HABER MERKEZİ –
“Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum…Başkanım keşke canımdan başka verecek daha fazla şeyim olsaydı.” Zîlan/Zeynep Kınacı
AKP-MHP faşist diktatörlüğünün hakikatten uzak sahte yaftalar ve imajlar üreten KİRLİ politik dili, Kürt halkını ve ONUN meşru özgürlük mücadelesini durmaksızın bir nefret öğesi haline getiriyor. TC tebaasında buna karşı çıkacak entelektüel vicdan yoksunluğu ve derin ahlaki boşluk giderek daha da büyüyor. Kürde karşı işlenen suçlarda hukuki(!) cezasızlık Türkiye’de hüküm sürüyor. Örgütlü devlet terörünün kirli yöntemleri zorbalığın gücüyle meşrulaştırıyor. HDP ve onun tabanı işte bu devlet terörünün ve politik nefret üretiminin hedefindedir. Demokratik insani değerlerin tümü tasfiye ediliyor. Türkiye bir Nazi rejimi biçimini başına bela etmiş durumda ve kitlesel uzlaşılara dayalı bir ortak iradeden hala çok uzak!
Türkiye’de soğuk savaşın dindar-kindar nesli aslında Kapitalist Modernitenin gayri meşru çocuklarıdırlar. Bu demokrasi düşmanı kindar-dindar nesil insanlık değerlerini durmadan tarumar ediyorlar. Bu cenahta Kürt halkının siyasi iradeleşmesine duyulan nefret öylesine büyük ki, bu psikoloji alanında yeni bir “hastalık” türü olarak rahatlıkla tanımlanabilir. Kürt halkının demokratik siyaset bilinci ve iradesi yok edilmek isteniyor. Kürt halkı bu Ortaçağa asılı kalmış kindarlık tarafından soykırıma uğratılmak isteniyor. Kürdün öncülük ettiği Demokratik uygarlık Modernitesi bu kesimin asıl nefret ve kindarlık alanıdır. Türk egemenlerinde Kürt fobisi öylesine büyük ki, bu faşist kitlesi içinde kendi bağlılıklarını gösterecekleri bir deşarj sahası adata. Kürt halkı ve demokratik değerlerinin bütünü faşizmin bu “yasallaştırılmış” nefretine tabi kılınmıştır.
Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’a duyulan büyük düşmanlığın bir diğer nedeni ise, Kürt halkını boyun eğmez bir iradeye kavuşturmasından ileri geliyor. Aslında “Nasıl olurda kölelerimiz olan Kürtleri azad edersin” demeye getiriyorlar. Halklar Önderi Sayın Öcalan’ın Kürt halkının kaderini değiştirme gücünden duyulan büyük korkunun ve tarihin akışını değiştirmesinin dışa vurumudur bu soğumayan sistematik nefret. Sayın Öcalan sadece Kürt halkının değil, dünyanın gidişatını değiştirecek bir ideolojik-politik değişim, dönüşüm gücünün sahibidir. Halklar lehine Ortadoğu cehenneminde tarihi değiştirme becerisi ve feraseti herkesin harcı değildir.
Kapitalist modernite güçleri bu sebeple, kişiye özel İmralı imha rejimiyle Sayın Öcalan ve Kürt halkından intikam almak istemektedirler. Ortadoğu’nun kalbinde Kürt demokratik toplumsal hareketinin artan etkisi milliyetçiliği, dinciliği ve cinsiyetçiliği bu denli rahatsız etmesinin perde arkasında kendi sonlarını bu demokratik sistemde görmelerindendir. Bu üçlü şer ve kaos aracı toplumların hiçbir derdine cevap olmamaktadır. Bunlar sadece birbiriyle ittifak halinde toplumları aldatan ve manipüle eden politik yozlaşmanın sömürü odaklarıdırlar. Sayın Öcalan’ın Demokratik Ulus paradigması bu maskeleri bir bir düşürüyor. Nefreti, Kürde karşı güvenlik kaygılarının bir sebebi olarak meşrulaştıranlar, linci ustalıkla cezasızlığa terfi ederler. Nefret algısını derinleştiren faşizm, soykırım kurbanlarını nesneleştirir. Faşizm, korku ve nefret siyasetinden nemalanır ve bunu bir ticarete dönüştürür. Ortadoğu ve Türkiye’de milliyetçilik ve dincilik elele vermiş ülkeleri talan ediyorlar. İnsanları ayrıştırıyorlar ve kökten bir yıkımın araçlarına dönüştürüyorlar. Bilge Öcalan’ın demokratik ulus paradigması, yaşamı donduran faşizme karşı, diri bir toplumsal özgür yaşam formu inşa etmenin umududur.
Devrim süreci yaşayan ülkelerde toplum kendisini faşizmin nefret siyasetinden geri çekerse bu özgürlüğe giden yolun başlangıcı olur. Bunu gören faşist rejimler, toplumu kutuplaştırır ve güvensizliği kesintisiz bir nefret üretimiyle sağlar. Toplum ve bireyde artan anlamsızlık hissi ve etik duyarlılığın yitimi, faşizme arzuladığı fırsatları altın tepside sunmuş olur. Sanal dünyanın vicdandan ve ahlaktan yoksun, boşlukta yankılanan toplu sessizliği yaşanırken, aslında bu diri diri ölümün başka bir şeklidir. Soykırım dinamiğine karşı duyarsızlığa ve anlamsızlığa sığınan insan, kendi kendisini nefret kör korkusunda zaten fes etmiştir. Faşizm, kitle iletişim araçları ve sosyal medya tekeli üzerinden toplumu manipüle ederler. Her türlü olumsuzluklara karşı vicdani donma yaşayan yığınlar, bu araçlar üzerinden hazırlanır ve özenle duyarsızlaştırılırlar.
TC’de ki faşizm rejimi gelişen kamusal farkındalığı ortadan kaldırmak istiyor. Faşizmin paramiliter unsurları tarafından toplumsal rıza üretimi, sistematik bir şekilde yozlaştırılır ve dejenere edilir. Böylelikle toplumun bütünleyici ve birleştirici gücü açığa çıkmadan onu etkisiz kılacak psikolojik savaş manipülasyonlarına başvururlar.Türk faşizminin tekelindeki TV’lerde gösterilen diziler, aile içi şiddet programları, ahlaki yozlaşma senaryoları büyük rağbet görüyor ve toplum bunlarla zihnen ve vicdanen uyuşturuluyor. Sporun her türü mafya, siyaset ve şike üzerinden birebir yozlaşırken toplumsal bilinç bu arenalarda dumura uğratılıyor. Radikal spor fanatizmi Kürdistan’da gençliği adeta depolitize ederek kendisi olmaktan çıkarıyor. Uyuşturucuların belkide en sinsisidir Kürdistan’daki Türk spor fanatizmi. Ulusal bilincin yok edildiği yeni asimilasyon okullarıdır bu alan. Kitlesel nefretin öğesi haline getirilen ve her gün faşizmin kurbanı olan suçsuz Kürt gençleri, yanı başlarındaki devrim ve özgürlük fırsatını bu tuzaklarda heba ediyorlar.
Dünya jeopolitik siyasetinin küresel güç savaşlarında, Ortadoğu’da insani hümanizmayı ısrarla savunmanın erdemliliğini yaratmak mucizenin de ötesini gerektirir. Yerel ve evrensel insani duyarlılıkları birleştiren ideolojik- politik gücü Sayın Öcalan’ı farklı kılan önemli bir özelliktir. Sayın Öcalan’ın ideolojik-politik Önderlik sanatı çok net ve şeffaf olarak eşitlikçi bir toplumsal özgürlük hedefine sahiptir. Bu etkin gücünden dolayı Sayın Öcalan’ın Demokratik Önderlik sanatı, koşullar ne kadar çetin olursa olsun bir türlü durdurulamıyor. Bir diğer çarpıcı etkende; Sayın Öcalan’ın tarihi Önderliği ve şeffaf özgürlükçü paradigması üzerinde hasımlarının oynama yapabilme şanslarının hiç olmamasıdır. Uluslararası komploda yer alan kimi güçler bunu denemeye kalktıklarında boylarının ölçüsünü fena bir şekilde aldılar ve almaya da devam ediyorlar!
TC ve işbirlikçi kimi derin üst akıl oyunları bunu ısrarla tekrar denemek istiyorlar. Baştan belirtelim başarılı olma şansları yine sıfırdan bile azdır. Halkların özgürlük ruhu ve kurtuluş özlemlerinin teminatıdır Sayın Öcalan’ın ideolojik-politik Önderlik sanatı. Dünyanın neresinde olursa olsun, bu özgürlük ruhuna ve kurtuluş umuduna inananların, Sayın Öcalan ve fedai yoldaşlarının bu kutsal mücadelesine aktif destek vermeleri gerekiyor. Demokratik Modernite paradigmasının stratejik gücünün doğru temsili ve halklara taşırılması dönemsel devrimci görevlerin belkide en önemlisidir.
Kürt halkının Önderliği ve fedailer ocağı PKK öncülüğünde yürüttüğü demokratik direniş azmine dünya uzun süre kayıtsız kalamaz. Kürt halkına karşı sergilenen bu gayri insani duyarsızlık İmralı tecridinin ve yürürlükteki Kürt soykırım konseptinin aktif suç ortaklığıdır. ABD ve AB çevrelerinin sürekli “kaygılıyız” mesajları Kürt halkının acılarıyla alay etmekten ve Kürdün ölüm fermanını imzalamaktan farksızdır.
Kürt Halk Önderlik sanatının güzide pirleri olan Sayın C. Bayık, M. Karayılan ve D. Kalkan’ın yok edilmelerine dönük konulan, ABD’nin halkların kanlı sömürüsünün sembolü olan milyonlarca dolarlık ödülü, aslında barbar finans kapital sisteminin ölüm ilanıdır. İnsanlığa dair tüm ahlaki ve vicdani değerleri paraya indirgeyen vahşi kapitalist haydutluk, PKK ve Önderliğinden ölesiye korkuyor. Çünkü bu kadim Bilgelik geleneği kin, kan ve nefret yerine insanlığa sevgi ve dayanışmanın kılavuzluğunu yapıyor. Apoist demokratik devrim bu çağın ahlaki-politik değişiminin ana momentidir. Kürt baharı ise kendisine biçilen soykırım kefenini parçalayacak zamansallığı yaşıyor.
Serdem Amed