HABER MERKEZİ –
“Her halkın tarihinde o halk için, yeniden diriliş anlamını taşıyan unutulmaz anlar vardır. 15 Ağustos hamlesi Kürdistan halkı için bu anlama gelmektedir ve bu nedenle yeniden diriliş bayramıdır. Bu bayramı Kürdistanlılara yaşatan; başta Egid yoldaş olmak üzere, tüm şehitleri anıyor, her anı 15 Ağustos heyecanı ile yaşatma sözü veriyoruz.
İlk toplumsallığın oluşma süreçlerinde, devrimsel icatların bulunması, ekilen mahsulün artması ve dinsel ritüellerin gerçekleştirilmesini o dönemde halklar kendileri için bayram havasında kutlardı. Aynı zamanda takvimsel kronolojilerini bu tarihten başlatırlardı. Hatta uygarlığın gelişmesi ile ortaya çıkan çatışmalar ve savaşlarda elde edilen zaferlere büyük bir anlam atfedilmiştir. Daha sonra kapitalizmin gelişmesi ve ulus anlayışının derinleşmesi ile neredeyse tüm büyük uluslar tarihlerini ‘’bağımsızlık’’ adı altında kazandıkları savaşlarla başlatıp o günü bayram günü ilan etmektedirler. Bu yüzden kendilerine göre zafer kazanamayan ve kaybeden halkları tarihten silmeye çalışmışlardır. Kürt halkı da tarihten silinmeye çalışılan, varlığı yok sayılan bir cendereye alınmıştı. 15 Ağustos’ta atılan ilk kurşun bu kara planı çökertti ve Kürt halkına varlığını gösteren bir diriliş bayramı hediye etti. O günden itibaren Kürt halkının bu diriliş bayramına bağlılığı her geçen gün derinleşti.
Günümüzde kapitalist modernite anlayışının hakim olması ile toplumlarda yüzeysellik ve popüler kültür anlayışı gelişmiş olup, bu da toplumlarda güncel ve geçmiş tarih diyalektiğini kurarak düşünmekte zayıflıkların yaşanmasına neden olmuştur. Daha fazla an’a, şimdiye takılıp var olanı değerlendirerek, düşünce ve pratik oluşturulmak istenilmektedir. Bu da zayıf, parçalanmış ve kendi toplumsal kaderini ortadan kaldırmaya götürmektedir. Yeminli Kürt düşmanlığı yapanlar her yerde değerlerimize saldırarak kendini güçlü göstermek ve ikircikli olan kesimleri korkutmak istemektedir. Kürtlükle sembolleşen 15 Ağustos’u, Newroz’u ve 4 Nisan’ı yasaklayarak belleksiz bir toplum oluşturmak istiyorlar. Kürdistan’ın farklı parçalarında ilerici anlamda gelişmekte olan Kürt mücadelelerini zayıf kılabilmek için, dış siyasette herkese taviz vermekten bile kaçınmamaktadırlar. Bu gerçek, yalın bir biçimde bugün bize kendini hatırlatıyorsa, bizim de geçmiş tarihi bilincinde hatırlayarak mücadelenin gerekliliklerine ve geleneklerine cevap olabilecek eylemselikler içinde olmalıyız. Kürt düşmanlarının bayramımızı yasa çevirerek kendilerine bayram havası yaratmalarına hiçbir koşulda izin vermemeliyiz. Zaten TC devleti dönüp tarihe baksa, denediği tüm yöntemlerin onun için sonuç almaktan uzak, onu çıkmaza ve başkalarının maşası yapmaktan öteye taşımadığını görecektir.
15 Ağustos 1984’te bir grup APOCU en zor şartlar altında ve imkânsızlıklara rağmen, bir halkın yok sayılmasına karşı, TC’den emsalsiz bir intikam almış ve Kürt halkının zafere giden yolunda ilk kurşunu atmışlardır. İlk yıllarda sınırlı yerlerde ama büyük bir şevk ile kutlanan bu bayram, bugün KÜRDİSTAN başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde kutlanmaktadır. Daha sonra büyüyerek gelişen gerilla mücadelesini bastıramayan TC yüz yıldır inkâr ve ret ettiği Kürt halkının varlığını kabul etmek zorunda kalmıştır. Tabi bugün bunlar anlatılırken öyle basit sıradan gelişen olaylar olarak anlaşılmamalıdır. Bu kazanımları elde edebilmek ve koruyabilmek için binlerce insan şehit düşmüş, binlercesi zindanlara atılmış ve bir o kadarı cennet ülkelerini terk etmek zorunda kalmıştır. 15 Ağustos’un zemininde bunca emek ve bedel vardır. Toplumsallığı yok edilmek istenilen bir halkın, toplumsallığının yeniden inşa edilerek ortak toplumsal değerlerin yaratıldığı böylesi bir bayramın anılarak büyütülmesi onun için ebetteki vazgeçilmez olmalıdır.
Bu nedenle 15 Ağustos’u kutlamayı en anlamlı kılacak olan şey gerillaların ortaya koymuş olduğu direnişi sahiplenerek ve bu direnişi dağlardan, geçmişte olduğu gibi şehirlerde halk serhıldanlarına dönüştürmektir. Bu ruhun yarattığı ve içinde gizli olan sarsılmaz iradeyi ortaya çıkarmalı ve özgür yaşam koşullarının savunularak büyütülmesi, en büyük hedef ve kararlılığımız olmalıdır. 15 Ağustos ruhunun en belirgin olan yanı; TC devletinin ve herkesin her şeyin bitiğini iddia ettiği karanlık bir ortamda, güneş gibi her yeri aydınlatarak ortaya çıkmasıdır. Bugünde yanılgı ve gaflet içinde olan TC başta olmak üzere, bazı işbirlikçi ve gelecek kaygısı taşıyan orta sınıf, sermayedar Kürt’ler PKK’nin tasfiye olacağını ve onun 40 yıllık kazanımlarının üzerine konmayı hesaplamaktadır. Oysa 15 Ağustos ruhunu yaratan bu hareket her zaman bitti denildiği yerde, en büyük çıkışları yaratarak herkese cevap olmuştur. Bu da bitti diyenlerin bitmesini kendisiyle getirmiştir. PKK’ye 48 saat ömür biçenlerin bugün adları bile hatırlanmaz iken, Önder APO bir halkın gerçek kimliği ve onun varlık ifadesi olmuştur. Bu yüzden ‘’Önderliğe bağlılık eşittir başarı’’ gerçeği ile 15 Ağustos’u karşılamalı ve her zaman başarmaya olan inancımızla, zorlukların üstesinden gelerek sözümüze sahip çıkmalı, halkımıza yalnızca ölümü reva görenlere, halkımızla bir bütün yumruk olup zaferi haykırmalıyız.”
Tekoşer Amed