HABER MERKEZİ –
“Dijwar arkadaş, 1984 yılında Sason’da dünyaya gelir. Gerillaların o alanda sık sık gelip gitmeleri nedeniyle çocuk yaşlarda gerillayı tanır. 92’li yıllardan sonra operasyonlara çıkan düşmanın sürekli kendi köylerine baskın yapması, köylerinden amcası da dahil dokuz kişiyi katletmesi, gece gündüz havan ve top atışları yapması, şehit edilen gerillaların cesetlerini panzer arkalarına bağlayıp sürüklemesi, çevre halkını olduğu gibi Dijwar arkadaşı da düşmana karşı kinlendirir.”
Adı, soyadı: Hüseyin AYDIN
Kod adı: Dıjwar
Doğum yeri ve tarihi: Sason 1980
Katılım tarihi: 2001
Şehadet tarihi ve yeri: Şubat 2007, Garzan
“Gerilla eylemlilikleri ve gerillanın halka yaklaşımları, yurtseverlik duygularının güçlenmesine ve gerillanın daha da sahiplenmesine yol açar.
Koruculuk yapmayı kabul etmeyen köylülerin evleri zorla boşaltılır. Bütün bu baskılardan dolayı Dijwar arkadaşın ailesi de 1994 yılında Batman’a göç eder. Dijwar arkadaş burada gerilla ile ilişkilerini daha da sıklaştırır ve 2001 yılında partiye katılır.
Dijwar arkadaş, temel eğitimini Xinêre’de, Önderliğin savunmaları eksenli siyasi eğitimi Qendîl’de ve Kuzey sahasına gitmek için daha güçlü ve köklü bir eğitimi Behdînan’da görür. Daha katıldığı tarihten beri doğduğu topraklarda gerillacılık yapmayı kafasına koyar. Aradan geçen beş yıllık uzun bir süreden sonra nihayet önerisi karşılık bulur ve 2006 yılında Muş Güneyi’ne geçer. Gelişi, alanda bulunan gerillanın yükünü hafifletir. Sorumlu yaklaşımları ve aktivitesi daha ilk günden göze çarpar.
Kısa bir süre içinde halkla da kaynaşır. Halkın dilinden çok iyi anlayan, etkileyebilen, sürükleyen bir gerilladır. Eskiden başarısız kalınan kimi yerlere kendisi girdiğinde, halkla tartışarak, ikna ederek sorunları hal yoluna koyar. Mütevazılığıyla gönülleri fetheder.
Daha eyalete gelmeden önce yaptığı konuşmada bu konudaki yaklaşımlarının çerçevesini şöyle çizer:
“Şimdi doğduğum topraklarda savaşmaya gidiyorum. Garzan bölgesinde Kürtler sömürülmüş ve Araplaştırılmış. Bizim oraya gitmemizin temelinde o halkı kazanıp başarıya ulaşmak var. O halkı kendimize çekip, serhildan ruhu yaratıp, Önderliğin bize tanıttığı çizgiyi tanıtmak istiyoruz. Davranışlarımız ve savaşımımızla onları etkileyebilmeliyiz. Halk bundan daha çok etkileniyor. Hele hele bizi hiç tanımayan alanlara gittiğimiz zaman onları hal ve hareketlerimizle kazanmasını bilmeliyiz. Aksi halde halk bizden daha da uzaklaşır.
1994 süreçlerinde boşaltılan köylerin çoğunluğu şimdi doldurulmuş durumda. Şehirlere kaçan halk, şimdi köylerine dönmüş. Belki düşman onları etkileyerek ajanlaştırmış da olabilir, ama bizim onları etkileyerek kazanmamız, bize büyük avantajlar sağlar. Halkımızı kazanmak zorundayız. Şimdiye kadar Önderliğimizin bize verdiklerini bizim de halkımıza vermemiz gerekmektedir. Önderliğimizi halkımıza tanıtmalıyız. Önderliğin bizler için, halkımız ve tüm dünya insanlığı için ortaya koyduğu felsefeyi halkımıza da tanıtmamız gerekmektedir. Eğer bunu yapmazsak, halk bizden kopar ve başarıya ulaşamayız. Hani derler ya “balık susuz yaşayamaz” diye. İşte halk için de böyledir. Eğer halkı kazanırsak bu mücadeleyi başarıya ulaştırırız. Önderliğin ve şehitlerin çizgisiyle başarıya ulaşacağımıza inanıyorum.
Şehitlerimizin çizgisini takip etmek için Kuzey’e gidiyorum. Bu uğurda şehit düşen on dört arkadaşımızın silahlarını kaldırmak ve onların yerini doldurmak için oraya gidiyorum. Onların geride ve yarım bıraktıklarını devam etmektir amacımız. Halkımızı da ayağa kaldırmaktır amacımız.”
Oldukça pratikçiydi Dijwar arkadaş. Becerilerini çok geliştirmişti. Çok çalışkan ve emekçiydi. Araziyle haşır neşirdi; bir yolda bir kez gitmişse, en karmaşık arazileri dahi ikinci defa şaşırmadan bulabiliyordu. Deyim yerindeyse kurt gibiydi. Zorluklar içinde büyüdüğünden zorluklar karşısında hiç bir sıkıntı çekmiyordu, iradesi güçlüydü. Katıldığı ilk dönemlerde çığ altında kalmış, yaşayacağına olan umudunu tam yitirmek üzereyken, arkadaşları imdadına yetişip kurtarmıştı. Bu yüzden kara karşı tedirgin ve ürkekti.
Birlik, o kış Muş Güneyi’nde Serê Sipî alanında üstlendi. Düşman, Mart sonlarına doğru operasyona çıkmıştı. 2006’da aynı süreçlerde 14 yoldaşı şehit düşüren düşman bu yıl da aynı sonucu almayı umuyordu, ancak gerilla da buna göre tedbirini aldığı için operasyon kapsamı dışında kaldı.
Ancak aynı yıl Dorşîn alanında gerilla içine sızan bir kontra, yedi gerillayı katledip düşmana kaçmıştı. Aynı kontra gerillanın alanda kaç kampı olduğunu biliyordu. Bunun üzerine düşman operasyon üzerine operasyon yapmaya başladı. Bunun üzerine kampı terk edip, Berbihîv’e doğru yol alan grup, fırtına ve tipiden dolayı geri dönmüştü. İki gün böyle bir hareketlilik içinde Dıjwar yoldaş takatten düşüp donarak şehitler kervanına katıldı.
Önderliğimizin ve değerli halkımızın yaratıcısı olduğu bu toplam değerlerin mirasçıları olarak bizler de, acılarımızı yüreğimize akıtarak, bunun bedeli ne olursa olsun zafere ulaştırmak için sonuna kadar özgürlük mücadelemizi daha da yükselterek başarıya götürme kararlılığındayız. Soylu anıları mücadelemize ışık tutuyor.”
“Sevda uçurumları
gel desem gelir mi şimdi
gönlümün uçurumlarında
beklediklerim
artık dağıtmıyor sigara dumanı
katmerleşen efkarıma
böyle kaç bahar tutsaklığında
yaralı yüreğim kanar
damla damla acılardan süzülen
bir yudum özgürlüktü
umutla serptiğimiz tohumlar
hani nerede kaldı göçmen
kuşlar
bir de mevsim ilk bahar
güneşten önce ışık vurmaz
yollara
kim bilir ki her akşam üstü
gözlerim dolar
sakın ha sebebini sorma
cevabı dünden verildi
eli taş tutan çocuklara
çocuk deyip geçmeyin
yaşamı en çok onlar anlar
ben ise yüreğimi vurmuşum dağlara
zaman elimde ateş
karanlıklara ışık olur
ışık taşırım yarınlara
kuruyup çatlasa da dudaklarım
tenezzül etmek bulanık sulara
gücüm yetmezse de geçmeyi
yelken açacağım
sonsuz okyanuslara
bir ben tan?kt?m… bir de!…
al şafaklar tazeliğinde
bir kaç tomurcuk
daha açılmadan kanlara
boyandığını
kaç fidan
bu sevdanın uçurumlarında
kırılıp düştü
her biri
kanayan birer ülke iken
öbek öbek
dalga dalga
gökte yıldızlara kardeş oldular
güneşten birer ateş parçası
yıldızlar”
Xemgin