BEHDİNAN – KCK yazılı bir açıklama yaparak; “Tüm Kürt halkı, siyasi güçleri ve demokratik kurum ve kuruluşları KDP’nin soykırımcı işgalci Türk devletinin yanında yer almasına karşı her yerde tutum almalı ve gerillanın işgalcilere karşı mücadelesine en güçlü biçimde destek vermelidir.” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklaması şöyle:
KDP TC’Yİ YENİLGİ YAŞAMAKTAN KURTARMAYA ÇALIŞIYOR
“KDP gerilla ile işgalci Türk devleti arasındaki çatışmaların yoğunlaştığı ve Türk ordusunun bir çıkmaza girdiği zamanda gerilla alanlarını kuşatma saldırısı başlatmıştır. Bunun sonucu KDP’nin özel kuvvetleri ile gerillalar arasında çatımalar yaşanmıştır. KDP bu tutumuyla TC’nin yanında açıkça savaşa girmiş oluyor. Şimdiye kadar örtülü yapılan savaş ortaklığı şimdi açık hale gelmiştir. KDP bu adımla ortağı TC’yi yenilgi yaşamaktan kurtarmaya çalışıyor. Gerilla alanlarını kuşatmaları bu anlama gelmektedir.
TC’NİN VE KDP’NİN AMAÇI ORTAKLAŞMIŞTIR
Şu anda TC’nin amacı ile KDP’nin amacı ortaklaşmıştır. Savaş ortaklığı da bu amaç ortaklığından ileri gelmektedir. Bu da gerillanın 40 yıldır bulunduğu alanlardan savaşla etkisizleştirilip Türk devletine karşı yürüttüğü özgürlük mücadelesinden alı koymak olmaktadır. TC’nin işgal saldırıları ile KDP’nin gerilla alanlarını kuşatması arasında hiçbir fark yoktur. Sadece roller farklıdır. TC çekiç, KDP ise örs rolünü oynamaktadır.
HPG defalarca KDP’nin gerilla alanlarını kuşatma politikasını bırakması çağrısını yapmıştır. Ancak Türk devleti ile bir anlaşma yapıldığından bu politika bırakılmamıştır. Özellikle gerilla ile TC arasındaki savaşın en kritik anında müdahale ederek TC’nin zayıflayan konumunu güçlendirecek bir rol üstlenmiştir. Kürt düşmanı soykırımcı sömürgeciliğe böyle bir destekte bulunmak Kürt tarihine kara bir leke olarak geçecektir. KDP’nin bizlerle görüşmeler yapıp sorunları tartışmak istediği ve bazı görüşmeler yapıldığı bir süreçte bu adımı atması da Hareketimize yönelik bir aldatma ve komplo yapmak anlamına gelmektedir.
ÇIKACAK HER ÇATIŞMA VE KAYIPTAN KDP SORUMLUDUR
Şu açıktır ki, gerilla alanlarını kuşatmak; gerilla alanlarını birbirinden koparmak açıkça gerillaya savaş açmaktır. Kısa bir süre önce KDP yetkilisi Fazıl Mirani’nin gerilla ile savaş olabilir, demesinin de bu adım için bir hazırlık olduğu anlaşılmıştır. Çıkacak her çatışma ve kayıptan KDP sorumlu olacaktır.
Tüm Kürt kamuoyu da biliyor ki, TC uzun bir süreden beri Medya Savunma Alanlarına işgal saldırıları yapmaktadır. Gerilla da bu saldırılara karşı fedaice muhteşem bir direniş göstermektedir. NATO’nun 2. büyük ordusu sınır alanlarında tuttuğu bazı yerlerde çakılı kalmıştır. Gerilla yeni tarz ve taktikleriyle Türk ordusunun tekniğini ve savaş gücünü boşa çıkarmıştır. Gerçeklik bu iken, KDP TC işgali ile bu direnişi aynı kefeye koymaktadır. Hatta işgali suçlamaktan çok, gerillayı suçlayan bir söylem tutturmuştur. KDP içinde PKK karşıtlığını her fırsatta ortaya koyan Mesrur Barzani Hewlêr’deki meclisi işgale karşı tutum almaya çağırmazken; gerillaya karşı tutum almaya çağırması zihniyeti de politikayı da ortaya koymaktadır. Bunun Kürt zihniyeti politikası ve tutumu olmadığı açıktır.
TC’YE DESTEK TARİHİ BİR GAFLETTİR
Başûrê Kurdistan’ı PKK’nin koruduğu defalarca kanıtlanmıştır. Hiç kimse PKK’nin Başûrê Kurdistan’ı koruma tutumunu tartışamaz. DAİŞ Hewlêr kapılarına dayandığında gerilla müdahale etmiştir. Mesud Barzani gerillaya teşekkür ederken; TC’yi de DAİŞ saldırıları karşısında kendilerine destek vermemekle suçlamıştır. Gerçek buyken Türk devlet işgaline karşı direnen gerillayı suçlamak gerçekleri çarpıtmaktır. Bırakalım gerillaya destek vermeyi; TC’ye destek olmak en hafif deyimle tarihi bir gaflettir.
Başûrê Kurdistanlı siyasi güçlerin ve parlamentonun yapması gereken Türk devlet işgaline karşı tutum almak ve Türk devletinin derhal Kürdistan topraklarından çıkmasını istemektir. Bunu yapmak yerine Türk devleti ve gerillayı aynı görüp gerilladan direnişten vazgeçmesini ve direniş alanlarını bırakmasını istemek tamamen Türk devletinin Özgürlük Hareketini tasfiye edip Kürt soykırımını gerçekleştirme politikasına hizmet etmektir.
TÜM KÜRTLERE DÜŞEN GÖREV KDP’NİN SALDIRILARINA KARŞI TUTUM ALMAKTIR
Tüm Kürt aydınlarına, sanatçılarına, siyasetçilerine, demokratik kuruluşlarına, Kürdistan’ın 4 parçasındaki tüm Kürt halkına düşen görev KDP’nin bu saldırılarına karşı tutum almaktır. Tüm Kürt halkını ve siyasi güçlerini Türk devletinin işgal saldırısına karşı ortak tutum almaya çağırmaktır. Bu günler Kürt halkı açısında tarihi dönüm zamanlarıdır. Kürt düşmanlığında öncü soykırımcı sömürgeci Türk devletine karşı ortak tutum alınıp mücadele edilirse Kürt halkının 4 parçadaki geleceği aydınlık ve özgür olacaktır. Eğer bu soykırımcı saldırganlık karşısında ortak tutum alıp mücadele edilmezse Kürdistan’ın 4 parçası da büyük tehlikelerle karşılaşacaktır. Her Kürt bu tehlikeyi görerek tarihi bir sorumlulukla hareket etmelidir.
MAXMUR’A SALDIRI TC İLE KDP’NİN BİRLİKTE YÜRÜTTÜĞÜ POLİTİKANIN SONUCUDUR
KDP’nin gerilla alanlarını Türk savaş uçaklarının desteğiyle kuşatma harekatı başlattığı bir günde Türk devletinin Maxmur’u silahlı insansız hava araçlarıyla bombalanması da TC ile KDP’nin Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı birlikte yürüttüğü politikanın sonucudur. Zaten KDP 2 yıldır kuşatma yapmakta, Türk savaş uçakları da kuşatma altındaki kampı bombalamaktadır. KDP burada da kuşatma yaparak örs rolünü oynamaktadır. Bir siyasi mülteci kampını KDP kuşatırsa TC de buna dayandırdığı meşruiyet ve destekle bu saldırıları yapar.
Maxmurlular TC zulmünü ve koruculuğu kabul etmeyen Özgür Kürdistan tutumlarında ısrar ederek Başûrê Kardistan’a göç etmişlerdir. Türk devleti Bakurê Kardistan’da halka yaptığı zulmü ve saldırıyı Maxmur’a da taşırmış bulunmaktadır. Bakurê Kardistan’da halka neden saldırılıyorsa; Maxmur’a da onun için saldırılmaktadır. Bu açıdan tüm Kürtler bulunduğu her yerde on yıllardır en zorlu koşullarda yaşayan, Kürtlüğünden, özgürlüğünden ve onurlu duruşundan vazgeçmeyen bu halka sahip çıkmalıdır. Türk devletinin işgal saldırılarına karşı her yerde ayağa kalkmalıdır. Gün mücadele ve Türk devletinin işgal saldırılarına karşı her yerde direnme zamanıdır.
Tüm Kürt halkı, siyasi güçleri ve demokratik kurum ve kuruluşları KDP’nin soykırımcı işgalci Türk devletinin yanında yer almasına karşı her yerde tutum almalı ve gerillanın işgalcilere karşı mücadelesine en güçlü biçimde destek vermelidir. Kürt gençleri ve kadınları her yerde Kürt düşmanı işgalci soykırımcı güçlere karşı mücadelenin en ön saflarında yer alıp tüm toplumu harekete geçirerek tarihi rollerini oynamalıdırlar.
Saldırı ve engeller ne olursa olsun direnildiği taktirde Kürt halkının özgürlük mücadelesi Özgür Kürdistan ve Demokratik Ortadoğu’yu mutlaka yaratacaktır. Bu günler yaklaşmıştır; her yerdeki direnişimiz bu günleri daha da yakınlaştıracaktır”