HABER MERKEZİ –
“Adım Abdullah,
‘Allah’ın Kulu’;
ama kul olmayı tam yüreğime oturtmadım
kendime saygımı yitirmedim
tanrısal güçler ne kadar üzerime gelirlerse gelsinler,
özgür insanı savunmanın erdem olduğuna inandım
yeniden daha güçlü doğdum
üçüncü kez doğdum
anamın ve modernitenin doğurma çabalarına karşı,
tüm öldürmelerden sonra
kendimi üçüncü kez yeniden doğurttum
bu doğuşu ciddiye aldım ve sevdim
vazgeçtim herkes gibi olmaktan
yaşayan arkadaşlıklardan
yaşanmış olan her şeyden…
komplo çemberindeydim
dost ve yoldaş geçinenler gafletteydi
zamanın ruhunu yitirmişlerdi
sözler tutulmamıştı
tarihsel yolculuklar uçurum kenarıdır
Size öncülük eden, bilerek ve bilmeyerek sizi uçuruma götürürken,
doğru yolda olduğunu sanırsınız
ve beklemediğiniz yerde ve biçimde devrilip gidebilirsiniz.
Hareket ortamınız tam bir mayınlı sahadır.
Kendinize, eşinize ve kardeşinize bile güvenmek zor olur
Güvensizlik bir kader ağı gibi karşısında durur
Yitik ülkemin halkının tarihindedir bu
eğer önder öldürülmemişse,
teslim olmamış ve çıldırmamışsa,
hala aklı başındaysa ve onuru yerindeyse,
artık kendini bekleyen ya özgürlük,
ya ‘kralın öldürülme töreni’dir.
Bu yaşanandır
Ondandır, Kürtlerde efsane ve mitoloji gerçek olur;
varolan gerçek ise kör, dilsiz ve sağır olur.
Tanrısal bir yüceliş kaçınılmazdı.
Tanrıyı çözümledim, kim olduğunu açıkladım.
Savaş varsa kapıda sonuna kadar direnmek vardı
Ama yürekte barış vardı,
adil ve onurlu barışla karşılık verecek güçteyim
Direniş ve barış kahramanlarının yolundayım;
vasiyetlerinin gereğini savunmayla dünyaya duyurdum
ölüm nasıl gelirse gelsin,
insanlığın, halklarımızın kazanacağı bir gerçekti.
Sonuç, Ya özgürlük ya ölümdü
Yaşam serüvenine başladığımda müthiş donanımsızdım.
Çözülmüş bir toplumum vardı,
ailem çözülmüş ve güçlükle ayakta duruyordu
böyle bir ailede çocuk doğup çocuk büyümek
çok zordur.
kendi doğrularını çoktan yitirmiştir,
çocuğa verebilecek pek bir şeyi kalmamıştır,
bu zihniyet başa beladır
yalanlara karşı koyacak gücü yoktur
hükümranlık dünyası deneyimlidir
yalanların etkisini bilirler
Eşik meşik, dur durak nedir bilmeyenlerdendim.
Yaşam koşuşturmacası beni er geç toplumsal hakikatlerle yüzleştirecekti
Ezilmeyecek gücün varsa,
Hakikat algın ve mücadelen zafere gider
Her gün keşfedecek gücün varsa
Hakikati kazanırsın
Zaman hakikatle örülürse ancak zindan katlanılır olur
Soruları duyar gibi oluyorum
bu mutlak yalnızlığa nasıl dayanıyorum öyle mi
çocukken, köyün bilgelerinin serzenişlerini duyardım
“Lo li ciyê xwe rûne, ma di te da cıva heye?”
Cıva akışkandı.Cıva gibiydim
Mitolojik tanrılar kozmik yıllar boyunca düşünseydi bu cezayı akıl edemezlerdi
Yine de dayandım, Direndim
kendimi hazırlamıştım yalnızlığa
Ama hiçbiri
İmralıdaki dayanma gücümü izah etmeye yetmez
komplo, umudun zerresini bırakmayan cinstendi.
İlk günlerde nasıl dayanabileceğimi
ben bile tahayyül edemiyordum.
Yıllar bir yana,
bir yılı bile nasıl geçirebileceğimi düşünemiyordum.
Kendi kendime yerindiğim bir düşüncem oluşmuştu:
“Milyonlarca kişiyi daracık bir odada nasıl tutabilirsiniz!”
Nasıl tutunabilirdim İmralı kayalıklarına
İki temel gerekçem vardı
-özgür yaşamı arzulamam için toplumum, bağlı olduğum toplum özgür olmalıydı
Kürtlerin yaşamı,
etrafına duvar örülmemiş zifiri karanlık bir zindandı
Hakikat keskindi
-Kendini mutlaka bir topluma bağlı olarak yaşanabileceği konusunda bilinçli kılacaksın.
Küçük yaşta isyandaydım
Yalnız bir isyancıydım
ve yaşam özgür yaşandıkça mümkündü
İster içeride ister dışarıda,
ister ana karnında
ister fezanın herhangi bir anında ve mekânında olsun
insan yaşamı ancak toplumsal olarak özgür, farklılık içinde eşit ve demokratik yaşanabilir
Bunun dışındaki yaşam biçimleri sapaktır,
hastalıklıdır.
Hastalıklı yaşamaktansa ölmek tercih edilir
Çıkarsam eğer
her nerede olursam olayım,
hangi anda yaşarsam yaşayayım,
mensubu olmaya çalıştığım toplumsallık için,
bunun en trajik bir gerçeğini yaşayan Kürtler için,
yitik ülkem ve yalnız halkım için
sonuna kadar gerekli olan her söylem ve eylem tarzıyla
sürekli mücadele içinde olacağım doğaldır.
etik, estetik, felsefi ve bilimsel güçle
büyük pay kazanan hakikat kişiliğimle yürüyeceğim,
yaşamı kazanacağım ve herkesle paylaşacağım.”
“Çünkü Adım Abdullah”