HABER MERKEZİ –
Evet heval
Ronahi: Parti adım Ronahi.
– Hayır hayır, gerçek ismin?
Ro.: Andrea Wolf. 1965 yılında Almanya’nın Münih kentinde doğdum. 1980 yılında Almanya’da solculara katıldım. Bir yıl cezaevinde kaldım. Legal ve illegalde çalıştım. İki buçuk aydır buradayım.
– Şimdi Almanya’da doğdun. Sanırım biraz Alman gerçeğiyle bizim gerçekliğimizi mukayese ettin. Vahşi Kürdistan gerçeğiyle yaşayabilir misin, sonradan hayal kırıklığına uğramayasın?
Ro.: Olumsuzluklardan ziyade olumlu özellikleri kendime esas alacağımı umuyorum. Diğer taraftan aldığım olumlu özellikleri, tecrübeleri Almanya’ya götüreceğime inanıyorum.
– Bizden öğrenilecek şeyler hem çok azdır hem de çoktur. Onun için biraz değişik bir yaklaşım gerekli. Sadece yabancılar ya da başka ulusların insanları için değil, bizim bu gençlerimiz için de halen korkuyoruz. Ne azı, ne çoğu, öğrenmeye ilişkin fazla kabiliyetleri yok. Tabii senin için bunu daha çok vurgulayabilirim. Yani bizde bir adettir, birisi geldi mi sonuna kadar yüreğini açar. Dolayısıyla bizim başka bir tavrımız söz konusu olamaz. Ama gerçeklerimizin zorlayıcılığını da peşinen söylemek zorundayım.
Ro.: Kürt halk gerçekliği, savaş gerçekliği ve partinin bunlara olan yaklaşım tarzı benim için oldukça önemliydi. Burada onu öğrendim.
– Bu önemli adımı atarken gerçekten heyecanlı mısın? Evet, heyecanlı olduğun belli oluyor. Bir de bu, farklı bir yaşam ister. Buna hazırlıklı mısın? Yaşamımızın son derece çelişkili özelliklerine dayanabilecek misin? Bir yerde biz ne kadar altta bazı özellikler temsil ediyorsak Almanlar da üstte onu temsil ediyorlar. Bu anlamda benzerlik var aramızda. Alt ile üsttün bazı benzer yönleri var. Çok değil, ama bazı benzer yönleri var. Almanların toplumsal yapısına yabancı değilim. Fakat o çok daha değişik bir durumu yaşıyor. Bunlar çok üstte şekillenmiş, alt üst ayırımı da o kadar önemli değil. Kim alttır, kim üsttür o da birçok yönüyle farklı mukayese edilebilir, ama benzer yönlerin olduğunu da belirtebilirim. Sanırım bu anlamda bizde bir yakınlık görmüştür. Yani kendi tarzına, Alman tarzına yakın bazı özellikleri görmüştür.
Ro.: Özellikle sistem konusunda ve amaca muazzam bağlılık konusunda benzer…
– Bağlılık yönünde benziyoruz değil mi? Sistematize olmuş, amaca bağlanmış özelliği ile bir Alman’a benziyor, tabii bunlar çok önemli. Kürtlerde pek olmayan bir şey veya sistemleri de, amaçları da paramparça olduğu için onun korkunç bir durumunu yaşıyorum. Az dayanıklıdır. En son devrimcilerdensin değil mi? O idealden gelmeni anlamlı buluyorum. Acı bir sonları vardı, ama anlamlı buluyorum. Son bir Alman devrimciliği, anlam biçmek gerekiyor. Evet, Doğu Almanya düşerken halen hatırlıyorum. Bir radyo spikerinin son sözü vardı, “bu savaş bitmedi veya bu sınıf savaşımı bitmedi” diyordu. Biz de artık Almanlarla şu veya bu düzeyde ilişkiliyiz. Yani hem mücadelemiz var, hem ilişkilerimiz var. Bakalım, bu açıdan nasıl sonuç verecek. Gittikçe ilişkiler yoğunlaşacak. Son yönelimlerimiz taktik düzeydedir, Alman hükümetiyle yumuşama bir taktiktir.
Ro.: Özellikle Alman solcuları arasında epey bir şok olma yaşandı. Alman federe başkanı Werter gelecekti.
– Yok, gelmedi, gelmek istedi, gelemedi de. Yani Türkiye’de genelkurmayla da görüşülmüş, bunlar kesinlikle önemli gelişmelerdir ve belli bir aşamayı gösterir. Düşman ne kadar yakındaysa o kadar daha iyi savaşırsın.
Ro.: Bu, Alman solcularının bir tutumudur. Ben onların solcularının görüşlerini pek fazla paylaşmıyorum.
– Bunlar çok toy, zaten düzeyiyle bunu gösteriyor da. Bizim devrimciliğimiz, solculuğumuz çok kapsamlıdır. Bugün emperyalizmin en büyüğü ABD tarafından bile bizim durumumuz bir numaradır. Benim hakkımda ABD asla yanılmak istemez, yanılmaz da.
Ro.: Emperyalizmin partiye, Parti Önderliği’ne yönelimleri vardır. Fakat Parti Öndeliği bu yönelimlere büyük bir siyasi güçle karşı durabilecek güçtedir.
– Gayet tabii. Bununla şunu demek istiyorum: Bana göre –yani kendimi övmek gibi olmasın- şu anda emperyalizme karşı konumu en sağlam olan benim. Kapitalizme karşı da öyle değil mi? Fidel Castro’dan daha fazla, değil mi?
Ro.: Parti Önderliği tüm devrimlerin eksikliklerinden yola çıkıyor, bunları birleştiriyor ve Kürdistan devrimine uyarlıyor.
– Daha fazlasıyla, elimizde birçok yönüyle olmayanları da vermeye çalışıyoruz. Aslında salt bir Kürt devrimi değil, şu anda en enternasyonal devrimi şekillendiriyoruz. Bu açıdan devrimimizi gerçekten bir insanlık devrimi gibi ele alırsan, daha doğrusunu yapmış olursun, daha doğru sonuçlara gidersin. İnsanlık devrimidir, kendini yabancı görme. Gerçekten çok büyük bir kapasite ile, büyük bir canlılıkla katılabilirsin. Mezopotamya insanlığın beşiğidir. Aslında insanlığın kendini tanıyabileceği bir yer güzeldir. Orada hayat başladı, toplum gelişmeye başladı. Bir de Avrupa’yı çok iyi görüyor. Yani dünyanın iki kutbu da Kürdistan’dadır şimdi. Veya kendine göre çok değişik bir dünya. Bu da büyük gelişmedir, büyük bir heyecan veriyor. büyük bir mukayese imkanı verir. Buna göre kendini, giderek görevini de görebilirsin. Böyle yeni bir oluşuma kendi öz devriminmiş gibi katılabilirsin. Dışardan gelen herhangi birisinin değil de, kendi özünü boşaltabileceğin bir devrim olarak görebilirsin. Gerçekten şu anda dünya devriminin en tüten ocağıdır. En canlı kaynayan ocağıdır. Kürdistan devrimi şu anda en enternasyonal olan devrimdir. O açıdan sabırla gir, kendi öz devrimin gibi gir. Bir de kadın devrimidir, bunu da unutmuyoruz.
Bence kadın devrimi de çok ilginç bir devrimdir. Kadın devrimine inanmalıyız. Nasıl ki paramparça edilmiş ve hep tam başarılamayan bir sınıf devrimi varsa; neredeyse hiç geliştirilmemiş, amansızca paramparça edilmiş kadın gerçeğine karşı da bizim bir kadın devrimini dayatmamız, son derece heyecan vericidir, anlaşıldı mı? Bir kadın devrimcisi olmak da güzel bir şey. Diğer yönleriyle ataksın, bir erkek gerilladan hiçbir farkın yok. En az onlar kadar hareketli bir militan tarzda yer edinebilirsin. Fazla sorun yok. Sonuçta çok zor da olsa çıkaracağın sonuçların anlamlı olacağı kesin. Çabaları çok zorlu da geçse, orada kazanacak olan yeni bir kişiliktir.
Ro.: Özellikle Parti Önderliği’nden anlayabildiğim; yeni kişiliğe ulaşmada ısrarcı olmaktır. Esas almam gereken nokta budur.
– Tabii tüm bu dünya kişiliklerini bana verseler yaşamaya tenezzül etmem. Gerçekten artık hepsini yük gibi görüyorum. Kendimi biraz gerçekleştirmişim. Bu benim için yeterli oluyor. Bu olmazsa, zaten bu dünyada yaşamak bana göre imkansız. Ben ancak bu kişiliğimle bu dünyada dayanabilirim. Başka yaşayamam. Şüphesiz sen de bu yeni kişiliğe yatkınsın.
Ro.: İnsanlığın kurtuluşu için başka bir yol yok.
– Tabii ben insanlığa inanıyorum. En azından bu kirletilen insanlıkla uzlaşmam. Gücüm yetmezse de alet olmam. Kendimi temiz tutmak benim için bir moral üstünlüğüdür. Sıkı sıkıya böyle yürümeye dikkat ediyorum. İyi kavradığın kanısındayım. Bizi başka bireylerle karşılaştırarak fazla bir şey beklememelisin. Tanıyabildiğin kadarıyla bizi biraz anlayabileceğine ve yürüyebileceğine inanıyorum. Açık söyleyeyim; Avrupa koşullarındaki, Almanya koşullarındaki bir insanın yaşam kalıntılarıyla olabilmek çok zor, anladın değil mi? O açıdan ürküyorum bazen, korkuyorum. Acaba çok mu zorlanırsın diye düşünüyorum. Çünkü benim ölçülerim çok farklı. Eğer bizi bu temelde kabul ediyorsan, biz sonuna kadar seninleyiz, sonuna kadar yoldaşız yani. Paylaşamayacağımız hiçbir şey yoktur. Götürebildiğin kadar götür. Eğer bir gün tekrar Almanya’nın içine düşersen, hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak. Kesinlikle anlayışı da, ruhu da gelişkin ve değişik birisi olarak kalacak. Tek olması bile çok daha değerli olacaktır. Şu anda durumumuz eskisi kadar fazla zor değil. Hele bu yeni hamle dönemi daha güvenlikli. Tabii savaştır yani. Her türlü zorlukları, sürprizleri vardır. Yaşam da sürprizlerle dolu zaten. Umarım giderek başarılı olabilecek, yine yaşayabileceksin.
Peki fazla uzatmayalım, zaman çok az. Başka bir şey söylemek ister mi? Bize ilişkin söylemek istediği bir şey var mı?
Ro.: Başta benim böyle sıcak karşılanmamdan dolayı teşekkür ediyorum. Farklı kültürlerden olmamıza rağmen herhangi bir yabancılık çekmedim burada. Yapılan kıyaslama en alttakiler ve en üsttekiler benzetmesi bir egemen formasyonudur. İnsanlık kendi özünden boşaltılmıştır. Bu bir anlamda insanlık değerlerini yeniden ortaya çıkartma savaşımıdır.
– Evet, başka?
Ro.: Buradan alacağım sorumlulukla kendimi yeniden bir değişime tabi tutarak, bir Alman devrimcisi olarak ülkeme yöneleceğim. Ve yine buradan aldığım gücü de oraya uyarlayacağım. Tüm gücümü ortaya koyacağım.
– Başarılı olacağına inanıyoruz. Sonuna kadar bizden, devrimimizden alacağını almalı, vereceğini de vermelisin. Umarım en yakında dil sorununu da halledersin. Ve pratiğin yakıcılığı içinde kendini adeta yeniden yaratırsın. Sorunları görecek, çözümleri görecek ve dönüşeceksin. Aslında bütün bu insanların böyle bir sorunu var. Çünkü biz ancak yeniyi yaratma temelinde anlaşabiliriz. Başka bir dilimiz de olsa birbirimizi anlayamayız, yüreğimiz de olsa duyamayız. Her şey mücadelenin başarısıyla belli oluyor. Yalnız Kürt için değil, benim için, hiçbir insan için bunun dışında bir yaşam yolu yoktur. Başarırsak, yaşama konusunda daha iyi anlaşabileceğim, daha iyi insan olabileceğim, daha iyi güven verebileceğim. Ben bunun dışında iddialı değilim. Böyle birisi olmana yine üstün değer biçiyorum ve üstün başarılar diliyorum.
Ro.: Başkanıma güveniyorum, başarılı olacağıma inanıyorum.
– Oldu, sonuna kadar kendine inan, başarılar diliyorum..
Dönemin en ağırlıklı sözünü vermiş bulunuyoruz. Tekrar vurgulayayım, söz ve onun bağlılık gücü bir dönemi temsil eder. Ben yine kendi sözüme bağlı olmayı bileceğim. Şüphesiz ki bu, benim dönemimi ifade edecektir. Ama bu dönemin ifade edilmesinde, sizin de bu sözünüze göre bir yerinizin olması çok değerlidir, hatta her şeyin üstündedir. Özellikle bu sözü yerine getirecek bütün taktik ustalığı size gösterdim. Bunun için beyninizi, yüreğinizi zorlayacaksınız. Bu savaşın bunun dışında başka bir yolu da yoktur. En ağır savaşlardan yalnız kaba bir askeri savaş değil, yaşamı bütün yönleri ile savaşla kazanacaksınız. Elbette bunun için bütün yeteneklerinizi ayaklandıracaksınız, her gün kendi kendinizi sorgudan geçireceksiniz. Sadece borcunuzu ödettirmek için sizi ayakta tuttuğumuzu unutuyorsunuz. Görev yalnızca borç ödemek değil, bir de bu halka biraz fazlası ile vermek olmalı. Yalnız zararı ödemek değil, biraz da faydayı, kendinden katmayı bilmek gerekiyor. Yüce kişilikler böyle yapmasını bilen kişiliklerdir. Gençsiniz, bunun imkanları önünüzde var. Heves duyacağınız, ilgi duyacağınız konular böyle olmalı. Basit bir parti yetkisi elinize geçiyor, biraz iş yapıyorsunuz, ardından bilerek veya bilmeyerek partiden on kat fazlasını istiyorsunuz.
Umarım sözünüz bütün bunlara bir son verme sözüdür. Ayrıca dediğim gibi, dönemin yücelik sözü, dönemin yaşam, güzellik sözüdür. Bunun için de kolay kaybetmeme, kolay ölmeye fırsat vermeme, zor kazanılan değerleri yaşamak için bitmez tükenmez bir çabanın sahibi olma sözüdür. Biz de çok çabalı olduk. Mütevazıca her işe koştuk, ama gördüğünüz gibi yüce sözler için, yüce doğrular için bunlar iyi şeylerdir. Ben kaybetmedim, alçalmadım. Tam tersine yüceliği, bazı temel doğrular uğruna gösterdiğimiz her türlü çabada gösterdik. Ve bugün sayı vardır, bugün yücelik vardır. Bu, gözlerinizin önündedir. Bunun dışında hiçbir ilkellikle bizimle oynayamazsınız, bizim değerleri düşüremezsiniz. Bilmedik, duymadık demeyin. Gidiyorsunuz. Bana göre en şanslı, bana bile nasip olmayacak kadar şansın olanaklarıyla hareket ediyorsunuz. Bu, her babayiğidin eline öyle kolay geçmez. Biz, sizin elinize bunları verdik. Özgürlük çizgisi şeref silahıdır, kolay ele geçirilemez. Kırk takla da atsanız, kırk yıl da yaşasanız bu özgürlük silahı, onun bilinci insanın eline geçirilemez. Kimse bunu kolay geçirtmez. Siz her şeyi kolay sanıyorsunuz. Bunların hepsi doğru değil. Bir özgürlük silahını elinize vermek için kırk yılımızı verdik, dünya ile boğuştuk. Siz gidiyorsunuz, bunu kullanamaz hale getiriyorsunuz. Bu, vicdansızlıktır, kabul edilemez. Şimdi bütün bunlar kısaca bu söz içerisinde dile getirilmiştir. Sözünüzü bu temelde kabul ettik diyorum. Bunun adı da yaşamda hiçbir dönemle kıyaslanmayacak kadar doğrular temelinde yürüme ve başarmadır. Bunun dışında hemen her engele anında rahatlıkla karşılık vermektir. “Engelse, doğrular egemen olacaktır” tutumuyla yiğitçe ama bilinçlice, ustaca karşılık vermektir.
Bu temelde bir kez daha, bu sözün büyük başarı değerine, sonuna kadar size bağlı olduğumu ve destekleyeceğimi; yücelmenizi, başarılar temelinde sonuna kadar göstermenizden gurur duyacağımı belirtir, hepinizi selamlarım.
3 Nisan 1997