HABER MERKEZİ –
Gerçek ile düş arasında bir yol vardır, o yollardan geçeceksin. Nehirler, ormanlar, patikalar karşılayacak seni. İyilerle, kötülerle, yağmur ve ateşle karşılaşacaksın. Yorulacaksın, susayacaksın
ve acıkacaksın. Yol boyunca düşlere düş katacaksın. Zamandan sıyrılıp zamanı soracaksın. Başlangıç ile son arasına ruhunu gereceksin. Çoğu zaman yaprakları, suyu, taşları esas alacaksın. Etin, kemiklerin o yapraklarla aynı kaderi paylaşacaktır. Bundan kurtuluşunun olmadığını göreceksin. O vakit ruhunu büyüt, yolun kestirme noktasını düşle, düşlerine düş kat! Yıldızların arasında duran bir yıldız sana ışık olacaktır. Senden öncede gelenler oldu o yollardan. Zerdeşt ile Mani ile, Hallacı ile Mansur ile İsa ile aynı sofralarda yemek yiyeceksin, belkide… Bardaklarınızda dicle ve fıratın suyu olacaktır. Tabaklarınızda cennet meyveleri ve buğday taneleri… Tekrar yürümüye koyulacaksın. Ve tepeye doğru yol alacaksın. Ulaşınca tepeye elinde aynasını tutan yüce starı göreceksin bütün ihtişamı ile o sana aynayı tutacak, kendini göreceksin. Kendinde ışığı, doğayı, ve evreni göreceksin.
Yaşam yüce dagalı bir deniz ona yetişmek kadar, ondan kaçmak da zor. Öyle hırçın, asi ve yücelerde ilerliyor ki dönüp ardına bakmadan içinde buluyorsun kendini, bir yaprak gibi savuruyor seni.
Savaş öfkeli ve kızgın bir ateş. Kaçmak kadar yanmakta zor. Öyle durgun, sönük bir ateş ki onu yüceltmek için, içinde bulursun kendinin ve bir iğde ağacı gibi yakar seni.
Yaşam ve savaş
İnsanın en büyük hakikatı, kah yaşamak için savaşır, kah savaş için yaşarsın.
PKK yaşam mıdır? Savaş mı? PKK su mudur? Ateş mi?
PKK abı-ı hayat, ar-ı ceng’dir.
Bir PKK bu yaşamın da savaşın da fedaisidir. Yeri geldiğinde gözünü kırpmadan kızgın ateşlerde yürümeli, yeri geldiğinde özgürlüğe doğru derinliklerde yüzmelidir. Yaşam için savaşıp, bu yaşamın fedaisi olmak demek, savaşın zaferini meşalesini taşımak demektir. Meşale alevinin rengide, yüreğindeki tutkunun rengidir. Ne kadar bağlıysan yaşama, ne kadar tutkulu ve iradeli isen o kadar yükselir ateşin. Fedailik nedir peki? Fedailik… Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir duruş. PKK‘de fedai olmak; yaşama dört elle sarılarak tutunuşlar, zirvede yaşamaktır. Kendini bu yaşama ve yaşamın gereklerine feda etmektir.
Fedailik, gerçeklerin ateşinde yanarken suya dönüşmek ve bütün dallarının hakikate doğru çevirmektir. Tıpkı İbrahim’in yanarken suya dönüşmesi ve o günden sonra yeryüzüneki bütün iğde ağaçlarının kıbleye doğru eğilmesi gibi…. fedainin kıblesi, hakikattır.
Fedailik, yaşam savaşçılığıdır.
Bir yaşanmışlığın hikayesi, acının, öfkenin, kinin, intikamın, güzelliğin, sevginin, mutluluğun, aşkın ve yüceliğin yaşandığı kadının yaşanmışlığın eşitliğin ve özgürlüğün diyarlarının tanrıçası iken erkek egemen zihniyetli kapitalist modernitenin pençelerinde can çekişen oldu. Emekleri ile yarattığı yaşama yabancılaşan ve yaşamda kapatılan oldu. Diline, ruhuna, yüreğine ket vurulmuş ve acıların akıntısına bırakılmıştır. Acımasızca hakikatın yerle bir olduğu, gök yüzünde tanrıçaların çığlığı yer yüzünde özgürlüğün yitimi açtığı bir çığır oldu….
Karanlığın tüm evrenin sarıp sarmaladığı, yok ettiği ve yok saydığı insanlık değerleri kadında çalınan özgürülk ile anlam ve önemini yitirmiştir. Hakikatın kendisi olan Önderlik karanlığın aydınlığı ve gök yüzünün güneşi oldu. Hakikati tüm insanlığa mal etmek için kadının gerçeği ile buluşup ideoloji ve felsefeine derinlik kazandırmıştır. Özgür yaşamın kadınla gerçekleşeceğini haykırdı ve öncülük ruhunu kadın yeniden yaratmıştır. Bu hakikatle birlikte gelişen ateşten tarih ve bu ateşin kıvılcımlarını kendi bedenleri ile gürleştiren tanrıçalar gerçeği oldu. Adı Zilan; anlamlı yaşamın ve büyük eylemin sahibi olan, su kadar berak güneş kadar parlak olan tanrıçamız, büyük yoldaşlığın, sevgisini, aşkını ve inancını yüreğinde taşıyan komutanımız olan Gulan yoldaş, ateşle nasıl dans edilip ateşin küllerinde özgürlüğü yaratan Sema Yüce yoldaş bizler sizlerin emek, kararlı ve fedakarlılığınızla yaratılan özgürlük mücadelesinin bayrağını taşıyarak sizin izinizde yürümenin iddiası ile yeniden kendizi yaratma mücadelesini veriyoruz. Sizler tüm kadınların ve insanlığın umutları oldunuz yaratmış olduğunuz ölümsüzlük ile yaşamın sırrına ulaştınız. Bize nasıl yaşamamız gerektiğini ve yaşamın fedaisi olmayı sizin şahsınızda somutluk kazandı. Kendinizi tanıma mücadelesini verip kendinizi özgür yaşama adayarak yaşamı güzelleştirip yücelttiniz. Şimdi sizler bir halkın bağrında ateşsiniz kendi külleriniz ile halkımızı yarattınız. Biz de bu halkın evlatları olarak ve PKK milatanları olarak kendimizi sizin gerçekliğinizle sistemin tüm kirliliklerinden arındırıp güneşin aydınlattığı hakikat yolunda sizinle buluşma ve yaşama sözünü veriyoruz.
Ben ki Medlerde Star, Sümerlerde İnanna, Asurlarda İştar ve Yunanlılarda Afordit ünvanlarıyla anılan tanrıçalığımı yeniden kazanmak için direnen bir kadınım. Kadın ki Önder APO felsefesinde derinleşerek her karış toprağı şehitlerin kanıyla suladığı özgür dağların başında mücadele edendir. Ve biz kadınlar PKK’de Önderlik sayesinde yüceltilmekte, dillerinden düşürülen tanrıça ünvanımız yeniden almaktayız.
Kadındır ki her şeyin öncülüğünü yapan. Bunun için Önderlik der ki;”toplumun özgürlüğü bile kadının özgürlüğünden geçiyor.” Bu nedenledir. Mücadelemizin her geçen gün büyümesi, hızlı adımlarla ilerlemesi.
Göklerde arıyorum. Gece yıldızlara soruyorum, gündüz bulutlara… Ayın derinliğinde, güneşin kızgınlığında arıyorum. Zilan’ın gülüşünü, Sema’nın gözlerini ve Gulan’ın ruhunu arıyoruz.
Yaniden yaratılmalı bu yürekler ! yaşam; yaşamı yeniden yaratmalısın; Zilan’ın anlamlı kıldığı yaşama yeniden doğmalısın. Düşlerin; düşlerini yeniden yaratmalısın, Sema’nın tebessümüne bürünmeli düşlerin. Ve Gulan’ın derinliği ile sarılacaksın yaşama; onun rengi ile savaşacaksın. Yeniden yaşatacaksın gülüşlerini; umudun rengine bürünecek gözlerimiz. Türküler; türküler yeniden yazılacak. Masumiyet ezgisinde çalacak melodiler…
Ateşten bir koşucu…
Ateşten bir köprü…
Ateşten bir yürek…
Zilan… Sema… Gulan…
Fedailerin kıblegahı tanrıçalar!
Bir iğde ağacı misali, ebedileşen yüreklere doğru eğilmeli bütün yürekler…
Tanrıçalaşan Zilan’ın aşkını,
Yücelen Sema’nın tutkusunu,
Ebedileşen Gulan’ın duruşunu…
Ve göklerde mavileşen bu serçe yüreklerin zafer çırpınışlarını nefesiyle iliklerine kadar solarak, damarlarında şaha kaldırmalı mücadeleni ve yüreğinde kızılca kıyamet koparmalı!
Şimdi Zilan’dan, Sema’dan, Gulan’dan emrini alan savaşçı kadınlar!
Gulan’ın bütün öfkelerinin, tutukularını asi direnişlerini, bağlılığını birer mermi say ve beyninin, yüreğinin jarşörünü doldur…
Semanın rengini, gülüşlerini, düşlerini ve mücadelesini silahın eyle…
Ve Zilan’ın yaşam şiarıyla aşkıyla özgürlüğe nişanlı! Militinlaşan bir kişilik ilke ve ölçülerinde yaşatır. Yaşatılan ilke ve ölçülerin ölü olduğu bir yerde yoldaşlıkta ölmüş demektir. Askerlik de bizim için bir yaşam tarzı ve felsefesidir… Biz ahlakı ve politik bir yaşamın, yaşanmadan yaşam olmayacağını, özgür bir yaşam için verilen mücadelenin cevabını Önderliğin yaşam çizgsinde, felsefesinde öğrendik. Ben yaşamın en güzel duygularının özgürlüğün bir sonsuzlukta kılınan militanın yüreğinde ve fedailiğinde aradım….
Ve ben felsefeyim, Önderliğin hiç bitmeyen sonsuzluğunda, SEVDASINDA…
Fedailerin kıblesi;
Zilan…sema…gulan
Ve şimdi ….
Özgürlük savaşçılarının, onurlu yaşam direnişlerinin ibadet zamanı….
Ben özgürlüğün kadın renginin
Doğanın ahengi, yaşamın kendisiyim
Ben aşkın toplumsal haliyim
Halkıma aşık ülkeme vurgunum
Ben bir gece güzelliğinde
Ansızın duygulardananlamlaşan savaşçıyım
Bir genç kızın yüreğindeki ve gözlerindeki arayışın
Sonsuz haykırışlarda çığlıklaşan GULANIM
Ben savaşan savaştıkça özgürleşen
Özgür ruhlu bir kadınım
Kendimde zamanın ve mekanın anlamsızllaştırılıp
Kendini kızıl ateşin küllerinde özgürleştiren
Güzel gülüşlü genç kadın SEMAYIM
Yada
Tüm anlam ve hislerin hücrelerine kadar
Büyük ve anlamlı yaşam tutukusu
Tüm aşkarın anlamsal derinliği
Bombaların bedeninde parçalarken
Tanrısal güzellikleri haykıran ZİLAN olmak
Ve de ZİLAN CA yaşamak isterim
Zamanın sonsuz boşluğunda….
Sema Zilan