HABER MERKEZİ – Amed’in Lîce ilçesinde 22 Ekim 1993 tarihinde Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ı öldürdüğü iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan, yeniden yargılanmasına devam edildi. Davanın tek tutuklu tanığı olan Mehmet Emin Özkan, davanın iddianamesinde olayla ilgisinin olmadığı açığa çıkmasına rağmen 25 yıldır cezaevinde.
Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan 83 yaşındaki ağır hasta tutsak Mehmet Emin Özkan, fenalaşması nedeniyle 17, 18, 19, 20 ve 24 Mayıs tarihlerinde 5 kez Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede kelepçelerle yapılan testler sonucunda Mehmet Emin Özkan, durumu ağır olmasına rağmen tekrar cezaevine götürüldü. 25 Mayıs’ta 6’ncı kez kelepçeli olarak getirildiği hastanede yatışı yapılarak yatağa kelepçelenen 83 yaşındaki ağır hasta tutsak Mehmet Emin Özkan, hastaneden kaldığı üçüncü günün sonunda tekrar cezaevine götürüldü.
Avukatları Mehmet Emin Özkan’ın sağlık durumunun göz önüne alınarak infazının durdurulması ve tahliyesini defalarca kez talep etti. Fakat hiçbir sonuç elde edilemedi.
Mehmet Emin Özkan’ın durumuna ilişkin oğlu Nevzat Özkan ile görüştük. Yaşanılanları ajansımıza anlatan Nevzat Özkan babasının artık zindanda bir gün daha kalmasını istemediklerini belirterek kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.
Nevzat Özkan konuşmasında şunları belirtti:
“Babama, Bahtiyar Aydın’ın 1996 yılında Lice’de öldürülmesi üzerine iki itirafçının ifadesinden dolayı tutuklanıp, müebbet verildi. Bahtiyar Aydın’ın nasıl öldürüldüğü herkes tarafından biliniyordu. Olay gerçekleştiği zaman, PKK’nin yaptığını söylediler, itirafçılarda suçu babamın üzerine attılar. İtirafçılar verdikleri ifadede babamı suçladılar bundan dolayı da babamı 1996’da tutuklayıp müebbet verdiler. Daha sonra Bahtiyar Aydın’ın ‘’Derin Devlet’’ tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı ama yine de PKK’nin yaptığını söylediler. Bu olayın 2012-2013 yılları arasında “Derin Devlet” tarafından yapıldığı kesinleşti. Olayın kesinleşmesiyle 2014 yılında babamın davası bozuldu ve yeniden yargılanmasına karar verildi. Yaklaşık 7 yıldır yargılanıyor ama hala olumlu bir yanıt verilmedi. Mahkemesi 7 yıldır hep erteleniyor, olay kesinleşmesine rağmen, ne savcı ne de mahkeme geri adım atmıyor ve babam hala cezaevinde tutuluyor.
“Fotoğraf Türkiye’deki Adaleti tanımlıyor”
Bir hafta önce basında da yapılan haberde görüldüğü üzere, tutsakların durumu çok kötü olduğu zaman onları Diyarbakır Araştırma Hastanesi’ne götürüyorlar. Geçen gün hastaneye götürüldüğü zaman çekilen fotoğrafta da görüldüğü gibi, babam yürüyemiyordu ve elleri kelepçeli bir şekilde askerler tarafından çekilerek getiriliyordu. Gerçekten bu fotoğraf Türkiye’deki Adaleti tanımlıyor, her şeyi gün yüzüne çıkarıyor. Onlar Avrupa’da insan hakları konusunda üst sıralarda olduklarını dile getiriyorlar, bu fotoğrafta adaletlerine dair her şey ortaya çıkıyor. Babam 83 yaşında ve 25 yıldır cezaevinde. 25 yıl boyunca birçok hastalığa yakalandı. Kalp, tansiyon, zehirli guatr, kalın bağırsağında ve başında ur çıktı ve ameliyat edilmesi gerekiyor. Tutuklu olduğundan dolayı ameliyat edilmiyor. Ama bu saydığım hastalıkların ameliyat edilmesi gerekiyor. Ama yaşının ilerlemesinden ve bünyesinin zayıf olmasından dolayı doktorlar bunun büyük bir risk olduğunu ve ameliyat edemeyeceklerini söylüyorlar.
Hastalığından dolayı rapor alıp, bırakılması için onlarca defa Adli Tıp’a gitti. Orada da hiçbir sonuç alınmadı, oradakiler durumu geçiştirip, üzerinden durmuyorlar. 2015 yılında, Diyarbakır Araştırma Hastanesi babamın cezaevinde kalamayacağını söyleyerek, %89 oranında rapor verdi. Buna rağmen raporu reddedildi. Bu zaman içerisinde hastalığı giderek ilerledi. Bende 11 yıl cezaevinde kaldım ve babamla aynı koğuşta kalıyorduk. Ben an be an babamın durumuna şahit oldum. Eğer ona bakacak ve onun yanında kalacak kimse yoksa babam kendine bakamaz. Hem yürüyemiyor hem de kulakları ağır işittiği için duyamıyor ve gözleri de az görüyor. Bu yüzden birinin ona bakması, ona yardım etmesi gerekiyor. Benim küçük kardeşim de cezaevindeydi, ben çıktıktan sonra onu babama bakması için onun yanına getirdiler. Kardeşim yaklaşık 5-6 ay boyunca babamın yanında kaldı, ondan sonra da küçük kardeşim Diyarbakır Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne sürgün edildi ve babam tekrar yalnız kaldı. Kardeşimin babamın yanına geri gönderilmesi için birçok defa dilekçe yazdık ama savcılık hiçbir zaman bunu dikkate almadı. Bundan dolayı şimdi arkadaşlar babama bakıyorlar ve haberlerde görüldüğü gibi, babamın durumu gerçekten kötü.
“Hasta tutsaklar serbest bırakılmalı”
Kamuoyundan istediğimiz şudur; biliyoruz ki babam son günlerini yaşıyor, ama onun bu son günlerini ailesinin yanında geçirmesini istiyoruz. Çıkarıldığı zaman tedavisi, ilaçları için daha iyi olur. Bundan dolayı sorumluların babamı tahliye etmesi gerekiyor. Belki şuan babam şahsında yapılıyor bu ama yüzlerce arkadaşın bu şekilde ağır hastalıkları var. Ben cezaevinde kaldığımda, Sıddık Güler, Halil Güneş, Şemsettin Kargılı, Adnan Yalçın, İzzet Turan gibi yüzlerce hasta arkadaşa şahit oldum. Gerçekten bütün arkadaşların bırakılması gerekiyor ve dışarda tedavi olmaları gerekiyor. Bahtiyar Aydın olayının kimin yaptığı ortaya çıktı ama babam 25 yıldır boşu boşuna cezaevinde kalıyor. Yani şimdi boşu boşuna cezaevinde, 25 yıl boşu boşuna yıllarını cezaevinde harcadı, biz artık orada bir gün bile kalmasını istemiyoruz.
Bundan dolayı kamuoyuna çağrımız, bu konuda başta babam olmak üzere, tüm tutsak arkadaşların, özellikle hasta tutsak arkadaşların bırakılmasıdır. Daha fazla bir şey istemiyoruz.”