HABER MERKEZİ –
“Antep’in kavurucu sıcaklarının başlamasına yakın bir 18 Mayıs günü…
Önce bir silah sesi duyuldu… Dicle ve Fırat akmaz oldu o an, bebekler ağlamaz, kadınlar gülmez oldu…Sonra bir ağıt yakıldı taa dağların doruklarından yerin yedi kat dibine deyin… Karadeniz’in asi ve heybetli çocuğuna… Evet bir hakikat savaşçısı hakikatin yolunda haince katledildi…
Sonra bir yangın düştü içimize, boğazlar düğümlendi, nefesler tutuldu, gözlerde bir buğu kirpiklerde bir ıslaklık belirdi… Bir gözyaşı akmak istedi gözlerden yüreklerde gürleşen yangına doğru… Akıp gitmek, giderken yüreklerdeki yangını söndürmek istedi. Ama olmaz dedi bir ses, yüreklere düşen acı bir damla gözyaşına sırtını yaslayamayacak kadar büyüktür… işte o an vazgeçti ve durdu yaş… Fakat bir öfke büyüdü yüreklerdeki yangınla, önce zindanlara düştü… Düşen ateş amed zindanında bedenlerde büyüdü sonra bir ordu oldu…
Haki Karer… 1950 yılında Ordu’nun Ulubey İlçesinde fındık üretimiyle geçimini sağlayan tarım emekçisi ailenin bir çocuğu olarak dünyaya gelir. Ortaokulu Ulubey’de okuduktan sonra liseyi de Ordu’da okur. 1971-72 öğrenim yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümüne girer. Küçük yaşlarda hem yoksulluğu tanımış, hem de emekçiliği. Çocukluğunu Karadeniz’in fındık tarlalarında emeğin ve emekçilerin içinde geçiren Haki Karer, yaşamı emek üzerine örer adeta. Emek ve emekçilik onun için vazgeçilmez bir gerçeklik olur. Haki Karer 1968 Devrimci Gençlik Hareketi’nden derinden etkilenir. Liseli yıllarda devrimci düşüncelerle tanışan Haki Karer, üniversiteye başladığında artık solcu ve devrimci bir gençtir.
Haki Karer Önder Apo ile 1972 güzünde tanışır ve bir daha da birbirlerinden ayrılmazlar. Eylem ve irade birlikteliğinin geliştiği mücadele arkadaşlığında Önder Apo, Haki Karer için “Benim gizli ruhum gibiydi” der.
18 Mayıs 1977’de Haki Karer kendisine karşı gerçekleştirilen tuzak sonucu katledilir. Haki Karer’in yaşamını yitirişine cevap olarak Kürt Özgürlük Hareketi önce programını oluşturur ardından da partileşmeye gider. 27 Kasım 1978’de kuruluşu ilan edilen PKK bu cevabın pratik ifadesi olur.
Denir ki; Onurlu ve anlamlı yaşamlarıyla özgürlüğün savaşçılığını yapan büyük devrimciler şehadetleriyle, yeni yaşamın kapısını ve mücadele çizgisini belirlemiş olurlar. Haki Karer şehadetiyle Kürt halkının özgürlük kapısını aralamış ve bu kapının aralanmasıyla beraber bugün Ortadoğu ve tüm dünya halklarına özgürlük meşalesini armağan etmiştir.”