HABER MERKEZİ –
“Siz bana din ile refaha ulaşmış bir toplum gösterin bende size devrim ile geri kalmış bir toplum göstereyim.” Che Guevara
Türk toplumu kendisini sürekli örgütlü cehalet üzerinden üreten dinci-milliyetçi ve cinsiyetçi kokteyl faşizm belleği yüzünden uçuruma sürükleniyor. AKP-MHP diktatörlüğü kitleselleştirdiği “faşizmi” gündelik yaşamın bir parçası olarak an be an sıradanlaştırıyor. Eklektik Türk ırk ideolojisi üst insan olarak kendisini güncelde tarihselleştirerek Kürt halkını ve öteki farklı kimlikleri alt insanlar kategorisi olarak kurgulamak istiyor. Buna direnen her kesim bu sapkın ve çağdan düşmüş ırk ideolojisi tarafından soykırım kurbanı olarak hedeflenmekten kurtulamıyor!
AB-TC ilişkilerini yürüten Merkel’in BOP Eşbaşkanı Erdoğan hayranlığı tarihsel bir faşizm geçmişinin güncellenen bir arka planına dayanıyor. Merkel ve Erdoğan’ın faşizmin kaotik tarihine dayalı ırksal idealleri örtüşüyor. Bu işbirliğinin karanlık arka planı faşizm zeminine dayanıyor. Nazilerin Yahudi düşmanlığı bugün Merkel önderliğinde AB resmi politikası olarak yabancı düşmanlığı ve göçmen karşıtlığına evrilmiş durumda. Erdoğan-Merkel göçmen politikalarıyla içte faşizmin döl yatağı kitlelerini yabancı karşıtlığı ve göçmen düşmanlığı noktasında konsolide ediyor. Bununla paralel olarak da Kürt düşmanlığı ve Kürt soykırım konsepti AB mali finansmanlarıyla organize ediliyor. Nazi Almanyası dönemini yaşıyor Türkiye Kürt ve yabancı düşmanlığı zirvede. Nazi-Türk tarihi suç ortaklığı göçmenler ve yabancı düşmanlığı üzerinden kendisini yeniliyor.
Erdoğan ve Merkel gibi politikacılar kendi sağcı faşizan polikalarının bir aracı olarak göçmenleri ve yabancı düşmanlığını körüklüyor. Bu politikaların kurbanları olarak Suriyelileri ve Afganları bir araç olarak kullanıyorlar. Faşizmi güçlendiren ve toplumsal desteği devşiren bir kurban politikası yürütülüyor.
Kürt halkı uluslararası bir soykırım konseptine kurban edilmek isteniyor. TC tarafından Kürdistan’ın tümünde ve özellikle Rojava’ya yapılan saldırılar ve işgale dönük yoğun hazırlıkları son aşamasında. Kürt özgürlük mücadelesi bir yok edilme çemberine alınmak isteniyor. Kürdistan da Kürt halkı mültecileştirilmek adına diğer göçmenler yurduna yerleştirilmek isteniyor. Taliban eliyle Afganistan boşaltılıyor. Dünyanın vicdandan ve ahlaktan yoksun sessizliği Kürt soykırım politikalarının onaylandığına dönük kaygıları zirveye çıkarıyor.
Kendisiyle yüzleşebilen güçlü bir ulus bilinci ve eğitiminden yoksun Türk ırk faşizminin yarattığı güruhlar insanlığı tehdit ediyor. A. Ümit’in belirttiği gibi “Toplumun geçmişte atalarının işlediği suçlara “Gönüllü unutkanlık” temelinde yaklaşmaları korkunç bir suç ortaklığıdır. Ulusal gururun incinmesi pahasına bununla yüzleşmek insan olmanın gereğidir. Yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı her yerde faşizmi güçlendiriyor.” Sahi Türk toplumu soykırım ve faşizm tarihsel geçmişiyle güncelde ne zaman yüzleşecek olgunluğa erişecek? Güncel faşizmin sert ikliminde bu sorunun cevabı bile umutsuzluk için fazlasıyla yeterlidir.
Kürdistan da çarpıtılmış ve siyasal bir aldatma aracına dönüştürülen Dincilik olgusu baskın faşizm politikalarına kan taşıyor. Kürt ulusal bilinci bunun üzerinden dağıtılıyor. Çarpıtılmış bu sahte dinciliğin toplu üstündeki siyasi etkisini kırmak gerekiyor. Kürt diasporası da maalesef maddiyata saplanmış bir gelgitler ruh halini yaşıyor. Devrim sürecinde paradigmaya girmeyen liberal anlayışlar çoğaldıkça değerler ve ölçüler aşınıyor. İdeolojik refleksler törpülenmek isteniyor. Koşullar ne olursa olsun politik mülteci bilinci özgürlük üreten öznedir. Faşizmin yarattığı politik gerilimlerini kırma yolunu bulmak için pratik sahada sadece PKK’nin efsanevi bir direnişi var. Diyalektik süreç kendisini yine yeniliyor eylemsel dirilişle. Faşizmin yarattığı kitlesel vicdan, ölümünü özgür yaşama dönüştürme gücüdür PKK’ye anlam verme bilinci.
Kürdün acılı toplum hafızasının anlamda mayalanan onurun faşizme isyan eylemselliği çağrısına cevap olma zamanıdır. Onuru kırılmış milyonların öfke fırtınasının tercümanıdır bu haykıran kadınca isyan. Işıkta arınmayı başarmış dağlı bir halkın özgürlük sevdalısı kadınların çığlığıdır dünyanın vicdan bariyerlerinde yankılanan. Değerler yıkımına meydan okuyan. Gerçek sevginin ruhudur Apocu ışık maske takmayan ve tek yüzle vicdana görünen. Zamanın gölgesi genç ömürlerin adanmışlık ateşidir Kürdistanı aydınlatan. Boğuntu beton yaşamlarında yergi ve yengi yarıştıranlar kolay kolay anlamaz bu vicdani isyanın dilinden.
Serdem Amed