HABER MERKEZİ – PKK sadece Kürtlerden oluşmuyor, PKK içinde onlarca farklı millet yer almaktadır. Biliniyor ki Önder APO’nun felsefesi ve PKK’de ki yaşam tüm dünyaya yayılmış ve büyük yankı uyandırmıştır. Bu yüzden yüzlerce Enternasyonalist genç yönünü Kürdistan’ın özgür dağlarına çevirdi. Bunlardan biri de İngiliz vatandaşı olan HPG gerillası Mazlum Atakan’dır.
İngiliz Gerilla Mazlum Atakan, PKK’ye katılma sebebinin ve Önder Apo’nun felsefesinin üzerinde yarattığı etki hakkında duygularını şöyle dile getirdi;
PKK içinde yaşadığımız yoldaşlık gerçekten farklı, ortak bir hedefimiz var ve o da daha güzel ve anlamlı bir hayat inşa etmek.Bu temelde ortak hareket edip birlikte inşa ediyor ve büyüyoruz.
Mazlum Atakan konuşmasına şu şekilde devam etti;
Yaşanılabilir, güzel bir dünya için; Kendi içimizde devrimci ve sosyalist kişilikler yaratıyoruz. Gerçekten çok farklı bir yoldaşlık, sistem içinde bulamazsın, PKK’ye katılmamda çok büyük etkisi oldu. Yoldaşlığın ve mücadelenin önemini, değerini PKK’de gördüm.
Önderliğin felsefesi teorinin ötesine geçer. Tarihsel olarak çoğu sol hareket ya Liberalizmin etkisi altında kalmış ya da klasik komünizm ile sınırlı kalmıştır. Ama önderliğin fikir ve felsefesi canlıdır. Parti’nin her bir militanı bunu yaşıyor ve kendi başına yeni yaşamı inşa ediyor.
“Önderlik bize, Sosyalist bir toplum inşa etmede kadın ve erkek arasındaki ilişkinin esas olduğunu gösteriyor”
Önderliğin kadınların kurtuluşu ve özgürlüğü konusundaki görüşü buna bir örnektir. Bu çok büyük bir adım çünkü sistem liberal feminizmini geçiyor. Önderlik felsefesinde kadınların özgürlüğü, Marksist yaklaşımda olduğu gibi devrim sonrasına ertelenmez. Önderlik bize kadın-erkek ilişkilerinin sosyalist bir toplum inşa etmede temel olduğunu gösteriyor. Özgür ilişkiler kurmak ve kadınları cinsiyetçi sistemden kurtarmak başlı başına bir devrimdir. Partiye katılmadan önce büyük çeliskiler yaşamıştım. Bir yandan yeni bir şeyler inşa etmek ve gerçek bir hayat yaşamak istiyordum. Çok küçük bir dilek gibi görünebilir ama devrimci olmak istemeden önce iyi bir insan olmak istiyordum, doğru hayatı yaşamak istiyordum.
Önderlik felsefesi olmadan bu mücadeleye nasıl öncülük edeceğimi bilmiyordum, arayışım bu yöndeydi ama sistemden kendimi soyutlayamıyordum, bu yüzden bütün emeklerim ve mücadelem çatışıyordu. Yaptığım şey de sistemle bağlantılı olduğu için anlamlı ve doğal bir mücadele yürütemedim. Her zaman bireysel bir hayat yaşadım ve devrime fedakarlık ruhuyla katılmama izin vermedi. Bu fedakarlık ruhu bir devrimin gerçekleşmesi için çok önemlidir. Tarihteki bütün büyük devrimlere bu ruhla feda edilmiştir. Bu ruhu PKK içinde her yönden görmek ve yaşamak mümkün. Yasamda, yoldaslikta, mücadelede, savaşta, kısacası nerde olursa olalım ne yaparsak yapalım, PKK’nin farkı ortada ve fedakarlık ruhu güçlüdür, yaptığımız her şeyi devrim ve yoldaşlık için yapıyoruz. İnsanlar PKK’nin içindeki PKK yoldaşlığını bilmedikleri için, tam olarak anlayamıyorlar. Bazı arkadaşlarım vardı, bazı şeylere karşı birlikte mücadele etmek istedik ama özel hayatlarımız arasında takılıp kaldık. İnsanları ruhen öldüren bu cani sistemde yaşadık, hayatta kalmak daha zordur ve yaşayabilmek için daima buna odaklanmak gerekir. Kendinizi bu şekilde feda etmeniz mümkün değil çünkü sistem sizi her zaman kendi kişisel çıkarlarınızı düşünmeye zorluyor.
Sistemin kirliliğini görmüştüm, sistemin insanları nasıl acıttığını biliyordum. Şüphesiz partide yerini almayan ve PKK hayatını yaşamayan biri kesinlikle partiyi tam anlamıyla tanıyamaz.
2014 yılında ki Kobanê direnişi ile Kürt sorunu ve mücadelesini tanıdım. Rojava’da gerçekleşen devrimi araştırdım. Bu süreç 2018 yılına kadar böyle devam etti ve sonrasında özellikle ekoloji alanında daha aktif bir rol oynadım. Rojava devrimini tanıdıktan sonra bir enternasyonalist olarak görevimi yerine getirmek ve ön saflarda yerimi almak istedim. Rojava devrimine elimden geldiğince yardım etmek istedim.
Ben de Rojava’ya gelip orada savaşmaya karar verdim, Rojava’da devrimi tanımadan önce teorik bir alt yapım olduğu için sol hareketlerde yerimi almıştım.
Rojava devrimini tanımak tüm hayatımı değiştirdi. Bana umut verdi. Sistemin çürümesini görmüştüm ve bu sistemin insanlığa nasıl zarar verdiğini biliyordum. Bu sistem anlamlı bir hayat yaşamamıza izin vermedi ve bu yüzden bir devrim olasılığını görmedim. Rojava’da önderlik ideolojisi temelinde gerçekleşen devrim bende gerçekten büyük fark yarattı çünkü böyle bir devrimin mümkün olduğunu düşünmüyordum.
Avrupa devletlerinin ve özellikle İngiliz devletinin PKK’ye yönelik politikalarına ilişkin görüşlerini de dile getirdi;
“İngiliz hükümeti, tarihinde her zaman Kürtlerin kimliğini inkar etti ve soykırımlarında aktif rol oynadı. Kimyasal silahlarla gerçekleştirilen Dersim katliamı bunun bir örneğidir. Bu katliamın faili İngiliz devletidir. Kimyasal silah bırakma, Kürtlere ve Kürdistan’a yönelik bu saldırı politikası bugün de devam ediyor. Birleşik Krallık buna karşı herhangi bir işlem yapmadı. Kürtlere insani hakları verilmiyor. Ya bizim gibi olursunuz, Kapitalist sistemde bizim gibi yaşarsınız ve Kürtlükten vazgeçersiniz ya da Kürdistan’da kalır, Kürtlükte ısrar eder ve sonunda yokoluşla yüzleşirsiniz, diyerek bunları iki şekilde ortaya koymaktadır. Genel olarak İngiliz devletinin Kürtlere yaklaşımı ya zulmü ya da ölümü gerektiriyor. Ya bizim kapitalist sistemimize tabî olursun ya da Türk devletinin seni öldürmesine izin veririz diyor. İngiltere’nin PKK’yi terörist ve gerici bir örgüt olarak tanımlaması.
Terör kavramına bakarsak, güç kullanımı, insanların öldürülmesi ve toplumun soykırımı anlamına gelir. Bu, yaşamı ve güvensizlik olasılığını yok etmek anlamına gelir. PKK her yönden bunlara karşıdır. Türkiye kimyasal silah kullanan ve Kürt çocukları öldüren faşist bir devlettir. İngiliz devletinin bu tür şeylere karşı sessiz kalması da bir başka örnektir. Uluslararası olarak kurulmuş yasalar teoride bir standart getirir ve kabul edilen ile reddedilenler arasında bir çizgi çizer. Ancak uygulamada bu kanunların gerçekliği çok farklıdır çünkü Türk devletinin esas aldığı bir temel kanunu yoktur ve buna karşılık İngiliz devleti sadece kendi çıkarlarına göre hareket etmektedir.
“Kapitalizmin vahşeti dışında yeni, güzel bir hayat kurmak isteyenlere hemen terörist denir”
PKK aslında bir terörle mücadele tezidir. PKK, yaşamı inşa eden, toplumun yaşamasını sağlayan ve kendini tanımasını sağlayan bir harekettir. Kürt halkı ve demokrasinin uygulandığını görmek isteyen dünya halkları şimdiden PKK’ye katılabilir. PKK de her şey var… İngiliz hükümeti bu ideolojiden korkmaktadır çünkü kendi etkisi olmadan gelişmektedir ve devletlerin etkisinin dışındadır, bu yüzden PKK’yi terör hareketi olarak adlandırmaktadır. Kapitalist moderniteye karşı durabilenler, devlet tarafından terörist olarak damgalanıyor. Kapitalizmin vahşeti dışında yeni, güzel bir hayat kurmak isteyenlere terörist denir.
İnsanlar devletin medeniyetine bakarlar, devlet kendi dışındakileri ve diğerlerini her zaman tehlikeli ve terörist olarak görmüş ve onları topluma karşı olarak nitelendirmemiştir ama bu insanlar toplumun kendisidir. Toplumun ve özgürlüğün sesi değiller ama devlet kavramına göre bunlar teröristtir. NATO, ABD, faşist Türk devleti, ve tüm emperyalist devletler Ortadoğu’da savaş cikariyorlar. Yaşanılabilir ve Güvenli bir hayatın yaşanmasına izin vermeyen ve buna sebep olanlar bu devletlerdir.
Mazlum Atakan, Kürdistan’ın Özgür Dağlarında Zap, Metina ve Avaşin’de gerillalara karşı kimyasal silah kullanıldığına ilişkin görüşlerini ise şöyle dile getirdi;
Avrupa devletleri, Önderlik paradikması doğrultusunda mücadele eden Kürdistan Kurtuluş Hareketi’nin bitirilmesini istiyor. Bu nedenle Kürdistan’da yaşanan savaş suçları, kimyasal silah kullanımı ve katliamlara sessiz kalmaktadır.
En başta da söylediğim gibi Dersim katliamı İngiliz devletine ait kimyasal silahlarla yapıldı ve bugün Alman devleti Kürdistan’da kullanılmak üzere Türkiye’ye kimyasal silah sağlıyor. Burada tarih tekerrür ediyor ve Avrupa devletlerinin Ortadoğu’yu demokratikleştirmede ve özgürleştirmede hiçbir çıkarlarının olmadığı görülüyor. Türk devleti onlara karşı ne kullanırsa kullansın, diriltilen bu şeylerin durdurulmayacağını görüyoruz.
Türk devleti PKK gerillalarına karşı savaşını sürdüremez. Klasik ve hukuki yöntemlerle bu savaşı kazanamazlar ve Kürdistan dağlarındaki büyük yenilgi nedeniyle kirli ve yasadışı yöntemlere başvuruyorlar.
Türk devletinin gerillalara karşı yürüttüğü bu kirli savaş ve yasakli silahları kullanmasına rağmen yine kazanamıyor. PKK’yi ve burada inşa edilen özgürlüğü durduramazlar. Türk devletinin kimyasal silah kullanmasına ve yasak bomba atmasına rağmen cephede en ön saflarda savaşan yoldaşların fotoğraflarında, özgürlük ve yeni bir yaşam için savaştığını, bu nedenle morallerinin ve yoldaşlıklarının her zaman yüksek olduğu görülmektedir. Türk devleti onlara karşı ne kullanırsa kullansın, diriltilen bu özgürlüğün durdurulamayacağını görüyoruz. Türk devleti veya NATO güçlerinin gerillalarla savaşması mümkün değil çünkü gerillalar kendini yeniledi, yeni bir modern gerilla seviyesine ulaştı. Bakınız dünyadaki tüm gerilla hareketleri ajanlar ve işbirlikçiler tarafından ortadan kaldırılmıştır.
Kürdistan Özgürlük Hareketi örneğinde de benzer girişimler var ama bu bizlere geri adım artırmamıştır. Dağlarda yürüttüğümüz ve cephede yoldaşlarımızın yürüttüğü bu savaş ideolojik bir savaştır ve insanlığın özgürlüğü için verilmektedir. Bu savaş sadece Kürtler ve Kürdistan için değil, tüm insanlığın geleceği için de sosyalist ve yeni bir yaşam sistemi kurabilmemiz içindir.
Türk faşizmine karşı Zap ve Avaşin’de en ön saflarda yer alıp savaşan tüm gerillalara, Avrupa ve dünyanın her yerinden meydanlarda, alanlarda, sokaklarda ses veren direnen tüm yoldaşlara sıcak ve devrimci selamlarımızı gönderiyoruz.
Tabi bu eylemler ve protestolar büyütülmelidir. Diğer devletlerin Türkiye’nin Kürdistan’a yönelik saldırılarını durdurmada kendi rollerini oynamasını sağlamak için elimizden geleni yapmalıyız.
Mazlum Atakan konuşmasının sonunda ise gençlere seslenerek;
Çağrımız tüm Kürt gençliğine, Avrupa gençlerine ve Sosyalist insanlaradır;
Sosyalist bir gelecek ve daha iyi bir yaşam inşa etmenin tek bir yolu var, o da kapitalizme karşı mücadeleden geçiyor. Kapitalist moderniteye karşı devrim yapabiliriz ve bu da Önderliğin felsefesi ve ideolojisiyle mümkündür. Tüm sosyalistleri ve gençleri silahlanmaya, Kürdistan’a gelip faşizme karşı mücadeleye katılmaya, özgür bir yaşam ve aydınlık bir gelecek için özgürlük mücadelesine katılmaya çağırıyorum.”
KAYNAK / komalen-ciwan.com