HABER MERKEZİ –
“Zamanın kendisinde güncel kalanlar, işte, onlar yaşarlar. Gencecik ölüme giderken, yaşamı yaratanlarla dolu topraklarımız ve yüreğimiz, sözümüz, düşüncemiz. Onlar yürütüyor ve yolun hakikatini gösteriyor. Öyle, çok söz bırakarak değil, uzun yaşamla da değil. Onlar söylediklerini yaşıyorlar. Bu yüzden söyledikleri onlar gitsede diri kalıyor. Tarihten gelen bir dengbeji gibi, yada izi kalsın diye duvara çizilen, yazılanlar gibi. Nasıl ki, şarkılar ve tarihten kalanlar bize yaratımları gösteriyor ise, toprağa düşenler de neye bağlı gelişmek gerektiğinin pusulasıdırlar.
İnsana dair herşeyi yok edenlere karşı, Kobane’den ve diğer sınır hatlarından geçenler de doğru olanı farkedip, herşeyden vazgeçip herşey olmaya karar verenlerin zamanıydı. Harun, gencecik ve bir dakikaya varmamış o videoda konuşurken güncel kalıyor. O kırkbir saniye, Harun’un güncel bir devrimci ve insan hakikatinin güzelliğini gösteriyor. ‘Onca insan katledilirken, onca şey yaşanırken yaşayamazdım’ diyor son kısmında başını önüne eğip. Kısa, tanındık cümleler ama vicdanı ve insan olmanın örneğidir bu cümleler. Haziran sıcağında yönünü Kobane’ye verdikten 21 gün sonra Harun, Kobane’nin bir sokağının başına çocukluğundan kalma bilyeleri, uğrunda savaştığı çocuklara bırakıp, fotoğrafını ve adını bırakıyor gürültlü bir sessizlikte.
Suyunu içmeden, eline silah almadan, kucaklayamadan yitirdiğimiz onca canın yanında Harun, 21 günlük bir savaşçı olarak tarihe karışıyor, annesinin elinde kına tepsileriyle karşılanırken. Onun büyüdüğü sokaklar, Haki Karer yoldaşın kalleşçe katledildiği sokaklardır. Harun bunu dile getirmez ama yaşar. Çünkü o, sesinde kalan o tınıyla kirlenmemiş mahir olduğunu dinletir konuşurken. Elindeki uçurtmaya olması gerekeni işler, tek tek ve 21 gün. Miştenur semalarında Arin’in saçları bayrak olup sallanırken o, uçurtmasını telli duvaklı yapıp tepelerden koşuyor. İnsanlığa lanetli olanı bırakmak isteyenlere, çocukları öldürenlere ve tecavüz edenlere karşılık o rengarenk uçurtmasını yüreğinin renkleriyle boyayıp semalarında gezdiriyor ülkemin.. Normal gibi ağızdan çıkan sözcüklerin aslında ne kadar da ayakta ve yiğit sözler olduğunu hatırlatıyor. İnsanlık, insanlığın acısı ve kirliliği karşısında sağır olmaya çalışırken, o böyle bir halde iken yaşanmayacağını anlatıyor bizlere. Unutulmaya yada normalleştirilmeye çalışılan hakikatli sözcüklerin rüzgarda dalgalanışının keyfini yaşıyor, elinde ipiyle koşarken ve sımsıkı sarmışken ellerine…
Kobane her sokağına bir fotoğraf bıraktı, insan ve devletli akılların yaratmak istediği karanlığa karşı, insanın yaratabileceği güzelliği ve inancı hatırlatmak için çocuklarına ve kendilerine. Onlar, güncel kalan devrimcilerdir bu yüzden. Ve bu yüzden kötü olan yaşam vahşettir , kötü olandan vazgeçip, kendi olan diğer anlamıyla özgür olan için vazgeçmeyi bilmek gerekir.”
Harun Garsi(Yunus Şendur) anısına, saygı ve minnetle..
Feride TOLHILDAN