HABER MERKEZİ –
- Her türlü çılgınlığı yapacak noktaya gelmiş olan bir iktidar karşısında, CHP tutarlı şekilde barış siyaseti izler ve bunu bir stratejiye dönüştürürse tüm Türkiye kazanır.
Einstein “bir problemi yaratan zihinle o problem çözülemez” demişti.
Azami kar elde etmek için insan öldürme teknikleri üzerine yoğunlaşmaktan daha büyük bir iş yapmayan zihniyet, dünyadaki tüm sorunların kaynağıdır ve Erdoğan’ın damadı bu işi yapmakta; savaşın rantını da sülalece yemektedirler.
Beka demagojisiyle rehin alınan ülke
Bu rant çevreleri Türkiye siyasetini rehin almış durumdayken tezkere gündeme geldi. Bahanesi: ülke bekası! Arkasında ise rantın her türlüsü var. Hem de Cumhuriyet tarihi boyunca karşılaşılmamış düzeyde…
Kürt’ün, Alevi’nin, emekçinin, öğrencinin, kadının, insanın hakkı askıdadır. Sebep: ülke bekası!
Ülke bekası söz konusuyken, herkes AKP-MHP’ye itirazsız biat etmelidir. Çünkü onların tüm politikaları ülke bekası içindir!
Bakmayın öyle Çakıcılarla, Ağarlarla ortaklık kurduklarına; marinalarla, yatlarla, katlarla, uyuşturucuyla bunların bir işi olmaz. Olsa da ülke bekası içindir!
Ülke Bekası mı, tecavüzcülerin hamiliği mi?
Bunların iktidarı döneminde katledilen çocuk ve kadın sayısı bile bir soykırım davasında yargılanmalarına yetecek kadar çoktur.
Tecavüzcü Uzman çavuşların hamiliğini yaptıkları da sır değil. Sebep: ülke bekası!
Tecavüz bu, başka bir şey değil. Tecavüzü ve tecavüzcüyü koruyup kollayan, hatta teşvik eden bu iktidarın dünyadaki tek dostu KDP’dir.
Türkiye hiç bu kadar yalnızlaşmış, hiç bu kadar dış dünyada prestij kaybına uğramış mıydı? Kendi kasaları dolsun, gerisi sorun değil. Koltukları sağlamda olsun, gerisi Allah’a şükür!
Ülke bekası diyerek götürdükleri milyar dolarların hesabının mahşere kalması istenmiyorsa bunların “terörle mücadele” perdesiyle örtmeye çalıştıkları politikalara ortak olunmamalıdır.
Hırsızlıkları, yolsuzlukları, haksızlıkları, faşizan uygulamaları biliniyor ama hesap sorulamıyor. Çünkü ülke bekası söz konusuyken kimse onları sorgulayamaz.
Başını İYİ Partinin çektiği aşırı milliyetçi tayfa, uydurma bir “ülke bekası” söylemiyle, bu kanlı diktatörlüğün savaş tezkeresini maalesef onayladı. Buna rağmen halen savaş politikalarına karşı muhalefet yapma olanağına sahiptirler.
Çünkü evet, oyu verirken eleştiri hakkının saklı olduğunu belirtmişlerdir. Hiç olmazsa bunu kullanmalılar.
Ortakları da açıkça hayır demiştir. Bu ortaklığın sağlıklı sürmesinin yolu, AKP-MHP’nin savaş politikaları karşısında ortak tutum alınmasıdır.
CHP: İlk defa
Bu sınavı geçenlerden, ilk kez hayır deme cesaretini ve duyarlılığını gösteren CHP, şimdi Kürt halkının takdirini hak etti.
Sayın Kılıçdaroğlu bir soru sordu: “Tezkerede yer alan yabancı askerler kimlerdir ve ne yapacaklardır?” Ve bu soruyla oyunu bozdu. İlk kez! Bu nedenle önemlidir.
Tezkerede eskiden de bu maddenin var olması, hiçbir şey ifade etmiyor. Bunu tartışmak anlamlı değildir. Önemli olan bugünkü tutumdur.
Belki tam anlamıyla tezkerenin her şeyini sorgulayan bir tutum değil, ama sonuçta iyi bir soruyla “hayır!” denilmiş ve savaş korosundan çıkılmıştır.
Hayır demek yetmez
Fakat yetmez; hemen ikinci adımı atıp bu diktatörlüğün istifasını sağlamak gerekir. Yoksa savaşı tırmandıracak, her yere çılgınca saldırarak ülkeyi uçurumdan devirecekler.
İşte hemen ardından Erdoğan’ın tehditleri geldi, emin olun devamı söz düzeyinde kalmayacaktır. Bu nedenle acilen engellenmelidir.
Her türlü çılgınlığı yapacak noktaya gelmiş olan bir iktidar karşısında, CHP tutarlı şekilde barış siyaseti izler ve bunu bir stratejiye dönüştürürse tüm Türkiye kazanır.
Süren savaş, çöken ekonomi
“Bir ülkenin tüm insanlarını rahatsız edecek şey nedir?” diye sormuşlar. Herkesin aklına başka şeyler gelmiş. Alman general “O ülkenin parasının değerinin düşmesidir” demiş.
Bu iktidar ne yaparsa yapsın, ülkenin tüm insanlarını huzursuz eden ekonomi durumunu düzeltemiyor. Düzeltemez de; çünkü ekonomi tamamen savaş politikalarına bağlıdır. Kendi saraylarını etkilemediği müddetçe halk umurlarında değildir.
Nereden nereye geldiklerini saymaya gerek yok. Bunların aklıyla artık hiçbir sorun çözülmez. Çoban, çiftçi, köylü, esnaf, emekçi, aydın aklıyla ve yüreğiyle bu ülkede çözülmeyecek sorun yok. Halkın aklı ve yüreği hep barışçıldır, asla savaş istemez.
CHP, ekonomi için hep iyi mesajlar veriyor, bir de bu nedenle içeride ve dışarıda barış siyaseti izlemeli, stratejik karar şeklinde bu çizgiyi geliştirmelidir.
O zaman Kürtlerden de gerekli karşılığı bulacağından ve ülkede akan kanın duracağından emin olabilirler.
Bu durumda ne “ülke bekası” sorunu, ne de tek damla göz yaşı akıtan bir ana kalır.
CHP, bu tür hayırlı gelişmeler için ön açma konusunda stratejik karar alırsa, ülkenin bölünme riski sıfıra iner! Bu iş bu kadar açıktır. CHP’nin HAYIR’lı adımı hayırlara vesile olsun diyelim.
Nurettin Demirtaş/Yeni Özgür Politika