HABER MERKEZİ –
“Partinin zihniyet gelişimi Önderliksel gelişmeyi ifade ediyor. Önderlik hareketi olmak demek felsefi, ideolojik zihniyet hareketi olmak demektir. Yol açmak, yol çizmek bu anlama geliyor. Yeni bir yaşam yolunu, ilkelerini, ölçülerini ortaya çıkarmayı ifade ediyor. Bütün bunlar yeni bir zihniyeti, insanlık düşüncesinin yeni bir sentezini, Kürt varlığı ve özgürlüğü temelinde 5 bin yıllık iktidarcı-devletçi sistemin zihniyetini, onun kapitalist modernite döneminin liberalizmini bütün boyutlarıyla aşan yeni bir zihniyeti ortaya koyuyor.”
“Sömürgeci-soykırımcı bir zihniyet ve siyaset Kürt toplumuna yüz yıldır dayatılıyor. Kürdistan Özgürlük Mücadelesiyle açığa çıkarıldı ki, soykırımın esası zihniyet kırımıdır. Önder Apo 70’lerin ortasında buna “Düşünsel Sömürgecilik” dedi. Düşünceyi köreltme bir boyutu olsa da asimilasyonun-sömürgeciliğin ana boyutunun kültürel soykırım olduğunu da belirtti. Son yazdığı Demokratik Uygarlık Manifestosu’nda ise bunu “Zihniyet Kırımı” olarak tanımladı. Soykırımı, topluma en zarar verici düzey olarak ortaya koydu. Dolayısıyla Özgürlük Mücadelesi, böyle bir zihniyet kırımına tabi tutulan bir toplumsal zeminde doğup gelişti.
Her şeyden önce zihniyet kırımına karşı yeni bir zihniyet oluşturarak tarihsel zihniyet gelişimiyle toplumu yeniden buluşturma; düşünce zenginliği kazandırma Önder Apo’nun, PKK’nin temel çabası olmuştur. Böylelikle PKK’nin büyük çalışmasının zihniyet çalışması olduğu rahatlıkla görülebilir. Her büyük devrimde öncelikli olan zihniyet devrimidir. Daha önce üzerinde fazla durulmayan zihniyet devriminin Önder Apo tarafından geliştirilerek PKK’de temel bir devrim olarak ele alınması bu bakımdan önemlidir. Kapitalist modernitenin kendisini toplumda yarattığı zihniyet kırımı üzerinden inşa etme gerçeğini dikkate alırsak, bu zemini ortadan kaldırmak için üzerinde durulan zihniyet devrimi, bütün toplumlar açısından da önemli bir örnektir.
Böyle bir düşünce gücünün Kürtlerde, Kürdistan’da ortaya çıkmasını Önder Apo şöyle tanımlamaktadır: “Özgürlüğe en fazla ihtiyacı olanlar onun için mücadele ederler.” Bir şey, kaybedildiği yerde bulunur ve geliştirilir. Zihniyet kırımına karşı mücadele de, en en fazla zihniyet kırımına uğrayan toplumda gelişmesi, doğası gereğidir. Bu anlamda zihniyet kırımının soykırım düzeyinde yaşandığı Kürdistan’da, Kürt toplumunda böyle bir zihniyet devriminin gelişmesi ve bütün insanlığı aydınlatması, yol gösterici olması anlaşılırdır. Bu özelliğinden dolayı Özgürlük Mücadelesi’nin etkisi Kürdistan ve Ortadoğu sınırlarını aşarak giderek dünyanın dört bir yanına ulaşıyor. Özellikle Rojava Devrimi ve DAİŞ karşısında verilen büyük savaş bu konuda adeta bir patlama yaratmıştır. Önce de çeşitli biçimde mücadelenin Ortadoğu’ya Avrupa’ya yansıması vardı. Kürdistan’da PKK ideolojisi temelinde mücadele toplumsal mücadeleye dönüşüp geliştikçe zihniyet düzeyinde Ortadoğu toplumunu, Avrupa toplumunu da etkilenmeye başladı.
Reel sosyalizmin 90’larda çözülmesi sosyalist ve sistem karşıtı mücadelelerde zayıflama yarattı. Bu durum, kapitalist sistem karşısında insanlarda umut kırılması gibi bir durum ortaya çıkartmıştı. Fakat diğer yandan da yeni bir arayışın da önü açılmış oluyordu. Son dönemlerinde Sovyetler Birliği, düşünceyi, ideolojik açılım ve yenilenmeyi dondurmuştu. Dogmatik, dar düşünce kalıpları artık toplumsal ihtiyaç ve dinamizme cevap olamıyordu. Çöküşü psikolojik açıdan bir kırılma yaratsa da yeni arayışlar ve zihniyet değişiminin önünü açtı. Kendini yenileyemeyen, değiştiremeyen, paradigmasal bakımdan kendi içinde ciddi çelişki taşıyan, dogmatik zihniyetin aşılmasının zemini daha da güçlendi. Düşünce üzerindeki hegemonya kırıldı. Aslında Sovyetler Birliği’nin politik-askeri hegemonyadan daha çok düşünce üzerinde hegemonyası vardı ve tehlikeli olan da buydu. Onun kırılmış olması insanlık açısından yeni bir arayışı gündeme getirdi.
Reel sosyalist sistemin çökmesi ile birlikte, dünyadaki sol-sosyalist harekelerin büyük çoğunluğunda ciddi bir kırılma ve kriz durumu ortaya çıktı. Bu duruma en hazırlıklı hareket PKK idi. Önder Apo’nun reel sosyalizmin eleştirisi üzerinden ortaya koyduğu sosyalist çizgi ve bundaki ısrarı, reel sosyalist sistemin çöküşünden sonra da PKK mücadelesinin yükselişinin devam etmesi, sosyalizme karşı anti-propagandaları ve gelişen umutsuzluğu büyük oranda boşa çıkardı.
Bu umut kırılması Kürdistan’da Özgürlük Mücadelesi temelinde giderildikçe bu arayış daha fazla artı. Kürdistan Devrimi ve PKK Önderliği gerçekleştirdiği paradigmasal ve zihniyet değişimi ile bu umudu büyüterek bugüne kadar getirdi. Yarım asıra varan Kürdistan Özgürlük Mücadelesi ve son yıllarda bu geleneğin DAİŞ karşısındaki yenilmezliği ve Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Toplum Paradigması temelinde geliştirdiği yeni toplumsal model bu umudu çok daha fazla büyüttü.
Şimdi Apocu zihniyet ve yeni paradigma Ortadoğu’ya, dünyanın dört bir tarafına yayılıyor. Bu temelde Kürdistan Özgürlük Devrimi’nin, zihniyet devrimi ve paradigmasal boyutunu tüm yönleriyle görmek ve anlamak gereklidir. Kuşkusuz böyle bir devrimi en çok yaşayan parti ve parti kadrolarıdır. Değişimi de en çok yaşayanlar parti kadrolarıdır. Zaten bu zihniyet durumu Parti’de başarıya ulaştığı ölçüde Önderlik zihniyeti Kürt toplumuna, diğer toplumlara ulaşma imkanı buluyor. Bunu gerçekleştirecek olan Parti ve kadrosudur. Parti’nin ve kadronun birinci rolü ve görevi Önderlik düşüncesini, zihniyetini topluma ve halklara, kadınlara, gençlere tüm ezilenlere taşımaktır. Çünkü büyük bir mücadele ve yürüyüş var. Büyük bir cesaret ve fedakarlık var. Bu anlamıyla zihniyetle bağlı kurulmazsa böyle bir cesaret ve fedakarlık ortaya çıkmaz.
Partinin zihniyet gelişimi, Önderliksel gelişmeyi ifade ediyor
Öyle bir sürece girildi ki, artık Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’ne sadece Kürt halkı sahip çıkmıyor. Ortadoğu’da, Avrupa’da, Latin Amerika’da dünyanın dört bir yanında başka halklardan insanlar, gençler ve kadınlar da PKK’ye katılım sağlıyorlar, bu mücadeleye sahip çıkıyorlar. Hem de kapitalist sistemin tüm gücüyle PKK’ye, Önderliğine saldırdığı her türlü katliam ve baskı politikasını uyguladığı bir dönemde bunu yapıyor. İnsanlar tüm bu saldırıları, katliamları göze alarak, bilerek böyle bir tutum ve davranışa giriyorlar. Kürdistan’dan yükselen özgürlük çığlığına dünyanın dört bir yanında kadınlar, gençler, emekçiler kulak kabartıyor. Çok az imkana ve sınırlı araca rağmen bu çığlığı duyuyor ve bunun kendi kaderleriyle ilgili olduğunu görüyorlar. Bunun için destekliyorlar; desteklemekle kalmıyor sahipleniyorlar.
Peki PKK’de ne buluyorlar ki böyle yapıyorlar? PKK onlara ne veriyor? Onlar açısından ne anlama geliyor? Şimdi PKK’nin kadrosu olmak isteyen, Önderliğe doğru katılıp başarıyla uygulamak isteyen herkesin bunu bilmesi ve anlaması önemlidir.
Demek ki, ‘Kürdistan’da bazı doğru fikirler ortaya çıkartmanın ne önemi ve etkisi var’ biçiminde düşünülmemelidir. Bütün insanlığı dikkate alan evrensel perspektifi olan bir mücadele olduğu için güçlü bir etkisi oluyor. Bu noktada Önder Apo’nun, “Kürdistani olan her şey evrenseldir” tespitini doğru anlamak gerekir. Pratik olarak bu etki görünür hale gelmiş bulunuyor. O halde böyle bir mücadelenin, insanlığın ihtiyaç duyduğu sonuçları ortaya çıkartacağı, geliştireceği kesindir. Böyle net görebilmek, söz konusu mücadeleye deyim yerindeyse dört elle sarılmak gerekmektedir. Öyle basit bir mücadele değil, gelişiminin, etkilerinin tüm insanlığa ve yerküreye yayılarak insanlığın kaderiyle ilgili olacağı ortadadır. Kürdistan’da bu temelde bir mücadele yürütülüyor. Önderlik gerçeğinin insanlık açısından ne anlama geldiğini, ortaya çıkartılan yeni düşünsel sentezin insanlığın kaderi açısından ne kadar büyük önem taşıdığını kavramak gerekiyor.
Partinin zihniyet gelişimi, Önderliksel gelişmeyi ifade ediyor. Önderlik hareketi olmak demek felsefi, ideolojik zihniyet hareketi olmak demektir. Yol açmak, yol çizmek bu anlama geliyor. Yeni bir yaşam yolunu, ilkelerini, ölçülerini ortaya çıkarmayı ifade ediyor. Bütün bunlar yeni bir zihniyeti, insanlık düşüncesinin yeni bir sentezini, Kürt varlığı ve özgürlüğü temelinde 5 bin yıllık iktidarcı-devletçi sistemin zihniyetini, onun kapitalist modernite döneminin liberalizmini bütün boyutlarıyla aşan yeni bir zihniyeti ortaya koyuyor. Önder Apo, Kürt sorununun Demokratik Özerklik temelindeki çözümüne bağlı olarak bütün sorunların çözüme kavuşturulacağı Demokratik Konfederalizm sistem temelinde bir zihniyet ve siyasi program geliştirdi ve var olan zihniyet dünyasını aştı. Onun iktidarcı-devletçi boyutundan, iktidarcı zihniyetin uzantısı biçiminde olan sol, sosyalist formundan kopuşu sağladı. Bu temelde Önderlik zihniyetinde, var olandan kopuş esastır. Kopuş esas olarak iktidarcı-devletçi zihniyettendir. Bu da toplumla yeniden buluşmayı, bütün toplumcu fikirleri de yeniden sentezleyerek yeni bir zihniyet inşasını ifade ediyor. İktidarcı ve devletçi zihniyetinin etkisi altında kalma durumunu aştırtmayı, düzeltmeyi içeriyor. Kopuş, bağımsız ve özgür olmayı ifade ediyor.
Önder Apo’nun iktidar ve devlet sisteminden olduğu kadar, reel sosyalizmden de sağladığı kopuş yeni bir düşünce sistemini, yeni bir kuramı geliştirmesine yol açtı. Bu temelde hem sistem gerçeğini hem de toplum gerçeğini daha doğru tanımlayan, anlayan politik-ahlaki toplum çözümlemesiyle yeni bir zihniyet ortaya çıkardı. Bağımsızlık ve özgürlük buradadır. Devlet ve iktidar karşısında toplumun özgür yaşamını ve demokratik yönetimini esas almasıdır. PKK böyle bir bağımsızlık ve özgürlük hareketi olmayı sürdürüyor. PKK zaten baştan itibaren bağımsızlığı salt ayrı bir devlet olarak görmedi. Bu anlamda başından beri kopuş, iktidarcı ve devletçi zihniyettendi. İlk çıkışta her ne kadar Kürt sorununun çözümü için devletçi çözümü öngörse de bu devlet yapılanması için somut hiçbir şey belirtmedi. Hep demokratikleşmeyi, demokratik yönetimi esas aldı. Demokrasinin devletle olmadığını, ayrı olduğunu çözümledi, ama çözümleyemediği yerde de devletin demokratik biçimini esas alıyordu. Dolayısıyla düşüncede kopuş oldu, zihniyette bağımsız ve özgür oldu. Kürt sorununun çözümünü bağımsızlık ve özgürlükte gördü. Siyasi çözümleri hep farklı ele aldı. Sömürgeci-soykırımcı zihniyete dayalı devlet yapılarını, onun gerisinde onu besleyen oligarşik, faşist diktatöryal devlet sistemlerini keskin bir biçimde eleştirdi, yeni bir ideolojik yapı olarak kendisini şekillendirdi. Yeni bir zihniyet, yeni bir ideolojik-siyasi yapıyı ortaya çıkardı.
İktidar ve devlet sisteminden kopuş, kapitalizmden kopuşu getirdi, kapitalizmin Kürdistan’a girişinin sömürgeci-soykırımcı olduğunu ortaya koydu. Daha en baştan kapitalizme karşı mücadeleyi öngördü. Bunlar önemli adımlardı. Düşünce bağımsızlığının ve özgürlüğünün esasıydı. Bu yaklaşım bir bütün sistemden kopuşa götürdü. Kürt varlığını ve özgürlüğünü, tarihsel toplum gerçekliğini daha somut ve ayrıntılı tanımlayabildi. Buna göre iktidar ve devletin sömürgeci-soykırımcı zihniyet ve siyasetin sol üslupla savunulması olan sosyal şovenizmden hem de ona işbirlikçilikle bağlı olan ilkel ve reformist Kürt milliyetçiliğinden koptu. İşbirlikçiliği ve ihaneti, sosyal şovenizmi sert bir biçimde eleştirdi. PKK’nin ideolojik-siyasi çizgisi bu kopuşlar temelinde şekil buldu. Bu da PKK’yi yeni bir zihniyet ve ideolojik-politik çizgi olarak ortaya çıkarttı.”
Kasım Engin