HABER MERKEZİ –
Örgütlenerek yerel ve ulusal yönetim gücünü eline almak aynı zamanda bir öz savunmadır. Faşist soykırımcı özel savaş valilerinden, kaymakamlarından, belediyelerin işgalci kayyımlarından kendini yönetme insiyatifini ele geçirme ilk hedeflerden olmaktadır. Sömürgeciliğin bu soykırım zorbalarını kürdistanın tüm parçalarından kovma halk içerisine onları çıkamaz hale getirmek, yeniden yönetim insiyatifinin halkın eline geçmesi anlamınada gelecektir. Kurdistandaki bu sömürge sistemi bu soykırımcı sistem kuklaları ve bu sömürge kurumları tarafında yürütülmekte. Bu sistemi tıkatma, sömürge kurumlarını işlemez hale getirerek yerine halkın iradesiyle yürütülen meclisler ve kominler ikame etmek, kendi kaderini yeniden ele almak anlamına da gelecektir. Bu anlamda engin bir düşman bilinci ile halkın kendini yönetme inisiyatifini alması devrimci halkın en temel görevi olmaktadır. Sömürge kurumlarını reddetmek yeni bir sistem oluşturmayı zorunlu kılacağı için bunun alternatif örgütlemesi oluşturulmalıdır. Devrimcileşmiş halkın hem savaşta hem barışta yapması gereken görevler olmak ile birlikte kürdistan devriminde savaş ve inşa iç içe yürüdüğü için adım adım inşa ve savunma beraber geliştirilmelidir. Tüm kazanım ve değerleri özgürleştirme, özgürleştirilmiş alanları savunma beraber gelişecektir. Kazanma ve kazanılanları koruma ancak bu şekilde gelişebilir.
Kuşkusuz kurdistanda topyekün bir savaş hali vardır. Faşist-soykırımcı rejim özelleşmiş savaş rejimi olarak kurulmuştur. Dolayısıyla tüm devlet kurumları birer sömürge kurumudur ve hedefleri soykırımı sonuca ulaştırmaktır. Aynı şekilde devlete bağlı tüm bürokrasi ve memurlarıda aynı soykırımcı hedeflerin hizmetinde çalıştırılmaktadır. Dolayısıyla düşman olgusunu sadece asker ve polisten ibaret düşünmek, devleti sadece vali ve kaymakamdan ibaret düşünmek bir gaflet olacaktır. Soykırımcı faşist tc devleti kuruluş aşamasından itibaren özel savaş devleti olarak topyekün bir savaşı esas aldı. Dolayısıyla çok geniş bir yelpazede ve çok çeşitli yöntemlerle kültürel, sosyal, siyasal, tarihsel ve elbette fiziki alanda kürt ulusunun bütün varlığı hedeflendi. Islah etme, asimile etme, yozlaştırma, modernleştirme, avrupalılaştırma, türkleştirme, araplaştırma, mankurtlaştırma ve benzeri birçok yöntem uygulandı. Yüzbinlerce kürd asimile edilsin diye iç anadoluya, türk metropollerine gönderilerek eritilmeye çalışıldı. Onbinlercesi bu asimile politiası sonucunda şimdi kendisini türk sanarak türk milliyetçiliği yapıyor. Örneğin geçen günlerde bir türk televizyonunda Sivaslı bir kürt kadınının bir kürdü kürtçe konuşturmaması ardından da kürtçeye hakaret etmesi bu devlet politikasının sistem içerisindeki kürtleri bile nasıl kendisine düşman haline getirdiğini göstermektedir. Tc rejiminde kürce diline karşı geliştirilen yasal ve fiili yasaklar cumhuriyetin kuruluşuna kadar gitmektedir. Kürt şehir isimlerinin, köy isimlerinin, dağ isimlerinin yasaklanması, çocukların anaokuldan itibaren Türkleştirilmeye çalışılması, evlerde bile Kürtçenin yaşaklanması bu soykırımın parçasıydı. Kürtçe konuşma yasak olduğu gibi kürtçe ait ne varsa türkleştirildi. Sadece yasaklanmadı asıl trajeci kürd kültürünün çalınması ve türkleştirilmesi oldu. Bu kültür kıyım uygulamaları devlet eliyle bir program çerçevesinde yapıldı, yapılıyor. Bu örneklendirmeler sadece türkiyede değil Baas Rejimleri ve İran devleti tarafından da aynı şekilde uygulanmaktadır. Bu uygulamalar Aynı şekilde fiziki soykırım kadar tehlikeli ve insanlık suçudur. Kültürel yozlaştırmaların yanında kürt gençlerini uyuşturucuya bağımlı kêşler haline getirmek ve uyuşturmak da bir devlet politikasıdır. Politik bilinçli özneler olmaktan çıkarmak ve lümpenleştirme de bunun parçasıdır. Kürt kadınlarına karşı devlet memurları, asker ve polisleri tarafından bu kadar tecavüzün, tacizin kaçırma ve öldürmenin yapılması da aynı politikaların sonucudur. Her soykırımdan sonra kürt çocuklarının alınarak devlet tarafından yetiştirilmek üzere gaspedilmesi de bununla ilgilidir. Aynı zamanda haydi kızlar okula, kardelenler gibi projeler de aynı uygulamanın parçasıdır. Bunlar gibi yüzlerce faşist soykırımcı uygulama hala yürülükte ve gün geçtikçe daha inceltilmiş biçimlerde çeşitlendirilmektedir. Bu anlamda anlaşılması gereken devrimci halk savaşının faşizmle yaşamak durumunda olan bir halkın yaşama ve varlığını koruma biçimi olduğudur. Yüne devrimci halk savaşında düşman uygulamalarını durdurmak, politikalarını boşa çıkarmak, sömürgeciliği yenilgiye uğratmak ve uygulama hedeflerini bu bağlamda belirlemek hayati olmaktadır.
Tüm bunların yanında kıyasıya mücadele ve savaş verilmekte ve günlük olarak çatışmalar yaşanmaktadır. Bu kirli savaşın bu şekilde bir arka planı olduğu için yürütülecek mücadelenin de bu çerçevede ve zengin yöntemlerle yürütülmesi gerekmektedir. Her şeyden önce de bu savaş bir öz savunma savaşıdır. O nedenle tüm kürdistan parçalarında her an bu savaşı yürütecek şekilde bir örgütlülüğe ulaşmak gerekmektedir. Bunun için de tüm bu saldırılara karşı her an savaşta olacak şekilde özsavunmada olunmalıdır. Bu bilinçle mahale mahale örgütlülüğün geliştirilmesi ve savunma komitelerinin örgütlendirilmesi gerekmektedir. Bu bir savaştır.Faşist rejimin polisi askeri tekniğiyle savaşıldığı gibi onun kurumları, politikaları, memurları ve tüm özel savaş uygulamalarıyla yürütülen bir savaştır. Bu savaşın bir tarafı halk diğeri tarafı da faşist soykırımcı rejimdir. O nedenle Bu savaş halk savaşı olduğu için elli silah tutan veya bu savaşta lojistikten, kuryeliğe, savaşanlara yemek hazırlayanlara kadar bir çok görevlendirme ve işbölümü yapılmalıdır. Her mahale de bu şekilde görev, her sokakta bu şekilde onlarca birim yaşlısı genci ve kadını ile örgütlülüklerini oluşturmalıdırlar. Başta kuzey kurdistan olmak üzere Rojava, rojhılat, başur ve hatta yurt dışında kürtler bulundukaları tüm alanlarda bu şekilde öz savunma örgütlemesini birim birim inşa etmelidirler. İmkanları el verenler silahlanarak silahlarını evlerinde saklayarak olası bir durumda bunları kullanacak şekilde hazırlıklı olmalıdırlar. Topyekün savaş ortamında düşman saldırılarına karşı sığınaklarını yapmaktan erzaklarını depolamaya kadar kendi alan mevzilenmesinden ve düşmanın durumuna kadar keşif ve gözetlemelerini yapmalıdırlar. Çünkü kürdistan devrimi savaşın ve toplumsal inşanın iç içe geliştiği bir devrim olacaktır. Her kürt yurtseveri en üst düzeyde yurtsever ölçülerle kendini donatarak, yurtsever görevlerini yerine getirerek faşizmi yenilgiye uğratacaktır. Yurtsever devrimci kurdistan halkı KÜrdistan Devrimini gerçekleştirecektir. Kurdistan yurtseverlik ölçüsü; başkaları devrimi yapsın ben de onları destekliyorum değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. Kurdistan yurtseverleri savaşmış, savaşçılarını korumuş, sürekli bu savaşın parçası olarak rolünü oynamıştır. Bu anlamda binlerce öncü yaratmış, şehit vermiştir. Zafer döneminde ise bu yurtsever halk ölçülerini en üst düzeyde geliştirilmeli ve genelleştirilmelidir. Çünkü fedekarlık yapmadan değişiklik, mücadele etmeden barış gerçekleştirilemez. Bir halk kendi kaderini nasıl kendi ellerine alabilir. Kürdistan özgürlük savaşımında yurtsever kürdistan halkı sorumluluklarını yerine getirmek için mücedelede sorumluluk alarak yurtseverlik görevlerini yerine getirebilir. Çünkü devrimci halk savaşında savaşın öncüsü halkın kendisidir. Kürtler kendi kaderlerini kendi ellerine alacaklar ise bunun yegane yolu bu uğurda elinden gelen mücadeleyi vermek oluyor. Bir başkasının gelip kendisi için savaşmasını, mücadele etmesini beklememelidir. Ayrıca egemenler de kendiliğinden ezilenlere hiçbir zaman bir şey vermezler. Almak istenilen savaşmak ile alınabilir. Tüm dünyada özgürlüklerini, halkını, ülkesini kazanmak isteyen halklar fedakarlıkla, bedeller ödeyerek, savaşarak kazanmışlardır. Bunun en bariz örneği türklerdir. Yurtsuzlar olarak, savaşarak, bedel ödeyerek kendilerine başka halkların vatanını vatan ettiler. Bugün de ellerinden gidecek korkusuyla her gün onlarcası ölmesine rağmen bedel ödemeye devam ediyorlar. Bu anlamda kurdistan halkının en büyük şansı profesyonel bir savşçı gücüne yani kurdistan özgürlik gerillasına sahip olmasıdır. Devrimci halk savaşında gerillanın yenilmez iradesi ve taktikleri halkın önünü aydınlatacak ve devrime koşarken halkın devrimci mücadelesinin önünü açacaktır. Özgürlük gerilasım mücadele engellerini ortadan kaldıracak ve halk savaşının öncülüğünü yapacak gücüdür.
Engin bir bilinçle bilinçlenmiş, kendini eğitmiş, devrimcileşmiş bir halkın yenemeyeceği hiçbir güç yoktur. Bu anlamda devrimci halk savaşının tüm dinamikleri ezilenler, kadınlar, gençler, emekçiler yani kısacası tüm halk hem profesyonel hem de amatörlük düzeyinde devrimci örgütlülüğünü sağlayarak mücadeleye atılmalıdır. Bu savaşta tüm kürtlerin varlığını ortadan kaldırma hedeflendiği için tüm kürtlerin de varlığını korumak için kendini bulunduğu her alanda ve yerde savunması kaçınılmazdır. Özgürlüğünü kazanmak, soykırımı durdurmaktan ve yıkmaktan geçmektedir. Karşımızda tepeden tırnağa şiddete bürünmüş bir sömürgeci ve soykırımcı rejim var. Böylesi bir durumda bu rejimi, savaşarak etkisizleştirebilir ve aşabilirsin. Devrimci Halk Savaşı onun için gündeme gelmektedir. Bu bakımdan bunda eksikliklerimizin, yetersizliklerimizin, başarısızlıklarımızın temel bir etkisi vardır bunları da acilen gidermek gerekmektedir.
Çiya Amed/Yurtsever Gençlik Dergisi