HABER MERKEZİ –
Bu halkın bir savaşımı var ve mutlaka başarıyla yürütülmelidir
Şimdiye kadar ben ne yaptım? Hiç olmazsa kimsenin fazla itiraz edemeyeceği bir PKK gerçekliğini bu savaşım düzeyinde tuttum. Bu benim görevimdir. Çalışma tarzım, tempom bütünüyle bunun içindir. Fakat bir militan için de görevler vardır. Her türlü kariyer, yetki mevki anlayışıyla, her türlü mirasımızı ve yaşamsal değerlerimizi karşılayamazsınız. Büyük yanılgı, bu değerler bambaşka elde edildiği halde, siz çok farklı sevdalarla yaklaşıyorsunuz. Bireyciliğin, erken iktidar hastalığının ne alakası var bizim bu mirasımızla, bunun korunma savaşıyla ne alakası var?
Sizin için de çözüm; kesin onlar gibi katılabilmektir. Çünkü; halen imha siyaseti var üzerimizde. Aynı siyaset ve aynı tehlike söz konusu. Biz burada niye kendimizi adeta bir anlamda eritiyoruz? Siz rahat edesiniz diye mi? Hayır! Karşınızda böyle baba yok, bir reis yok! Tamamen bir mücadele arkadaşlığı var. Herkes eriyerek çalışır. Bunun tartışması da olmaz! Bunun ilkesi, kuralı böyledir. Böyle taşıyacaksınız ve böyle yaşayacaksınız. Bu büyük karar gününün ve benzeri bütün kararların anlamı budur. En yüksek, en yoğun pratikleşme bu kararın gereğidir. Halen bu böyledir ve böyle sürüp gidecektir.
Bu halkın bir savaşımı var ve mutlaka başarıyla yürütülmelidir. Bu halkın üzerinde büyük bir imha siyaseti var ve mutlaka boşa çıkarılmalıdır. Buna PKK öncülük etmiştir ve mutlaka başarıyla götürmelidir. Bu, ancak ordu savaşımıyla hal edilebilir ve sonuna kadar ordulaşarak karşılık verilmelidir. Başka türlü bir yaşamı yaşam belleyemeyiz. Atın bu tür yanılgı ve yetmezliklerinizi, bu bir karardır ve her an geçerli olan bir karardır. Sadece 14 Temmuz 1982’de olan değil, her an yürürlükte olan bir talimattır. Çalışma tarzını belirleyen, temposunu tutan bu talimattır. PKK’nin, ordulaşmanın öz talimatıdır, ruhu ve temel çağrısıdır.
Kesinlikle, “Bu çağrı duyulamaz, bu çağrı çoktan unutuldu gitti” diyemezsiniz, böyle diyen karşımızda duramaz, partimizin silahına sarılamaz. Bu büyük karar verilmiştir, yaşama geçirilecektir. Tek geçerli karardır bu ve bunu anlayacaksınız. Tekrar uyarıyorum; her yerde ve her zaman bu kararı anlayacaksınız. Bu, ömür boyu geçerli bir karardır; bir zafer kararıdır. İnsan soyunun çıkarabileceği en son ve en zor karardır. Yaşam gerçeğiniz buna uymaktan ve gereklerini yerine getirmekten başka ne ifade edebilir? Onun bir parça başarısı olmaktan başka ne ifade edebilir?
Bir kez daha kendinizi gözden geçirin. Ne kadar bu karara uygunsunuz? An be an pratiğinizi, yaşamınızı gözden geçirin. Siz gözden geçiremezseniz, biz geçirmesini biliriz. Yoldaşlıkta zorlama yok ama büyük kararımızı zorlamaya da hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu karar aynı zamanda direnerek yaşama ve yaşamda zafer çizgisinde yürüme kararıdır. Bunu çok iyi anlayacaktınız. Sadece anlama da değil, bütün yaşamınız bunun başarılarıyla dolu olacaktı. Nasıl anlayamadınız? Bir değil, böyle bin kararımız var. Bir değil, böyle bin çağrımız var. Nasıl kulak ardı ettiniz, nasıl yürek dışı ettiniz bunları? Ne cesaretle, ‘PKK gerçekliğindeyiz, ordu ve savaş çizgisindeyiz’ diyorsunuz. Böyle bir durumunuz olmadığı halde, yaşamınızın kabul görmesi gerektiğini nasıl iddia ediyorsunuz? Gerekçeniz ne, kendinizi nasıl savunabilirsiniz? Görülüyor ki, yok edildi bütün gerekçeler.
Özgürlüğümüz için her şeyi yapacağız
Bu temelde verdiğiniz sözleri biz daha şimdiden onaylıyoruz ve başarı için de bütün desteğimizi size vereceğiz. Bu temelde yürüyenlerin yürüyüşünden endişemiz yoktur. Onların başarısından hiç birinizin endişesi olmasın. Ancak bu yürüyüş başarıyı getirir. Geçmiş parti ve savaş tarihimizin bütün olumsuzluklarını yerle bir eden net tutum ve davranışların konması ve bundan sonra bütün parti ölçülerinin uygulanmasında siz de gereken gücü gösterebilmelisiniz.
Şehitlerimizin büyük anısından bahsediyorum, büyük karar gücünden bahsediyorum; bu büyük karar gücünün özüyle çelişecek bir duruma fırsat vermeyin. Bu en çok size yaraşır, en çok size gerekir. “Sıcak savaş alanına yöneliyorum” diyenler için gereklidir, büyük karar verenler için gereklidir. Böylesi günlere ihtiyaç duydunuz. “Benim için niye böyle bir fırsat olmadı” diyenler için böyle bir fırsat doğuyor. Bunun amansız yürüyüşü içinde olursanız, o eski affedilmez geriliklerinizi de yerle bir edersiniz. Şimdiye kadar işlenen bütün suçlar da ıslaha kavuşabilir, affedilebilirsiniz.
Bütün ülkede düşmanın bir imha seferi dayattığı ortadadır. Bu özel savaşın başı, “Bir-iki ay içinde anında imha ederiz, gerekirse ben de şehit olacağım” diyor. Bu sözü vermeden önce dedik ki; o büyük bir işgalci ve insanlık düşmanı olarak bunu söylüyorsa, biz de en katıksız hakkımız olan ve mutlak edinmemiz gereken özgürlüğümüz için her şeyi yapacağız. Şehit olmakla değil, onu düşünmeyiz bile. Elden geleni sonuna kadar kullanacağız. Onlar bunu imhaya çevirmek istiyor biz de kutsal var olma hakkımızı sağlamca kullanmaya çalışıyoruz. Bunlar gerçek! Bu da yalnız benim görevim değil.
Sizler niye bir gafil gibi gidesiniz? Niye birçok savaş cephemiz yarın-öbür gün düşsün? Niye kendimize bu büyük acıyı yakıştıralım? Niye kolay kaybetmeyi kendimize yedirelim? Var olmanın büyük geleceği için zindan direnişçisi yoldaşlar, en zor günümüzde böyle büyük bir kararlılık sergilediler, halkın varlığına ve partinin öncülüğüne bağlı kalmayı bildiler. Şimdi yine yokluk ve imha dayatılıyor; yine büyük karar günleri yaşanıyor. En önemlisi de onlar mezar içi kadar bile olmayan bir yerde direndiler. Biz ise zaferin oldukça mümkün olduğu alanlarda direniyoruz. Çare var, zaferi yaratmak da mümkün ve bu yolda direniyoruz. Burada şehit de olunabilir, zorlukları da olabilir ama geriye kalan tek bir kişi bile dürüstçe başarıyı yaratabilir.
Bu söz her zamankinden daha fazla net ve anlaşılırdır. Gerekleri her zamankinden çok daha açık başarıyla yerine getirilebilir. Bu söz başarı ve zafer sözüdür. Bu söz, ‘Ben bu işe varım, başarı ve zafer kişiliğinin sahibiyim’ diyenin sözüdür. Biz bu sözleri şimdiye kadar çok verdik. Yanılgıları vardı, saptırmaları vardı, bunları gördük ve alet olduk. Artık bir daha asla diyoruz! Sözünüzü eğer böyle doğrultursanız ve bununla yaşamınızı bütünleştirirseniz, zafer çizgisinde kesin yürürsünüz.
Tekrar söylüyorum; başka ne çaremiz olabilir ne de istediğimiz. Ben bunu döne dolaşa vurguluyorum. Milyonlar ayağa kalkmışken ve yine zulüm gırtlağınıza kadar dayanmışken, yanlış ve yetersizlikte ısrar ederseniz, yarın öbür gün imha olursunuz. Zafer bu kadar yakınken, büyük kişiliğe yükleneceksin, büyük çalışmaya yükleneceksin. Bunu niye tartışıyoruz, bunu niye saptırıyoruz? Bunun halen anlaşılmayan yönü neresi? Büyük yaşam günü için, büyük yaşam çalışması için, onun doğru kararı ve doğru pratiği için anlaşılmayan ne var? Bireycilik yapacak, yanlışta ısrar edecek ne var? Bunlar size ne kazandırıyor?
Öyle inanıyorum ki, bu sefer karar güçlü, gerekçesi güçlü, fırsat ve olanakları güçlü ve başarısı da güçlüdür. Bu temelde zafer de yakındır ve başarılacaktır.
Şehitlerin kanı halkımızın varı-yokudur. Her zaman bunu vurguladık, 14 Temmuz direniş kararının en büyük sahipleri borçlu olduğunu söylüyorlar. Siz ne verdiniz ki, alacağınız olsun. Biz sadece bir şey için yaşamak istiyoruz; daha fazla çalışmak, daha fazla başarmak için. Bunun dışında bizim başka bir yaşam felsefemiz yoktur. Bunu artık anlayacaksınız, anlayıp da gereklerini yerine getireceksiniz. Bunun dışında bir yaşam, bir başarı yolu da yoktur.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın zindan direnişlerine ilişkin çözümlemelerinden derlenmiştir