LAVRİO – 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu direnişinin 40’ıncı yılına girildi. Direnişçiler direnişleri ile büyük ve tarihi insanlık duruşunu, onurunu yarattılar. 39’uncu yılını geride bırakan büyük tarihi direniş vesilesiyle Kürt siyasetçi Ahmet Kaya ile 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu direnişini ve direniş ile verilmek istenen mesajları konuştuk.
14 Temmuz direnişinin baş aşağı giden Kürt tarihinin yeniden dirilişi olarak değerlendiren Kürt siyasetçi Ahmet Kaya bu direniş ile nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin çok net ortaya konulduğunu belirtti.
14 Temmuz’da başlatılan Büyük Ölüm Orucu Direnişi’nin yıldönümünde eylemleri ardından şehadete ulaşan Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’i anan Kürt siyasetçi Ahmet Kaya söyleşiye şöyle devam etti:
Amed zindanındaki vahşetin, işkencenin geldiği boyut buna karşı bir direnişin geliştirilmesini gerektiriyordu. Bu vahşete karşı ilk direnişi, ilk duruşu, ilk kadrosal çıkışı Mazlum Doğan yoldaş üç kibrit ile bedenini ateşe vererek gerçekleştirdi ve tarihe geçti. 58 günde sonra Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin Necmi Öner bedenlerini ateşe vererek Mazlum Doğan’ı yalnız bırakmadılar ve şehadete ulaştılar. Peşlerinde Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in başladığı direniş aslında Kürt Özgürlük Hareketinin, Kürt halkının nasıl mücadele edeceğini, PKK’nin nasıl bir hareket olduğunu ortaya koydu.
Amed zindanındaki direniş devlete karşı artık boyun eğilmeyeceğini, Kürdün artık eski Kürt olmadığını, PKK’nin bu noktada Kürtleri 21. yy taşıyabileceğinin de göstergesidir. 14 Temmuz bizler için, Kürt halkı için, PKK için bir milattır. Tarihin bazı dönemleri, bazı süreçleri vardır o dönemler unutulmaz süreçlerdir. Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in 14 Temmuz direnişi Kürdistan tarihinde bir dönemeçtir. Bu dönemeçte Kürt halkının, Kürt kadınının, Kürt gençlerinin nasıl direnmesi gerektiğini, bir mücadelenin kazanılması için nasıl direnilmesi gerektiği ortaya konulmuştur.
“14 Temmuz direnişi 15 Ağustos hamlesininde ifadesidir”
Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’i tarihi kişilikler olarak ele almamız gerekir. Ayrıca 14 Temmuz direnişi 15 Ağustos hamlesininde ifadesidir. 15 Ağustos hamlesini Amed zindanı ile ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır.
Onlar bugün bizim yolunu aydınlatmış ve bizlere düşende onların yolunu izleyebilmektir. Açlık grevi direnişlerini sadece zindanda olan baskılara, şiddete, vahşete karşı olduğunu değerlendirmek eksik kalacaktır. Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin bütün alanlarda, sahalarda nasıl direnebileceğini, nasıl kazanabileceğini, nasıl bir tavır ve tutum içerisinde olunması gerektiğinin perspektifini bize sunuyor.
İçinde cezaevine, baskılara, işkencelere, baskılara karşı bir direniş olmakla birlikte Kürt halkına nasıl direnmesi gerektiğinin mesajını sunuyor ve bizlerde bunu doğru okumalıyız. Asıl olan bu mücadelenin nasıl 15 Ağustos hamlesine yol açtığını, Kürt halkının serhildanlar ile ayağa kalktığını, kendini var etmeye başladığının göstergesi olarak değerlendirmek gerekiyor. Amed zindanında ki mücadele kaybedilmiş olsaydı belki bugün 15 Ağustos hamlesini de yaşamamış olacaktık. Serok Apo diyor ki; Biz Mehmet Hayri Durmuş’un bizim sesimizi dünyaya duyurun sözünü bir talimat olarak aldık ve buna 15 Ağustos hamlesi ile cevap verdik.
Bugün Kürdistan’ın dört parçasında bu direnişin doğru okunması gerekiyor. Özellikle bu mücadelede gençlik ve kadın mücadelesi 14 Temmuz’la ne kadar ete kemiğe bürünürse mücadelenin başarısı sürece sarkmayacaktır.
“Baş aşağı giden Kürt tarihinin artık ayağa kalkışının mesajıdır”
Mazlum Doğan’ın başvurduğu mücadele biçimi önemli bir sürecin başlangıcıdır. Baş aşağı giden Kürt tarihinin artık ayağa kalkışının mesajıdır.
Yine bir tarafta direniş, mücadele gelişirken diğer tarafta ihanet vardı. Amed zindanında ihanet ve direniş yan yana yaşanıyordu ama kazanan direniş oldu. Bizim sahiplenmemiz gereken onu yalnız bırakmamamız gereken kişi Serok Apo’dur. Hepimizin ölçü alacağımız kişi ondan başkası değildir.
Böylece tekrar Mehmet Hayri Durmuş’ları, Kemal Pir’leri, Akif Yılmaz’ları, Ali Çiçek’leri, Ferhat Kurtay’ları, Eşref Anyık’ları, Mahmut Zengin’leri, Necmi Öner’leri ve bu mücadelenin mimarı olan Mazlum Doğan’ı, Haki Karar’i, Sakine’leri, Zilan’ları, Berivan’ları, Beritan’ları saygı ve minnetle anıyorum.