HABER MERKEZİ –
“Özgürlüğü ve hayatı hak edenler, onu her gün fethetmek zorunda olanlardır…” Goethe
“Kürt halkının yerel yönetimlerinde açığa çıkan büyük gücünü kayyum terörü rejimiyle işgal eden TC faşizmi şimdide HDP’yi kapatarak Kürt siyasetine işbirlikçi kontra kayyumlar atanmak isteniyor. Güvenlik soruşturmaları yeni GBT kanunu ve benzer uygulamalarla Kürt özgürlük mücadelesinin tabanının tümü illegalize edip siyaset yapma hakkı tümden yok edilmek isteniyor. Kontra işbirlikçiler uzun zamandır yerel yönetim kayyum rejimi yolsuzluklarından doğan rantlarla palazlandırılıyor. S’S başkanlığındaki özel kontra yapılanmalar Kürdistan özgürlük mücadelesi tabanı üzerinde seferberlik ilan etmiş durumdalar. İmralı’da işleyen imha konsepti de bu soykırım stratejisinin önemli bir parçasıdır. Yine Rojava üzerinde geliştirilen küresel ölçekteki pazarlıklar denklemide bu plana dahildir!
Gladio mafyasının iktidarda olduğu bir ülke Türkiye. Bu yapılanma Erdoğan faşizmini de parmağında oynatıyor. Erdoğan’ı yaratan gücün uzun yıllardır örgütlü olan ve kurumlaşan köklü anlayışı yeri geldi Papayı vurdu, yeri geldi Olof Palmeyi vurdu yeri geldi dönemin başbakanı Mesut Yılmaz’ın burnunu kırdı. Uluslararası silah tüccarlarının taşeronları Türk bankacılık sistemi üzerinden Türkiye ve Ortadoğu da ki birçok ülkeyi soyup soğana çevirdi. M.Ali Ağca’dan, Oral Çelik’e, Mehmet Ağardan Korkut Ekene, Veli Küçükten Arif doğana, Alaattin Çakıcıdan Sedat Peker’e Gladio mafyası banka batırıyor, hükümetler deviriyor, silah ticaretiyle savaşlar çıkarıyor, bankalar üzerinden kara para aklıyor. Reza Zarrab ve Damat Berat gerçekte aynı işi yapıyorlar. 128 milyar dolar ve daha nice yüz milyar dolarlar Man adalarına, Kürdistan özgürlük mücadelesine karşı kullanılıyor. Bu girift ilişkilerin tüm kendi içinde bir iş bölümü içinde aktif çalışıyor. Siyaset, ticaret ve cinayet bu mekanizmaya dahil araçlardır. Halklar talanında bu güçler için her yol mübahtır. Türkiyeyi gerçekte hangi güçler yönetiyor? Darbeler dinamiğinin kilidini elinde tutan asıl küresel güçler kimler? Kayyum rejimi hangi üst aklın ürünü ve bununla amaçlanan nedir? Diye kimse sormaya cesaret bile edemiyor. Bu hakikat ve gerçekliliğin sorgulamasını hiç kimse Türkiye’de sevmiyor!
Bu hafta Güney Kürdistan’da iş yapan ve Türkiye’nin bir kentinde ikamet eden KDP’ye yakın fakat Kürdistan yurtseverliğini koruyan kuzey Kürdistanlı bir iş adamıyla uzun uzun konuşma şansım oldu. KDP-TC ortak yapımı yeni kontra siyaset ve sahte muhataplarla “çözüm süreci” adı altında tezgahlanan stratejiyi anlattı. Aynen aktarıyorum söylediklerini: Ankaradan Akdeniz bölgesinde bulunan bir ilde tatil yaparken beni görmeye özel bir ekip olarak geldiler önce kimliklerini gösterdiler ve MİT mensupları olduklarını söylediler. “Kuzey Irak’ta KDP bölgesinde çalıştığını biliyoruz. Eğer söylediklerimizi orda yerine getirirsen maddi ve manevi her konuda sana yardımcı oluruz dediler. Anlatmaya başladılar “PKK karşısında Türkiye bütün maddi kaynaklarını ve gücünü yitirdi oldukça da zayıfladı. Tek bir şansımız var oda Türkiye denetiminde oluşturulan makul(!) Kürtlerle yeni bir çözüm süreci başlatmak. Fakat PKK buna engel olacaktır bunun içinde bu çözüm sürecini baltalayabilecek şahısları ortadan kaldırmak istiyoruz. Sizler Güneyde buna dönük çalışmalar yapacaksınız ve bizlere aktaracaksınız. Bizlerde gereğini yapacağız dediler. Bu görüşmeden sonra defalarca beni aradılar telefonla sürekli tekliflerde bulundular. Kimi kontralaşmış Kürt çevrelerle “çözüm süreci” adı altında bir tasfiye planlarının olduğunu açıkça anlattılar.”
Bunun gibi onlarca Güney Kürdistan da iş yapan Kuzey Kürdistanlı iş adamlarına ve firma yetkililerine aynı tekliflerin yapıldığı bilgileri mevcut. Güney Kürdistan Kürt tasfiye konseptinin en önemli merkezidir. Güney Kürdistan da iş yapan birçok Kuzey Kürdistanlı iş adamının “ekonomik hak edişleri” KDP tarafından bir koz olarak rehin tutuluyor ve bu iş insanları TC ile işbirliğine zorlanıyor. Kirli ilişkilere sürükleniyorlar. Gladio mafya ağının yarattığı iktidar alanlarından biride Güney Kürdistan sermayedar güçleridir. Güney Kürdistan da bu Gladio mafyasının uzantıları iktidardadır. Bu ilişkiler ağı tümden Kürdistan özgürlük mücadelesine karşı kullanılıyor. Paravan kişileride kullanan oldukça örgütlü bir kaçkın ihanet şebekesi var. Muhafazakar bir Kürt partisi kurma amacı güdülüyor. Güney Kürdistan bu projenin arkasındaki asıl alandır.
Hiç kimse KDP sahte Kürtçülüğünün toplumsal özgürlükleri ve demokratik değerleri geliştireceğini beklememelidir. Yeni tasfiye konsepti örgütlü Kürt özgürlük kitlesini bölüp parçalayarak dağıtmak istemektedir ve işbirlikçi kayyumlar Kürt siyasetinin meşru temsilcileri olarak hazırlanmaya çalışılıyor. Şırnak gibi işgal edilmiş bir çok Kürdistan şehrinde bu strateji için çok büyük paralar harcanıyor. Türkiye’de iktidarda olan faşizmin ulusal ruhu toplumsal ilişkileri zehirliyor ve süreklilik kazanan bir kötülük üretiyor. Bu saf faşizm ikliminde Kürt halkının acıları bile vakumlanarak sömürgeleştiriliyor. Buna karşın giderek büyüyen toplumsal eleştiriyi bu düzen manipüle edip bölüyor ve bir toplumsal hesap sorma gücüne ulaşmasını engelliyor. Kötülük düzeninde mafya rejimi katışıksız bir barbarlık toplumunu örgütlüyor. Yaftalar ve yargıçlar yığınsallığa inat Kürt halkı dimdik ayakta ve oynanan büyük oyunu görüyor. Önder Öcalan’a “hayır”, PKK’ye “hayır ” ve onurlu her Kürde “hayır” diyen faşist diktatörlük ve işbirlikçi kuklaları “ihanet ve ihanetçilere “evet” Diyor. Şuda unutulmasın her ne olursa olsun Kürdistan’da bu hakikat asla değişmeyecek; Apoist Güneşin şafağında Kürt baharı Ortadoğu’da ahlaki politik toplumsallığı er yada geç inşa edecek!”
Serdem Amed