HABER MERKEZİ –
PKK ve Kürt halkına karşı yeni daireler, bürolar, masalar, birim ve timler örgütlendirilmiştir
Bu savaşın bir cephesi eskisinden de şiddetli olmak üzere gerillaya karşı verilen savaştır. Savaşın bu türündeki yenilik, Kürt halkının toplumsal yapısını ve kültürünü inceleyerek her Kürt insanını hedeflemesidir. Türkiye’nin MİT öncülüğünde istihbaratla yönetilen bir devlete dönüşmesinin başlıca nedenini böyle değerlendirmek doğru olacaktır. Yukarıda da değindiğimiz gibi bir devlet muhaliflerini zor kullanarak tasfiye edememişse, o muhalif hareketin dayandığı toplumsal zemine yönelmeye başlar. Asla unutulmamalıdır ki; devletlerin topluma saldırısı sadece fiziki öldürme şeklinde olmaz. Sadece fiziki öldürme Hitler ve TC’nin yaptığı soykırımlara neden olur ki, bu iktidarlar için tehlikeli sonuçlara da yol açabilir. Bunun için devlet ve iktidarlar, toplumu yozlaştıran, çürüten, içerden dağıtıp parçalamaya yol açan saldırıları da devreye koyarlar. Toplumun etrafında bir araya geldiği örgütle arasında çelişkiler yaratarak güvensizlik oluşturmaya ağırlık verirler.
AKP faşist rejimi, yanına MHP’yi de alarak Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’ne karşı, Kürt halk yurtseverliğinin yol açtığı gelişmeleri, kazanımları tasfiye etme hedefiyle son on yıldır varını yoğunu kullanarak saldırmaktadır. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin, MİT örgütlenmesini büyüterek ve yenileyerek PKK’nin dayandığı toplumsal yapının çürütülmesi, yozlaştırılması ve PKK’den uzaklaştırılması için yeni bir savaş strateji devreye koyduğunu vurguladık. Bu savaş için MİT’te işi sadece PKK ve Kürt halkına karşı savaş olan yeni daireler, bürolar, şubeler, masalar, birim ve timler örgütlendirilmiştir. Daha önce Bakurê Kurdistan illerindeki MİT örgütlemesinin ve sorumlularının konum ve yerlerinde de değişiklikler yapılmıştır. MİT’in Bakur’daki işlevi, yetki sınırları ve hareket alanı da genişletilmiş, inisiyatif verilmiştir. Devletin diğer özel savaş kurum ve birimleriyle ilişkileri de yeniden düzenlenmiştir. Örneğin; bazı birimler valilik, jandarma ve emniyetle çok daha rahat ve açık çalışmaya başlamıştır. Bu savaşta MİT ile polis, jandarma ve yargı denilen soykırım mahkemeleri arasında işbölümü yapılmıştır. Örneğin; MİT, polis ve yargıçları kullanarak birçok kişiyi tutuklama tehdidiyle ajanlatırabilmektedir. Korkan insanlar bu biçimde de düşebilmektedir. MİT’in içerde geniş tabanlı örgütlendirilmesi, devlet kaynaklarının önemli bir miktarının MİT’e aktarılması, Kürdistan’da yürütülen savaşın boyut değiştirdiği şeklinde anlaşılmalıdır. Bu savaş gizli ve kirli olduğu için son aylarda Sedat Peker’in ifşa ettiği Türkiye gerçeği ortaya çıkmıştır. Kirli-özel savaş ancak kirli yöntemlerle sürdürülebilir. Çünkü; böyle bir savaş ancak kara para aklama, uyuşturucu satma, vergi kaçırma, gasp etme yöntemleriyle finanse edilebilir. 2000’den itibaren Kürdistan Özgürlük Hareketi olarak TC devleti ile savaşımız bir anlamda MİT’e karşı verilen bir savaş olmaya başlamıştır. Kuşkusuz ki asker ve polis de Kürtlere karşı savaşmaktadır. Ancak Kürt halkına karşı 2000’lerden sonra savaşan esas güç MİT’tir. Bunun nedeni de yukarıda belirttiğimiz gibi savaşın toplumsal alana kaydırılmasıdır.
Türk devleti Kürtleri mücadele edemez duruma getirmek istiyor
Sömürgeci soykırımcı Türk devleti Kürtleri Kürtlere karşı savaştırmaya ayrı bir önem veriyor. Kürt gençlerini tehditle, şantajla, uyuşturucu ve para ile düşürüp ajanlaştırıyor. Bu yöntemle hem Kürtlük bitirilmek isteniyor hem de ucuz yoldan Kürtlere darbe vurduğuna inanılıyor. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin böyle bir savaş için ciddi planlamalar ve çalışmalar yaptığı bilinmelidir. Dolayısıyla Türk devleti, 2000’lerden sonraki soykırım savaşında başarı elde etmek için yoğun ve yaygın bir ajan ağı örgütlemeye gitmiştir. MİT’in koordine ettiği bu özel-kirli savaş, Kürt halkının Özgürlük Mücadelesiyle kazandığı bilinci, kültürü tasfiye etmeyi hedeflemektedir. Sömürgeci soykırımcı Türk devleti, Kürt halkını mücadele edemez duruma getirip, daha rahat asimile etme peşindedir. Bu nedenle 2000’den sonra Kürtlere karşı yürütülen savaşın ana hedeflerinden biri de Kürtleri mücadele edemez duruma getirmektir.
Bir halk nasıl mücadele edemez konuma getirilebilir? En başta inandığı değerlere bağlılığı azalır ya da şüphe duymaya başlarsa bu duruma düşer. Bu nedenle sömürgeci soykırımcı Türk devleti Bakurê Kurdistan’da, halkın Özgürlük Mücadelesi’ne karşı inancını kırmak için türlü türlü yol ve yöntemler kullanmaktadır. Saldırının bu tarzında ilk hedef yapılan kesimse şehit, gerilla ve tutuklu aileleridir. Sömürgecilik, bu kesimi PKK’nin temel toplumsal dayanağı gördüğü için hedeflemektedir; yurtsever duygu ve bilincin bu kesim tarafından halk içinde yaygınlaştırıldığını düşündüğü için tehlikeli görmektedir. Bu nedenle de ailesinden şehit, gerilla, tutuklu veya çalışan olan bütün aileler hedef haline getirilmiştir. Bu yöntemden ötürü, Bakurê Kurdistan’da MİT’in irtibata geçmediği çok az aile vardır. Ailelerle ilişkilenmeden önce sosyo-psikolojisi, ekonomik durumu gibi özellikleri üzerine çalışılmaktadır. MİT bir aileye hatta bir bireye hangi söz ve davranış yanında ne tür insanlarla gidilirse istenilen sonuçlar alınabilir, hesabını yaparak gitmekte, ilişki kurulmaya çalışılmaktadır. Bu ilişki, önce normal bir şeymiş havası verilerek başlatılmaktadır. Görüşmelerde, ortalama her Kürt’ün yaşadığı ve temsil ettiği için hem meşru hem de yasal olan siyasi aktiviteler, tercihler suçmuş gibi lanse edilerek insanlar psikolojik baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Örneğin; birçok kişiye ‘senin partiye (HDP) gittiğini biliyoruz’ ya da ‘senin falanca derneğe gittiğini biliyoruz’ denilerek yasal olan işi, suçmuş gibi gösterip korkutmak suretiyle etki altına alma, en çok başvurdukları söylem olmaktadır. Korkan ya da panikleyen bazılarının bu ve benzer tehdit ve şantajlarla düştüğünü biliyoruz.
İkincisi; en çok gençler ve kadınlar hedeflenmektedir. Gençleri ajanlaştırıp halkına karşı savaşan bir noktaya düşürmek kadar yozlaştırmak da hedefleri arasındadır. MİT ve polisin gençleri cinsellik, para ve uyuşturucuyla düşürmeye yönelmesi en çok başvurduğu yöntemlerdir. Birçok defa deşifre olduğu gibi MİT, Kürt gençlerine, “her türlü pisliğe, her türlü kire, her türlü suça bulaşın, yeter ki PKK’ye gitmeyin, istediğinizi veririz” demiştir. ‘Siz bu suçları işlerken, yakalanırsanız da ağır cezalar almazsınız’ denildiği bilinmektedir. Bazılarını da ajanlaştırmak için serbest bırakmaktadır. PKK ile Kürdistan’da kadın devrimi gerçekleşmiştir. Kürt kadını Kürdistan toplumunun, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin temel dinamiğidir. MİT, Kürdistan’da kadınları düşürüp, yozlaştırmak, mücadeleden koparmak için de özel birimler, kişiler örgütlemiştir. Gençlere ve kadınlara dönük saldırıda MİT, polis ve jandarma ortak çalışmaktadır.
MİT çok değişik yol ve yöntemler ve gerekçeler kullanarak insanlarla ilişkiye geçmekte, insanları mücadeleden kopartmaya çalışmaktadır. Savaşın bu türü için önce aileler ve tek tek insanlar hakkında her türlü bilgi toplanmakta, bu bilgiler analiz edilmekte ve sahada savaşan elemanlara verilmektedir.
Analar ve babalar çocuklarına Türk devletinin Kürt halkına düşman olduğunu öğretmelidir
Bu tür saldırı tehlikeli olduğu kadar en kolay bertaraf edilebilecek saldırıdır. Saldırının bu türünü boşa çıkarmak için en başta her Kürt, yapılmakta olanın Kürt halkına dönük soykırım savaşının bir parçası olduğunu adı gibi, inandığı değerler kadar bilmesi gerekir. Yurtsever olmasa da, yurtseverlik görevlerini yerine getirmeyen biri olsa da her Kürt, Türk devletinin Kürt halkının düşmanı olduğunu asla unutmamalıdır. Analar ve babalar bunu çocuklarına da öğretmelidir. Gerçekten de Türk devletinin düşman, AKP-MHP rejimininse bu düşmanlığın zirvesini temsil ettiği bilinci olursa, MİT üzerinden koordine edilen saldırılar tümüyle boşa çıkarılabilir. Zaten düşman da bunu bildiği için halkı aldatmak amacıyla oldukça, ‘incelikli, nazik, kibar, ağırdan ve alttan alan’ bir yöntem ve dil kullanarak, irtibata geçtiği insanı ikna etmeye çalışmaktadır. Her insanın psikolojini, sosyal ve ekonomik durumunu inceleyerek gittikleri için de hedeflediği kişi veya kişileri etkileyecek en uygun kelimeler seçilerek konuşulmaktadır. Yılanın bir türü, karnını açarak ölü taktiği yapmak suretiyle sinek vb hayvanları içine çeker, daha sonra kendisine konmuş hayvanlar üzerine karnını kapatıp avını yutar. MİT ve birlikte çalıştığı diğer özel savaş kurumlarının taktiği de böyledir. Sömürgeci soykırımcı Türk devleti, Kürtleri bir halk olarak kabul etmemiş, varlığını yasalarla güvence altına almamıştır. Halen de Kürt olmak, Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin yasalarında suçlu, terörist, bölücü olmak ile yargılanmak demektir. Bu nedenle de bu devletin söylediği her söz düşmancadır. Kullandığı tatlı sözler ve ettiği dua da olsa Kürt insanı bilmelidir ki; bu, kendisini tuzağa çekmek için kurulmuş bir komplodur. Kürtler, Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin yardım ve dayanışma adı altında kurum ve kuruluşları eliyle verdiği maddi şeylerin, kendisinden çalınıp ‘zehir’ katarak geri verdiğini bilmelidir. AKP-MHP rejimi iktidarda olduğu sürece, asker sivil herhangi bir özel savaş elemanı, ‘Kürtlerin iyiliğini istiyorum’ dediğinde bilinmelidir ki, bu kişi daha sinsi ve tehlikeli bir düşmandır. Öldürülen bazı kadınlarla ilişkiye geçen özel savaş elemanlarının yaklaşımında da görüldüğü gibi, ‘seni seviyorum, sana aşığım, sensiz yapamıyorum, canım ciğerimsin’ denildiğinde de düşmandır; katildir. Hedeflediği insanlara güven verip daha rahat ve geride tanı ve tanık bırakmadan öldürmek için bu sözleri kullanmıştır. Özellikle genç kadınların bu yolla hedeflendiği bilinmelidir. Bunun için aileler ama özellikle de yurtsever aileler, gençlerinin günlük davranışlarını iyi izlemeli, çocuklarına sahip çıkmalıdır. Artık yurtsever demek aynı zamanda düşmanın kendisini ve ailesini, halkını böyle bir savaş ile hedeflediğini bilmek ve karşı mücadele etmek demektir.
Cihan Eren/Serxwebûn