HABER MERKEZİ –
Düşman cephesinin son günlerde nasıl yüklendiklerini ve kendilerine göre sonuca ulaştıklarını iddia ettiklerini görüyorsunuz. Önder Apo: “terör ya bitecek, ya bitecek” diye, bu arada Genelkurmay Başkanı da, “artık terörü bitmiş sayabiliriz” diye bir yargıda bulundu. Ayrıca “ikinci dönemi açıyoruz” dediler. Yeni dönem dedikleri, ekonomik yatırımlar dönemiymiş. Bu, onların gündeminin icabıdır. Belli bir planları var, uygulamaya çalışırken bu gibi gösterileri, psikolojik savaşın tabiatı gereği uygulamak durumundadır.
Gerçeklerin oldukça çarpıcı ortaya çıkması söz konusu. Bu on yıllık savaşım sürecinin, düşman cephesindeki yansımalarını da izlediğimizde, savaşın ekonomik, sosyal, psikolojik ve en önemlisi de askeri boyutlarını çok iyi görmek zor değil. Bu arada faşist karakterini de çarpıcı bir biçimde, adeta başbakan Türkeş kişiliğinin birlikteliğinden görmek çok açık. En iyisi de Türkiye halkını biraz uyarıyor bu gelişme. Daha önce de vardı, açığa çıkardık. Dengeleri sarstığı açıktır.
Sizler biraz anlamaya başlamalısınız. “Savaşta varım” deyip de güçlü bir çözümleme kabiliyetine ulaşmamak, kişiyi çok sahte ve çok kaybeder konumda bırakır. Savaşın her cephesindeki gelişmelerde gördük. Yalan cephesinde parlamento düzeyi de açığa çıkartıldı. Savaşın onuncu yıl dersleri bu anlamda yakıcıdır. Hatta gerilladaki yetmezliklerin sonuçları da birçok yönüyle ortaya çıktı. Halen onun yoğunlaşmış ifadesini sürekli tekrarlamaya çalışıyoruz. Ama sizlerin savaş gerçekliğine baktığımızda, insan öfkelenmeden edemiyor.
Bu kadın Başbakan, Asena rolüne soyunmuş. Değerli dostumuz iyi bir değinmede bulundu. Ben şimdiye kadar bilmiyordum, Türk tarihinde boz kurtlar geleneğinde, dişi kurda Asena diyorlarmış. Herhalde bu faşist masallarında böyle bir şey varmış. Çok ilginç! Erkek boz kurtla, dişi boz kurdun Yozgat’ta el ele verişleri çok ilginç! Sanki tarihi araştırıyorlar.
Bizim de bir tarihi ortaya çıkarmamız söz konusu; halk tarihini. Halklar tarihine büyük katkımız oldu. Onların da adeta bu Hitler ve faşist demagojili birçokları gibi, şoven-milliyetçiliği var. Sanıyorum Mussolini böyle yaptı bir ara, Roma’yı tekrar canlandırdılar. Hitler, Germen ırkının bin yıllık serüvenini canlandırıyordu. Bunlar da kaç bin yıllık bir canlandırmayı yapıyorlar. Kadın bunu kendine oldukça yakıştırmış, hâlbuki Amerikalıydı, gerçi Türkeş de gücünü oradan aldı; Amerika’nın sayesinde böyle bir ikili oluşturdular. En önemlisi de sizin çıkarmanız gereken sonuç; onların ataklığıdır. Gören “bu nasıl atak bir kadın” diyor. Dün sekiz yeri birden dolaşmış ve sözüm ona kimse ona yetişemiyormuş. Kimsenin ona yetişememesi denince, benim durumum akla gelir. Çünkü bu, benim en temel özelliğim. Tempomun suratlılığı biliniyor, onu taklit ediyor. Kesin faşist demagoji, zaten bunsuz yapamaz. Hız, çarpıcılık ve hatta kelimeleri bile vurgulayarak etkileyici olmaya çalışıyor. Bizim gibi yapmaya çalıştığı açık. Sorun değil, mühim olan o da kendi cephesinde sözüm ona zaferin sağladığının başarısını ilan ediyor. Hızı, temposu ne kadar süratliymiş. Bir adımı, tarihi bir aşamayı bitirmiş, ikinci aşamaya başlıyormuş.
Bunu niçin söylüyorum? Bu çözümlemeler ışığında daha iyi anlayabilirsiniz. Çünkü anlamaya ihtiyacınız var, özellikle davranışları dönüştürmeye ihtiyacınız var. Düşmanınıza bakın öğrenin. Düşman bana bakıyor öğreniyor, bir de siz düşmana bakıp öğrenin. Bunu size söylemek fazla ileri bir kanıt gerektirmiyor. Cepheler savaş halindeyken, birbirine karşı ne kadar derinden görüp ve gerekeni yaparsa, o kadar kazanır. Bu konuda gafleti aşalım. Özelikle duyarsızlık, çok hantal, döneme cevap vermeyen yetmez yanlarımızı açalım. Göreceğiz ki, savaş mevzilerinde, her sahada iyi yer alınıp başarıyla vuruşlar yapılabilir.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan/PAJK Online