (daha doğrusu kimliksizlik) yaratılmak istenmektedir. Bir noktaya kadar sonuç aldığını düşünebilir. Ama unutmamalıdır ki PKK ile kendisini var eden bir gençlik kimliği vardır. Bu gençlik sistemle yoğun çelişkiler yaşar, hesapsız ve kitapsızdır, haksızlığa tahammül edemez, yanlışa karşı doğrunun haksıza karşı haklının savunucusudur. Serhildan ruhu taşır, radikaldir,maddiyatla kendisini tatmin etmez, ne ruhu ne de beyni faşist düzeni kabul etmez. İşte bu kimliği Kürdistan’da canlı kılan şüphesiz ki Önder APO’dur. Bugün Kürdistan gençliği kendisini bununla tanımlayabiliyorsa, sisteme teslim olmamışsa bu yüzdendir. Yine Kürdistan gençliği ve genç kadınları kendisini özgür dağlarda militanlaşarak ifade edebiliyorsa bu Önder APO
sayesindedir.
Halbuki sistem gençliğin ona başkaldırmasını istemez. Uysal bir gençlik ister. Çünkü bu şekilde kendisini devam ettirebilecek, halkları sömürecek, gençliği de kendisine entegre ederek devrim potansiyelini ortadan kaldıracaktır. Ama bunu başaramadığı için kapitalist sistem özellikle de Akp-Mhp soykırımcı faşist ittifakı Önder APO’yu hedef yapmakta, tecrid altına alarak onu özgürlüğe susamış halklardan ve gençlikten koparmaya çalışmaktadır. Son olarak sanal medyadan farklı hesaplar üzerinden Önder APO’nun yaşamına ilişkin bazı söylemlerde bulunulmuş ve Önder APO üzerinden direnen kesimler tehdit edilmiştir. Önder APO’nun Kürt gençliği için taşıdığı önemi dile getirmeye gerek yoktur. Ama faşist rejim bilmelidir ki Kürdistan gençliği bu alçaklığın hesabını misliyle soracaktır. Zaten yarıda kesilen telefon görüşmesinde Önder APO direnilmesi gerektiğini ve faşist rejime asla taviz verilmemesi gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Biliyoruz ki umutların tükenme noktasına geldiği bir dönemde Önder APO’nun düşünceleri bütün dünya halklarına umut olmuştur. Sadece Kürdistan gençliği değil dünya devrimci gençlik hareketleride gücünü Önder APO’nun felsefesinden almaya başlamış, yönünü Önder APO’ya ve PKK’ye dönmüştür. Bu yüzden aynı zamanda bütün gözler Kürdistan APOCU gençliğine bakmaktadır. Kürdistan gençliğinin duruşu, tepkisi,
Önder APO’yu sahiplenmesi diğer gençlik hareketlerinin de tutumunu belirleyen bir öneme sahiptir.
İşte böylesi bir süreçte Önderliğimizin doğum günü olan 4 Nisan tarihine yaklaşmaktayız. Önderliğimizin doğum günüde en az Newroz kadar bu coğrafyada yaşayan bütün halkların kaderini belirleyen bir öneme sahiptir. Bu sadece fiziki bir doğum değildir ya da bunu sadece Önder APO’nun şahsi doğum günü olarak ele almak büyük bir yanılgıdır. Çünkü bugüne en büyük önemi başta halkımız vermektedir. Önderliğimizin doğuşunu kendisinin yeniden doğuşu gibi ele almaktadır. Bu yüzden bugüne biçilen anlam en az Newroz kadar değerli ve önemlidir. Madem “Bê Serok Jiyan Nabe” dillerimize peleseng olmuş, o zaman bunu bir slogan olmaktan çıkartıp zikrimizi eyleme kavuşturmak gerekir.
Kürdistan gençliği ve genç kadınları bu temelde Garê zaferi ruhu ve Newroz ruhu ile hareket etmelidir. Özellikle de Önderliğimiz böylesi bir tecrid koşulu altında tarihi bir direniş sergiliyorken ve baş düşman AKP-MHP ittifakı Önderliğimizin yaşamına ilişkin haberler yayarak nabzımızı ve sabrımızı yoklamaya çalışıyorken 4 Nisan’da buna gereken cevabı vermek gerekir. Yurtsever APOCU Kürdistan gençliği ve genç kadınları kendisini bu temelde bilinçlendirerek, örgütleyerek, Önderliğini daha iyi tanıyarak ve Önderliğimizin kendisine vermiş olduğu misyonu iyi anlayarak bu 4 Nisanı karşılamalıdır.
Bu 4 Nisan öyle bir karşılanmalıdır ki herkes Önderliğimize en ufak bir zarar gelme durumunda dünyanın başlarına nasıl yıkılacağını görmelidir. Zaman Garê’den Newroz’a ateşi gürleştirme zamanıdır. Zaman Newroz’dan Amara’ya Güneşimiz’in etrafında kenetlenerek Erdoğan-Bahçeli faşizmine meydan okuma zamanıdır. Zaman zafere yürüyen gençliğin öncülük zamanıdır…”
Amara Bawer