HABER MERKEZİ –
Siz yoldaşlarsınız, bizimle savaş yürütme diye bir açık kararınız yok. Partileşmeye ordulaşmaya geldiniz. Gençsiniz, belki ben yorgun, argın, dargın olabilirim, ama sizin olmamanız gerekiyor. Kendinizi biraz toparlayın, inandırıcı olun. “Ben dayanamıyorum” diyen bizzat gelip başvursun ama kendini kandırmasın. Birkaç yılınızı adayın bu işe yigitçe, dürüstçe. Zaten herşeyi kaybetmişiz. Belki bu tarzda ısrar edersek bana göre tek şansınızdır. Ama bu sefer tamamını temiz anlayın. O kadar eleştiri yapıyoruz, bir daha olmasın yani aşılsın. Herkes yiğit olamaz. Yiğitlik istiyorsanız ölçüleri bunlardır. Bize layık görmüyorsunuz. Birkaç tane yigitçe ifade ve kişilik bizde de çıksın, bunu kendimize layık görelim. Biliyorsunuz sizin yaptığınızı gerçekten kocakarılar bile yapmaz.
Son dönem çözümlemeleri bu anlama geliyordu. Sanırım okumuşsunuzdur, epeyce yoğunlaştınız da. Umarım doğru yoğunlaştınız. Ordu kurmakta kararlıyız bunu her saha için söylüyoruz. Kültür kurumlarının ordulaşmasından tutalım, en askeri sıcak savaşım ordusunu kurmaya kadar, kadın ordulaşmasından tutalım, televizyonun ordulaşmasına kadar, hepsinin tutturulması gereken düzeyi olacak. Buna denk gelen adımları atarsanız bana göre devrim için en doğrusunu yapmış olursunuz.
Muhtemelen dediğim gibi algı düzeyiniz, yaklaşım düzeyiniz çok ters. Bu bize karşı bir savaş ama dediğim gibi en büyük ağayı dize getirdik. Ondan sonra sizin gücünüz ne olacak? Tabi boyun eğin anlamında değil, ben sizden boyun eğmenizi istemiyorum. Doğrulara büyük bir duyarlılıkla, yüreklilikle yeterli çabaya sahip olmakla gerçekleştirilmeli. “Bu yiğitliği göstereceğiz, bu konuda ısrarlı olacağız ve mutlaka adam olacağız” diyeceksiniz. Bunu yaparsanız kesinlikle bizimle olağanüstü yürüyebilirsiniz, coşarak hatta. Yok gereklerine böyle yaklaşmazsanız “biraz daha kendi tarzıma göre, biraz daha kendi inadıma göre, kendi küçücük numaralarıma göre” derseniz, acımasız otorite sizi giderek zaten boşa çıkarıyor. Son noktaya kadar da sizi sıkacaktır. Bu bir tehdit değil, doğrulara gerçekçi ve zaman kaybetmeksizin yaklaşma saygınlığı demektir. Yani kendinize değer biçmedir. Kendinizi gerçek ölçülerle adam haline getirmeye cüret etmektir. Mecburuz buna, en iyi işimiz budur. Devam edeceğiz bu çerçevede.
Benim bütün bu anlattıklarım aslında hem ilk derstir, hem de son derstir. İlk başlangıç sözleridir, son zafer sözleri de bu temeldedir. Uzun yıllar gördüm ki, bir türlü gerekene ciddiyetle yaklaşmadığınız için çok zora girdiniz, çok zarar gördünüz ve verdiniz de, yenildiniz, az başardınız. Bunları aşmak istiyoruz. ‘Ben buna inanıyorum, sizi de inandırmak istiyorum’ demeyeceğim aslında açıktır da. Biraz anlayışla yaklaşırsanız neden olmayasınız? Sizi engelleyen ciddi bir engelin kalmaması gerekiyor. Zorla kendi kendimizi de engel olarak dayatırız derseniz, bu iş olmaz. Böyle bir özgürlük kimseye yoktur, yani adam olamamanın bir özgürlük olduğuna inanmıyoruz. Geriliklere, bütün kaybediş nedenlerine özgürlük istemek, doğru bir özgürlük anlayışı değildir.
Özgürlüğün tek doğru tanımı, büyüyen, zenginleşen, yaratan kişi olma, halk olma, ulus olma, insan olma ifadesidir. Bunun dışındaki tanımlar asla özgürlük sözcüğü ile izah edilemez. Daraltmayı istemek, yenilgiyi istemek, tembelliği istemek, ilgisizlik, bilmem işte örgütsüzlük, başarısızlığın bir çok nedenleri, rahatlığı istemek, anlayış istemek doğru bir özgürlük istemi değildir. Onun için diyorum vazgeçmeniz gerekir. Özgürlük mü, bireycilik mi dersiniz bunlar yanlış. Diğerini, yani gerçek özgürlüğü, onun savaşımını mühendis inceliği ile ölçelim. Yine büyük bir siyaset meydanı gibi tartışalım. Yürekle, yüksek anlayışlarla böylesi özgürlük savaşımını yürütmek, hatta niçin, dolayısıyla nasıl yürüyeceğini kestirmiş savaşçılar topluluğu oluruz. Bu gereklidir, en iyisidir de.
Tekrar vurguluyorum, herşeyden kaçılır da bu tarzdan kaçınılmaz. Çünkü ne de olsa biz savaşın içindeyiz. PKK artık ulusal, uluslararası, siyasal, askeri olarak hem özgürlük iradesidir, hem de çembere alınmak ister. Amansız bir savaş hareketidir ve gerekli bu. Çünkü ben kırk yıldır gerçekten araştırıyorum, bunun dışında bizim iflah olacağımıza dair hiçbir ipucu yoktur. Yalan! Bize sunulan bütün reçeteler yanlış yazılmış. Tek doğru yaşam reçetesi budur. O açıdan zaten bazı önemli gelişmeler de var.
Dikkat edilirse PKK olayındaki gelişme hem ulusal, hem toplumsal gelişmedir, başattır, hakimdir, hem de dostun düşmanın dikkate aldığı tek önemli gerçekleşmedir. Zaten yürekçe de görüyorsunuz bu güzelleştiriyor, insanı anlamlı kılıyor. Yaşam dediğimiz olayı mümkünse böyle elde etmek imkan dahiline oldukça girmiştir. Bununla oynamayalım, tabi bunun için de anı anına savaş gerekli olduğunu asla gözardı etmeyelim. Tam tersine giderek pekişen saflar, gelişen düşünceler, duygular giderek kendini örgütlesin ama ciddiyetle, herkesin belli bir katkısı olmalıdır. Kimse kimsenin emeği üzerine ucuz kurulmasın. Herkes özgür, yani sosyalist emekle -o yaratıcıdır da- katılsın ve özgür kimliğin ifadesi olsun. Bir yarış olacaksa yine bu temelde olsun. Sanırım bu bizi böyle tam başarıya doğru götürecek.
Nereden bakılırsa bakılsın gelişmeler bunu göstermiştir. Belki çok zorlandık, tek başımıza büyük yüklendik ama mühim olan sonuçtur, gelişmedir, o da vardır. Bunu kendinize artık utanmadan, sıkılmadan mal ediyorsunuz. Ama bunun çok usta bir savaşçısı kadar, yöneticisi ve onun her alanda gerekli emek savaşçısı oluyorsunuz. Bu konuda son derece düşünceli, planlı olmak kadar yerinde, gerekli çabayı da esirgemiyorsunuz. Bu işte yeni kadro çözüm tarzıdır. PKK’nin kadrosu işte böyle çözüme kavuşur ve kavuşturur. Bu da sonuca götürecektir. Bu okulun en temel görevi bu kadroyu yaratmaktır. Buraya bunun için gelinir.
En yüce, halkımızın, insanlığın da önünde en değerlı çalışmadır. Çok zor gerçekleştiriliyor. Düşmanı bol, hatta diyebilirim ki en büyük savaş gerçeğidir bu. Mutlaka gereken dersleri tam almanız lazım. Bütün boyutlarıyla, felsefeden tutalım basit lojistik, yani maddi yaşam olanaklarının bile iç içeligi hep burda veriliyor, öğretiliyor. Diplomasi, bilmem uluslararasi realiteden tutalım, bizim en gizlenmiş, kaybedilmiş gerçeklerimizi bulmaya kadar az-çok burda en iyi öğretiliyor. En çarpıcı ve çok gerekli savaş taktiklerinden tutalım, yaşamın en duyarlı yönlerine göre hepsine belli bir açıklık kazandırılıyor. Yegane okuldur da. Büyük bir şans olarak görmeli ve tabi bir halka, hatta bir insanlığa karşı sorumlu olduğunuzu bilerek bu okulun değerini takdir edeceksiniz. Doğru öğreneceksiniz, doğru çıkacaksıniz. Bana göre bunu hem hak etmişiz, hem de başka çaremiz yok. Ben bile bu kadar dayanabiliyorsam, bu anlamının büyüklüğünden dolayıdır. Şimdiye kadar ki yetersiz katılımları muazzam bir yeterliliğe dönüştürmeli. Yani burası merkezi bir okul olduğundan dolayı söylemiyorum tüm Parti için geçerliliği var. Her saha için, bu okulun bir mekanla da ilişkisi yoktur, yani şuranın buranın okulu da demiyoruz dikkat edilirse. Partimizin temel kadro okulu.
Buradaki derslerle Parti militanlığı yapılır. Her yerde ve her zaman bu derslerin öğrettikleriyle yaşamı, savaşı yaratmaya koşulur. Başka da vurguladığım gibi gelişme, başarma yerimiz yok, olanağımız, okulumuz yok. Ciddi eğilmelisiniz, sonuç aldığınızda “iyi bir öğrencisi oldum, alınması gerekeni aldım” dediğinizde biz güvenebilmeliyiz. Gittiğiniz yerin hem yılmaz hem başarılı bir savaşçısı olduğunuza emin olmalıyız. Hedef bu olmalı. Bunun için günlerinizi çok iyi değerlendirin. Bütün değerlendirmeler elinizde. Bana göre küçümsenemez çalışmalar sunulmuştur. Kendinizi günlük olarak örgütleyin, gerekeni alacaksınız.
Benim fazla müdahale etmeme de bence gerek yok. Çünkü şimdiye kadarki dersleri anlamadan benim başka dersleri derinleştirmem bana pek tutarlı gelmiyor. Mevcut dersleri iyi özümseyin ki daha derinleştirmeyi bir istek haline ben de kendim için getireyim ve gerçekleştireyim. Kısaca size bağlı, biz üzerimize düşeni yapmakla da yetinmiyoruz ama alamazsanız, aldığınız boğazınıza düğümlenirse ben ne diye vereyim. Aldığınıza dayanarak daha iyi alacağınıza inanarak kendi katkılarımı tabi ki sunuyorum.
Bu çerçevede ülkemize taşırılan değerli gruplarımız oldu. Ağırlıklı bölümü görev sahalarına ulaşmıştır. Bu değeri takdir ederlerse çok önemli bir gelişmedir. Büyük bir imkandır, şanstır ama mutlaka gidenler bunu bütün bir sorumlulukla ve çok çarpıcı yeniliklerle birlikte bu oldukları alanda yaşamsal kılmaları, başarıya büyük bir tutkuyla bağlanmaları gerekir. Bu eğitsel çalışmalarımıza devam ediyoruz. Hatta her zamanki hedefimiz şudur: Önceki devrenin yapamadığını bir sonraki devre yapacaktır. Tam başarılamayanı başaracaktır. PKK’nin oldum olası bir sloganı da budur ve biz şimdiye kadar bu slogan, bu temel kural altında devrelerimizi daha ön-cekilerini tamamlayan bir biçimde ele aldık ve şimdi görüyoruz ki bu sonuç almıştır.
Dolayısıyla bu devremiz de daha önceki tüm devrelerin yapamadığını yapma gibi bir amaca da sahiptir. Bunun için bütün diğer devrelerin tecrübesini iyi özümseyecek, sorunlarını görecek, çözüm imkanlarını bulacak ve bunu gösterdiğinde işte kalanı da ben tamamlarım diyecektir. Kesinlikle nicel ve nitel düzeyimiz buna cevap verecek durumdadır. En doğru yaklaşım budur ve burada ciddi bir engel olarak da şu anlayışı, şu kişiliği, bilmem kimliği, şu geçmişi ve şu düşman dayatmalarını görmeyelim önümüzde. Varsa da aşma ustalığını gösterelim. Bunun için sanırım buradayız ve Partimizin bu genele de yayılacak devresine burada öncelikle kendimizde bir cevap veriyoruz.
Her zaman Önderlik sahasının şöyle bir özelliği vardır: Geneli sürekli etkiler ve bu etkileme de gerçekten düşmanın son yönelimlerine bakalım, iç ihanet sanırım çözülüyor, ağırlıklı olarak çözülme ihtimali her zamankinden daha fazla yükselmiştir. TC’nin de fazla inat edeceğini sanmıyoruz. Belli bir çözüme doğru taşırılıyor. Tabi düşmandır o, ufak bir fırsat buldu mu imha etmek isteyecektir. Ama bizim de dayattıklarımız az değil, bunu daha da böyle dayatırsak sanırım bunu biz çözeceğiz. Bunu artık neredeyse düşman kabul eder noktaya gelmiştir. Ama tekrar söyleyeyim, bu ağır sorumluluk bizim sırtımızdadır. Öyle geçmişte yaptığınız gibi rolünü savsaklayarak, işte imkanlar artmıştır kendimizi bilmem böyle dayatarak bu bir felakettir. Zaten çoğumuzun ne kadar zor duruma düştüğünü gözönüne getirirseniz, ısrar ederseniz önce siz halledileceksiniz.
Devrimin öncü kadrosu gereken disiplini, yüksek sorumluluğu, çözüm yeteneğini bir an bile savsaklayamaz ve onu oportünistçe istismar edemez. Eğer bunu anlıyor, gereklerine göre kendimizi yatırabiliyorsak bana göre bu işler kesin bu devre temelinde de daha sağlam yürüyecek. Varolan birçok eksik, yanlış giderilecek. Başarı için çok gerekli olan bazı hususlara da ulaşacak ve tam başarıya gitmede çok önemli bir rolü oynayacaktır.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan/2 Ekim 1997