HABER MERKEZİ –
Şîlan Yılmaz arkadaş Tatvan’a bağlı Küçük Xinis köyünde doğar. Çocukluğunu bu küçük köyde geçirir ve yaşadığı köyde okul olmadığından okula gitmez.
90-91 yılları arasında gerilla mücadelesi, Garzan bölgesine girmeye ve PKK halk tarafından tanınmaya başlar. Özellikle gençlerin gerillaya merakı ve heyecanı artar. Tabi hozan Mizgîn arkadaşın Garzan, özellikle de Bitlis halkı üzerinde emeği büyüktür. Gerillanın Bitlis’te tanınmasıyla birlikte birçok genç, gerilla saflarına akın akın akmaya başlar. Şîlan arkadaşın da gerillaya olan merakı, ilgisi, arayışı ve duyarlılığı köydeki gençlere göre daha fazla ön plana çıkar. 13-14 yaşlarında hareketi tanıma, anlama ve katılım sağlama, gerillaya ulaşma, ilişki kurma arayışları başlar. Şîlan arkadaş artık köy işleriyle, aileyle ilgilenmemeye başlar. Ruhen, şeklen gerilla olma yolundaki adımları bulunduğu ortamda bir devrimci gibi yaşama, davranma ve giyinmesiyle başlar. Şîlan arkadaş gerillaya gitme kararında net ve ısrarlıdır. Yaşı küçüktür fakat gerillaya katılım kararı nettir. Şîlan arkadaş gerilla yürüyüşüne savaşın yoğun olduğu bir süreçte, 93 yılında beş arkadaşıyla birlikte başlar. Bu kutsal yürüyüşte öncülüğü genelde Şîlan arkadaş yapar. Bir anda altı gencin katılımı tüm çevre köylerde ve Bitlis halkında büyük etki yaratır. Bu toplu katılımdan sonra birçok genç gerilla saflarına, dağlara yürümeye başlar. Bitlis artık kendi çocuklarını dağlarında misafir eder ve saklar.
Şîlan arkadaş gerilla yaşamına çabuk adapte olur. Her geçen gün büyür ve güzelleşir. Dört aylık bir süreden sonra sağlık durumu dağlarda kalmasına elvermez ve tutkuyla sarıldığı yüce dağlardan tedavi amacıyla ayrılır. Dönüşte düşmanın köy halkına acımazsız baskısını görür. 1994 yılında köyleri kontralar tarafından yakılır, ablası ve amcası şehit edilir. Düşmana duyduğu öfke daha da büyür. Amansız fırtınalar kopar bu sahneler karşısında, intikam duyguları ile ilk fırsatta gerillaya dönme sözünü yineler. Bir süre sonra aile zorunlu olarak İstanbul’a göç etmek zorunda kalır. Sistemin ve düşmanın yoğun olduğu kentte yaşamanın hüznünü yaşar.
Şîlan arkadaşın düşmana kin ve öfkesi her geçen gün artar. Düşman gerçekliğini daha net görür ve analiz yapar. Gerillaya tekrardan gitme, düşmandan hesap sormak istemi artıkça artar. Bunun için ülkenden binlerce kilometre uzaklara göç ettirse de, düşman gerillaya ulaşmada engel değildir. Düşman ne yaparsa yapsın Kürt gençlerini kendi kentlerinde hapsedemez, ülkesine olan bağlılıklarını yok edemez. Şîlan arkadaş da tekrardan dağlarına ulaşacaktır.
Dağlara yeniden ulaşmanın sevincini yürekten hissederken daha büyük bir kin ve öfkeyle dönmüştür. Düşmana “beni durduramazsınız, ülkeme olan bağlılığımdan vazgeçiremezsiz. Vuruldukça çoğalıyorum” der gibi 1996 yılında gerillaya saflarına tekrardan katılımını gerçekleştirir. Yüreği huzurla, gözleri sevinçle bakar ülkesine…
97-98 Güney savaşlarında yer alır. 2001’de tank pusunda yüzünden yaralanır ve yüzünde savaşın bir izi kalır. Ve şöyle der Şîlan arkadaş; “Savaş bana bir nişan bıraktı, daha çok güzelleştim.” Bu izden onur duyardı hep.
Oldukça sakin, temiz, dürüst, disiplinli, yüreği insan sevgisiyle dolu örnek özellikleri olan arkadaştı Şîlan arkadaş. O güzel, yanık sesiyle tüm özünü, duygularını yansıtırdı. Kendini ifade etmenin bir yolu da buydu Şîlan arkadaş için. İdeolojik, askeri duruşu sağlam, kadın özgürlük mücadelesinde emeği, çabası olan ve Özel Kuvvet çalışmalarında uzun süre yer alan, her kadın gerilla gibi savaşta büyüyen ve savaşta emeği olan bir arkadaştı.
Yaşamdaki duruşu, katılımı, coşkusu tutku düzeyinde, gökkuşağı gibi rengarenk ve canlıydı. Şîlan arkadaşın yoldaşlığı, sohbetleri kaldığı her yerde hemen belli olurdu. Gündemi doluydu; Şîlan arkadaş etrafındaki insanlarla sürekli Önderlik ve şehitlere bağlılığın nasıl olması gerektiği ve görevlerimiz üzerine tartışırdı. “Önderliğe nasıl cevap oluyoruz? Düşmana nasıl bir taktikle cevap olmalıyız?” konuları üzerinde yoğunlaşır, mücadelemizin renginin nasıl olması gerektiği, kadın militanların savaştaki misyonu, savaş gerçekliği, savaşta yoldaşlığın nasıl olması gerektiği, doğayla birlikte nasıl yaşanacağı gibi temel hususlar sohbetlerinden eksik olmazdı. “Bizler sadece düşmanla savaşmıyoruz” derdi konuşmalarında. Bu sohbetlerinde çevresini etkiler ve birçok arkadaşı sohbetine çekerdi. Savaş pratiğinde yer aldığı için tecrübelerini arkadaşlarla paylaşır ve deneyimlerinden çıkardığı sonuçları onlara da vermek isterdi. Genç arkadaşları çok sever, onlarla ilişki kurar, özel ilgilenirdi. Eğitimlere katılır, düşüncelerini paylaşır, bildiği her şeyi yoldaşlarına da aktarmak isterdi.
Şîlan arkadaş; “Şehitlerin yoldaşları olma çabamız olmalı. Onları istediklerine cevap olmalıyız, ulaşamadıklarına bizler ulaşmalıyız ve onlara layık olmalıyız” derdi. Örgüte ve Önderliğe bağlılığı güçlüydü. Partiyi sahiplenme, Önderliğe layık olma fikri üst düzeydeydi. Partiye bağlılığın temelini biraz da ilk katılımdaki yurtsever duygularından almıştı. Şîlan arkadaş hep kendi ayakları üzerinde durabileceği, en zor alanlarda ve imkanların olmadığı yerlerde, örgütün nerede ihtiyacı varsa, nerede sorun çıkarsa orada olmak isterdi. Sağlık durumu pek de iyi değildi ama bu onun zor alanlarda kalmasına engel değildi.
Şîlan arkadaş her işine zevkle, heyecanla başlardı. Mücadeleyi esas alarak katılım sağlayan, olgun, örgüt ilkelerini koruyan, örgütten aldığı ilkeleri kendinde varetme çabasında ve asla ilkelerden taviz vermeyen bir arkadaştı. Harekete katılımından bu yana kararında iğne ucu kadar tereddüt, ikirciklik yaşamadı. Hep zorlukların üstüne giderek daha çok başarıyordu. Günlük işinden, arkadaşların beklentisine kadar asla kendisini bırakmaz, sıkıca yaşamın elinden tutardı. Şîlan arkadaş döneme, sürece göre şekillenebilen, örgütün istediği gerillayı kendinde yaratma çabası, iradesi gösteren bir arkadaştı. Her geçen gün örgüte, Önderliğe daha çok bağlandı bu bağlılık ve inançla kutsal yaşamda yürüdü.
Şîlan arkadaş 2008’de düşmanın Mutki’ye yaptığı operasyon sonucu çatışmada şehit düştü. Onun şahadeti kadın mücadelemiz için büyük bir kayıptır. Askeri ve ideolojik anlamda tecrübesi olan ve kadın özgürlük mücadelesine güçlü katılım sağlayacak bir arkadaştı. Şahadetiyle bizlere ne olursa olsun, karşımıza hangi engel çıkarsa çıksın insan isterse Önderliğe layık, fedai bir militan olabilineceğini gösterdi. Yaşamıyla “şehitlerin isteklerine cevap olmalıyız. Doğru mücadele etmek gerekir” mesajını verdi.
Biz mücadele arkadaşları, bıraktıkları mücadeleyi zaferle taçlandırma ve anılarına bağlı kalma sözünü yineliyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Mücadele Arkadaşları