HABER MERKEZİ – Kongreya Star Koordinasyonu, Türk devletinin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin yazılı açıklama yayınladı.
Açıklamada şunlar ifade edildi;
“Faşist Türk devleti yıllardır Bakurê Kurdistan başta olmak üzere Kürdistan’ın her yerinde bulunan kurum, parti ve halkımıza karşı saldırılarını sürdürmektedir.
Türk devleti farklı gerekçelerle ve Avrupa kamuoyunun desteğini kazanarak insanlığa karşı suçlarını meşru göstermeye çalışıyor.
Önder Apo ile görüşmelerin engellenmesi, Suriye topraklarına yönelik işgal, Libya’ya müdahale, yine Serêkaniyê ve Girê Sipî’de kimyasal silahların kullanımı, YPJ savaşçısı Çiçek Kobanê’nin tutuklanarak müebbet hapis cezası verilmesi, bunların hepsi Türk devletinin insanlığa karşı suçlarıdır.
Dünyadaki hiç bir insan hakları kurumu özellikle de Türk devletinin kadınlara ve Bakurê Kürdistan halkına yönelik suçlarını meşru görmüyorlar. 2015 yılından bu yana kadın milletvekili, siyasetçi ve belediye eşbaşkanlarına işkence ediliyor ve yaşam haklarından mahrum bırakılıyorlar.
“Özgürlüğün rengini kadınlar şahsında bastırmak istiyor”
Son süreçte de korku içinde olan Türkiye’de sorunlar ve fikir ayrılıkları artıyor. Bu nedenle iktidar demokrasinin çok renkliliğe bürünmemesi ve model olmaması için elinden geldiğince özgürlüğün rengini kadınlar şahsında bastırmak istiyor. Bunu da kadın belediye eşbaşkanlarını, siyasetçileri ve eylemcileri tutuklamakla yapıyor. Bu da Türkiye’nin diyologla çözüm konusunda gücünün yetmediğini, ortak, çok yönlü ve renkli bir yaşam fikrinin olmadığını ortaya koyuyor. Özcesi iktidarcı yapısı özgür bir yaşama izin vermiyor.
“Tutuklamaları meşru göstermek için İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi”
Türkiye, Bakûrê Kürdistan’da gözaltı ve tutuklamaları meşru göstermek için İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Yavaş yavaş 6284 sayılı kanunu da kaldırmak istiyor. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun kadına yönelik şiddetle ve aile içi şiddetle mücadele de önemlidir. Çünkü bu sözleşmeler kadın haklarını güvenceye alıyordu.
“Osmanlı zihniyetini korumak için her türlü yolu deniyor”
Her gün kadınlar gözaltına alınıyor.12 Nisan’da 26 kadın gözaltına alındı ve ne gerekçeyle alındıkları ise bilinmiyor. Aynı zamanda Roza Derneği’ne saldırdılar, üyelerini ve barış annelerini tutukladılar. Bu vahşi saldırılar, kadın ve aile haklarını koruyan kanunların yürürlükten kaldırılmasıyla daha da somutlaşıyor. Bu yüzden de Türk devleti, Osmanlı zihniyetini korumak için her türlü yolu deniyor.
Bu temelde, demokrasi ve cinsiyet eşitliği projesinin önlemek için her türlü işkenceyi ana görevi olarak görüyor. Çünkü kadınların içinde yer aldığı bir projenin başarılı olacağını ve kimseye haksızlık yapmayacaklarını biliyorlar. Eşit yaşamı esas alarak bu projenin yürütüleceğini ve diktatörlerin tarihi tekerrür etmesine izin vermeyeceklerini, bütün toplum için güvenli bir yaşamın inşa edeceklerini biliyorlar.
“Kadın kurumları yaşadıkları haksızlıklar karşısında tek ses tek renk olsunlar”
Bunun için bizler Kongreya Star olarak, bütün uluslararası insan ve kadın hakları kurumlarına sesleniyoruz. Türkiye’deki bu duruma derhal müdahale edilmesi için milletvekili, eşbaşkan, özgürlük isteyen halkların durumu araştırılmalı. Bir çağrımız da bütün kadın kurumlarınadır; yaşadıkları haksızlıklar karşısında tek ses tek renk olsunlar. Kuzey ve Doğu Suriye’de demokratik ulus projesini hayata geçirmek, kadınların çalışmaları güç vermek bizim birinci görevimizdir.
Kürdistan’daki bütün kadınlara sesleniyoruz; ulusal bir kongrenin başlatılmasında yer alsınlar ki tüm kadınların koruma gücü ve sesi olabilelim.”