BEHDÎNAN – Dengê Welat radyosunda özel bir programa katılan Komalên Ciwan Koordinasyonu Üyesi Özgür Şerker, psikolojik ve özel savaşa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kürdistan Özgürlük Hareketi olarak son 6 yıldır kesintisiz bir savaşın içinde olduklarını belirten Şerker, Türk devletinin özellikle son süreçte şehit ve gerilla ailelerini hedef aldığını söyledi. Bu yöntemin özel savaş politikası ile bağlantılı olduğuna dikkat çeken Şerker, “İşgalci Türk devleti kurulduğundan beri özel savaş yöntemlerine başvuruyor. AKP-MHP rejimi de özel savaş politikasını devam ettiriyor. Türk devleti tarihinden bu yana özel savaşı hiç bir zaman bu kadar büyük bir şekilde yürütmemişti. Esas olarak özel savaş, toplumun doğasına ve varlığına aykırıdır. Burada da Kürt toplumu ve Kürdistan’a karşı özel savaşın nasıl yürütüldüğünü görmek önemli” diye konuştu.
İşgalci Türk devleti kurulduğundan bu yana Kürdistan’da psikolojik ve özel bir savaş yürütüyor. Özellikle şehir direnişlerinin ardından AKP-MHP rejimi özel savaş politikalarını yenileyerek devreye koydu. Bunu durum nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürtler nasıl bir saldırı ve soykırımlar karşı karşıyadır?
Özel ve psikolojik savaşı anlamak hem mücadelemizi, hem de düşmanın durumunu anlamak için çok önemli bir konu. Kürdistan Özgürlük Hareketi olarak son 6 yıldır kesintisiz bir savaşın içindeyiz. Bu topyekün bir savaş olarak adlandırılıyor. Elbette öyle, ancak sadece böyle tanımlamak ve aktarmak yeterli olmayacaktır. Aynı zamanda savaşın kapsamını anlamak, savaşın içeriğini bilmek ve bu savaşın hangi stratejik temelde yürütüldüğünü bilmek gerekir. Bunları anlamak da çok önemlidir.
Savaş gerçekliğine bu temelde bakıldığında, bu savaş sadece gerilla alanında geliştirilmiyor. Bu bir varlık ve yokluk savaşıdır. Bu savaş sadece Kürdistan Özgürlük gerillası ile düşmanın polisi, askeri ve MİT’i arasında olan bir savaş değildir. Böyle görünüyor ama perde arkasında yaşananlar çok farklı. Kapsamı çok farklı. Özel ve psikolojik savaşın ne olduğunu bilmek önemli.
Özel savaş nedir? Neden normal savaş yürütülmüyor? Psikolojik savaş neden yapılıyor? Bu durum savaşta nasıl bir düzeyde yer alıyor? Bu saldırılar aynı anda nasıl geliştiriliyor? Bunları anlamak bile mücadeleyi yükseltir ve düşmanın ne durumda olduğunun farkına vardırır. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nde özel ve psikolojik savaşı derinlemesine ve kapsamlı bir şekilde anlamadığımız takdirde mücadelemizde bir üst seviyeye çıkamayacağımız söyleyebiliriz. Düşmanın gerçeğini bilince çıkarma konusunda da yeni bir adım atamayız.
ÖZGÜR KÜRTLERİ HEDEF ALIYORLAR
Özel savaş kuralsız bir şekilde veriliyor, bu durum tarihte de var. Normal olmayan bir seviyede yürütülüyor. Bildiğimiz savaş gerçeğinin ötesinde. Bunun için de özel savaşta ahlak, kural ve ölçü yok. İnsanlık değerleriyle ilgili hiçbir şey yok. Kandırma, oyun, korkutma var. Özel savaş, normal savaşla istenilen sonuç alınamadığında yürürlüğe girer. Bir güç başka bir güce karşı zor duruma düştüğünde psikolojik savaş yöntemlerine başvurur. Türk devleti de gerillanın direnişi karşısında çaresiz kalarak özel savaşa başvuruyor.
Önderlik değerlendirmelerinde, Türk devletinin baştan aşağı özel bir savaş rejimi olduğundan bahsetmişti. İşgalci Türk devleti kurulduğundan beri özel savaş yöntemlerine başvuruyor. AKP-MHP rejimi de özel savaş politikasını devam ettiriyor. Türk devleti tarihinden bu yana özel savaşı hiç bir zaman bu kadar büyük bir şekilde yürütmemiştir. Esas olarak özel savaş, toplumun doğasına ve varlığına aykırıdır. Burada da Kürt toplumu ve Kürdistan’a karşı özel savaşın nasıl yürütüldüğünü görmek önemlidir. Hedeflerinde özgür Kürtler var.
Özel savaşı nasıl geliştiriyorlar?
AKP kurulduğu günden beri, “Müslümanız, özgürlük istiyoruz, adalet istiyoruz, eşitlik istiyoruz, kadın haklarını koruyoruz, doğayı koruyoruz, tüm Türkiye’yi ve insanlığı yoksulluktan kurtaracağız” diyor. Bu demagojiler ile iktidara geldiler. Bunun propagandasını yaptılar ve bu şekilde kendilerini kabul ettirdiler. Örneğin kendini Müslüman olarak gören Kürtlerin duygularıyla, değerleriyle oynadılar. Dini bir siyaset aracı olarak kullandılar. Mütevazilik olarak bilinen Müslümanlığı kullanan Erdoğan, saraylarda, zenginlik, yalan ve yozlaşmanın ortasında yaşıyor.
Kadın haklarını koruduklarını, kadına şiddete izin vermeyeceklerini vadettiler ama İstanbul Sözleşmesi’nden ayrıldılar. Doğayı savunduklarını söylediler, şimdi Kürdistan’da doğayı yok ediyorlar. Erdoğan tarafından özel bir savaş yürütülüyor. AKP yıllardır gerçeklerle çelişiyor. Özel ve psikolojik savaşla kendisine karşı çıkan herkesi haksız, kendisini de haklı yaptı. Özel Savaş sadece Kürt halkına karşı değil, tüm Türkiye toplumuna karşı yürütülüyor. Kürt halkına yönelik topyekün bir saldırı var. Özel Savaşın olduğu yerde, her alanda soykırım vardır.
AKP-MHP faşist rejimi, Kürdistan’da kadınlara ve gençlere fuhuş, uyuşturucu, hırsızlık ve ajanlığı dayatıyor. Faşist rejim bu kirli siyaseti özellikle yurtsever olan şehirlerde, kasabalarda ve mahallelerde yürütüyor. Bu yöntemlerle ne amaçlıyorlar?
Özel savaş, kadınlar ve gençlerle sınırlı değil. Topyekûn bir savaş olan özel savaş, tüm toplumun varlığını hedefliyor. Toplumun değerlerini yok etmek istiyor. Bu çerçevede tüm halklara saldırıyorlar. Bundan dolayı da özgürlük mücadelesini esas alan insanları hedef haline getiriyorlar. Düşman Bakur’da Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyor. Bu yüzden kirli politikalarını mücadelenin ve direnişin olduğu yerlerde devreye koyarak başarılı olmak istiyor. Bu temelde uyuşturucu, fuhuş, ajanlık vb. yöntemleri kullanıyor. Geçmişte bu yöntemleri Kürdistan’da rutin bir şekilde yapıyordu ama son 6 yılda özel bir şekilde yürütüyor.
Bu politikaları da AKP-MHP rejimi uyguluyor. Bu uygulamaların üzerinde özel olarak duruyorlar. Personellerine özel eğitim veriyorlar. Ona göre politikalarını uyguluyorlar. Süleyman Soylu İçişleri Bakanı olarak biliniyor ancak özel savaş Bakanı olarak atandı. Bu bağlamda kendisi nasıl görevlendirildi ise, Kürdistan Valilerine de aynı görevi verdi. Kürdistan’daki sıradan insanlar görevlendirilmiyor, bu yüzden yaptıkları normal değil. Çeteleri Sedat Peker uyuşturucu ticaretinin Türkiye’de yapıldığını itiraf etmişti. Devlet eliyle yapılıyor bu.
ÖNDERLİK DİRENEN, MÜCADELE EDEN BİR GENÇLİK YARATTI
Türk devleti bir çete devletidir. Normal koşullarda sonuç alamayacağını bildiği için bu kirli yöntemlerle başarılı olmak istiyor. Bu aynı zamanda özel savaşın bir parçasıdır. Gençler toplumun en kutsal değeridir. Bu kirli yöntemle gençleri yok etmek istiyorlar. Buna karşı mücadele yürütmek gerekiyor. Önderlik gençlere bir kimlik kazandırdı. Direnen, mücadele eden bir gençlik yarattı. Düşman da bu potansiyeli tersine kullanmak istiyor. Bunu yapmak için de özel savaşa ağırlık veriyor. Şu anda özel savaş daha çok Kürdistan gençleri üzerinde yürütülüyor. Uyuşturucuyla, fuhuşla genç nesli yozlaştırmak istiyor.
Özel savaş sistemi öncelikle toplumun kalbini ve zihnini etkilemeyi amaçlamaktadır. Duygularıyla oynamak istiyor. Özellikle gençlerin duygularıyla oynuyor. Gençlerin duygularıyla oynadıkları sürece politikalarını geliştiriyorlar. Bu temelde Kürdistan Özgürlük Hareketi karşısında sonuç almaya çalışıyor. Başarılı olup Kürt halkını soykırımdan geçirmeyi hedefliyor.
Türk devleti Kürdistan’da şehirlerinde kültürel faaliyet adı altında Kürt halkını kültüründen, değerlerinden uzaklaştırmak istiyor. Kürt halkının festivali, bayramı, kültürü yokmuş gibi, Türk kültürünü yerleştirmek istiyor. Bu da özel savaşın bir yöntemi. Yine ekonomik boyutu var. Kürdistan’ın tüm zenginliklerini gasp eden devlet, Kürtleri batıda çalışmaya zorluyor. Kürtler son günlerde batıda faşist grupların saldırılarına maruz kalıyor. Neden saldırıyorlar? Çünkü Kürt halkına hiç bir alanda yaşama hakkı vermiyorlar.
Özel savaş Kürdistan’da ailelere üzerinde nasıl geliştiriliyor?
Önderliğin verdiği mücadele ile aileler arık 40 yıl önceki gibi değil. Verilen bedel ve mücadele ile ailelerde de büyük değişim yaşadı. Düşman aileleri kullanmak istiyor. Bu yüzden düşman şuan aileleri hedef haline getirmiş durumda. Şehit ailelerine, gerilla ailelerine ulaşarak onları bir araya getirip, özgürlük hareketine karşı kullanmak istiyor. Bunları biliyoruz. Yürütülen bu özel savaşı aileler çok iyi biliyor. Düşman dağlarda gerillaya karşı yürüttüğü savaşı, şehirde de ailelere karşı yürütmek istiyor. Düşman toplumu ve aileleri özel savaş bombardımanına tutuyor. Devlet, kültürüne, ülkesine, topraklarına, mücadelesine bağlı olan ailelere saldırıyor. Bu saldırılara karşı ciddi bir tutum sergilenmeli.
Kürdistan gençleri ve kadınları düşmanın özel ve psikolojik savaş politikalarına karşı nasıl bir mücadele sergilemeli? Türk devletinin kirli politikalarını nasıl boşa çıkarmalılar?
Kuzey ve Güney Kürdistan’ın tüm dağlarında büyük bir savaş var. Bu savaşın ortaya çıkardığı sonuçların ne olduğunu iyi anlamamız gerekiyor. Özgürlük yolunda her bedel göze alınıyor, bütün zorluklara karşı savaşmak gerekiyor. Büyük bedeller verilmeden sonuç alınmıyor. Gerillalar şuan Kürdistan dağlarında büyük bir mücadele veriyor. Gerillanın iradesi düşmanı çaresiz bıraktı. Burada sonuç alırsak düşmanın özel savaşını da boşa çıkarırız.
Özel savaş ile insanları umutsuz bırakmak ve iradelerini kırmak istiyorlar. Bu çerçevede, ‘diz çöktürme planı da devreye konulmuştu. Bir güçte umut ve irade kalmazsa artık sana karşı gelemez. Düşman da bunu istiyor. Gerilla Mam Reşo’da önderlik çizgisini esas alıyor. Bugün Zendûra, Werxelê, Küçük Cilo’da önderlik ruhunu yaşatılıyor. Özel savaş politikalarına karşı önderlik çizgisini esas almalı. Bu çizgide hareket edildiği takdirde özel savaş politikaları boşa çıkarılacaktır. Düşman topyekun savaş ile sonuç almak istiyor ama biz de düşmana on kat daha fazla cevap vererek başarıya ulaşabiliriz.