HABER MERKEZİ –
Önderlik bir özgürlük eğilimidir. Var olan verili toplumsallığı aşarak tarihin derinliklerinde yaşanır hale getirmenin, toplumsal yaşamın hissedilişi, yaratılışı ve yaşam gerçeği haline getirme mücadelesinin adıdır. Yani Önderlik bir birey değil bir zihniyet, bir ahlak, bir kültür, toplumsal bir kimlik ve politik yaşam biçimidir. Hayaline ihanet etmeyen, hayalini her gün özgür kadın gerçeği ile yaşanır hale getirmenin yürüyüşüdür. Kadın şahsında ahlaki ve politik toplumu oluşturmanın somut toplumsal iradesinin adıdır. Rêber APO henüz çocukluğunda ‘yalnız birey yoktur, yalnız birey toplumsal hayalleri ile yaşayan ve yaşatan bir mücadelenin ta kendisidir’ dedi. Rêber APO’nun çocukluk arkadaşlarıyla başlattığı toplumsal inşa çalışmaları günden güne büyüyerek Haki, Kemal ve Sara arkadaşlarla başlattığı ideolojik, politik, örgütsel ve felsefik yaşam biçimi bugün PKK şahsında Kürdistan özgülünde ve dünya genelinde bir paradigma haline geldi. Toplumu yüreğinde büyüten kendini toplumun yüreğinde özgürlük tohumu olarak filizlendiren ve her gününü her saniyesini cahiliyetten, hegemonyadan intikam alan bir direniş duygusu haline getirdi. Rêber APO’nun ‘Mazlumla partileştik, Agitle ordulaştık, Zilanla özgürlüğe yürüyoruz’ deyimi hakikat yolunun ta kendisidir. Rêber APO’nun yolu ve adresi budur.
6 Mayıs 1996’da Önderliğe yönelik suikast girişimi gerçekleştiğinde bizzat sahadaydım. Tabi bu suikastın gelişim seyri, siyasal ortam farklıydı. Biliniyor, o dönem bugünün iktidarına benzer bir iktidar vardı. Özellikle kontr gerilla içerisinde Mehmet Ağır, Yeşil, Çatlı, Bucak onların içerisinde yer aldığı bir derin devlet yapılanması vardı. Tansu Çiller bunun arkasındaydı. Mesut Yılmaz onlar direk işin içerisindeydiler. Özellikle suikastı da Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnanların yıl dönümüne denk getirmişlerdi. Bu çerçevede Türkiye Devrim Hareketine karşı yürüttükleri darbenin bir benzerini Kürt Hareketine de vurmak istiyorlardı. Devrimci sosyalist Kürt Hareketini bugünde tasfiye etme planlaması yapılmıştı. Bu planlamanın birinci ayağı Önderliğin suikaste uğraması durumuydu. Birinci adım 6 Mayısta Önderliğe yönelik gerçekleşen suikast girişimiydi. İkinci ayağı ise o zamanlar HADEP’in ele geçirilmesi, liberalize edilmesi, pasivize edilmesi biçiminde planlama yürütülmüştü. Bu planlama o zaman amacına ulaşmayınca bilindiği gibi bayrak provakasyonu benzeri olaylar geliştirdiler. Özellikle bu provakasyonların gelişmesi için zemin açtılar, bunun için büyük bir çaba içerisinde oldular. Üçüncü ayağı da o dönem Şemdin Sakık vardı, henüz ihanete gitmemişti ama Yeşille, Türk kontr gerillası ile çok yoğun ilişki içerisindeydi. O dönem Ana Karargahtaydı, bir operasyon da geliştirdiler. Önderliğe yönelik geliştirilen suikast girişimi başarılı olsaydı Semdin Sakıkla yapmış oldukları bir anlaşma vardı. Bu anlaşmanın içeriği tüm gerilla gücünün tasfiye edilmesi, PKK hareketinin tasfiye edilmesi ve geriye kalanların da pasivize edilerek sisteme eklemlenmesiydi. Böyle bir planlama vardı. Türkiye Devrimci Hareketine yönelik planlamanın farklı bir versiyonu biçimde Önderliğe yönelik de suikast planlandı.
6 Mayıs 1996’da ben Önderlik sahasında kapıda nöbetçiydim. Bir arkadaşla biraz sohbet ettik, takriben 10.17 geçince bu suikast gerçekleşti. Başta olayın mahiyetini, diğer durumları bilmiyorduk. Büyük bir patlama meydana geldi. Böyle bizi havaya fırlatan bir patlamaydı. Sadece bizim okulun üzerinden kırmızı top şeklinde bir şeylerin geçtiğini ve bunun bir saldırı olabileceğini düşündük. Tabi o dönem 4. Ulusal Konferans da vardı okulda. Örgüt yönetiminin neredeyse üçte biri 4. Ulusal Konferanstaydı. Tabi o esnada Önderlik okulda değildi. Bu saldırıyı yapanlar bombaları Önderliğin kaldığı eve göre ayarlamışlardı. Ancak bizim aldığımız tedbirler de vardı.
Sonradan öğrendiğimiz bilgilere göre bu Muhabarattan aldıkları bir kamyon ve içine bir ton C-4 ve üzerine de tüpler yerleştirilmiş. O ateş topu şeklinde gördüklerimiz meğer bu kamyonun içerisine yerleştirilen tüplermiş. Bulunduğumuz sahanın köşesinde evler vardı. Sonradan ben kendim de gördüm bu kamyonun patladığı yeri. Hem o evleri de yıkmıştı, hem de iki metre kadar derin bir çukur açmıştı. Kaldığımız yerin çatıları biraz hasar gördü. Ama yapıyı çok fazla etkilemedi. Sadece basınç etkilemişti bizleri de. Önderlik bu patlamanın sesini duyuyor. Bir arkadaşı gönderiyor.
Sonradan öğrendik ki bu patlamaların temelinde belirttiğimiz siyasal planlamalar var ama aynı zamanda tüm Suriye’de işte Latke’de bazı patlamalar yapmışlardı, Halep’te bazı saldırılar gerçekleştirmişlerdi, Qamışlo ve benzeri yerlerde oluşturdukları ajan ağıyla belli saldırılar gerçekleştirmişlerdi. Bu çerçevede belirlenmiş bir suikast girişimiydi. Yaklaşık 3-4 gün sonra biz okulun hasar gören yerlerini tamir ettik. Bundan hemen sonra Önderlik bir çözümleme yaptı bu saldırıya ilişkin. Önerlik bu saldırıya ilişkin genel bir çerçeve çizdi. O zamanlar ‘bu bomba Ankara’da patlamış olsaydı bu kadar bizim lehimize olmazdı’ şeklinde bir değerlendirme de yapmıştı. Özellikle o zaman Önderliğin konumlanışı, hareketin konumlanışı, imkanlar ve diğer konular noktasında bu saldırı başarı elde etmeyince bize pozifit yansıyan durumlar oldu.
Bu suikastler başarıya ulaşmayınca da 9 Ekim komplosu aslında bunun üzerinden gelişti. Başta suikastler, içte belli şeyler geliştirme gibi yöntemler üzerinden bir planlama yapmışlardı. Bu planlama başarıya ulaşmayınca bu kez direk ordunun, derin devletin devreye girdiği, direk Suriye Hükümetinin tehdit edildiği yeni bir süreç başladı. Biz bu sürecin başlangıcını 6 Mayıs komplosuna kadar da götürebiliriz. Yine 98’de Şemdin Sakık’ın ihaneti ile düşmana verdiği ve direk saldırıların hedefine Önderliği koyan bilgiler vardı. O zamanlar düşmana söylüyor ‘siz yüz kişi vuruyorsunuz ama APO üç yüz kişi yetiştiriyor, bu yüzden artık direk APO’yu hedef almanız gerekiyor’. Bu durum da direk Önderliğin hedef alınmasının bir nedeni oldu, ki 98 komplosu da artık direk Önderlik hedef alınarak devreye konulmuş bir komplo sürecidir. O dönem de biz değerlendirdik, tartıştık Şemdinin düşmanla ilişkisi vardı. Sonraki süreçlerde her şey daha fazla netleşti ve açığa çıktı. Özellikle 6 Mayıs Önderliğe yinelik suikast girişimi, Şemdin’in örgüt içerisinde hakim olmasını hedefleyen bir yaklaşımdı. Böylelikle gerillayı ve PKK’yi de tasfiye etmeyi planlayan bir suikast girişimiydi.
Önderlik bu suikastten hemen sonra heme televizyon programına katıldı hem de okulda bizler için bir değerlendirme yaptı. Birçok kişi geçmiş olsun mesajı göndermişti. Önderlik televizyona çıkıp ‘size geçmiş olsun, halka geçmiş olsun’ dedi. Sonrasında ‘siz tedbirlerinizi almamışsınız, örgütlülüğünüzü tam kurmamışsınız, her şeyi tam bana bağlamışsınız düşman da beni hedefliyor. Bu açıdan size geçmiş olsun’ biçiminde bir değerlendirme yaptı. Yine okuldaki değerlendirmesinde ise genel anlamda Suriye’deki durum, Türkiye’deki durum ve Ortadoğuda’ki gelişmeleri değerlendirdi. Yine o dönemde Mesut Yılmaz onların bir iki konuşmasında Önderlik bir suikast girişimi olabileceğini de tahmin etmişti öncesinden. Bu yüzden de Önderlik çok duyarlı, dikkatli davranıyordu. Daha öncesinden de düşman tarafından gönderilen ajanlar çıkmıştı. Bazıları okulun krokilerini vs çizmişleri. Tabi tüm bunlar deşifre oldu, yakalandı. Her biri geldikleri gibi niyetlerinin ne olduğu anlaşılıyordu.
İlk komplodan şimdiye kadar en son Avaşin, Metina, Zap operasyonlarına baktığımızda, TC’nin yönelimlerinin temel amacında bir değişikliğin olmadığı görülüyor. O süreçlerde de temel amaç Önderliğe yönelik suikast girişiminde bulunarak PKK’yi tasfiye etmek, PKK’nin çizgisini saptırmak, bu anlamda PKK’nin devrimci dinamizmini ortadan kaldırmak şeklinde bir hedef taşıyordu. Şu an gerçekleşen saldırılar da aynı hedefi taşıyor. Şimdi de bir taraftan PKK’yi yönetimsiz bırakmak, tasfiye etmek ve diğer taraftan da çizgisini liberalize etmek gibi bir amaç ekseninde saldırılarını gerçekleştiriyor. Böylesi uluslararası bir planlama var. Son saldırıları değerlendirdiğimizde, tüm bu saldırıların uluslararası hegemon güçlerden bağımsız gerçekleşen bir saldırı olmadığını görüyoruz. Onların temel hedefi de PKK’yi kendisine eklemlemek, çizgisini saptırmak, kendisine tabi kılacak hale getirmek, bu çerçevede bölgesel planları ekseninde PKK’yi değerlendirmek, kullanmak şeklinde bir stratejidir. O dönem gerçekleşen saldırı-komploda da uluslararası hegemon güçlerin desteği vardı. Şu an yaşanan resme baktığımızda yine uluslararası hegemonyanın nasıl devrede olduğu, Özgürlü Hareketini tasfiye etmeye dönük planlamalar çerçevesinde nasıl politikalar devreye koyduğu görülmektedir.
Tabi bu saldırılar normal saldırılar değil, soykırım saldırılarıdır. O dönem de böyleydi. Kürtleri statüsüz bırakma, Kürde dünyada özgür olarak yaşama şansı bırakmamak için gerçekleşen saldırılardı. Bugün de aynı konseptte saldırılar gerçekleşiyor. Ve bu açıdan Kürt halkının topyekun olarak bu soykırım saldırılarına karşı her yerde, bulabildiği tüm araçlarla direnmesi gerekiyor. Yani şöyle değerlendirmemek gerekiyor: İşte gerillaya yönelik bir saldırı var, gerilla da direniyor, darbe vuruyor, bu yeterlidir. Böyle bir yaklaşım içerisine girmemek gerekiyor. Sonuçta yürütülen bir halk savaşı var. Gerilla kendi rolünü oynuyor, misyonunu yerine getiriyor. Eğer bu bir halk savaşı ise halkın da kendi üzerine düşen görevi yerine getirmesi, gerillayı her şekilde desteklemesi, bu mücadelenin içerisinde yer alması gerekiyor. Dört parça Kürdistan ve diasporadaki halkımızın bu bilinç içerisinde olması, bunun dış ayağını kıracak yaklaşımlar içerisine girmesi ve bu direnişle, faşizmi yıkma noktasına getirmek gerekiyor.
Faşizmi yıkacak olan direniştir. Askeri, siyasi, diplomatik direniştir. Bu anlamda Kürt halkının omzuna tarihi bir misyon şu anda yüklenmiş durumda. Bu önümüzdeki süreçte, 6 Mayıs’ın yıl dönümü de geliyor, bu direnişi daha fazla derinleştirmek, daha fazla büyütmek ve Türkiyede demokrasi ittifakını geliştirecek düzeye kadar büyütmek gerek. Böyle bir örgütlenme ortaya çıkarsa faşizmin tüm hayalleri mezara gömülebilir, AKP-MHP faşist ittifakı bu çerçevede yıkılabilir ki mevcut haliyle büyük bir çöküş içerisindeler. Bu direniş, bu çöküşü daha fazla elle tutulur hale getirecektir.
Mahir Mereto