HABER MERKEZİ –
“Türkiye’de NATO’nun iki kutuplu dünya doktrini ekseninde oluşturulmuş sağ faşist insan mühendisliği ürünü örgütlü ırkçı cehalet yığınsallığı Kürt halkına saldırı temelinde kurgulanmış durumdadır. İnşa edilmiş ve kurumlaştırılmış faşizm ve onun yığınsal faşist sınıfı Kürt halkı için kesin kes bir soykırım amaçlıyor. Güncelde başlatılan linç dalgası TC’nin 2023 hedefleriyle uyumlu bir iç savaş stratejisinin parçasıdır. Erdoğan’ın işgalci olduğu Kıbrısı ziyaretiyle, S.S’nin işgal altındaki Efrin ziyaretinin aynı zaman peryodunda gerçekleşmesiyle bu sistematik linç dalgasının startının verilmesi tesadüf değildir. KDP medyasının Efrin işgalciliğini alkışlaması ve S.S’nin bu işgal ziyaretini bir bayram havasında vermeside KDP’nin TC mandacılık bayraktarlığını yaptığının en bariz göstergesidir. Kartlar artık açık oynanıyor; TC’nin kolonyalist Kürdistan işgalcilerine KDP ve uzantıları gönüllülük temelinde aktif bir taraf olarak yer alıyorlar!
Nato emireri Erdoğan’ın yeni görev kağıdında çok örtülü başka görevler de var. Bu cüreti bu görev kağıdındaki gizli ajandalarından alıyor. Daiş-Taliban Emiri Erdoğan buna güvenerek faşist güruhuna Kürt halkına karşı linç direktifi verdi. Kürt halkına karşı güncellenmiş yeni bir soykırım konsepti devrededir. Bu Kürt halkına karşı bir iç savaş provasıdır. Pablo Escobar Erdoğan’ın ülkesini bekleyen son; Her açıdan talan edilmiş bir ülke, ahlaki ve vicdani yönden iflas etmiş bir toplum, sadece gün sayan bariz sosyal patlamalar ve bunun finalide Kürt halkını kurban seçen bir iç savaştır!
Hayati süreçlerde kimi çevreler tarafından Türk milliyetçiliğinin hassasiyetlerine gösterilen aşırı toleranslar ve tavizler Kürdün soykırımına giden tehlikeli gidişatın şifrelerini gösteriyor. Liberal kimi Kürt cenahının yanılgılı politik körü süreç okumaları felaketlere kapı araladı. “Kürdün kendi kendisini sokan Akrep “ pozisyonuna getirmeyi amaç edinen çevreler bu politik körlükten nemalandılar. Dimitrov böylesi süreçler için “Düşman ancak hata yaptığınızda sizi över.” Derken ne kadarda haklıdır. Kürdün fedai öz savunma bilincine ve refleksine geliştirdikleri muhalefet Kürt halkına tarihsel bir fatura çıkarmakla kalmadı faşizmin soykırım konseptine can simidi oldu. Devrimin objektif ve subjektif koşullarının oluştuğu bir dönemde siyasi temsilin kalbinde liberal popülizimin öncülük pozisyonunu pekiştirmesi anlaşılacak gibi değildir. Düşman yakıcı gerçekliği karşısında devrimci şüphe ve tedbir esastır.
Sebri Osman arkadaşın güncele dönük şu tespitine katılmamak elde değil “Güncelde kendisini dayatan; Sağ liberal ve orta yolcu çizginin aşılarak, radikal ve mücadeleci bir çizginin gelişmesi hayati bir önemdedir.” Devrimi pasifize etmeyi amaçlayan kimi “pasif teslimiyetçi” ruhsuzluk örgütleyen anlayışa meydan okuyan meşru toplumsal öz savunmaya dayalı bir devrim öncülüğü misyonu gençliği bekliyor! “Genç başlayanlar genç bitirecek.”Bu aynı zamanda Şehitlerimize ve faşizm kıskacında inleyen ülkemize verilmiş bir namus borcudur!
Bunca Kürt halkına ve onun yaşam garantisi Gerillaya karşı kimyasal silahlar kullanan TC faşizmine dünya sesini çıkarıyor mu? Efrin işgaline ve S.S’nin meydan okuyan ziyaretine bir ihtiraz duyan oldu mu? Hala TC devlet terörizmi meşru ve yasal görülüyor ve Kürt halkını soykırımdan koruyan PKK vicdansızca“terör” listelerinde. Kürt halkına ve mücadelesine kurulan”terörizm” tuzağını Kürt halkı çok iyi okuyor. Kim inanır ki bu iğdiş edilmiş adalete. Yürürlükteki bu soykırım konseptine karşı tüm yol ve yöntemleri misliyle kullanma hakkına sahiptir Kürt halkı ve haklı varoluş mücadelesi. Tek umudumuz Apocu Kürdi intikam bilincidir gerici yanılgılar trajedisidir!
Kürt halkına dayatılmak istenen siyasi ihanetçiler projesine zemin olan ve olmak için gönüllü olan kimi çevrelerin Kürt halk tabanında gelişen intikam dinamiklerini hesaba katmaları çıkarlarına olacaktır. İhanetin bahanesi de, gerekçesi de olmaz. Geçmişte Kuzey Kürdistan’da siyasi zeminimizde kurulmuş olan kimi çıkar denge ilişkileriyle her dönüm kendisini bir yerlere dayandırarak yaşatan “kurnazlığın” bu sefer sıçrama şansı hiç yoktur! İhanet ve ihanetçiyle yürünmez, konuşulmaz ve meşrulaştırılamaz ancak ve ancak hesaplaşılır.
Düşman çok kararlıdır. Uğrunda şehit oldukları Kürdistan toprağında şehitlerimize rahat gün yüzü göstermeyenler mi dirilerimizin rahat yaşamasına saygı gösterecek? Saf olmayalım Kürt soykırım konsepti TC faşizmi şahsında 21. Yüzyılda bir Nazi barbarlık kalkışmasıdır. Kurban bayramında Konya’da Kürt kanı döküp Kürdü kurban seçenlerin verdikleri mesajı iyi okumak gerekiyor. Kürt halkına karşı TC faşizminin örgütlendirdiği daişist barbarlığın Kürt halkına karşı bir cihad çağrısı olarak okunmalıdır bu. TC faşizminin yakın dönemdeki soykırım pratiklerini hatırlayalım: Sur’un yok edilmesi, bodrumlarda gencecik yüzlerce insanın yakılması, yakılan onlarca şehir mahalleleri ve insanları. Yakılan yıkılan mezarlarımız. Her an bombalanan Kürdistan coğrafyası hangi politikaların ürünü? HDP’yi ve açığa çıkan Kürt siyasi iradesini yok saymalar, Kayyumlar, ihanetçi kontralar kemeri ve Kürdü soykırıma tabi tutanlar neyi amaçlıyor? En önemlisi buna karşı biz ne yapacağız? Bu yönelim konsepti nasıl durduracağız?
Devlet eliyle silahlandırılan faşist yığınsal güruh her yerde Kürde diş biliyor. Tartışılan “kayıp silahlar” diyorlar (AKP-MHP özel sivil infaz timlerine dağıtılmış olan), yüzlerce yeni tetikçi örgütlerin Kürt infaz listeleriyle dolaştıklarını bilmemiz gerekir demektir. Küresel ölçekte destekçilerinin de olduğu 15 Temmuz dedikleri özel savaş projesinin Kürt soykırımını amaçlayan bir-dış güç eksen dizaynı olduğunu da öğrenmiş olmalıyız. Mezarlarımza bile tahammül edemeyenler bize tahammül edecekler öyle mi? Düşman Kürt soykırımına bilenmiş ve bunda nettir!
Halklar Önderi Sayın Öcalan direniyor, Devrim örgütü ve fedailer ocağı PKK görkemli zaferler kazandırıyor, zindanlar ölümüne direniyor Halk olarak sıra bizlerde. Öz savunma bilinci ve örgütlülüğü bir toplumsal özgürleşme halidir. Kürt toplumsal öz savunma seferberliği temelinde açığa çıkan kini devrimcileştirmek gerekiyor. Radikal intikam örgütlülüğünü mutlaka acil olarak yaratmamız gerekiyor. Döneme cevap olacak yeni yol ve yöntemler bularak sahada efsanevi bir direniş gösteren devrim örgütümüzü güçlü bir şekilde besleyecek özerk-otonom örgütlenmelere yönelmemiz kaçınılmaz bir gereklilik olarak kendisini dayatıyor. Pür düşmana odaklı ve misillemeyi esas alan etkin bir örgütlü toplumsal öz savunma yapılanması faşizmi geriletmekle kalmaz özgür Kürdistan’da zafer şafaklarınıda mümkün kılar!
Rêber Apo’un bu tarihi ve özlü tespitleri her zaman yolumuzu aydınlatacak netliktedir “Kendini savunamayan toplum ahlaki ve politik vasfını kaybeder. Toplum ya sömürgeleşmiştir, eriyip çürümektedir; ya da direniştedir, ahlaki ve politik vasfını yeniden kazanmak ve işlerliğe kavuşturmak istemektedir. Öz savunma, bu sürecin adıdır. Unutmamak gerekir ki, tarihsel-toplumlar uzun süredir sınıflı ve iktidarlı olup, daha uzun süre bu özelliklerini korumak isteyen güçler olacaklardır. Bu güçler varlıklarını korumak için tüm güçleriyle direneceklerdir. Dolayısıyla öz savunma yaygın bir toplumsal talep olarak uzun süre toplumun gündeminde önemli bir yer tutacaktır.(…) Katliam Kültürünü Enselerinde Hisseden Bir Halkın Savunma Hakkı; Meşru savunmadır. Artık hiç bir güç kimliğimizi, dilimizi, kültürümüzü inkar etme kudretini kendinde göremeyecektir.”
Serdem Amed